‘Veriler eksik, AKP dönemiyle çocuk istismarı arttı’

  • 09:04 29 Aralık 2020
  • Çocuk
İSTANBUL - Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği üyesi avukat Nilda Baltalı, Türkiye’de cinsel istismar verilerinin eksik olduğunu ve net verilerin açıklanmadığını belirterek, “AKP dönemiyle okuduğumuzda çocuk istismarı oldukça arttı. Çocuğa karşı şiddetin önüne geçmek istiyorsak toplumsal bir sorun olduğu ön kabulü ile başlamak gerekiyor. Toplum dinamiklerini değiştirmeli, politik mücadele yürütmeliyiz” dedi.
 
Türkiye’de 2019 yılına kadar her sene suç verilerini ayrıntılı olarak yayınlayan Adalet Bakanlığı, AKP iktidarı dönemini kapsayan 2002 ve 2017 yılları arasındaki verileri ise iletişime kapattı. Yayınladığı verileri suç gruplarına göre ayrı ayrı kategorize eden Bakanlık, 2019’da bu uygulamayı yapmadı. Ana başlık olarak, “müstehcenlik” suç grubunun altında yer alan “çocuk pornografisi” ve “cinsel istismar” gibi suçların da bulunduğu verilere ulaşılamıyor. Geçtiğimiz haftalarda ise Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu Meclis’e son 5 yılda çocuğa cinsel istismardan cezaevinde olan kişilere ilişkin soru önergesi sundu. Önergeyi yanıtlayan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, 1 Ağustos 2019 tarihi itibariyle 12 bin 942 hükümlü ve 2 bin 550 tutuklunun bulunduğunu açıkladı.
 
‘Bakanlığın açıkladığı veriler net değil’
 
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği üyesi avukat Nilda Baltalı, Türkiye’de çocuk istismarı vakalarına dair veri bulunmadığına, verilerin sadece hükümlüleri kapsadığından dolayı eksik olduğuna dikkat çekti. Nilda, “Çocuğa yönelik cinsel suçlarda birçok kişinin şüpheli konumda olmasına rağmen tutuklanmadığını görüyoruz. Ayrıca beraat kararları da oldukça yaygın. Sadece hükümlü sayılarının verilmesinin politik bir anlamı var. Sanki bu rakamlar çokmuş gibi lanse ediliyor. Türkiye’yi AKP dönemi ile okuduğumuzda son 20 yılda çocuk istismarı ve kadına yönelik cinsel saldırı ve şiddetin oldukça arttığını biliyoruz. Açıklanan veriler eksik. Çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarında, kaç kişi tutuklu/tutuksuz olarak yargılanıyor, kaç kişi beraat etti, kaç kişi hükümlü diye verilmesi gerekiyor. Bu nedenle bu sayılar net değil ve oldukça az” dedi.
 
‘Şüpheli beyanını esas alan yargıda çocuklar güvende değil’
 
Yargıda çocukların beyanının istenilen ölçüde dinlenilmediğini, göz ardı edildiğini ve çocuklara inanmayan bir algı olduğuna işaret eden Nilda, “Bizim hukukumuzda yaş gruplarına göre ayrım yapılarak bir değerlendirme yapılıyor. 12 yaşın altındaki bir çocuğun, cinsel istismarı yaşamadığı sürece hayal etmesi mümkün değil. Dolayısıyla çocuğa inanmama ve şüphelinin beyanını esas kabul eden bir yargı nedeniyle çocuklarımız ne yazık ki güvende değil” diye belirtti.
 
‘Sistem çocukları korumuyor’
 
Türkiye’nin Birleşmiş Milletler(BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde dünyadaki ilk imzacılarından biri olduğunu hatırlatan Nilda, Türkiye’nin imzaladığı taraf olduğu her sözleşmenin doğrudan uygulanabilir olduğunu fakat uygulanma noktasında sıkıntılar yaşandığını vurguladı.  Nilda, “Yaşadığımız sistem çocukları koruyamıyor. Neredeyse her gün çocukların haklarının ihlal edildiği olaylar yaşıyoruz. Sadece cinsel suçlar değil çocuk hakları ihmalleri de hat safhada.  Hükümetin 16 yaş altındaki çocukları çocuk işçiliğine yönlendirmesi bu pandemi döneminde bilinçli bir tercihtir diyebilirim” ifadelerini kullandı.
 
‘Güçsüzleştiren yargı AKP döneminde yetişti’
 
Türkiye’de kadın düşmanlığı ve gerici zihniyetin hakim olduğunu kaydeden Nilda, “Çocuğun beyanını yüksek yararını esas almayan uygulamalar çok yaygın. Bu kırılgan grupları güçsüzleştiren, savunmasız hale getiren bir yargı sistemi var. Bu yargı sisteminde yetişen hukukçularda AKP’nin gerici uygulamalarıyla yetiştiler. Bu nedenle de çok şaşırtıcı bir sonuç değil. Biz eş anlamlı olarak mevcut feodal yapının korunmasını sağlayan bir yargı sistemi görüyoruz. Bizlerin de bu gericiliğe karşı karanlığı aydınlatan taraf olmamız lazım” diye ekledi.
 
‘Toplum dinamikleri değiştirilmeli’
 
Nilda, cinsel istismarın hastalık olmadığının, toplumsal bir sorun olduğunun altını çizerken, cinsel istismara “münferit olaylar” olarak yaklaşılmaması gerektiğini ifade etti. Nilda, sözlerine şöyle devam etti: “Böyle yaklaşıldığında cinsel istismarın nedeni gözden kaçırılıyor. En önemli konu bu aslında. Çocuk istismarını hastalık, münferit olarak görmek radikalize etmektir. Bunu zaten şu an ki hükümet de yapıyor. O yüzden şiddete karşı mücadelenin temeli ceza sistemi değil, toplumu dönüştürme iradesi olmalı. Çocuğa karşı şiddetin önüne geçmek istiyorsak toplumsal bir sorun olduğu ön kabulü ile başlamak gerekiyor. Toplum dinamiklerini değiştirmeli ve politik mücadele yürütmeliyiz.”
 
‘İstismarı bildirmemek suç teşkil eder’
 
Çocuk istismarında olayın yargıya taşınmadan önceki sürecine değinen Nilda, çocuğun istismar olayını paylaşması ardından olayın üzerinin örtülme olasılığının yüksek olduğunu, bunun nedenin ise toplumsal dinamiklerden kaynaklı olduğunu belirtti. Çocuğun istismar olayına dönük beyanlarının “suç ihbarı” olduğuna dikkat çeken Nilda, bu suçu ihbar etmemenin ve yetkili mercilere haber vermemenin suç teşkil ettiğinin altını çizdi.
 
‘Çocuklar için mücadele ediyoruz’
 
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nin çalışmalarını da paylaşan Nilda, derneğin ücretsiz hukuki destek dışında birçok destek sağladığını ifade etti. Nilda, “Üyemiz olan psikiyatristler, doktorlar çocukların sürekli takibini yapıyorlar. Çocukların sosyal hizmetler alanında da başka başka ihtiyaçları oluyor, vasilik davalarının açılması için çocukların uygun ortamda kalması için mücadele ediyoruz” şeklinde konuştu.
 
Nilda son olarak, “Avukat, sosyal hizmet uzmanı, sosyolog, psikiyatrist ve psikologların derneğimize başvurmalarını istiyoruz. Çünkü ne kadar çok insan olursak, gönüllümüz ne kadar fazla olursa o kadar mağdur insana, çocuğa ulaşırız” çağrısı yaptı.