Tülay Hatimoğulları: Ertelenen adımlar için artık engel kalmadı 2025-05-20 12:44:15   ANKARA - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Şiddet ve çatışma gerekçesiyle ertelenen adımlar için artık herhangi bir engel kalmamıştır. Eşit yaşamı inşa etmenin zam vakti" dedi.    Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Meclis’te partisinin haftalık grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Tülay Hatimoğulları, Çerkez Soykırımı'nın yıl dönümüne işaret ederek, zorla sürgün edilen ve yaşamını yitiren binlerce Çerkes’i andı. Tülay Hatimoğulları, soykırıma dair "yüzleşme" çağrısında bulundu.  Cumartesi Anneleri'nin mücadelesine de değinen Tülay Hatimoğulları, “Bu adalet yolundan asla dönmeyeceğiz” dedi.   Yeni bir çağ     Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"na dikkati çeken Tülay Hatimoğulları, "Yaptığı çağrı; bir yüz yıl açısından değerlendirdiğimizde asrın çağrısıdır. Tarihin çok önemli bir sayfasıdır. Bu çağrı, ülkemizde 50 yıllık çatışmayı bitirmek için eşsiz bir fırsattır. PKK, 12 Mayıs tarihinde kongre kararını duyurarak bir devri kapatıp yeni bir çağı açtığını açıkladı” diye konuştu.   Tülay Hatimoğulları, şunları söyledi: "PKK’nin 12 Mayıs açıklaması da bir milattır. Demokratikleşme ve barış ortamı için alınmış en önemli karardır. Bu, bütün Türkiye halkları ve Ortadoğu halkları için de büyük bir şanstır. Şimdi herkes merakla elbette şu soruları soruyor; Bizler, yaptığımız halk toplantılarında, ziyaret ettiğimiz kurumlardan ve partilerden bu soruları duyuyoruz. Neydi bu sorular? Türkiye'de demokrasi nasıl gelişecek? Kürtlerin hakkı ve hukuku ne olacak? Bütün kimlikler ve inançlar nasıl eşit ve özgürce yaşayacak? Bu soruları yanıtını bulmak elbette çözümün kendisidir.   Adımlar için herhangi bir engel kalmadı    Bunu bulabilmek için daha fazla ortak paydada yan yana gelmeye ihtiyacımız var. Çözümün, barışın ve demokrasinin kapısını ardına kadar açarsak; biz bu soruların yanıtını bulmuş oluruz. Şiddet ve çatışma gerekçesi ile ertelenen adımlar için artık herhangi bir engel kalmamıştır. Bakın 86 milyon yurttaşımızın geleceği için hükümetin pratik adımları atması, artık tarihi bir anlam taşımaktadır. Hukuki, siyasi, kültürel adımlar atılmalıdır. Türkiye klasik güvenlikçi aklın kelepçesinden mutlaka ama mutlaka kurtulmalıdır. İşte şimdi onurlu bir barışı hep birlikte inşa etmenin vaktidir. Yarım asırdır şiddet ve kanla yazılan sayfaları kapatmanın tam da vaktidir.   Demokratik cumhuriyetin vakti    Ortak vatanda, eşit yaşamı inşa etme ve Demokratik Cumhuriyet ile taçlandırmanın tam vaktidir. Bu ülkenin her köşesinde, her dağında ve ovasında adalet ve özgürlük için barışın bembeyaz sayfasını, özgürlüğün masmavi mürekkebiyle yazmanın tam vaktidir. Kaybedecek vakit yok. Vakit barışın vaktidir. Vakit demokrasinin vaktidir. Vakit adaletin vaktidir."   Halk aç ve mutsuz    Barış ve çözümü konuştuğumuz için gerçekten çok mutluyuz ve umutluyuz. Ama öte yandan halkımız aç ve mutsuz. Halkı düşünen yok. Halk için çalışan bir iktidar anlayışı yok çünkü. Bakın, 2 yıldır Şimşek programı var. Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar bekliyorlar. Ama sonuç her seferinde daha beter bir şekilde neticelenmektedir. İnsanlar açlıktan, yoksulluktan kan ağlıyor. Şimdi barış süreciyle birlikte ekonomide yeni sözler söylemeye ihtiyacımız var. Bu sözleri de cesurca söylemeliyiz. Çatışmaların bedelini eksilen lokmalarımızda, küçülen ekmeğimizde, yoksulluğumuzda gördük.   Dört ayda faize 725 milyar lira ödendi   En son Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bu sürecin maliyetini 2 trilyon dolar olarak açıkladı. Bu çok büyük bir rakam. Eğer bu rakam savaşa, güvenlikçi politikalara, İHA’lara, SİHA’lara, mermilere harcanmamış; işçinin, emekçinin yoksulluğuyla mücadele için harcanmış olsaydı, şu an bizler bu kadar açlık ve yoksulluk çekiyor olmazdık. Bu ekonomik kaybın bedelini ne yazık ki toplum bir bütün olarak ödüyor. Her komşumuzun yaklaşık sekizi borçla yaşamını idame ettiriyor. Bakın, sadece dört ayda faize ödenen para 725 milyar lira.   Barış ekonominin kurtarıcısıdır    En yoksul ve en az yaşayan emekçiler için bu denge değişir. Bu denge, daha az çalışarak, dengeli bir dağılım sistemiyle herkese işi ve adaletli bir gelir dağılımıyla çok daha iyi bir düzeye getirilebilir. Bakın, yılın ilk dört ayında 885 milyar lira açık veren bir ekonomi çöküntü içindeyiz. Ve şimdi Hazine ve Maliye Bakanı ülke ülke gezerek borç para bulmaya çalışıyor. Bu borç, doğmamış çocuklarımızın hanesine yazılacak borçların ta kendisidir. DEM Parti olarak diyoruz ki; barış ekonomisi kurtarıcıdır, barış ekonomisi mutlaka hayata geçirilmelidir.   Kobanê Davası’nda tutsak siyasetçiler    Bakın, yine Kobanê kumpas davasında hala tutuklu bulunan arkadaşlarımız için bir yıldır gerekçeli karar yazılmadı. Bekliyoruz. Zeynep Karaman, Dilek Yağlı, Pervin Oduncu, Ali Ürküt, Alp Altınörs, Bülent Parmaksız, Nazmi Gür, İsmail Şengül, Günay Kubilay, Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş... Onlar da bunu bekliyor. Onların şahsında, hapishanede bulunan bütün siyasi tutsaklara, bütün mahpuslara buradan hep birlikte selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz.   Bakın değerli halklarımız, Sayın Erdoğan 'Barış ve Demokratik Toplum sürecinin arkasındayım' dedi. Bu çok önemli. Meclisteki partiler de bu sürece oldukça güçlü bir destek veriyor. Bu da çok önemli. Sıra yasama, yürütme ve yargı erkinin sözünü eyleme dönüştürmesindedir.   Meclis rolünü oynamalı    Sayın Öcalan’ın kısa mesajında vurguladığı üzere, kalıcı ve köklü bir barış için büyük emekler vermemiz gereken bir dönemdeyiz. Bizler de son gelişmeler üzerine siyasi parti ziyaretlerimizin dördüncü turuna başladık. Dün DEVA ve Saadet Partisi ile görüştük. Bugün grup toplantımızın bitiminden sonra CHP ve Yeniden Refah Partisi ile görüşeceğiz. Devamında AKP, MHP dahil diğer siyasi partilerle görüşmeye devam edeceğiz.   Bu ziyaretlerde artık barışa dair net bir projeksiyon üzerinde görüş alışverişinde bulunuyoruz. Meclisin neden önemli olduğunu, tarihinin rolünü neden oynaması gerektiğini üzerinde oldukça verimli istişareler yapıyoruz. Bu kapsamda görüşmelerimizde de gündemde olan ve Sayın Bahçeli'nin açıkladığı komisyon önerisini son derece değerli buluyoruz. Yeni sürecin çözüm adresi Meclis'tir.   Halk hazır    Bu komisyon hızlı ve etkin çalışabilmeli, ortak paydalar üzerinden kararlar alarak yasal zeminler üzerinde bu kararları hayata geçirmelidir. Bu komisyon hem 'Barış ve Demokratik Toplum' için yasal zeminler oluşturabilir, hem de bu sürecin ilerleyen aşamalarını takip edebilir, tanıklık edebilir. Türkiye’de barış ve demokratikleşme için halk hazır, uluslararası ve bölgesel koşullar son derece elverişlidir. Aydınlar, yazarlar, akademisyenler, meslek örgütleri, hak örgütleri hep birlikte bir araya gelebilir. Barışı hep beraber daha güçlü bir biçimde toplumsallaştırmak için elbette hepimize çok büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. Bakın toplumsal mutabakat platformlarını yerellerden merkezlere kadar her yerde oluşturabiliriz. Artık boşa harcayacak tek saatimiz bile yok   Meclis başkanına çağrı    Buradan da Meclis Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş’a seslenmek istiyorum. Sayın Meclis Başkanı, pekâlâ siz Meclis’i barışın agorası hâline getirebilirsiniz. Sizler, çözüm zirvesine ev sahipliği yapabilirsiniz. Türkiye’nin barış ve demokrasiye ulaşması için çok önemli adımlar atabilirsiniz. Bu çözüm zirvesi, Türkiye’nin ikinci yüzyılına rota çizebilir, Türkiye halklarına umut verebilir."