Kayıplar ülkesinde manipülatif medya 2024-10-13 09:04:19     Öznur Değer    HABER MERKEZİ – Artık kayıplar ve katliamlar ülkesi burası. Dün Gülistan’ı bugün ise Rojin’i arıyoruz. 17 gündür kendisinden hiçbir haber alınamayan Rojin hakkında çeşitli spekülatif ve manipülatif söylemler türese ve magazinsel haberler yapılsa, algılar başka yöne çekilmeye çalışılsa da hakikatin peşinde koşan gazeteciler olarak sorulması gereken soruları sormaya devam edeceğiz. Rojin Kabaiş nerede?   Yakında kayıplar ülkesi olarak anılmaya başlayacak Türkiye. Tıpkı çocukları korumadığı gibi kadınları da korumayan ama korumadığı gibi de her türlü tehdide ve tehlikeye açık hale getiren ve adeta kadın ve çocukları, gençleri ölüme sürükleyen bir ülke olarak not düşecek tarihe. Burası kayıplar ülkesi. Aynı zamanda kayıplarını arayanların da acısını yaşayamadığı, yargı taciziyle tehdit edildiği, baskılandığı, susturulduğu bir ülke. Elbette kayıplar denince akla ilk 90’ların faili meçhulleri gelse de şu anda konuşacağımız kayıplar, 21’inci yüzyılın “modern” kayıpları. Tarihten bu yana kayıpları ile gündemden düşmeyen kayıplar ülkesinde, şu an konuşulan kayıp kadınlar ve çocuklar… Peki, nerede bu kayıplar? Ne oldu kaybolanlara? “Kayıplar ülkesine hoş geldiniz.”       Gülistan ve Rojin…   Dersim Munzur Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü ikinci sınıf öğrencisi 21 yaşındaki Gülistan Doku’nun 5 Ocak 2021’de kaybolması üzerinden yaklaşık dört yıl geçti. Gülistan’dan yaklaşık dört yıldır hiçbir haber alınamazken, ülke şu anda yeni bir kayıp kadını konuşuyor. Adı, Rojin Kabaiş.   Amedli kayıp iki Kürt kadın   Gülistan ile birçok benzer özellik taşıyan Rojin de 21 yaşında ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü birinci sınıf öğrencisi. Ve Rojin de Gülistan gibi Amedli. Elbette Rojin’in başına ne gelmiş olabileceğine dair elimizde henüz net bir veri bulunmazken, Gülistan’ın akıbetini bilemesek de sorumluların, faillerin kimler olduğunu, nasıl korunduklarını biliyoruz. Ortak noktalara bakarken, en büyük pay ise Amedli iki Kürt genç kadının korunmamasındaki sorumlulara düşüyor.   Kameralar kaybolan kadınları nasıl görmez?   Gülistan kaybolduğunda en çok sorulan soru şuydu: “Dersim gibi her yeri kameralarla çevrili bir kentte bir kadın nasıl kaybolur?” Rojin kaybolduğunda ise en çok şu soru soruldu: “Bir öğrenci kampüste nasıl kaybolur ve kameralar nasıl görmez?”   Rojin 17 gündür kayıp   Tarih 27 Eylül Cuma akşamını gösteriyordu Rojin’in kameralara yansıyan son görüntülerinde. 25 Eylül’de Amed’den okul okumak için babası Nizamettin Kabaiş eşliğinde Van YYÜ kampüsünde bulunan Seyyid Fehim Arvasi Kız Yurdu’na yerleşti. 27 Eylül akşam 18.30 sıralarında annesine “markete gidiyorum” diyerek çıktığı yurda bir daha geri dönemeyen Rojin 17 gündür kayıp.   Medyadaki bilgi kirliliği   Kayıplar ülkesi, yeni bir kayıp kadını konuşurken elbette medya tarafından yaratılan algı, manipülasyon ve sansasyonel de bir hayli dikkat çekici. Elbette “magazin” sevdalısı kayıplar ülkesinde ilk konuşulan konu “aşk” oldu. “Sevdiği ile kaçtı”, “intihar etti” gibi söylemler zaten yeterince işlemeyen ve pek de güven vermeyen soruşturma aşamasını sekteye uğratırken, aynı zamanda 15 gündür kampüste çocuğunu arayan aileyi de yıpratmaktan başka bir işleve sahip değil. Medyada dolaşan bilgi kirliliği ile kamuoyu algısı bilinçli bir şekilde yönlendirilirken, soruşturma hakkında hiçbir veriye ulaşılamaması, ulaşılan bulguların da yeterince açıklanmaması medyadaki spekülasyonları artırıyor.              Eşarbın bulunduğu gün görüntüler servis edildi!   Rojin’in kaybolduğu 27 Eylül’den 10 Ekim’e kadar Rojin’e ait hiçbir görüntü kaydı bizimle paylaşılmadığı gibi ana akım medyayla bile paylaşılmazken, her ne hikmetse Rojin’in eşarbının Van Gölü kıyısında bulunduğu 10 Ekim tarihinde eşarp bulunmadan saatler önce Rojin’e ait birtakım son görüntüler ana akıma servis edildi. Servis edilen görüntülerde bulunan eşarbın Rojin’e ait olduğu tespit edilirken, yeni bulgu ile algılar bir kez daha 16 gündür arama çalışmalarının yürütüldüğü Van Gölü’ne yönlendirilerek, aramalar orada yoğunlaştırıldı.   Algılar ‘intihara’ yönlendirilmek isteniyor   Medyanın spekülatif yaklaşımları sonucunda Rojin’in ısrarla “intihar ettiği” algısına dikkat çekilmek isteniyor. Eşarbın kıyıda bulunması da bu tezi destekler gibi görünürken, esas sorulması gereken sorulara ve araştırılması gereken noktalara ise gölge düşürülüyor. Medyanın odak noktası Rojin’in bulunması yerine, Rojin üzerinden sağlanacak reyting oluyor maalesef.   Sorulacak soru çok ama yanıt yok   Bu şekilde “magazinsel” haberler yapılıp algılar medya üzerinden yönlendirilirken, sorulmayan esas sorulardan bazılarını şu şekilde sıralayabilirim: “Kampüse sınır Bardakçı Mahallesi arandı mı? Tüm köylülerin ifadesine başvuruldu mu? Köydeki tüm evler, ahırlar, halka açık yerler arandı mı? Kampüste neden yeterince kamera yok? Özellikle öğrencilerin yoğun kullandığı sahilde yeteri kadar kameranın olmaması ve gerekli açıları görmemesi noktasında yetkililer hakkında inceleme başlatıldı mı? Yurt ve üniversitenin sorumluluğu yeterince irdelendi mi? Sorumsuzluğun sorumluları hakkında incelemeler başlatıldı mı? Kampüs, yurt, kampüsteki lojmanlar, evler arandı mı? Rojin ile son temas kuran öğrencilerin ifadesine başvuruldu mu? Başvurulduysa bu ifadeler basın ile neden paylaşılmıyor? Rojin’in kaldığı yurdun odası eşyaları ailesine dahi teslim edilmeden neden kapatıldı? Rojin ile aynı odada kalan arkadaşı Rojin’in ailesiyle bile görüştürülmeden apar topar nereye gönderildi? Yine bahsi geçen grup mesajları, whatsapp yazışmaları neden açıklanmıyor? Rojin, kargosunu aldığı arkadaşına iki gün olmayacağını söyledi mi? Söylediyse bu yazışmalar nerede? Ve en önemlisi Rojin’in android olan telefonu 16 gündür neden açılamıyor? Şifresinin 10 haneli olması nedeniyle açılamadığı iddia edilen telefon Ankara’ya gönderilirken, telefon uzmanlar tarafından nasıl açılamıyor? Yoksa telefon açıldı da bilgiler gizleniyor mu? Ya da birileri özellikle korunuyor olabilir mi?”   Bilgiler Baro ile de paylaşılmıyor   Sorulacak soruların bir sınırı yok. Aklımızda bulunan onlarca sorunun yanıtını alamazken, bulguların paylaşılmaması ve sürecin sürüncemede bırakılması, Van Barosu Başkanlığı ile de soruşturma hakkında bilgi paylaşılmaması şüphelerimizi artırıyor. Rojin’e ne olmuş olabileceği hakkında fikirlerimiz olasılıklar üzerine olsa da emin olduğum tek nokta Rojin’in intihar etmediği.   Gazetecilik mi magazin mi?   17 gündür Rojin hakkında herhangi bir somut emareye rastlanmazken, ailenin katıldığı “Didem Arslan Yılmaz’la Vazgeçme” programı da reytingden öteye gidemedi. Show TV ekranlarında yayınlanan programın 11 Ekim tarihli yayınını izlerken, kendimi adeta magazin izler gibi hissettim. Sorulması gereken esas soruların hiçbirinin yönlendirilmediği programda, baba Nizamettin Kabaiş üzerinden adeta acının pornografisi yapılmaya çalışılıyor. Yetkililerin sorumluluğunun irdelenmediği, sorumsuzlukların araştırılmadığı, hakikati açığa çıkarmaya götürecek soruların sorulmadığı programda gazetecilik mi yapılıyor magazin mi belli değil.    Gerçeklere dokunarak bulabiliriz Rojin’i   Kayıplar ve katliamlar ülkesi Rojin’i konuşmaya devam ederken, biz de Rojin’in bir an önce bulunması için sorulması gerekenleri sormaya ve araştırmaya devam edeceğiz. Acının pornografisi çizilerek, gazeteciliği magazinleştirerek, halkı algı operasyonlarına maruz bırakarak değil, hakikatin açığa çıkması için gerçeklere dokunarak bulabiliriz Rojin’i. Rojin Kabaiş nerede?