Orta Doğu’da çocuk olmak… (4)
- 09:01 18 Nisan 2024
- Dosya
Cezayir’de çocuk haklarının kesiştiği nokta…
Derya Ceylan
HABER MERKEZİ - Çocuk hakları noktasında oldukça geriden gelen bir ülke olan Cezayir’de, çocuğa yönelik hak ihlallerine dönük her ne kadar mevcut hükümet kimi adımlar atmış olsa da bu adımlar, çocukları korumak adına yeterli değil.
Cezayir, tarihi ve coğrafi konumu itibarıyla, Afrika ile Avrupa arasında bir köprü görevi görürken, Kuzey Afrika'nın da en büyük ülkesi olarak dikkat çeker. Ülke, zengin etnik yapısı ve çeşitli dilleriyle kültürel bir mozaik oluşturur. Nüfusunun yüzde 70'ini Araplar, yüzde 29'unu Berberiler ve kalan yüzde 1'lik kısmı ise diğer etnik gruplar oluşturur. Arapça, Fransızca ve Berberice, ülkede en yaygın konuşulan diller arasında. Bu dil ve etnik çeşitlilik, çocukların eğitim ve sosyal yaşamlarını zenginleştirirken, aynı zamanda çeşitli zorlukları da beraberinde getirir. Çocuk nüfusunun büyük bir kısmını oluşturan 0-14 yaş arası 13 milyon 498 bin 890 ve 15-24 yaş arası 5 milyon 910 bin 180 genç, ülkenin dinamik demografik yapısını ortaya koyar. Bu genç nüfus, ülkenin geleceğinde belirleyici bir rol oynarken, onların sağlık, eğitim ve refahına yapılan yatırımlar, ulusal kalkınmanın temel taşlarını oluşturur.
Sağlık alanında çocuk hakları: Zorluklar ve umutlar
Cezayir'de çocuk sağlığı, özellikle kırsal alanlarda karşılaşılan zorluklar nedeniyle önemli bir endişe kaynağı. UNICEF ve Dünya Bankası'nın 2019 verilerine göre, yeni doğan ölüm oranları ve anne ölümleri, ulusal sağlık sisteminin karşı karşıya olduğu acil sorunları yansıtır. Her bin yeni doğandan 20'si ve her bin beş yaş altı çocuktan 23'ü hayatını kaybederken, her 100 bin doğum yapan anneden 112'si ölümle sonuçlanan komplikasyonlarla karşılaşır. Güney Cezayir, ülkedeki en yüksek anne ölüm oranına sahip bölge olarak dikkat çeker. Bu durum, yetersiz doğum desteği ve yeni doğan bakım eksikliğinden kaynaklanır. Ailelerin yüzde 7'sinde engelli çocukların bulunması, sağlık hizmetlerine erişimdeki eksikliklerin somut bir göstergesidir. Çocukların yüzde 10'unun önemli hastalıklara karşı aşısız olması ve kırsal alanlarda sağlık hizmetlerine erişimin zor olması, devletin üzerinde durması gereken temel meseleler arasında yer alır.
Eğitimde fırsat eşitliği: Engel ve ilerlemeler
Cezayir'de eğitim, çocukların geleceğini şekillendiren temel bir hak olarak kabul edilir. Ancak, Dünya Bankası'nın 2019 verileri, ilkokula gitmeyen 16 bin 430 çocuğun varlığını ve özellikle güney bölgelerinde eğitimi yarıda bırakan 13-14 yaşındaki çocukların durumunu ortaya koyar. İlköğretime kayıt oranının yüzde 97'ye ulaşması, ülkenin eğitim alanındaki önemli bir başarısı olarak görülse de, ortaokul ve liseye devam oranlarının sırasıyla yüzde 82 ve yüzde 52.5 olması, eğitimdeki fırsat eşitliğinin hâlâ önemli bir sorun olduğunu gösterir. Eğitim sistemine erişimde yaşanan bu eşitsizlikler, sosyo-ekonomik faktörler ve kırsal bölgelerdeki altyapı eksiklikleriyle yakından ilgilidir. Devletin eğitimdeki bu eşitsizlikleri gidermeye yönelik çabaları, çocukların geleceğine yapılan bir yatırım olarak önem taşır.
Yoksulluk ve çalıştırılan çocuklar: Sosyo-ekonomik mücadele
Cezayir, büyük petrol ve gaz rezervlerine rağmen, özellikle kırsal alanlarda yoksullukla mücadele ediyor. Halkın yüzde 23'ü yoksulluk içinde yaşarken, kırsal bölgelerdeki nüfusun yüzde 50'den fazlası yoksulluk sınırının altında bir hayat sürüyor. 1991-2001 yılları arasında yaşanan iç savaş, kırsaldaki yoksulluğu daha da derinleştirmiş ve toplumsal sorunların üstesinden gelmeyi zorlaştırıyor. Çalışan çocukların oranı yüzde 6.7, hem okula gidip hem de çalışan 7-14 yaş arasındaki çocuk oranı ise yüzde 7.2'dir. Bu durum, çocukların eğitim ve sağlık haklarının yanı sıra, onların temel insan haklarına erişimlerinin de engellendiğini gösterir. Çocuk yaşta çalıştırılma ve dilencilik, özellikle mülteci çocuklar arasında yaygın olan sosyal sorunlar. Çocuk yaşta çalıştırılma ile mücadele ve çocukların korunması, devletin ve sivil toplum kuruluşlarının öncelikli gündem maddeleri arasında yer alması gerektiği vurgulanıyor. Bu bağlamda, çocukların eğitim ve sağlıklı yaşam haklarına erişiminin sağlanması, onları iş gücü piyasasından koruyarak daha parlak bir geleceğe yönlendirebileceği vurgulanıyor.
Çocuk yargılama sistemi ve koruyucu tedbirler
Cezayir'de çocuk yargılama sistemi, çocukları koruyucu bir yaklaşımla ele alır. 13 yaşından küçük çocuklar, yasalara aykırı davranışlarda bulunsalar dahi sadece uyarılırken, 13 yaşından büyük çocuklar, "koruma" ve "rehabilite etme" amacıyla hafifletilmiş cezalara tabi tutulurlar. Bu sistem, çocukların topluma yeniden kazandırılmasını ve sosyal entegrasyonlarını hedefler. 2015 verilerine göre, polis tarafından toplanan yaklaşık 2 bin 100 çocuktan bin 600'ü “tehlikeli” olarak değerlendirilir ve ailelerine teslim edilir. Bu istatistikler, çocukların korunmasına yönelik devletin aldığı tedbirlerin yanı sıra, çocukların suça sürüklenmesiyle mücadelede izlenen stratejileri de gösteriyor.
Aile ve toplumda çocuk hakları
Cezayir'de aile içinde ve toplumda çocuk haklarının korunması, önemli bir mesele olarak öne çıkar. Aile ve Dayanışma Bakanlığı'nın verilerine göre, her yıl yaklaşık 3 bin çocuk evlilik dışı doğuyor, ancak Cezayir İnsan Hakları Savunma Birliği, bu sayının yıllık 45 bin civarında olduğunu belirtiyor. Yasal önlemlere rağmen, Cezayir hukuku bu çocukların haklarını tam anlamıyla koruyamazken, güvence altına da alamaz. Ülkede yaklaşık 550 bin kimsesiz çocuğun bulunması ise, sosyal hizmetlerin önemini ve çocuklar için yetimhanelerin güvenilirliğine dikkat çekilir.
Çocuk haklarına yönelik geleceğe bir bakış
Cezayir'de çocuk haklarına dair yapılan çalışmalar, ülkenin bu alandaki sorunlarına dikkat çekmek ve çözümler üretmek için önemli bir adım olarak görülürken, sağlık, eğitim, yoksullukla mücadele ve sosyal hizmetler, çocukların haklarının korunması ve geliştirilmesi için kritik öneme sahip. Devletin, sivil toplumun ve uluslararası topluluğun işbirliği, çocukların daha iyi bir geleceğe sahip olmalarını sağlamak adına hayati rol oynar. Cezayir'in genç nüfusu, ülkenin en büyük varlığı ve geleceğidir. Bu nedenle, çocukların sağlıklı, eğitimli ve korunmuş bir ortamda büyümeleri, ulusal kalkınma ve ilerlemenin temel taşlarından biridir.