Tutsak yakınlarının davasında ‘HAGB’ ısrarı 2022-05-18 14:31:45     İSTANBUL - Hasta tutsakların tahliye edilmesi için ATK önünde yaptıkları protesto eylemi nedeniyle 16 kişi hakkında görülen davada mahkeme heyeti,  tutsak yakınlarından HAGB’yi kabul etmeleri yönünde ısrar ederken, anayasal haklarını kullandıklarını belirten tutsak yakınları söz konusu talebi reddetti.    Hasta tutsakların tahliye edilmesi için Adli Tıp Kurumu (ATK) önünde yaptıkları protesto eylemi nedeniyle haklarında "Toplantı ve gösteri kanununa muhalefet etmek" iddiasıyla dava açılan 16 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşması Bakırköy 51'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya, yargılanan birçok tutsak yakını ile avukat Ceyda Gedik, Yağmur Kavak ve Kemal Toraman katıldı.   Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada, tutsak yakınları hakkında süren adli kontrol uygulamasının kaldırıldığını, yargılanan Mercan Doğan hakkında başka bir dosya olduğunu ve bu dosya ile birleştirildiği bilgisini paylaştı.   Söz alan Mercan Doğan,  savcılıkta verdiği ifadesini tekrarladığını dile getirdi. Mercan, birçok hasta tutsağın yaşamını yitirdiği ve hala yitirmeye devam ettiği bir dönemden geçtiklerini belirtti. Söz alan Ertan Çıta ise, anayasal haklarının engellendiğini vurgulayarak barışçıl toplantı ve gösteri haklarının idari ve mülkü amirler eliyle engellendiğini söyledi.   ‘Onurlu bir yaşam sürdürmeleri için oradaydık’   Türkiye’de işkence ve kötü muamelenin 1970’lerden bu yana devam ettiğinin altını çizen Hüseyin İldan, “Diyarbakır zindanından bugün tüm Türkiye’de bulunan cezaevlerine ve bütününe yansımış durumda. İnsanların onurunun ve insanca yaşamının önüne geçiliyor. Buna dair herhangi bir şey yapılmıyor. Ancak biz haklarını savunduğumuz için oradaydık. Bilinçli bir şekilde oradaydık,  onurlu bir yaşam sürdürmeleri için oradaydık. Sahipleniyoruz. Bu yüzden yargılanıyoruz. Hasta tutukluların ve diğer tüm tutukluların serbest bırakılmasını istiyoruz. Onlara yönelik kötü muamele ve işkencenin son bulmasını istiyorum” dedi.   ‘Polis orada bize işkence yaptı’   ATK önünde yaptıkları protesto eylemi sırasında polisin herhangi bir yasak kararı tebliği yapmadığını hatırlatan Hüseyin, “Etrafımızı çembere aldılar. Çıkmak isteyenlerin çıkmasına dahi izin verilmedi. Polis orada bize işkence yaptı. Kötü muameleye maruz kaldık. Kafamızı yüzümüzü gözaltı aracı içinde camlara vurdular” sözleriyle işkenceyi anlattı.   ‘Yargılanması gereken biz değiliz’   Duruşmada söz alan Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi Sözcüsü ve tutsak yakını Hıdır Sabur da, eylem yaptıkları sıralarda birçok tutsağın yaşamını yitirdiğini hatırlattı. Yaşananlara tepki göstermelerinin anayasal hak olduğunu dile getiren Hıdır, ters kelepçe uygulamasıyla gözaltına alındıklarını ve işkenceye maruz kaldıklarını paylaştı. Hıdır, yargılanması gerekenlerin kendileri olmadığını ifade ederek, beraat talebinde bulundu.   ‘Aynı politikalar yürürlükte’   Ardından söz alan Mürüvvet Küçük, cezaevlerinde 1990’lı yıllarda yaşanan işkence ve katliamlara tanık olduğunu, bu yüzden hasta tutsak olmanın ne demek olduğunu çok iyi bildiğini söyledi. Mürüvvet, aynı politikaların hala yürürlükte olduğunu sözlerine ekleyerek, “Bu durum 90’larda bile yoktu. Tedavi hakkının engellenmesine dönük bir politika izleniyor. Eyleme dönük iddia edilen yasaklama kararından haberdar değildik. Buna rağmen polis işkence ve ters kelepçe ile gözaltı yaptı” diye konuştu.   ‘İddianamenin kabul edilmemeli’   Savunmaların ardından avukat Yağmur Kavak söz aldı. Emniyette susma haklarını kullanan müvekkilleri hakkında iddianamede, “ifade vermeye yanaşmadı” ifadelerine vurgu yapan Yağmur, “Susma hakkı olmasına rağmen bu durum aleyhte kullanılmış. Sırf sadece bu durum için iddianamenin kabul edilmemesi gerekiyordu” dedi.   ‘Anayasal haklar yürütme eliyle iptal ediliyor’   Eylem hakkında Bakırköy Kaymakamlığı’nın verdiği yasak kararının hiçbir yerde yayınlanmadığını, böyle bir kararın varlığından şüphe duyduklarını belirten Yağmur, “Anayasa Mahkemesi’nin buna dair verdiği emsal kararlar var. Bunlardan bir tanesi ise İsmail Sarıkabadayı dosyasıdır. Bu dosya hakkında AYM, ‘Kamu için tehlike arz edecek bir durum olsa dahi başkalarının haklarını kısıtlayamazsınız’ diyor. Bu nedenle hukuka aykırı buldu” diye konuştu. Yağmur, anayasal haklarının yürütme eliyle iptal edildiğini vurguladı.   AİHM kararları   Devamında söz alan avukat Kemal Toraman, verilen yasaklama kararına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ihlal kararı verdiğini anımsattı. Kemal, “Buna benzer bir yasaklama kararı AİHM’e kadar gitti. AİHM, 13’üncü maddeye aykırı buldu. Bunun yanı sıra yasaklama kararı dosya kapsamında ön görülebilir değildir” şeklinde konuştu.   Mahkeme başkanından HAGB ısrarı   Savunmalarının ardından söz alan iddia makamı, eksik hususların giderilmesini talep etti.   Mahkeme başkanı yargılananlara dönük olası bir cezaya hükmedilmesi durumunda, "Hükmün Açıklanıp Geri Bırakılması (HAGB)" uygulamasını kabul edip etmediklerini sordu. Yargılananların tümü HAGB’yi kabul etmediklerini söyledi. Buna rağmen mahkeme başkanı HAGB uygulamasının güzel bir uygulama olduğunu iler sürerek, “Bu size teklifimdir” dedi. Mahkeme başkanının yoğun ısrarına rağmen beraat edeceklerini ifade etti.   Kararını açıklayan mahkeme heyeti, duruşmaya katılmayan ve mazeret bildiren bazı yargılananların mazeretlerini kabul etti. Mahkeme heyeti, henüz savunma yapmayanların beklenmesine karar vererek, duruşmayı 27 Ekim tarihine erteledi.   Yeni yasak kararı   Duruşmanın sona ermesi ardından tutsak yakınları ve avukatları adliye önünde basın açıklaması yapmak istedi. Bunun üzerine polis, Bakırköy Kaymakamlığı’nın sadece kendileri hakkında bir aylık eylem ve etkinlik yapmalarını engelleyecek şekilde yasak kararı verdiğini iddia etti. Polis, söz ettiği yasak kararına ilişkin yazılı bir belge sunmadı. Bunun üzerine avukat Yağmur Kavak söz alarak, yasaklama kararına da tepki gösterip duruşmada yaşananlara ilişkin bilgi verdi.   Açıklama, alkışlarla sona erdi.