Sebahat Tuncel: 'Dosyayı kapatın' diye sizi kaç kişi aradı? 2023-04-12 15:55:56   ANKARA - AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın HDP üzerindeki bloke kararını kaldırmasının ardından AYM üyelerini aradığını hatırlatan Sebahat Tuncel, “Bu dosyaya ilişkin sizi arayıp ‘dosyayı kapatın, bize seçimde lazım’ dediler mi? Bana cevap vermeniz gerekiyor. Sizi kaç kişi aradı” diye sordu.   Kobanê Kumpas Davası’nın 24’üncü duruşmasının 1’nci oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görülmeye devam ediyor.  Duruşma, verilen aranın ardından HDP İstanbul 24’üncü Dönem Milletvekili Sebahat Tuncel’in savunması ile devam etti.   Savunma iki defa bölündü: Doğru düzgün beyanda bulunun   Sebahat, öncelikle AFAD ve Kızılay’a değinirken, mahkeme başkanı, Sebahat’in savunmasını keserek, savunmasının iddianame ile ilişkili olmadığını iddia etti. Başkan, “Kızılay’ın çadırından bana ne” dedi. Sebahat buna karşılık, “Ben niye Kızılay ve AFAD’a dair konuşuyorum, çünkü devlet kurumlarını çürüttüler. AİHM’e en çok başvuran ülkeler arasında. Alın size siyaset. Beni görüşlerim nedeniyle burada tutuyorsunuz. Beni tutmasaydınız, ben deprem bölgesinde halkla dayanışacaktım. 2015’ten bugüne demokratik siyasete müdahale, Türkiye’yi mafya düzenine getirdi. Yasa ve Anayasa Kürtlere uygulanmıyor. Kürtlere sadece Terörle Mücadele Kanunu uygulanıyor. Hala Kürtlere yönelik ırkçı saldırılar sürüyor. Suçluların korunması ve bu dosyada olduğu gibi gerçek suçluların gizlenmesi ile bu düzen kuruldu. Siz bu kumpasın ortağı olarak suç işliyorsunuz. Biz işlediğiniz suça ortak olmayacağız” sözlerini kullandı. Mahkeme başkanı, “Doğru düzgün beyanda bulunun” diyerek savunmasını ikiye böldü.    ‘Türkiye halklarının gerçeği öğrenmesini engelliyorsunuz’   AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın AYM üyelerini arayarak HDP üzerindeki hazine yardımı bloke kararının kaldırılmasına ilişkin azarlamasına dikkat çeken Sebahat şunları kaydetti: “Bu bize ‘Sizi hangisi aradı’ diye sorma hakkını veriyor. Bu dosyaya ilişkin sizi arayıp ‘dosyayı kapatın, bize seçimde lazım’ dediler mi? Bu dosyaya dair her gün açıklama yapıyorlar. Siz bir gün ‘bu bizim bağımsız yargılamamamızı engelliyor’ demediniz. Burada ben yargılanıyorum. İşlemediğim bir suçtan ben yargılanıyorum. Her gün bu dosyaya müdahale ettiler. Bu halk bu yargılamayı bilmiyor. Medya sadece bir kanalı veriyor. Bana cevap vermeniz gerekiyor. Sizi kaç kişi aradı? Burada adil ve bağımsız yargılamaya güven duyulabilir mi? Güven vermiyorsunuz. Türkiye halklarının gerçeği öğrenmesini engelliyorsunuz. Hakkımızdaki iddialar somutlaşmadan bu ülkenin cumhurbaşkanı bunlar katil deyip geziyor. Hani masumiyet karinesi. Hani cezamız kesinleşene kadar masumduk. Biriniz de bunların cezası kesinleşmediğini söylemiyorsunuz. Erdoğan, bu süreç devam ediyor, bundan ceza alacaklar diyor. Demek ki bilgi veriliyor. Erdoğan’ın yaptığı açıklama bu kumpas davasının Sarayda pişirildiğini gösteriyor. Yasama, yürütme ve yargının bu davayı Kürtlere ve demokratik siyasete karşı yürüttüğünü görüyoruz. Bu soruları bana sorduran yargılama biçiminizdir. Siz gerçekleri gizlediniz. Mahkemelerdeki beyanları dikkate almayarak yalan beyanlar üzerinden dolanıyorsunuz. Buradaki arkadaşlarımızın halka vermeyeceği hiçbir hesap yok. Bizi zindana koydunuz, mücadelemizden vaz mı geçtik. Hayır, hala mücadele ediyoruz.   ‘Kürt sorunu mahkeme salonlarına taşınarak çözülmez’   Siz sorguya almadan, delileri tartışma hakkını elimizden alarak mütalaa istediniz. Sizin bir dayanak noktanız yok. Siyaseten hızlandırın, bunu sezimlere yetiştirin dediniz ya. Yetiştiremediniz. Bunun faturası da size çıkacaktır. Haklarımızı elimizden aldınız. Savunmalarımız bitmeden savcıya mütalaa veriyorsunuz. Siyaset yaparken hangi çizgideysek bundan sonra da aynı çizgideyiz. Siz CMK’yİ tersine çevirerek işlettiniz. Bir yandan tanık dinliyorsunuz, bir yandan müştekileri yönlendiriyorsunuz. Bu olsa olsa faşist bir rejimde olur. Savunma vermeden ceza vermek istiyorsanız verin. Ben yine de savunma hakkını kullanmak istiyorum. Bu hakkın kullanılmasının engellenmesine itiraz ediyorum. Biz bu sürecin siyasal bir süreç olduğunu biliyoruz. İddianame siyasi saiklerle hazırlanmıştır. Elle tutulur bir yanı yoktur. Gerçek bir hukukçu olsaydınız bu iddianameyi iade ederdiniz. Etmediniz, bu suça ortak oldunuz. Kürt sorunun mahkeme masalarına taşıyarak bu sorun çözülmez. Biz de Kürtler olarak alan bulduğumuz her yerde halkımızın özgürlük mücadelesini sürdüreceğiz.   ‘14 Mayıs yeni mücadelenin başlangıç günü’   Yeşiller Sol’un içinde olduğu Emek ve Özgürlük ittifakının Türkiye’yi yaşanır hale getireceğine inanıyorum. Türkiye 2 bloğa mahkum değil. Emek ve Özgürlük, Türkiye halklarına farklı bir şey vaat ediyor. 14 Mayıs yeni bir mücadelenin başlangıç günü olacak. Hem depremde yaşananların, hem ekonomik krizin, hem de adaletsizliğin hesabının sorulacağı, bu sistemden, bu düzenden kurtaracağına inanıyorum. Bu seçim sizin için de faydalı olacaktır. En azından üzerindeki siyasi baskı kalkacaktır. Bütün halkımızı bu bir aylık süreçte var gücü ile çalışması ve demokrasi için rol alması gerektiğini düşünüyorum. Bütün halkların bir arada yaşaması için değişim şart. Yeni bir başlangıç için de 14 Mayıs seçimleri önemli. Siz de hukuk insanıysanız, el çekin bu davadan. Çünkü tarih bu duruşmaları yazacak.”   Ardından söz alan HDP eski MYK üyesi Nazmi Gür, mahkeme boyunca hukuki bir sürecin işletilmediğini, politik bir sürecin işletildiğini söyledi.    Ayla Akat Ata: Heyet Anayasa'yı yok saydınız   Kürt siyasetçi Ayla Akat Ata, heyetin Anayasa’yı yok saydığını söyledi. “Çözüm” adı altında yürütülen süreçte İmralı’ya gidilmesinin ardından birçok kişinin tutuklandığına dikkat çeken Ayla,  “İyi ki yaşandı. Şimdi arkadaşlarımız dışarıda daha fazla şeyin yaşanması için mücadele ediyor. Biz de içerde mücadele ediyoruz. Dosyada hukuk arıyoruz. Hukuk yok. Biz Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesini savunan siyasetçiler olduğumuz için yargılanıyoruz. O iddianame öyle hazırlandı ama siz o iddianameyi kabul etmeyeceksiniz. Bu dosyayı kuranlar, gizli tanık beyanlarından medet umdular” dedi.   ‘Dosya iktidarın seçim malzemesi haline getirildi’   Duruşma verilen aranın ardından avukatların savunmaları ile sürdü. İlk olarak HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcüsü Nuray Özdoğan söz aldı. Nuray, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlarının mahkeme dosyasına eklenmesine rağmen okunmadığına dikkat çekerek, mahkeme başkanının “Delil değeri yoktur” demesine rağmen delil niteliği taşıdığına dikkat çekti. Mahkemenin tavrını yargılama biçimi olarak kabul etmediklerini söyleyen Nuray, “Mayıs seçimleri itibariyle siyasetlerinden dolayı yargılanan müvekkillerin hak ihlalleri artmıştır. Müvekkillerin seçim için çalışma hakları ihlal ediliyor. Dosyayı mütalaaya götürme ve iktidarın seçim malzemesi haline getirilmesini eleştiriyoruz. Tüm tutukluların tahliyesini talep ediyorum” diye konuştu.    ‘Adaletin uygulanmasında ısrarcı olun’   Av. Sevda Çelik Özbingöl, bürosunun 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerde yıkıldığını ancak kendisinin 7 Şubat’ta mahkemede bulunduğunu belirterek, “Mahkemenin yangından mal kaçırır gibi yürüttüğü, siyasi çıkarlara amade edilmiş bir davada hukuki destek sunmanın önemli olduğu bir alandayız. Bizlerin adalet mekanizmasında aktör olan mahkemelerden beklentimiz daha büyük. Beklentimiz sizlerin adaletin uygulanması konusunda biraz ısrarcı olmanız. Belki mutlak bir adaletten bahsetmek mümkün değil ama sizden yana bir çabanın da görülmesi gerekiyor. Müvekkillerim, Zeynep Karaman ve Sabahat Tuncel sorgu işlemleri sürdürülürken mahkemenin kalan kişilerin sorgularının yapılmasına gerek duyulmadığı ve dosyanın mütalaaya sevk edilmesi yönünde karar verdiniz. Yargılanmanın başından beri ceza muhakemesini yok sayan birçok kararla karşı karşıya kaldık” dedi.   Duruşma savunmalar ile devam ediyor.