Kobanê Davası: Bu iddianame ile en başta suçlu ilan edildik 2022-09-02 18:48:00     ANKARA- Kobanê Davası’nda konuşan HDP eski MYK üyesi Dilek Yağlı, ”Gerçeklerin üstü örtülüyor diye kaçacak değilim. Şüphe duymak hoş bir zihinsel durum değildir ama emin olmak ise gülünçtür. Bu iddianame ile biz en başta suçlu ilan edildik” dedi.   DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 21’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 16’ncı duruşma periyodu, 4'üncü oturumuyla Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülmeye devam ediyor.   Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın duruşmasına HDP’li milletvekillerinin yanı sıra çok sayıda avukat ile izleyici katıldı. Sincan Cezaevi'nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı.   Verilen aranın ardından duruşma, HDP eski MYK üyesi Dilek Yağlı’nın savunmasıyla devam etti.   ‘Dayanışma çağrısı da aleyhimize değerlendirildi’   DAİŞ’in terör faaliyetlerini ilerlettiği dönemde çeşitli demokratik eylemlerin yapıldığını ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının raporlar hazırlandığını belirten Dilek, bu raporların dosyaya eklenmesini talep etti. O süreçte Suruç’ta yapılan bir basın açıklamasının iddianameye eklendiğini dile getiren Dilek, “Açıklamada Kobanê’yi savunmanın insanlığı savunmak olduğuna dair bir dayanışma çağrısı vardı. Bu konuşma lehimize olan açıklamalardan bir tanesi ama aleyhimizde değerlendirilip iddianameye konulmuş” sözlerini kullandı.   ‘Bu katliamlar münferit’   İddianamede DAİŞ’in HDP’ye dönük saldırılarına yer verilmediğini söyleyen Dilek, iddia makamının bir “algı oyunu” gerçekleştirdiğini ifade etti ve HDP’ye dönük düzenlenen bir kısım saldırıları hatırlattı. DAİŞ tarafından 20 Temmuz 2015’teki Suruç Katliamı ile 10 Ekim 2015 tarihindeki Ankara Gar Katliamı’na değindi. Dilek, iktidar kanadında tüm bu katliamların münferit vaka olarak değerlendirildiğine dikkat çekti.    ‘Devlet kartondan mıydı?’   Kolluk kuvvetlerinin 7-8 Ekim 2014’teki protestolara müdahale etmediğini anımsatan Dilek, “Katliamlar sırasında ambulanslardan önce gelen, yaralılara gaz sıkan polis ekipleri neden protestolar sırasında müdahale etmediler” diye konuştu ve dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın “sokakta kontrol edemediğimiz güçler var” sözlerini hatırlattı. Yargılama sürecinin sadece iddia makamının iddialarına bağlı olarak yürütüldüğünün altını çizen Dilek, “Bu kadar olay olmuş, insan hakları örgütleri olayları izlemiş. Kolluğa ‘karakollardan çıkmayın’ talimatları gelmiş. Çözüm sürecini bitirmek isteyen güçler olduğuna dair uzlaşmalar yapılmış ama şimdi her şey bizim üzerimize yıkılmaya çalışılsın. Bu kadar ölüm yaşanmasını izleyen devlet kartondan mıydı?” diye sordu.   ‘HDP özerk kadın kurumudur’   HDP’de yer almasının en temel nedeninin kadın politikaları olduğunu dile getiren Dilek, şöyle devam etti: “Günümüzde ataerkil düzene kadınlara sadece doğurganlığı ile temsiliyet vermesi sistemsel bir saldırıdır. Özellikle tanıkları dinlerken bu şiddetin başka bir boyutunu gördük. Kadınların hedef alındığı ve çalışmalarının illegalize edildiği bir düstur bu dosyaya yerleşmiş durumda. Dolayısıyla biz de neden bir kadın olarak burada bulunduğumuzu anlatmak durumundayız. HDP Kadın Meclisi, erkek egemen sistemin tezahürlerine karşı demokratik siyaset temelinde mücadele yürütmek amacıyla oluşturulmuş özgün ve özerk kadın kurumudur. Kadınların politikada ve kendi yaşamlarında karar sahibi olması amacıyla siyasette yer alması için tüm farklı kesimlerden kadınlara ulaşmayı amaçlar. Kadınların siyasette yer almasını engelleyenler ile mücadele eder. Kadın özgürlük mücadelesinin kazanımlarının korunması için örgütlülüğün sağlanması için mücadele eder. Cinsler arası eşitlik sağlanana kadar hayatın her alanında tam hak eşitliği uygulanmasını savunur. Kadına yönelik her türlü şiddete karşı politika yürütür ve aktif mücadele yürütür. Kadınların yaşamlarını koruyabilmeleri için öz savunma çalışmaları yapar. Militarist politikalara karşı mücadele yürütür. Soykırım politikalarına karşı mücadele eder ve faşizme karşı kadınların birlikteliğini sağlamak için çalışır.”   Figen Yüksekdağ’a yönelik tehdidi hatırlattı   7 Haziran-1 Kasım 2014 sürecini kadınlar açısından değerlendiren Dilek, HDP bünyesinde yer alan kadın milletvekilleriyle Türkiye açısından kazanım sağlandığını ifade etti ve “Meclis’te bir kadın grubu oluşturuldu. O süreçte, Türkiye’de kadınların barış taleplerini askıya alacak herhangi bir iktidar kurulmasına karşı tutum sergiledik. Meclis’teki kadın grubumuz, siyasi kadın tutsakların salıverilmesi, kadınlara yönelik sosyal hakların temellendirilmesi ve kalıcı bir hukuka bağlanması ve kadın bakanlığının kurulması için açıklamalar yapmıştır. O süreçte Meclis’te de en fazla HDP’li kadınlara saldırılar gerçekleştirdi. AKP Erzurum Milletvekili, HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ı, ‘tek kurşunla devrilirsin’ diye tehditler savurmuştu” diye hatırlattı.    ‘En başta suçlu ilan edildik’   Aleyhine olan hiçbir gizli ve açık tanık beyanını kabul etmediğini vurgulayan Dilek, “Her şeyden öte bir kadın olarak kimseden talimat alarak yaşayamayacağımı ifade ettim. Ben DAİŞ vahşetine karşı çağrı yaptığım için yargılanamam. Dışarıda sıradan vatandaş olarak  bu çağrının yapılmasını tüm kurumlardan beklerim” dedi. Mütalaada hakkında yer alan kaçma şüphesine dair konuşan Dilek, “İnsanlar ceza alma tehdidinden kaçabilir ama bu bizi bağlamaz, kişiyi bağlar. Bir başkasının yurt dışına gitmesi beni bağlamaz. Başka insanların yaptıklarını benim tutuk devam gerekçem olarak sunamazsınız. Burada bir hukuksuzluk var diye herkes bir yerlere kaçmaya çalışırsa, mücadele edecek kimse kalmazsa ne olacak? Suçların kişiselleştirmesi ve adil yargılanma meselelerini önemsiyorum. Gerçeklerin üstü örtülüyor diye ben kaçacak değilim. Şüphe duymak hoş bir zihinsel durum değildir ama emin olmak ise gülünçtür. Bu iddianame ile biz en başta suçlu ilan edildik” diye konuştu ve tahliye talebinde bulundu.    Ardından söz alan Dilek’in müdafi avukat Hakan Bozyurt, Dilek hakkında tutukluluğunun devamına gerekçe olarak koşulların sağlanmadığını belirterek tahliye talebinde bulundu. Hakan, “Dosyada müvekkilim aleyhinde bir delil yok. 3530 sayfalık iddianameyi inceledik, müvekkilim hakkında sadece “13 sayfalık kısım var. Tek somut iddia HDP MYK üyesi olmasıdır” dedi.   Duruşma, 5 Eylül Pazartesi günü devam edecek.G