‘Geri Gönderme Merkezleri MİT’in sorgu bürolarına dönüştü’ 2025-11-17 16:19:41   ANKARA - DEM Parti Milletvekili Adalet Kaya, Göç İdaresi binalarının MİT tarafından muhalif göçmenleri sorgulama bürolarına dönüştürüldüğü belirterek, “İkamet izni veya vatandaşlık alabilme karşılığında ajanlık dayatıldığı iddiası var. Bunları açıklayabilir misiniz” iddialarını İçişleri Bakanlığı’na sordu.     Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2026 yılı İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşülüyor. Bütçede söz alan DEM Parti Milletvekili Adalet Kaya, Kadın Dayanışma Vakfı ve Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği, 6284 sayılı kanunun uygulama izleme raporunun verilerini paylaştı.    ‘Şiddet gören kadınlara bugün git yarın gel deniliyor’   Raporda 200 dosya incelemesi, bilgi edinme başvuruları ve kadınların deneyimlerinden elde edilen bilgilerin yer aldığını aktaran Adalet Kaya, kadınların polise başvurduklarında ilk aşamadan itibaren beyanlarının sorgulandığını söyledi. Adalet Kaya, “Kadınlar demişler ki: ‘Tedbir kararı için kolluk kuvvetlerine başvurduğumuzda daha ilk aşamada beyanlarımız sorgulanıyor ve eve gönderilmeye çalışılıyoruz.’ Kolluk görevlileri kadınlara yanlış bilgilendirmeler yapıyor. Şikayetçi olmadan tedbir kararı alınmayacağını söylüyor. Halbuki kanunda böyle bir şikâyet şartı bulunmamakta. Kadınlar gece saatinde başvurduğunda git sabah gel diyorlar. Ya da eşindir, barışın diye eve gönderiyorlar” ifadelerini aktardı.   Kadınlardan şiddet delili isteniyor KADES tutanak tutup gidiyor   Koruma tedbirlerinde delil şartı olmadığına dikkat çeken Adalet Kaya, buna rağmen delil taleplerinin sürdüğünü vurguladı. KADES uygulaması üzerinden yapılan başvurularda da gecikmeler yaşandığını belirten Adalet Kaya, “Olay yerine gelen ekiplerin ‘görünürde kimse yok’ diyerek tutanak tutup gittiğini ifade etmiş kadınlar. Dahası fail ile şiddete uğrayan kadını uzlaştırma çabaları oldukça tekrar eden bir durum. Bu yaklaşım sadece kadınların güvenliğini tehlikeye atmakla kalmamakta, kolluğun tarafsızlık hükümlülüğünü de açıkça ihlal etmektedir” sözlerini kullandı.   Dil bariyeri   Göçmen kadınların ise geri gönderilme korkusu nedeniyle başvuru yapamadığını, başvuranların ise çoğu zaman tercüman desteği alamadığını ifade eden Adalet Kaya, “Çoğunlukla ifadeleri yanlış ve beyanları da eksik olarak kayda geçiyor. Bu çok önemli çünkü Fatma Altın örneğini hatırlamak gerekiyor. Tercüman olmadığı için ne yazık ki hayatını kaybetmiş, katledilmiş bir kadın. Bu gecikmeler can güvenliği, riski yüksek olan durumlarda ne yazık ki hayati bir zaman kaybı demek. Yanı sıra kolluk görevlilerinin toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda düzenli, denetime açık, zorunlu eğitim alması, şiddet bildirimlerinin her koşulda ciddiyetle ele alınması ve kadınların güvenliğini önceleyen standart uygulamaların hayata geçirilmesi zorunlu. Sayın Bakan, alınan eğitimlerin etkili bir şekilde denetlenmesi, takip edilmesi gerekiyor” diye belirtti.    ‘Geri Gönderme Merkezleri cezaevlerine dönüştü’   Geri gönderme merkezlerine ilişkin ihlalleri da sıralayan Adalet Kaya, Türkiye Tabipleri Birliği raporlarına işaret ederek kapasite aşımı, hijyen sorunları, iletişim engelleri, su kısıtlamaları, kötü muamele, LGBTİ+ göçmenler için uygun koşulların olmaması, şiddet ve darp iddiaları, çıplak arama ve hücre cezaları gibi başlıkları aktardı. Adalet Kaya, Çatalca İnceğiz’de merkezde bir kadının intihar sürüklendiğini ve yaşamını yitirmesinin ise “örtbas edilmeye çalışıldığını” ifade ederek, “2014 yılında otel konforunda olduğu iddiasıyla geri gönderme merkezleri açıldı. Maalesef ki birer birer cezaevinden farksız hatta daha beter durumda olduklarını belirtmek gerekiyor. Şiddet ve darp iddiaları bulunmakta. Hatta bu duruma dayanamayan göçmenlerin kendilerine zarar verdikleri iddiaları var. Disiplin cezası olarak hücre cezası veya soğuk oda işkencesi yapıldığına dair iddialar var. Bu da bakanlığın denetim ve şeffaflık konusundaki zafiyetini gösteriyor” ifadelerini kullandı.    MİT’in ajanlaştırma ve sorgulama büroları   Adalet Kaya, Göç İdaresi binalarının MİT tarafından muhalif göçmenleri sorgulama bürolarına dönüştürüldüğü belirterek, “İkamet izni veya vatandaşlık alabilme karşılığında ajanlık dayatıldığı iddiası var. Son olarak İstanbul’da İranlı bir üniversite öğrencisinin ikamet izni, ‘ajanlık yapmayı reddettiği’ gerekçesiyle iptal edildi. Nedeni ajan olması istendiği için bunu kabul etmediğine dair reddiydi. Bu aldığımız en küçük haber. Bunun ajanlaştırma ve insansızlaştırma gibi bir aracı olduğuna dair iddialar var. Bu iddialar nedir yani? Bunları açıklayabilir misiniz” diye belirtti.