Katliamlara karşı Meclis araştırma komisyonu kurulması talebi 2024-11-25 11:00:42     ANKARA - DEM Parti Mêrdin milletvekili Beritan Güneş, artan katliamları ve şüpheli ölümlere dair Meclis Başkanlığı’na, Meclis araştırma komisyonu kurulmasını talep etti.    Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Mêrdin Milletvekili Beritan Güneş, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında, Meclis Başkanlığı’na araştırma önergesi verdi. Önergede, Türkiye’de kadına yönelik şiddetin, kadın katliamları ve şüpheli kadın ölümleri, toplumsal cinsiyet eşitsizliğin derinleşmesi ile artış gösterildiğine dikkat çekildi.    10 ayda 218 kadın katledildi    Her yıl yüzlerce kadın ya erkek şiddetiyle hayatını kaybettiğini ya da “şüpheli ölüm” olarak karanlıkta bırakılmak istenildiğine vurgu yapılan önergede, “Dernekleri ve Jin News Haber Ajansının 2024 yılı verilerine göre, yalnızca ilk 10 ayda 218 kadın öldürülmüş, 161 kadın ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiştir. Bu durum, kadınların güven içerisinde yaşaması ve erkek şiddetinin ortadan kaldırmakla yükümlü devletin gereken önlemleri almadığını ve failleri cesaretlendiren cezasızlık politikalarının sürdüğünü göstermektedir” denildi.     Rojin Kabaiş    Kadın katliamları ve şüpheli kadın ölümlerine dair ortaya çıkan rakamların, durumun vahametini daha da derinleştirildiği belirtilen önergede, “Şiddet çetelesine göre kadınların yüzde 60’ı en yakınlarındaki erkekler tarafından, çoğunlukla da evlerinde öldürülmektedir. Şüpheli ölümlerde ise intihar ya da kaza olarak kaydedilen vakaların ardında çoğu zaman toplumsal cinsiyet temelli bir şiddet geçmişi bulunmaktadır. Kadın cinayetlerinin adli süreçlerinde yaşanan yetersizlikler, faillerin indirimler alarak cezalandırılmaması ve özellikle şüpheli ölümlerin yeterince soruşturulmaması, bu korkunç tabloyu daha da ağırlaştırmaktadır. Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümü, bu durumun son örneklerinden biridir. Genç bir kadının ölümü ‘şüpheli’ olarak nitelendirilmiş ve kamuoyuna yeterli bilgi sunulmamıştır. Şüpheli ölümlerin kapsamlı ve titiz bir şekilde soruşturulmadığı her an, kadınların maruz kaldığı şiddet görmezden gelinmekte ve failler cesaretlendirilmektedir” sözlerine yer verildi.     İstanbul Sözleşmesi   Önergenin devamında şu ifadelere yer verildi: “Kadına yönelik şiddetle mücadelede ulusal ve uluslararası hukuki mekanizmaların yetersiz uygulanması ya da hiç uygulanmaması bu sorunların derinleşmesinde önemli bir etkendir. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, kadınların korunması ve şiddetin önlenmesi konusunda  binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan ataerkinin ortadan kaldırılması ve kadına yönelik şiddetin son bulması elbette ki bir yasa ile gerçekleşmeyecek olsa dahi 6284 sayılı kanun azımsanmayacak düzeyde bir çerçeve sunmaktadır. Ancak bu kanun, uygulamadaki eksiklikler ve denetim mekanizmalarının yetersizliği nedeniyle kadın cinayetlerinin ve kadına yönelik şiddetin artmasına sebep olmaktadır.  Örneğin, koruma kararı alınmasına rağmen öldürülen kadınlar, bu durumun çarpıcı bir kanıtıdır. Ayrıca, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi, kadınların maruz kaldığı şiddeti önlemeye yönelik uluslararası standartlardan uzaklaşmasına neden olmuştur. Bu sözleşme, şiddeti önleme, mağdurları koruma ve faillerin etkin bir şekilde cezalandırılmasını hedefleyen bağlayıcı hükümler içermektedir. Çekilme kararının ardından kadın cinayetlerinde gözle görülür bir artış yaşanmıştır.    CEDAW’ın yükümlülükleri devreye sokulmamakta    Öte yandan, yerel yönetimlere atanan kayyımların etkisi, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi olumsuz etkilemiştir. 2014 yılından itibaren, kayyımların, kadın sığınma evleri ve kadına yönelik şiddetle mücadele birimlerini hedef alan uygulamaları, bu alandaki kazanımları büyük ölçüde geriletmiştir. Yerel yönetimlerin halkın  gündelik yaşamına dokunan ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı mücadele eden çalışmaları, kayyım rejimiyle birlikte sekteye uğramıştır. Kayyım uygulamaları, kadın kırımı ile mücadele eden mekanizmaları yok ederek bu yıkıcı sürecin artmasına hizmet etmektedir.T ürkiye’nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) de devlete, toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılığı ve şiddeti ortadan kaldırma sorumluluğu yüklemektedir. Ancak CEDAW’ın belirttiği yükümlülükler doğrultusunda şiddeti önleyici mekanizmalar etkin bir şekilde devreye sokulmamaktadır.”   Meclis araştırma komisyonu talebi    Önergenin sonuç kısmında, kadın katliamları ve şüpheli ölümlerin nedenlerinin kapsamlı bir şekilde araştırmak, yasal ve kurumsal eksiklikleri tespit etmek ve önleyici politikalar geliştirmek için meclis bünyesinde bir araştırma komisyonu kurulması gerektiği kaydedildi.