Tülay Hatimoğulları: Cûdi’de daha çok karakol yapmak istiyorlar

  • 17:53 8 Ağustos 2023
  • Siyaset
ANKARA - Genel Kurulda konuşan Yeşil Sol Parti Milletvekili Tülay Hatimoğulları, iktidarın şirketlerin zenginliğine zenginlik kattığını belirtti. Tülay Hatimoğulları, Cûdi’de devam eden yangınların söndürülmemesine ilişkin ise, “O bölgeyi insansızlaştırmak, oraları çoraklaştırmak oradaki bölgede daha çok karakol ve kalekol yapmak istiyorlar. Yani Cûdi dağını ayrı ele almak zorundayız” dedi.
 
Muğla’nın Milas ilçesinin İkizköy mevkiinde bulunan Akbelen Ormanları ve Hatay’ın Antakya ilçesinin Dikmece Mahallesi’nde bulunan zeytinliklerin kıyımına karşı Meclis bugün olağanüstü toplandı. Toplantıda Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Mersin Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Genel Kurul’da grubu adına konuştu.
 
‘Seçmenin bizden beklentisi var’
 
AKP sıralarının bomboş olduğunu ve dışarıdan izlediklerini söyleyen Tülay, AKP’nin birazdan geleceğini, “Akbelen sorunu ile ilgilenmiyoruz dükkanı kapatıyoruz” sözlerini kullanacağını belirtti. Tülay, “Bugün Meclis olağanüstü toplandı, bu toplantıyı Akbelen, Dikmece, Cûdi eteğindeki halklar yaptı bu çağrıyı. Bizden bir beklentileri var, ağaç kesimini ve yangınların durdurulmasını istiyorlar. AKP’den değil, Cumhur ittifakının bazı vicdan sahiplerinden de beklentileri var. Birazdan yapılacak oylamada da bu parlamenterlerin ümit ediyor ki halkımız kendi partilerin resmi tutumu dışında bir tutum ortaya koyarlar, seçmenlerin sessini dinlerler. Bu oylamanın kaderini değiştirebilecek bir adım atabilirler. Türkiye coğrafyasının her yeri apayrı güzel, çok zengin bir ülke. Ağacımız, toprağımız, suyumuz, havamız çok ender rastlanan bir ülkede yaşıyoruz. Ama bu konuda AKP iktidarının sermaye güçleri ile el ele vererek sürekli ormanlık alanları ormansızlaştırarak ne yazık ki sermayeye peşkeş çekme konusunda şuana kadar gelen iktidarlardan en mahir olanını söylersek abartmış olmayız” dedi.
 
‘AKP Limak’ın sermayesini büyütüyor’
 
Muhalefetin çağrıyla ilgili tutumunun çok net olduğuna dikkat çeken Tülay, Akbelen’den yana olduklarını ifade etti. Tülay, “Doğanın yemyeşil kalmasından yanayız. Dikmece’deki zeytinliklerin kesilmemesinden yanayız. Kazdağları’ndan ağaçların kesilmemesinden yanayız, Hasankeyfin sular altında kalmamasından yanayız. Ama ne yazık ki bu iktidar anayasayı apaçık çiğneyerek her şeyi şirketlere peşkeş çekerek yapmak istedikleri; bu güzellikleri ortadan kaldırmak, zenginleri daha fazla zenginleştirmek. Akbelen’de bu zalim iktidar 24 Temmuz’da ormanlara girdi ağaçları kesti. Kimin için kesti Limak şirketine. Bu linyit kömürü bizim çok mu ihtiyacımız var? Hayati önemde mi? Değil bununla ilgili uzmanların yapmış olduğu çalışma, sadece Türkiye’nin enerji ihtiyacını yüzde 1’ni karşılıyor. Enerji başka yerden karşılıyor. Limak’ın sermayesini büyütme ihtiyacı olduğu için AKP Limak’ın sermayesini karşılıyor. Muğla’da 2021 orman yangınlarında 70 bin hektar ormanlık alan gitti. Akbelen ormanın ortadan kalkması demek, biriken su varlıkların ortadan kalkması demek. Akbelen’in yok olması demek Bodrum’un susuz kalması demektir. Biz Rusya’dan buğday dileniyoruz ya, Suriye’den patatesleri getiriyoruz. AKP’nin uygulamış olduğu tarım politikalarından dolayı. Bu ülkeyi susuz bıraktığı için savaş halinde olan Suriye’de patates ithal etmek zorunda kaldık. Rusya’ya elimizi açıyoruz” sözlerini kullandı.
 
'Cûdi’yi ayrı ele almak zorundayız'
 
Ormanlık ağaçların kesilmesinin Bodrum’un turizm gelirinin ortadan kaldıracağına vurgu yapan Tülay, sadece halkın susuz kalmayacağını, turizme açık olan bölgede turizmin bitirileceğini dile getirdi. Tülay, şöyle devam etti: “88 yaşındaki Zehre teyze ağacım kesilmesin dedi, ağladı. O ağaca sarıldı ama kolluk kuvveti Zehra teyzeye gaz sıktı, jopladı. Utanmadılar bundan, bu iktidar Zehra teyzeyi coplamaktan utanmadı. Bu gazı sıkanlar bu halkın vergileri ile maaşlarını alanlar, emri veren kim Cumhur ittifakı. Zehra teyze o ağacına sarılırken ama tek başına o ağacın görüntü kısmı mıdır?  Hayır. O ağaç onun çocukluk arkadaşı. Siz o ağacı keserek Zehra teyzenin çocukluğuna, hayatına, kültürel değerlerine kast ediyorsunuz. Doğa kıyımı bir tek burada mı, hayır. Cûdi dağında yangın oldu burada tek bir kelime dahi konuşulmadı. Cûdi dağında ilk defamı yangın çıkıyor, hayır. Daha önce de, Cûdi, Gabar, Bestar, Bingöl’de korucular tarafından ağaçlar tek tek kesildi ve ağaçların ticareti yapıldı. Bu yangında iki şey amaçlanıyor: O bölgeyi insansızlaştırmak, oraları çoraklaştırmak oradaki bölgede daha çok karakol ve kallekol yapmak. Yani Cûdi dağını ayrı ele almak zorundayız.
 
‘Çözüm bu değil’
 
Kürt sorunun bugüne kadar demokratik ve barışcıl yöntemlerle çözülmemiş olmasının neticilerini yaşıyoruz. Cûdi yangını ile ilgili milletvekilimiz bakanı arıyor. Bakana diyor ki, ‘Halk söndürmek istiyor ama halk askeri bölge diye içeri alınmıyor. Bu konuda sizlerle bir şeyler yapmak zorundasınız’ diyor. Bakanın verdiği yanıt, ‘bize böyle bir ihbar gelmemiş, haberimiz yok’ diyor. Burada iletişim başkanlığı sözde dezenformasyon ile mücadele merkezi ise, ’sıcakların etkisiyle otların tutuşması sonucu küçük çaplı bir örtü yangını çıkmış ekiplerin müdahalesi ile söndürülmüş’ diyor. Halkın söylemleri böyle değil, yangın birkaç gün devam etmiş. Cûdi’ye ve bütün kesimlere Kürt sorunundan kaynaklı, kesilmiş olan ağaçlara, yakılmış olan ağaçlara doğa katliamını gerçekleştirenlere diyoruz ki; çözüm bu değildir çözüm Kürt sorunu demokratik ve barışçıl yöntemlerle bu sorunda ısrarcı olmaktadır.  Antakya Dikmece’de Akbelen’deki sorunlar aynı. Deprem bölgesinde ise rant elde etmekte bir sorun görmedi. Depremin ilk günlerinde seferberlik ilan etmeyen depremden sonra seferberlik ilan ediyor. Bu işin içinde rant var, iktidar bir insan kurtarmak için tek bir adım atmadı. Şimdi Dikmece’de zeytinlik alanları keserek sözüm ona deprem konutları yapacak.”
 
Toplumsal mücadele büyütme çağrısı
 
Doğaya verilen zararları hep birlikte yaşadıklarını ifade eden Tülay, tarımın bitirilmesi, ekosistemle oynandıkça açlığa mahkum kalınacağına işaret eden Tülay, “Bu seçimde iktidarın hileleri ile biz baş edemedik ama Seyit Rıza’nın deyimiyle başta eğmedik. Gelin bu iktidarın derdini biraz daha büyütelim. Akbalen, Kazdağları, Dikmece, Cûdi gelin hep birlikte el ele verelim. Bu bölgelere sahip çıkıp kıyımlara karşı durursak yeni sömürü alanları bulamazlar. Bu bizim en demokratik hakkımızdır, yoksullaşamaya, ötekileştirmeye karşı el ele vererek ortak mücadele yürütme dışında başka bir durumu yoktur. Doğa kıyımını tek başına mesele olarak ele alamayız. Bu bir toplumsal sorundur. Aksi takdirde ormanlarımızı, toprağımıza sahip çıkamayız .Toplamsal alanlarımızı büyütelim” diye konuştu.