Franziska Stier: Sivillere zulüm eden iktidarlardan bağışlayıcılık talep edemeyiz!
- 09:05 23 Ekim 2023
- Siyaset
Melek Avcı-Dilan Babat
ANKARA - BastA Genel Sekreteri Franziska Stier, ”Birçok devletin İsrail ile dayanışma içinde olduğunu söylediğini gördük, bazıları da Filistin ile. Fakat bakıyoruz kimse Rojava'da yürütülen savaştan bahsetmiyor. Sivillere zulüm uygulayan iktidarlardan 'bağışlayıcılık' talep ederek çözüm bulamayız” dedi.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) isim değişikliğine giderek Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) adını aldığı ve yeni eş genel başkanlarının Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan olarak belirlendiği kongrenin ana gündemleri tartışılmaya devam ediyor. Kongreye damgasını vuran konu da PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecrit oldu.
HEDEP’in gerçekleştirdiği kongreye katılan İsviçre BastA (Basels Starke Alternative) Genel Sekreteri Franziska Stier, kongre ve Abdullah Öcalan’a yönelik tecride ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
'Türkiye faşist bir devlet inşa etti'
Türkiye'nin faşist bir devlet inşa ettiğini söyleyen Franziska, "Türkiye'nin faşist bir devlet inşa ettiğini görebiliyoruz ve sadece Kürt parlamenter gruplara karşı değil, muhalefete karşı da çok fazla baskı görüyoruz. Doğaya karşı olduğu gibi, Kürtlere karşı, kadına karşı da bir savaş yürütülüyor. Bugün barış için siyasi bir program tartışmaları yürütüyoruz. Barış, savaşın yokluğundan çok daha fazlası anlamına geliyor. Bu aynı zamanda sosyal adalet, eşitlik ve doğanın hakkını korumaktır. Buna sahip olup böyle yaşayabiliriz. Her şeyi bunun için yapıyoruz, özgürlük için dayanışıyor ve mücadele ediyoruz. HEDEP kongresinin de özgürlükçü bir toplum için mücadelenin önündeki engelleri temizleyecek bir sinyal verdiğini düşünüyorum" sözlerini kullandı.
‘Sayın Öcalan’a fiziki özgürlük uluslararası bir çağrı’
Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecride değinen Franziska, fiziki özgürlük çağrısı yaptı. Franziska, "Yıllardır Türkiye'nin insan haklarına aykırı hareket ettiği en önemli yerlerden biri burasıdır. Birçok kurumumuz var; Avrupa Birliği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve birçok insan hakları kuruluşu. Bu kurumların hepsi cezaevlerindeki tecridin insan haklarına aykırı olduğunu söyledi. Pek çok siyasi güç tecrit sistemine karşı çıkıyor. Ama Türkiye'de insan haklarını tartışma şansınız dahi yok. Her türlü eyleme müdahale var ve bu büyük bir sorun. Dolayısıyla Sayın Öcalan'a fiziki özgürlük ile uluslararası dayanışma ya da tecridin kaldırılması Türkiye'ye yapılan uluslararası bir çağrıdır" dedi.
'Zulüm edenlerden bağışlayıcılık talep edilemez'
Tecrit ile birlikte derinleşen Orta Doğu sorunu ve Kurdistan'daki savaşta sivil halkların ve en çok da kadınların hedef alındığını belirten Franziska, şöyle devam etti: "Her savaşta sivillerin, özellikle de kadınların ve çocukların acı çektiğini, erkeklerin başlattığı savaşta, en çok acı çekenlerin ise kadınlar ve çocuklar olduğunu görüyoruz. Birçok devletin İsrail ile dayanışma içinde olduğunu söylediğini gördük, bazıları da Filistin ile. Fakat bakıyoruz kimse Rojava'da yürütülen savaştan bahsetmiyor. Sivillere zulüm uygulayan iktidarlardan 'bağışlayıcılık' talep ederek çözüm bulamayız. Buna bir çözüm bulmak istiyorsak bizzat gidip halklarla konuşmamız gerekiyor."
‘Barışçıl bir toplum için önce bombaları durdurmalıyız’
Rojava Devrimi ardından inşa edilen sisteme vurgu yapan Franziska, "Rojava sistemi bir örnek model olabilir. Eğer biz, her dine, her etnik gruba, her cinsiyete özel haklar verecek, onların seyahatlerini, zihinlerini baskısız bir şekilde siyasi tartışmalara taşıyacak bir toplum inşa edersek, o zaman barışçıl olabilir, o zaman barışçıl bir toplum inşa edebiliriz. Ama bunun için önce zulmü ve bombaları durdurmak zorundayız. Artık insanlık adına bir sürece girmek zorundayız. Tüm insanlarla dayanışma içinde bir toplum kurmamız gerektiği kanaatindeyim. İnsanlık için bir affetme süreci ve birbirimize saygı duyma sürecine ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.