Yoksullaştırılan hayatlar 2025-05-17 09:06:52   AMED - Yeşillik satarak geçimini sağlayan Melek Özdemir, her türlü zorluğa karşı mücadelesine devam ediyor. Melek Özdemir, “Bir kadın olarak ayakta durmak zor, ama mecburum” diyerek, yoksulluğa karşı direnişini sürdürüyor.     Türkiye’de derinleşen ekonomik kriz, özellikle kadınlar için hayatı her geçen gün daha da zorlaştırıyor. Yoksulluk, işsizlik, sosyal güvencesizlik ve temel ihtiyaçlara erişimdeki güçlükler en çok kadınların omuzlarına yükleniyor. Üstelik bu kriz, sadece piyasa koşullarından değil; bölgede süregelen savaşların, çatışmaların ve zorunlu göçlerin yarattığı derin toplumsal yıkımlardan da besleniyor. Güvencesizlikle örülmüş hayatların ortasında kalan kadınlar, aynı zamanda çatışmaların da hedefi haline geliyor.   Bu ağır yükün altında, çocuklarıyla birlikte ayakta kalmaya çalışan kadınlar, yaşamın tüm sorumluluğunu tek başlarına üstlenmek zorunda  bırakılıyor. Melek Özdemir de o kadınlardan biri. 41 yaşındaki Melek Özdemir, eşini kaybettikten sonra altı çocuğuyla yaşam mücadelesi veriyor. Geçimini sağlamak için bahçelerden topladığı yabani yeşillikleri satarak hayatta kalmaya çalışıyor. Bir yandan çocuklarını büyütmeye, diğer yandan ayakta kalmaya çalışan Melek Özdemir, "Mecburum, çünkü başka seçeneğim yok" diyor.    Melek Özdemir, tüm zorluklara rağmen kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan binlerce kadından yalnızca biri.   Yeşillik satarak geçimini sağlıyor   Geçimini sağlamak için çalışmak zorunda olduğunu söyleyen Melek Özdemir, “41 yaşındayım. Burada doğdum ve yaşamımı burada sürdürüyorum. Doğduğum günden beri yeşillik satıyorum. Ama evlendikten sonra bir dönem yeşillik satmayı bıraktım. 6 çocuk dünyaya getirdim. Bize bakan eşim kanser hastalığına yakalandı ve yaşamını yitirdi. Evde tek çalışan eşimdi. Ve eşim de yaşamını yitirdikten sonra ben ve çocuklarım yaşamımızı sürdürmek için çalışmak zorunda kaldık. Tekrar eski mesleğime döndüm, yeşillik satmaya başladım. Sattığım yeşillikler arasında Tolik (Ebegümeci), gezgezok (Isırgan otu), Tûzik, Koksor (Sirken otu), Kazayağı Tûzik var. Bu yeşillikleri Hezro’dan (Hazro), Farqîn’den (Silvan) ve Hevsel Bahçeleri’nden topluyorum. Daha sonra Dağkapı ve Sûr’da satıyorum” diyor.    ‘Zor olsa da mücadele ediyorum’   Evde de, dışarıda da çalışmanın zor olduğunu ifade eden Melek Özdemir, “Evde yemek yapmak, evi temizlemek ve dışarıda yine bir işte çalışmak çok zor. Bir kadın olarak kendi ayaklarının üstünde durmak daha da zor oluyor. Her ne kadar zor olsa da yine de mücadele ediyorum. Buna mecburum. Geceden evimin işini yapıyorum” diye belirtiyor.      ‘Gözümüzü bahçede açıyoruz’   Sabah saat 06.00’da bahçeye gittiğini söyleyen Melek Özdemir şunları dile getiriyor: “Öğlene kadar bahçedeyiz. Öğleden sonra akşam karanlık çökene kadar burada satış yapıyoruz. Akşam olunca eve gidip yemek yapıp, çocuklarla beraber yemek yiyoruz. Evden 2 kişi çalışmazsa 7 kişiyi geçindirmek mümkün değil. Şu an 9 nüfusuz ve yeşillik satıyoruz. Yine de geçinemiyoruz.”    ‘Geçinemiyoruz’   Aylık 3 bin 600 lira emekli aylığı da alan Melek Özdemir, “Ama o, bir kuru ekmeğime bile yetmiyor. Bazen elektriğim birikiyor, 4-5 ay sonra ödeyebiliyorum. Yeşillikleri bazen satın alıyorum, aldığımda da çok pahalı. 1 paket poşet 100 TL olmuş. Her şey çok pahalı. 1 koli yumurta 250-300 TL şu an. Ekonomik kriz şartlarından dolayı geçinemiyoruz. Bir bidon yağ alıyor ve bir küçük tüp dolduruyorum, bu bize bir hafta bile yetmiyor. 25 tane yeşillik satıyorum, daha bir küçük tüpü bile karşılayamıyorum. Bir kadının şu an çocuklarla ayakta durması zor. İstiyorum ki bütün kadınlar ayaklarının üstünde dursun. Bir insanın kendi ayaklarının üstünde durması çok güzel bir şey” diyerek, tüm bu zorluklara rağmen, mücadele etmenin önemini vurguluyor.