Meclis açılıyor: Anayasa tartışmaları ve kadın hakları gündemde

  • 09:02 30 Eylül 2024
  • Siyaset
 
Melek Avcı 
 
ANKARA - Yeni Yasama Yılı, 1 Ekim itibariyle başlıyor ve Meclis Genel Kurul çalışmaları da başlayacak. İktidarın gündeminde yeni anayasa tartışmaları ve 9’uncu Yargı Paketi yer alırken, DEM Parti eşit ve demokratik anayasa konusunda, kadınlar ise soyadı hakkı konusunda ısrarcı.
 
28’inci Dönem 2’nci Yasama Yılı çalışmalarına 1 Ekim 2023'te başlayan ve Temmuz ayı sonunda tatile giren Meclis, 1 Ekim Salı günü 3’üncü Yasama Yılında yeniden çalışmaya başlayacak. Genel Kurul, yeni yasama yılına Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi ve 9’uncu Yargı Paketi'nin görüşmeleriyle başlayacak.
 
Geçtiğimiz dönemde, 9’uncu Yargı Paketi’nin geçirilmesi için yoğun çaba sarf eden iktidar sıraları süreyi yetiştirememişken, hayvan katliamına onay veren tasarıyı kuruldan geçirmiş ve Meclis’i kapatmıştı. Bu yıl ise yarım kalan kadın düşmanı politikaların ve “Yeni Anayasa” tartışmalarının yeniden gündeme gelmesi bekleniyor.
 
‘Yeni Anayasa’ tartışmaları
 
İktidarın gündeminden düşürmediği anayasa tartışmaları, bu yıl da Meclis ve Ankara gündemini meşgul edecek. İktidar, Anayasa değişikliğinde ısrarcı olurken, muhalefet ise AKP-MHP’yi mevcut Anayasa’yı uygulamamakla suçluyor ve görüşmelere açık olduğuna dair sinyaller veriyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ise mevcut hukuksuzlukların devam ettiği, AYM ve Kobanê Davası ile İmralı’ya ilişkin AİHM kararlarının dahi uygulanmadığı bir zeminde demokratik bir Anayasa tartışmasının mümkün olmadığını her defasında dile getiriyor. DEM Parti, mevcut görüşmelere açık olduğunu belirterek öncelikle mevcut hukuksuzlukların giderilmesi gerektiğini, ardından “toplum sözleşmesine dayalı” eşitlikçi ve demokratik bir Anayasa talebinde ısrarcı olduğunu bu yasama yılında da dile getirecek.
 
Savaşa mı, halka mı bütçe?
 
Yasama yılında, Ekim ortalarında bütçe taslağının sunulması beklenirken, halihazırda Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “kamuda tasarruf” tedbirleri olarak tanıttığı Orta Vadeli Program'da (OVP) aslında halkın yaşam ihtiyaçlarından kısıtlamalar yapılıyor. Okullarda temizlik personelinin istihdam edilmemesinden, taşımalı eğitimin neredeyse durdurulmasına ve kamuda servislerin kaldırılmasına kadar birçok uygulama devreye sokulmuş durumda. Bu yılki bütçe görüşmelerinde eğitim, sağlık ve kadınlara ne kadar bütçe ayrılacağı merak konusu.
 
Soyadı hakkı ve 6284
 
Anayasa Mahkemesi, 28 Nisan 2023’te “kadının kocasının soyadını almasını öngören Medeni Kanun’un 187’nci maddesi”ni eşitlik ilkesine aykırı bularak iptal etmişti. Ancak Meclis Adalet Komisyonu’ndan geçen 9’uncu Yargı Paketi ile bu karar tanınmamıştı. 9’uncu Yargı Paketi yeni yasama döneminde Meclis’ten geçtiği takdirde, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) iptal ettiği “kadının evlendiği erkeğin soyadını almasını öngören düzenleme” yeniden yürürlüğe girecek. Her ne kadar iktidar, kadınların nafaka hakkı ve kadınların, çocukların, ailelerin, şiddet mağduru veya şiddet riski altındaki kişilerin korunmasına yönelik 6284 sayılı kanunu geçen yasama yılında 9’uncu Yargı Paketi’ne dahil edememiş olsa da, bu dönemde yine 6284 sayılı yasanın tartışmaya açılması bekleniyor.
 
6284’ün uygulanması için seferberlik
 
Halihazırda uygulamada dahi eksiklikler yaşanan ve hatta usulüne uygun şekilde uygulanmayan 6284 sayılı yasa için kadınlar geçtiğimiz haftalarda seferberlik başlatmış ve yasanın değiştirilmemesi ile kadın katliamlarının önüne geçilmesi için uygulanması çağrısı yapmıştı. Meclis açıldığında, iktidar sıralarının kadın haklarını tırpanlamaya yönelik adımlar atmaya devam edeceğini belirten kadınlar, bunun önlemlerini almaya çalışıyor.
 
Meclis, kadın düşmanı politikaları yine gündeme taşıyacak
 
EŞİK platformu, 9. Yargı paketinde ertelenen konuların 1 Ekim'de Meclis açıldıktan sonra yeniden kadınların önüne çıkarılacağını defalarca vurguladı. Platformdan Özgül Kapdan, yasanın zaten etkin uygulanmadığını belirterek, “Yasanın etkin uygulanmasına ilişkin zaten çok ciddi sıkıntılar var. Koruma kararı verme ve etkin şekilde uygulama, şiddetten kurtulanların yeni bir hayat kurması için bütçe ayırma gibi hususlar, süregiden tartışmalar nedeniyle epeyce tahrip edilmişti. İstanbul Sözleşmesi’ni feshederken ‘yerli ve milli’ yasamız 6284 var demişlerdi. 9. Yargı paketinde yasanın caydırıcılığını belirleyen tek yaptırım olan ve çok ender uygulanan tazyik hapsi hükmünü itiraza açık hale getirmek istemişlerdi. Bu değişikliğe girişmek; erkek egemenliğini pekiştirmek, kadınların aile içinde şiddete boyun eğmesini sağlamak amacıyla yapılıyor” değerlendirmesinde bulundu.
 
‘Kadınlar arası ayrımcılık asla kabul edilemez’
 
9’uncu Yargı Paketi torbasında yer alan soyadı teklifinin de EŞİK’in yoğun çabalarıyla Ekim'e ertelenmesine rağmen, yeni yasama döneminde bununla da mücadele edeceklerini belirten Özgül, “Ekimde teklifte yalnızca ‘ünlü’ kadınların kendi soyadını kullanabileceği gibi garip bir hüküm yer alacağı söylentisi yayıldı. Umuyoruz ki bu sadece söylentidir; kadınlar arasında böyle bir ayrımcılık asla kabul edilemez. Anayasa’nın eşitlik ve ayrımcılık yasağını düzenleyen 10. maddesi, ailede eşitliği düzenleyen 41. maddesi ve Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ne aykırı olarak, kadınlara erkek eşlerinin soyadını kullanmaları dayatılamaz” dedi.
 
‘Etki Ajanlığı’ da gündemde olacak
 
Yine ifade özgürlüğüne darbe olarak nitelendirilen “etki ajanlığı” meselesinin de MHP’nin baskısıyla yeniden Meclis’e geleceği görülüyor. Buna karşı Özgül, “Tüm muhaliflerin tamamen susturulduğu bir ülke yaratmak istiyorlar. Tasarı Meclis’e gelir ve yasalaşırsa, eleştiri içeren her türlü yayının suç kapsamına alınması mümkün olacak” diye konuştu.
 
‘Talibanvari adımlara karşı tüm toplum muhalefeti ortaya koymalı’
 
Toplum düşmanı kanunların geçirilmesi amacıyla açılacak olan Meclis’te, bu kanunlara karşı mücadelenin örgütlenmesi gerektiğini vurgulayan Özgül, “AKP’nin artık gizli olmayan kadın hakları ve laik medeni yasayı yok etme niyetine paralel olarak; boşanmanın erkek lehine kolaylaştırılması, nafaka hakkı, aile reisi erkektir kavramının geri getirilmesi ve eşitlikçi aile modelinin tamamen tahrip edilmesi için birçok Talibanvari adım bekleyebiliriz. Adalet Bakanlığı, kimlerden oluştuğu belli olmayan bir takım kişilerden oluşan kurullar kurarak, hepimizin hayatını doğrudan ilgilendiren değişiklikler tasarlatıyor. Ne tür hukuki gibi görünen cilalı cümlelerle ne dayatacaklarını tahmin etmek zor değil. Artık sadece Meclisin değil, tüm toplumun çok ciddi bir muhalefet göstermesi gerekiyor” diyerek çağrı yaptı.