Törenin ardından Besê Hozat'tan değerlendirme 2025-07-11 19:01:29   HABER MERKEZİ - Silah imha töreninin ardından değerlendirmede bulunan Barış ve Demokratik Toplum Grubu’nun sözcüsü Besê Hozat, “Karşı tarafın atacağı adımlar süreci belirleyebilir. Biz dağdan buraya gelişimizle yetinmek istemiyoruz. Bizler de bu kadar tecrübeden sonra Amed’de, Ankara’da, İstanbul’da demokratik siyasetin yürütücüleri, öncüleri olmak isteriz” dedi.   Abdullah Öcalan’ın çağrısının ardından bugün Türkiye, Kürdistan ve dünyanın gözü Irak Güney Kürdistan'ın Silêmanî kentine bağlı Dukan kasabası kırsalında Barış ve Demokrasi Grubu tarafından düzenlenen silah imha törenindeydi. Türkiye, Kürdistan ve uluslararası çevrelerden gelen siyasetçiler, aydınlar, yazarlar ile sivil toplum örgütü temsilcilerinden oluşan 150 kişilik heyet tarafından izlenilen törende Barış ve Demokratik Toplum Grubu, “Bundan sonra özgürlük, demokrasi ve sosyalizm mücadelemizi, demokratik siyaset ve hukuk yöntemiyle yürütmek amacıyla ve demokratik entegrasyon yasalarının çıkarılması temelinde silahlarımızı özgür irademizle imha ediyoruz” açıklamasıyla silahlarını yaktı.   Silah imha töreni düzenleyen Barış ve Demokratik Toplum Grubu’nun sözcüsü Besê Hozat, tarihi törene ilişkin Numedya24’ün sorularını yanıtladı.   "*Bu kadar savaş pratiğinden sonra böylesi bir karar almak sizin için zor oldu mu?   Hayır çok netiz. Buraya gelişimiz de çok net bir kararla alındı. Hiçbir tereddüt göstermeden buraya neden geldiğimizin farkında olarak geldik. Dolayısıyla bu adımımız siyasi bir tutum ve eylemdir. Bu siyasi eyleme 30 kişilik bir gerilla grubu olarak biz öncülük ettik.   Önder Apo’nun 27 Şubat çağrısı ile süreç başladığında da çok nettik. Önder Apo’nun çağrılarına gereken cevapları verdiğimizi ve vereceğimizi duyurmuştuk. Bu sebeple yönetim açısından bir tereddüt durumu söz konusu olmadı.   Fakat şu bilinmelidir ki, bu siyasi eylemi gerçekleştirirken, tarafımıza düşen adımın bu olduğunun bilinmesini isteriz.   Karşı tarafın atacağı adımlar süreci belirleyebilir. Biz dağdan buraya gelişimizle yetinmek istemiyoruz. Bizler de bu kadar tecrübeden sonra Amed’de, Ankara’da, İstanbul’da demokratik siyasetin yürütücüleri, öncüleri olmak isteriz. Fakat şu an devletin tutumuyla buna çok cevap olabilecek durumda olmadığını görüyoruz.   Devletin her dediğine hemen ‘evet’ dersek, şu sonuçla karşılaşmış olacağız: ‘Başka gruplar da gelsin, silahlarını imha etsinler, Türkiye’ye dönüp teslim olsunlar.’ Bu yaklaşım temel alınırsa, bizlerin ve yoldaşlarımızın akıbeti ya cezaevi ya da ölüm olacaktır. Ama böyle bir dünya yok. Türk devleti de bunu böyle bilmeli.   *Neden silahları yakma yöntemi gibi bir yöntem ve eylem belirlediniz?   Artık demokratik siyaset çağrısı yapan bir hareket için, barışçıl çözüm isteyen bir hareket için silahlar ister istemez engeldir. Biz bu engelleri iyi niyet ve ciddiyetle ortadan kaldırmak istiyoruz. Fakat şu da bilinmeli ki bu işler tek taraflı olmayacak, olmamalı.   Bu sebeple biz üzerimize düşen sorumluluk ve ciddiyetle yaklaşıyoruz. Bugünkü açıklamayla bunu bütün dünyaya ilan ettik. Tutumumuzu Kürt halkına, Türkiye halklarına bir kez daha göstermiş olduk.   Bu konunda çok ciddiyiz. Sürecin başarıyla sonuçlanması için elimizden geleni yaptık. Tüm fedakârlıkları gösterdik. Artık top karşı tarafın sahasındadır. Atılması gereken adımları bekliyoruz.   Biz de hareket olarak sürecin nasıl devam etmesi gerektiğini kamuoyuyla paylaşacağız.   *Grubun içindekilerin tamamı aynı elbiseyi giymişti fakat sizin elbisenizin rengi farklıydı. Bunu özellikle mi tercih ettiniz?   Ben törene siyasi bir hareketi temsil ederek geldim. Diğer yoldaşlarımız daha çok savaş komutanları ve gerilla arkadaşlarımız. Şu an KCK Eş Başkanlığı görevini de taşıyorum.   Bu elbise o açıdan bir tercihti.”