'Kapitalist modernitenin sömürge zihniyetinin gerçek yüzü Kurdistan’dır!' 2023-12-13 18:08:10   ANKARA - Genel Kurul’da görüşülen bütçe görüşmelerinde konuşan DEM Parti Colemerg Milletvekili Öznur Bartın, Kapitalist modernitenin sömürge zihniyetinin gerçek yüzünün Kurdistan olduğunu vurgulayarak, “Cumhuriyetin 100’üncü yılına kadar Kürt kimliğine, kültürüne, coğrafyasına yönelik operasyonel iktidarlar hep devrede oldu. Bu coğrafya, sömürge olarak görülmekte, kaynakları talan edilmektedir” dedi.   Meclis 2024 Yılı Merkezi Bütçe görüşmeleri Genel Kurul’da görüşülmeye devam ediliyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Colemerg Milletvekili Öznur Bartın, Enerji Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Mili Savunma Bakanlığı ile bağlı kuruluşlara ilişkin söz aldı.   Güvenlik barajları   Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı söz konusu olunca bakanlığın; Kürt coğrafyasına yönelik sömürüye dönük icraatları ister istemez dikkatlerini çektiğini söyleyen Öznur, kapitalist modernitenin, sömürge zihniyetinin gerçek yüzünün Kurdistan olduğunu kaydetti. Öznur, “Cumhuriyetin 100’üncü yılına kadar Kürt kimliğine, kültürüne, coğrafyasına yönelik operasyonel iktidarlar hep devrede oldu. Bu coğrafya sömürge olarak görülmekte, kaynakları talan edilmektedir. Bu sömürü, iktidarların ülkenin diğer bölgelerindeki kâr hırsından, rantçı yaklaşımlarından çok öte olup bir devlet politikası olarak süregeldi. Bu politikalarla aynı zamanda mekânsal bir denetim de amaçlandı.Örneğin;1960’larda HES’lerle Kurdistan’daki su kaynakları hedef alındı, 2000’li yıllarda ise militarist bir yaklaşımla ‘Güvenlik Barajları’ ile devam etti” dedi.   ‘Cudi’de sadece ağaç kıyımı yapılmadı’   Suyun doğal akışının bariyerlerle engellendiğini ve kadim halkların kültürünün, tarihinin suya gömülerek silinmek istendiğine dikkat çeken Öznur, 12 bin yıllık Hasankeyf’in Ilısu Barajı’nın suları altında kaldığını anımsatarak, “Keban Barajıyla Murat Nehri çevresinde yüzlerce köy boşaltıldı, insanlar yerlerinden edildi. Botan Çayı’nın sadece Siirt sınırları içindeki kısmında 20’ye yakın baraj yapıldı. Yetmedi, bölgedeki her bir ağaç hedef alındı. Cudi’de, Dersim’de, Bingöl’de, Hakkari’de, Diyarbakır’da ormanlık alanlar; kasti yangın veya ağaç kesimleriyle yok edilmek istendi. Asker ve korucuların kontrolünde kesilen bu ağaçlar, mangal kömürü olarak piyasaya sürüldü. Cudi’de sadece ağaç kıyımı yapılmadı.  Bütçesi görüşülen bakanlığın bünyesindeki Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü; bölgenin her taşına her karışına maden ruhsatı açmış. Cudi’nin yüzde 96’sı maden sahası olarak projelendirilmiştir” diye belirtti.    ‘İzlerimiz siliniyor’   Hakkari’nin neredeyse tamamı maden sahası olarak ruhsatlandırıldığını vurgulayan Öznur, şöyle devam etti: “İnsanların oturdukları evin yeri dahi maden şirketlerine açılmıştır. Ayrıca bakanlık, bir yeri maden sahası için ihaleye açmadan önce o yerin sit alanı, milli park, yerleşim alanı olup olmadığına bakmaksızın ilana açıyor. Ruhsat başı aldığı paraya bakıyor. Bakanlık eliyle verilen bu ruhsatlar, bu doğa cennetlerini yok etmeye devam ediyor. Hakkari’de Ava Orê, Sinedar, Berçelan gibi yüksek kaynak değeri ve endemik türler özellikleri itibariyle milli park olarak ilan edilmeyi bekleyen bu yerler maden sahası ruhsatlarıyla talana açılmıştır. Ayrıca bir taraftan bölgenin kaynakları sömürülürken, bu kaynaklardan elde edilen enerjiye en az miktarda ve en pahalıya erişen de bölge kentleridir. HES’lerin 3’te 1’i bu bölgede olup üretilen enerjinin yarısından fazlası bu santrallerde üretilmektedir, ancak tüketimde bölgenin payı yüzde 8’in altındadır. Biliyoruz ki yürütülen bu politikaların amacı; zengin kaynaklarına rağmen bölge kentlerini göç, işsizlik, yoksulluk kentleri yapmaktır. Devlet politikası olan bu sömürünün, talanın, yoksulluğun, işsizliğin nihai amacı bölgeyi insansızlaştırmaktır. İnsanları metropollere göç ettirmektir. Bir diğer ifadeyle izlerimizi silmektir.”   ‘Müjdesi verilen Çukurca petrolü nerededir, akıbeti nedir?’   Bu sömürü politikasını uygulamak için bugün AKP-MHP iktidarının iş başında olduğunu dile getiren Öznur, özellikle seçim dönemlerinde Gabar, Çukurca, Cudi petrolü diye verilen müjdeler de bu talanın, sömürünün imaj çalışması olduğunu kaydetti. Öznur, “Yerli petrol söz konusu olunca kamuoyu bakanlığınızın müjdelerine, vaatlerine yetişemiyor. Komik bir hal aldı. Mayıs 2018’de dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Beraat Albayrak’ın ‘Çukurca'da petrol kuyusu için ilk kazma vuruldu, çok yakında günlük 100 bin varili geçeceğiz’ sözlerinin üzerinden 5 yıl geçti. Bugün ne o petrolden, ne o bakandan söz eden yok! Hatta mevcut bakan, eski bakanın sözlerine tamamen reset çekmiş gibi. Temmuz 2023’te petrol aramalarında, yeni rotanın Hakkâri olduğunu, bu sene günde 100 bin varil üretime çıkacaklarını söylemiş. Anlaşılan diğer birçok konu gibi 100 bin varil teranesini de daha çok duyacağız. Müjdesi verilen Çukurca petrolü nerededir, akıbeti nedir? diye bakanlığa soruyoruz.  Ancak bakanlık bile sorularımıza cevap vermiyor veya veremiyor. Hakkâri Milletvekillileri olarak 29 Eylül 2023’te bakanlığa şu soruları yönelttik: ‘2018’de Çukurca’da başlatılan petrol arama çalışmalarının akıbeti nedir, maliyeti nedir, petrol rezervi bulundu mu, kaç kuyu açıldı, kaç varil üretilmektedir, değeri ne kadardır, öngörünüz nedir? Bu alanda doğanın tahribatının önlenmesine dönük ne tür önlemler alınmıştır?’ Bakanlığın cevap metninde; Çukurca’daki petrolün akıbetine dair somut bir bilgi, bir cevap yok. Hatta kendi öngörülerine dair bir sözleri dahi yoktur” diye belirtti.   ‘İmralı kapılarını açın, tecride son verin’   Öznur, son olarak şunları söyledi: “Müjde veren, seçimlerde vaatleri sıralayan, geleceği pazarlayıp duran iktidara çözümü biz gösterelim. Ülkenin kaynaklarını eşit, adil, etkin bir şekilde kullanmak, kalkınmak gibi bir derdiniz varsa Kürtlere karşı yürüttüğünüz savaşı durdurun. Barış, özgürlük, adalet talebiyle açlık grevi ile bedenlerini ölüme yatıran tutsakların sesine kulak verin; İmralı kapılarını açın, tecride son verin. Kürdistan’daki sömürüye ve ülkeye yayılmış eko kırıma son verin. Kayırmacılığa, yolsuzluğa son verin; vergi adaletini sağlayın. Bürokrasideki kirliliği, çürümüşlüğü temizleyin. Tekçi erkek aklınızı kendinize saklayın. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine son verin.2024 için getirdiğiniz sermayenin, savaşların, yolsuzluğun bütçesini değil, emekçi halkın bütçesi teklifimizi hayata geçirelim.İşte; çözüm budur, yol budur, halkların yararına olan tam da budur.”