Amed’de 25 Kasım: Demokratik toplumu kadın özgürlüğüyle inşa edeceğiz 2025-11-25 16:36:38   AMED - TJA’nın 25 Kasım yürüyüşünde yapılan konuşmalarda, “Demokratik toplumu kadın özgürlüğüyle inşa edeceğiz. Artık tabut taşımak istemiyoruz. Artık demokratik bir toplumda, barışçıl bir toplumda yaşayacağız” denildi.   Tevgera Jinên Azad (TJA) öncülüğünde, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Amed’in Rezan (Bağlar) ilçesine bağlı Eski Cezaevi önünden, Yenişehir ilçesine bağlı Ofis AZC Plaza'ya kadar yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüşe TJA, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG), Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı ile Dicle Amed Kadın Platformu (DAKAP) bileşenleri, sivil toplum örgütleri, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Amed Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Serra Bucak ile ilçe belediye eşbaşkanları, DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, TJA aktivisti Sebahat Tuncel, DEM Parti ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) il, ilçe örgütleri ve yüzlerce kadın katıldı. Kadınlar; “Li hemberî tundiyê em jiyana azad birêxistin dikin”, “Em bi Jin, Jiyan, Azadî xwe diparêzin”, “Eğer bu saldırıların birinci hedefiysek, o zaman en önde direnenler bizler olmalıyız" ve “Kadınların barışı özgür yaşamı savunmaktır” yazılı pankartlar ile katledilen kadınların fotoğraflarını ve dövizler taşıdı. Yürüyüş sırasında kadınlar sık sık, "Jin Jiyan Azadî", "Rojin'e uzanan eller kırılsın", "Erkek adalet değil gerçek adalet" ve "Bijî Serok Apo" sloganları attı. Ayrıca yürüyüş sırasında katledilen kadınların isimleri okunarak, "Burada" denildi.   Öte yandan MKG üyesi kadın gazeteciler de, “Ji tundiya li ser jinên rojnameger re na, çapemeniya azad nayê bêdengkirin" (Kadın gazetecilere yönelik şiddete hayır, özgür basın susturulamaz) pankartı ve katledilen Kürt gazetecilerin fotoğraflarıyla yürüyerek sık sık “Özgür basın susturulamaz” sloganı attı.   ‘Tedbir alınmıyor’   Alkış, zılgıt ve sloganlarla AZC Plaza önüne gelen kadınlar burada açıklama yaptı. Açıklama metnini okuyan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Amed İl Eşbaşkanı Ruçem Vefa Elyakut, katledilen kadınların isimlerini sıralayarak, mücadelelerini sahiplendiklerini kaydetti. Devlet şiddetinin her yerde olduğuna dikkat çeken Ruçem Vefa Elyakut, kadınların her yerde mücadele ettiğini belirtti. Ruçem Vefa Elyakut, “Bu hükümet sistematik politikalarla karanlığa itiyor. Bu şekilde tacizi, tecavüzü arttırıyor. Erkek şiddetine karşı tedbir alınmıyor. Kadın katliamlarında yasalardaki maddeleri uygulamıyor. Kadınları eve hapsediyor” dedi.   Taleplerini sıralayan Ruçem Vefa Elyakut, kadınların özgürlük, birlik ve demokrasi isteklerinin her zamankinden daha fazla olduğunu belirtti.     ‘Gerçekleri açığa çıkardık’   Rojin Kabaiş Adalet Komisyonu, “1 yıldır yılmadan bıkmadan çabaladık. Rojin’in sesi olduğumuz için sesimizi kısmaya çalıştılar fakat sesimizi kısamadılar. Ülkenin her yerine sesimiz ulaştı. Mücadele edince gerçekleri açığa çıkardık. Gerçekleri açığa çıkaracak gücümüz var” diyerek herkesin adalet için mücadele etmesi gerektiğine vurgu yaptı.     ‘Kazanacağız’   Ardından söz alan TJA aktivisti Sebahat Tuncel, 25 Kasım’ın tarihine ve önemine değindi. Katledilen kadınların isimlerini sıralayan Sebahat Tuncel, bu katliamların hepsinin politik olduğunu ve erkek-devlet işbirliğiyle gerçekleştiğini kaydetti. Sebahat Tuncel, “Sadece devlet şiddeti değil, aynı zamanda bununla beslenen erkek şiddetiyle karşı karşıyayız. Her gün şüpheli kadın ölümleri karşımıza çıkıyor, kadın katliamları yaşanıyor. Bu cinayetlerin hepsi erkek egemen sistemden kaynaklı. Rojin Kabaiş için intihar ettiği söylendi. Ortaya çıktı ki erkek tarafından katledilmiş, hala failleri meçhul. Narin’in faili hala meçhuldür. Gülistan Doku hala kayıp, failleri hala belli değil. Kadınlar her gün katlediliyor. Aslında biz failleri biliyoruz. Erkek egemen sistemden beslenen erkeklerdir. Bunlar bilerek, isteyerek katlediyor. Bu katliamlara karşı durmak boynumuzun borcu, buna karşı çıkmak görevimizdir. Şiddet bütün toplumu sarmış. Mêrdîn’de anne-baba, 5 yaşındaki çocuk katlediliyor. Riha’da bir çocuk yanarak canını verdi. 6 kadın diri diri yandı. Nasıl bir toplum haline geldik? Çocukları, kadınları katleden zihniyet kabul edilebilir mi? Kürt halkı yıllardır demokrasi, özgürlük mücadelesi veriyor. Özgürlüğün olduğu yerde kadınların yaşam hakkının ihlal edilmesi kabul edilebilir mi? Sadece katledenler suçlu değildir; failleri açığa çıkarmayan, yargılamayan, sessiz kalan herkes suçludur. Kürdistan’da her yerde şiddetle karşı karşıyayız. Bu kabul edilemez. Sayın Öcalan bir görüşmesinde, ‘Çöplüğe dönmüş bir toplumsal gerçeklik’ diyordu. Kapitalizm insanları bu hale getirdi. Biz bunu kabul edemeyiz. Yanı başımızda kadınlar, çocuklar katledilirken, failleri kaybolurken bununla yaşayamayız. Bununla yaşamak demek bu çürümeye, yozlaşmaya ortak olmak demektir. Fuhuş, uyuşturucu, taciz, tecavüz toplumu çürütmüş durumda. Biz TJA olarak artık yeter diyoruz. Bütün bunlara karşı direneceğiz ve kazanacağız. Başka şansımız yok” ifadelerini kullandı.     Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın mesajına değindi   Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 25 Kasım vesilesiyle gönderdiği mesajındaki, “İnsanlığın sırtındaki erkek egemen hançer çıkarılmadıkça yeni bir toplum kuramayız, kadınlar özgür olmadıkça yeni bir toplum kuramayız” sözlerine işaret eden Sebahat Tuncel, “Gerçekten insan öfkeleniyor. Kardeşler birbirini öldürüyor, çocuklar birbirini öldürüyor, anne-baba çocuklarını öldürüyor. Bu kabul edilemez. Kimsenin bunu kabul etmemesi gerekir. Biz o yüzden sokaklardayız. Artık yeni bir toplum inşa edeceğiz. Demokratik toplumu kadın özgürlüğüyle inşa edeceğiz. Artık tabut taşımak istemiyoruz. Artık demokratik bir toplumda, barışçıl bir toplumda yaşayacağız” diye belirtti.     ‘Aynı zamanda barış için de mücadele ediyoruz’   Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne dikkat çeken Sebahat Tuncel, kadınların erkek egemenliğine karşı çıkarken, aynı zamanda barış için mücadele ettiklerini kaydetti. Sebahat Tuncel, “Bugün Ortadoğu’da, Kürdistan’da ve Türkiye’de yeni bir dönem başlamıştır. Komisyonun İmralı’ya gitmesi önemli ve tarihi süreçtir. Komisyonun tarafları dinleme ve yasal düzenleme yapma sorumluluğu vardır. Dinleme Sayın Öcalan’la tamamlandı. Kadınları koruyan yasalar yok, yasalar erkekleri koruyor. Yasalar çıkarken mutlaka kadın özgürlüğünü esas alan demokratik özgürlükçü yasalar olmalıdır. Barış ortamında özgürce yaşamak istiyoruz. Şiddet, ölüm, savaş bizim kaderimiz değil. Savaşsız, şiddetsiz, sömürüsüz güzel günler göreceğimize inanıyoruz” vurgusunda bulundu.     ‘Jin jiyan azadî bir duruştur’   Son olarak söz alan DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, en büyük şiddetin dil üzerinde olduğunu ifade etti. Ayşegül Doğan, Kürt kadınlarının ve annelerinin bu noktadaki mücadelesine vurgu yaparak, bu mücadelenin boşa gitmediğinin altını çizdi. Artık kalıcı bir barış istedikleri vurgulayan Ayşegül Doğan, şöyle konuştu: “Bugün hiç kimse baskı altında olmasın; kardeşlik, özgürlük, demokrasi, barış olsun diyoruz. Kürt kimliğimize, Kürt kadın kimliğimize saldırı oldu. Kabul edilmedik, dilimiz kabul edilmedi. Toplumu katlettiler fakat kadınlar hedef alındı. Neden kadınlar hedef alındı? Kadınlar fedakar, direnişçi ve öncü bir ruhla topluma öncülük etti. Toplumu kendiyle değiştiriyor. Kadınlar karar verdiğinde kimse onların kararı önünde duramıyor. Bundan kaynaklı, ‘Jin, Jiyan, Azadî’ sadece slogan değil, bir duruştur. Şiddete karşı bir duruştur. Haksızlığa, zulme karşı bir duruştur.”   Yapılan açıklama ve konuşmaların ardından eylem sloganlarla sona erdi.