Kobanê Davası’nda savunma engelli: 8 bin sayfanın savunmasını yetiştiremiyoruz 2023-10-16 19:32:29     ANKARA- Kobanê Davası’nda avukatların savunması mahkeme tarafından kısıtlanmak istendi. Mahkeme kısıtlama kararına ilişkin bir karar kurmadan duruşmayı erteledi.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası, verilen öğle arası ardından devam etti. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sincan Cezaevi Kampüsünde bulunan duruşma salonlarında görülen dava duruşmasında savunmasını sürdüren Ayla Akat Ata’nın avukatı Çiğdem Kozan, yaşamını yitiren PKK’liler için Sêrt’te yapılan mezarlık nedeniyle yapılan suçlamalara da değindi.   Gömme hakkına yönelik saldırı   Mezarlık yapımının müvekkili ile ilişkilendirilmesi hakkında konuşan Çiğdem, ancak mezar yapımının MEBYA-DER tarafından yapılmak istendiğini ifade etti. Çiğdem, bu faaliyetin ise derneğin çalışmaları arasında yer aldığını kaydetti. Çiğdem, “Öncelikle herkesin gömülme hakkı vardır. Ayrıca herkesin gömme hakkı da var. Bu durumun sorgulanır hale gelmesi müvekkilimin gömme hakkını yönelik bir saldırıdır. Maddi ve manevi bütünlüğü sağlama açısından gömülme hakkı da önemli bir noktada duruyor. Bu herkes tarafından kabul edilmesi gereken bir şeydir. Yaşamını yitiren PKK’liler neden ailelerine teslim ediliyor? Gömülmek için teslim ediliyor. Buna karşı herhangi bir yönelim işkence bağlamında ele alınması gerekiyor. Ancak henüz yapılmamış bir mezarlığın dahi suçlama konusu yapılması kabul edilemezdir. MEBYA-DER’in yapmak istediği mezar nedeniyle müvekkil aynı zamanda ‘finansman’ suçlaması ile yargılanıyor. Buna dair bir unsur da yok. Müvekkilin fon verdiği iddia eden kişi de suçtan kurtulmak isteyen ve aynı dosya kapsamında yargılanan bir kişi. Ki bu yönlü çelişkili ifadeler de var. Böyle bir suçlamayı kabul etmiyoruz. Bölge Adli Mahkemesi dosyayı usulden bozdu. Büyük ihtimale dosyayı esastan incelemedi. Usul esastan önce geliyor ve eğer esastan incelenirse bu söylediklerimiz de görülecektir” dedi.   Sivillerin öldürülmesine dönük paylaşım suçlama konusu   DAİŞ’e karşı mücadelede ön saflarda yer alan YPJ’li kadınların fotoğraflarını dijital medyada paylaşma suçlamasına da değinen Çiğdem, fotoğrafın paylaşım tarihine dikkat çekti ve o sıralarda YPG-YPJ’nin Türkiye tarafından yasa dışı bir örgüt olarak kabul edilmediğini anımsattı. Çiğdem, öz yönetim direnişleri sırasında katledilen Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) üyeleri Sêvê Demir, Pakize Nayır, Fatma Uyar’a dair yapılan paylaşımların da suçlama konusu yapıldığını dile getirdi. Çiğdem, “Sivillerin öldürülmesine dair yapılan paylaşımlar suçlaması var. Ayrıca Anadolu Ajansı (AA) tarafından ‘Bir terörist etkisiz hale getirildi’ şeklinde geçtiği haberde yer alan kişinin aslında 9 yaşındaki bir çocuk olduğuna dair paylaşım yapması da suçlama konusu yapılmıştır” diye belirtti.   Kadın eylemlerine katılması da suç   Amed’te, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne ilişkin yapılan bir eyleme katılımının da suçlama konusu yapıldığını ve “örgüt” ile bağlantısının olduğunu ancak ne şekilde bir bağının olduğuna dair bir ifadeye yer verilmediğini ifade eden Çiğdem, “Bunun gibi pek çok eylem ve etkinliğe katılması suçlama konusu yapılıyor. Müvekkil istediği eyleme katılabilir. Bunlar suçlama konusu yapılamaz. Biraz önce bahsettiğim tüm eylemler ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında kalıyor” diye kaydetti.   Yapılan dinlemede ses ve kişi doğrulaması yapılmış   Çiğdem, Demokratik Özgür Kadın Hareketi’nin (DÖKH) 13 Nisan 2012’de Mersin’de bir toplantı yaptığını ve bu toplantının dinlendiğini paylaştı. Emniyetin bu toplantıya dair bir rapor hazırladığını dile getiren Çiğdem, raporda DÖKH ile KJB ile bağlantısının kurulduğunu kaydetti. Çiğdem, DÖKH’ün 2003 yolla çıktığını ancak KJB’nin iki yıl sonra ortaya çıktığını ancak bu zaman farkına rağmen DÖKH’ün KJB’yi örnek alarak kurulduğunun ileri sürdüğünü söyleyerek şöyle dedi: “Bu zaman farkına rağmen yapılan değerlendirmeleri kabul etmemiz mümkün değil. Ayrıca yapılan dinleme ile ilgili CD de yok. Ses ve kişi doğrulaması da yapılmamış. Eğer ses ve görüntü doğrulanmasa hukuka aykırı delil toplanmış demektir. Bu hususlar nedeniyle dosya Yargıtay’a giderse bozulmak zorunda.”   Haberden alınan fotoğraflar üzerinden kimlik tespiti yapıldı   Dinlemenin de hatalı yapıldığını dile getiren Çiğdem, bu toplantıya “X” olarak tabir edilen 14 kişinin katıldığına dair iddianın olduğunu aktardı. Çiğdem,  bu durumun bilinçli bir şekilde yapıldığını ve bu şekilde toplantının kriminalize edildiğini ifade etti. Bunun yanı sıra hazırlanan dosyada toplantı ile ilgili fotoğrafın haberlerden alındığını ve toplantıya katılanların kimliklerin de bu fotoğraflar üzerinden yapıldığını kaydetti. Çiğdem, “Toplantıya 14 belirsiz kişinin katıldığını iddia ediliyor. Yapılan siyaseti, ‘Ne şekilde kriminalize ederiz’ diye çok uğraşmışlar. Ancak hiçbir şey birbirini tutmuyor. Zaman bile tutmuyor” diyerek, tepki gösterdi.   ‘Demokratik, barışçıl çözüme dair söylemler dışında tapelerde ne var?’   Müvekkilinin, 3 Ocak 2013’te İmralı’da ağır tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüştükten sonra katıldığı bir TV programında bu bağlamda konuştuğunu ve bu sözlerinin suçlama konusu yapıldığını dile getiren Çiğdem, “Anlattığı her şey yaşandı. Neden TV’de anlatılması suçlama konusu yapılıyor? Devlet yetkilileri de oradaydı!” diye sorarak, tepki gösterdi. Müvekkilinin, telefon görüşmelerinde, “PKK Lideri Abdullah Öcalan; baş müzakereci” olduğuna dair kullandığı ifadelerinin de suçlama konusu yapıldığını dile getiren Çiğdem, devletin de aynı şekilde kabul ile İmralı’ya gittiğini ve nedenle “Diyalog-müzakere süreci’nin başladığını kaydetti. Çiğdem, “Demokratik, barışçıl çözüme dair söylemler dışında tapelerde ne var?” diye sordu.   Abdullah Öcalan’ın ailesi ile görüşmesi suç unsuru   Çiğdem, görüşmeden 6 gün sonra Paris’te 3 Kürt kadın siyasetçinin katledildiğini hatırlattı. Çiğdem, “Birileri bu süreci bozmak istiyordu. O dinlemeler boşuna yapılmadı. Halkın seçilmiş temsilcilerinden bahsediyoruz. AKP’liler de, Başbakan da dinlendi. HSK o genelgeleri boşuna yayınlamadı. Tapeler de hiçbir suç yok. Ben bir suç göremiyorum. Ayrıca müvekkilim Mehmet Öcalan ile yaptığı konuşmuş. Bu konuşma da suçlamalar arasında yer alıyor. Sayın Öcalan Türkiye’ye geldiğinde müvekkil avukatıydı. Avukatlığını üstlenmiş. Ailesi ile konuşması, durumunu aktarması nasıl suçlama konusu yapılabilir? Tabi ki arayıp sorabilir. Buradan nasıl bir suç unsuru çıktı? Hiçbir suç unsuru çıkmadı sayın Başkan!” diye belirtti   Savunmaya engel   Çiğdem, beyanlarının daha süreceğini, saatin de geç olduğu bu nedenle duruşmaya yarına kadar ara verilmesini talep etti. Talebe dair ara karar oluşturan mahkeme, 13 Ekim’de Çiğdem’e “makul süre” uyarısında bulunduğunu ileri sürerek ayrıca iki gün içinde bitireceklerine dair daha önce karar verdiklerini ve bitirmesini istedi. Çiğdem, pek çok dosyanın bu dosya ile birleştiğini, iddianame ve mütalaanın toplamda 8 bin sayfası bulunduğunu hatırlatarak, tepki gösterdi. Dosyada binlerce sayfalık tanık beyanlarının olduğunu ve savunmalarının kısıtlandığını dile getiren Çiğdem, “Bize ‘makul süre’ tanıyamazsınız. Bizim savunma hakkımızı kısıtlayamazsınız. Suç, iddianame, mütalaa ve tanık değerlendirmeleri var. Her gün burada akşama kadar savunma yapıyoruz ancak hala yetiştiremiyoruz. Buna rağmen savunmamızı engelliyorsunuz” diyerek, tepki gösterdi.   Mahkeme heyetine: İşkence yapıyorsunuz   Söz alan siyasetçi Ayla Akat Ata da mahkemenin kararına tepki gösterdi. Ayla, “Savunmayı kısıtlamak işkencedir. Bunu neden yapıyorsunuz? 38 ağırlaştırılmış müebbetten yargılanan arkadaşlarımız var. Sadece benimle ilgili 149 fezleke var. İddianame ve mütalaayı okusaydık en az 3 günde bitiremezdik. Ancak bunu yapmadık ve en kısa sürede bitirmeye çalışıyoruz. Bu tavrınız bile söz ve söylemlerimizde ne kadar haklı olduğumuzu gösteriyor. Siyaset yapmışım, iki sayın Öcalan’a dair sözüm var, eylemim var, kadın çalışmalarına dair uğraşım var. Bu dosyada hukuka dair bir şey yok. Siz burada bize işkence ediyorsunuz. Şu anda bir gün için böyle söz kullanmamız bile doğru değil. Süreci bu duruma getiren sizsiniz! Sözümüzü söyleyemeyecek noktaya getirmeniz doğru değil” diye konuştu.   Tekrar söz alan Çiğdem, mahkemenin binlerce klasörlük dosyaya rağmen kendilerine 2 günü çok gördüğünü ifade etti. Çiğdem, “Bu kadar birleşen dosyamız olmasına rağmen bir gün daha yapmamızı engelliyorsunuz. Şu anda sizinle pazarlık yapıyoruz farkında mısınız?” diye sordu.   Mahkeme, talebe dair bir değerlendirme yapmadan duruşmayı yarın saat 10.00’a kadar erteledi.