10 Ekim’de katledilenleri andılar: Unutturmayacağız! 2024-10-10 10:05:30      ANKARA - Ankara’da 10 Ekim 2015 tahinde katledilenler için yapılan anmada konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, katledilenleri unutturmayacaklarını belirterek, “Bütün bu katliamları IŞİD ile birlikte gerçekleştirdiler, IŞİD’in önünü açtılar. Bizler her dönem söyledik söylemeye devam edeceğiz. Bu iktidar varlığını IŞİD ile işbirliği yaparak sağlamak istedi” dedi.    “Emek, Barış ve Demokrasi” sloganıyla Türkiye’nin dört bir yanından 10 Ekim 2015'te Ankara’da düzenlenen mitinge gelen insanlara 10.04'te katliam gerçekleştirildi. DAİŞ’in yaptığı katliamda dava süreçlerinde belgeler ile devletin ve kolluğun rolü ortaya çıkarılsa da 109 kişinin yaşamını yitirdiği, yüzlerce kişinin yaralanması “insanlığa karşı suç” olarak mahkemelerce nitelendirilmemiş, tek bir kolluk yargılaması yapılmadı.   Katliamın 9’uncu yılında Gençlik Parkı Ulus Metro çıkışı önünde yine binlerce insan bir araya gelerek Gar Meydanı’nda anma gerçekleştirmek için yürüyüş gerçekleştirdi. Anma programına Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, DEM Parti milletvekilleri, Ankara İl Örgütü, Emek Partisi (EMEP), Halkevleri, CHP, 10 Ekim Barış Derneği, Kamu Emekçileri Sendikası (KESK), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve birçok sivil toplum kuruluşu ve yurttaş katıldı.    Gar anıtı önünde bir araya gelenler katliamda yaşamını yitirenlerin isimlerini okudu. Kalabalık, “Burada” diyerek yaşamını yitirenlerin mücadelesinin ölümsüz olduğuna vurgu yaptı.    ‘Barışı bu anıttaki gibi anlatın: Kucağında ölüm olan ama direnen anneleri’   Gar meydanında anıtın mimarı Metin Yurdanur söz alarak, “Bundan tam 45 yıl önce Ankara Gar Meydanı’na bir miras anıtı yaptım, diğer adıyla Nasrettin Hoca heykeli. Sanat eleştirmenlerine göre bir baş yapıttır. Bu anıt 10 Ekim 2015 10.04’te kanlar içinde kaldı. Nasrettin Hoca’nın 30 yılı geleni gideni karşıladığı gülen yüzü gözleri kanlar içinde kaldı. O anıttan yıllar sonra bir anıt daha kazandırdık Ankara’ya. Belediyenin katkılarıyla yapılan anıt ‘Annelerin Çığlığı’nı taşıyor çünkü yukarıda akan sular annelerin gözyaşları olacak. Annelerin çığlığı tüm dünyaya yayılacak. Bu arada 9 yaşında yaşamını yitiren Veysel’in öğretmeni Sabahat Hanım dedi ki ‘ben şimdi çocuklarıma barışı nasıl anlatacağım.’ Sabahat öğretmen barışı bu anıttaki gibi anlatacaksınız; kucağında ölüm olan ama direnen, feryat eden, direnişi içinde taşıyan bir kadın ölmüş bir kız çocuğu taşıyan ve barış için direnen, mücadele eden sembolize eden barış güvercinini anlatacaksınız” ifadelerini kullandı.    ‘10 Ekim siyasi cinayettir’   Saldırıda hayatını kaybeden Avukat Uygar Coşgun'un eşi ve 10 Ekim Barış Derneği Başkanı Mehtap Sakinci Coşgun’un okuduğu basın açıklamasında, "10 Ekim Ankara Katliamı insanlığa karşı suç kabul edilmeyecekse hangi dava kabul edilecek? Katliamın karanlık taraflarının gün yüzüne çıkacağı günleri bekliyoruz. Dönemin siyasilerinin açıklamalarına bakınca da 10 Ekim Ankara Katliamı siyasi cinayet olarak apaçık ortadadır" dedi.   ‘Unutmayacağız…’   DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ardından söz alarak, 9 yıl önce barışa kan sıçratıldığını söyledi. Tülay, “104 barış güvercini kana bulandı, alan kana bulandı, Türkiye kana bulandı. Barışa kan sıçrattılar. Burada yitirdiğimiz 104 sarış güvercinini saygıyla umutla, dirençle anıyorum. Onları unutmayacağız, onları unutturmayacağız. Çünkü onları unutursak, onları unutturursak yeni katliamların kapılarının açılmasına ve aralanmasına sebep olmuş oluruz” dedi.    ‘104 Barış Güvercinin talebi bu ülkede barışı tesis etmekti’   Mitinge gelenlerin tek talebinin barış olduğunu dile getiren Tülay, “Onların tek talebi barıştı, onların tek talebi adaletti, onların tek talebi Türkiye’de devam eden savaş ve çatılmaların bitmesiydi. Onların talebi Orta Doğu’daki savaşların ve çatışmaların bitmesiydi. Onların talebi Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesiydi. Onların talebi ekmekti. Emeklinin hakkıydı. Çünkü onlar bilir ki ekmek olmazsa barış olmaz, ekmek olmazsa adalet olmaz, bunu çok iyi bilenlerdi burada katledilen 104 güvercinimiz. Onların talebi kadınların katledilmemesiydi. Onların talebi geçtiğimiz günlerde İstanbul’un göbeğinde boğazı kesilerek, IŞİD vari yöntemlerle boğazı kesilerek kadınların katledilmesiydi. Onların talebi bağımsız ve adil bir yargıydı. Çünkü Türkiye’de yargı 10 Ekim davasında olduğu gibi sarayın koltuk değneği olmuştur. Onların talebi yargıda bağımsızlıktı. Onların talebi insan hakkıydı, özgürlüklerdi, Alevilerin bu ülkede eşit yurttaş olarak tanınmasıydı, geçmiş dönemde yaşanmış olan Alevi katliamlarının ve asimilasyon politikalarının son bulmasıydı. Onların talebi gençler göç etmesin, Türkiye’de iş bulabilsin, doğduğu yerde karnı doysun, gençler mutlu olsundu. Onların talebi gençlerin umudu ve mutluluğunu haykırmaktı. Onların talebi eşit işe eşit ücretti. Onların talebi kısacası bu ülkede barışı adaleti ve kardeşliği tesis etmekti” sözlerini kullandı.    ‘Bu iktidar varlığını IŞİD ile işbirliği yaparak sağlamak istedi’   Devamında ise Tülay, şunları söyledi: “İşte bu iktidar 15 Temmuz’dan sonra daha canileşen, daha da faşistleşen, otoriterleşen bu iktidar, iktidar gücünü korumak 10 Ekim Gar Katliamı’nı gerçekleştirdi. Hatırlayacaksınız 10 Ekim’e kadarki sürede adeta bir katliamlar alarmına basılmışçasına her yer katliam oldu. Antep’te düğün katliamı, HDP’nin mitinginde gerçekleştirilen patlama, HDP’nin Adana ve Mersin il örgütlerine bırakılan bombalar. Antep düğün katliamını unutmadık, beşik gibi mezarlar dizilmişti. O fotoğrafı bütün dünya asla unutmaz. Suruç’ta düş yolcularını katlettiler. Bütün bu katliamları IŞİD ile birlikte gerçekleştirdiler, IŞİD’in önünü açtılar. Bizler her dönem söyledik söylemeye devam edeceğiz. Bu iktidar varlığını IŞİD ile işbirliği yaparak sağlamak istedi. Bütün bu katliamlardan haberdardılar. Ankara’nın göbeğinde kuş uçurtmayan MİT’iyle kolluk kuvvetiyle hepsinden haberdardılar. Ankara Garı Katliamı davasını izlerken orada korkuya ve dehşete kapıldı. Adeta itiraf ettiler bu katliamın adım adım nasıl gerçekleştiğini. Gübreyi nasıl elde ettiklerini, bombayı nasıl hazırladıklarını, Antep’ten yola çıkarak Ankara’ya yollarının nasıl açıldığını, dönüp mahkeme tutanaklarına bakarsak bu katliamın önününe devlet, kolluk ve MİT tarafından açıldığını hepimiz görürüz.”   'Size sözümüz olsun bayrağınız asla yerde kalmayacak'   “Buradan bizleri baskıyla yönetmek isteyenlere, ülkeyi otoriterleştirmek ve kan gölüne dönüştürmek isteyenlere sözümüz var” diyen Tülay, “Bizler yitirdiğimiz canlarımızı asla unutmayacağız, unutturmayacağız. Onları mücadelemizde yaşatacağız, onların amacı neydi ise o gün bütün amaçları gerçekleşene dek bizler Türkiye’deki bütün demokrasiyle güçleriyle bütün sol sosyalist yapılarla birlikte, emek ve meslek örgütleriyle birlikte bu iktidara 'hayır' diyen 'biat etmeyeceğim' diyen bütün muhalif kesimlerle bizler demokrasiyi burada tesis etmek için mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Sevgili barış güvercinleri sizlere sözümüz olsun ki bayrağımız asla yerde kalmayacak. Sizlere sözümüz olsun sizleri unutmayacağız, mücadelede ve her alanda yaşatacağız. Sizleri bugüne kadar unutturmayan bütün demokrasi güçlerine, ailelere, bu davada satır satır çalışan değerli avukatlara, 10 Ekim Barış Derneği’ne biz Türkiye halkları adına sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Şu bilinsin ki barış kazanana dek mücadelemiz devam edecek. Barış güvercinlerinin kanadını kırdığını zannedenler bilsin ki bu ülkede sevgili Hrant Dink’in dediği gibi bir güvercin ürkekliğinde yürüsek de bu topraklarda geriye dönüp baktığımızda arkamızda bize sahip çıkan insanların, halkların olduğunu bilerek bu mücadeleyi devam ettireceğiz. Hepinizin huzurunda yitirdiğimiz bütün canları bir kez daha saygıyla anıyorum. Onları unutmayacağız, unutturmayacağız, unutursak yüreğimiz kurusun” ifadelerini kullandı.    Anma programı, anıtın önüne karanfil bırakılarak sona erdi.