İran’da kadınlar geri adım atmıyor 2025-12-03 21:15:41     HABER MERKEZİ-  İran’da parlamentonun baskıcı adımlarına rağmen kadınlar, temel haklarını sınırlayan yasalara teslim olmayı reddederek geri adım atmıyor.   İran’da 1979 yılından bu yana yürürlükte olan zorunlu başörtüsü yasası etrafındaki tartışmalar devam ediyor. Parlamento üyelerinin yarısından fazlası, bu yasanın uygulanmasının “yumuşak” olduğu iddiasıyla yargıya eleştiriler yöneltti. Ancak bu suçlamaların ötesinde, konunun artık sadece yasal bir tartışma olmadığı; kadınların seçme özgürlüklerini ve bireysel haklarını korumak için verdiği günlük bir mücadele olduğu açıkça görülüyor.   2022’de Jîna Emînî’nin “uygunsuz başörtüsü” taktığı gerekçesiyle gözaltındayken katledilmesinin ardından başlayan protestolardan bu yana, başörtüsü meselesi kadınların bedenleri ve yaşamları üzerindeki baskıya karşı direnişin sembolüne dönüştü.   Derin uçurum var   2 Aralık’ta 155 milletvekilinin yargı başkanına cezaların artırılması yönünde çağrı yapması, siyasi otoritenin toplumsal gerçekliği inkar etmedeki ısrarının bir göstergesi oldu. Çok sayıda kadın, temel özgürlüklerini sınırlayan bir yasaya teslim olmayı reddediyor. Buna karşılık muhafazakar parlamento, cezaları ağırlaştırarak zorlayıcı uygulamaları yeniden güçlendirmeye çalışıyor. Bu gerilim, yöneticiler ile toplum arasındaki derin uçurumu gözler önüne seriyor.   Kadınlar özgürlük yolunu seçti   Son dönemde alınan cezalandırıcı tedbirler — başörtüsüne uymadığı gerekçesiyle kafe ve restoranların kapatılması ya da yasaklı içeceklerin sunulduğu iddiasıyla işletmelere yönelik yaptırımlar — ekonomik ve toplumsal baskı araçlarının siviller üzerinde baskı kurmak için kullanıldığını açıkça gösteriyor. Ancak bu önlemler, kadınların öncülük ettiği değişim dalgasını durduramıyor. Mesele artık sadece “başörtüsünün korunması” değil; iktidarın kadın bedenlerini kontrol etme ısrarıyla, özgürlük ve onur talep eden kadınların direnişi arasındaki açık bir çatışma haline gelmiş durumda. Parlamentonun cezaları artırma konusundaki ısrarı, kontrolün kaybedilmesi korkusunun yansıması şeklinde görülüyor. Buna karşın Tahran’ın ve diğer büyük şehirlerin sokakları, kadınların özgürlük yolunu seçtiğini ve geri adım atmayacağını açıkça gösteriyor.