Mesaj net, talep tek: Abdullah Öcalan’sız olmaz 2024-10-14 09:07:20   Dilan Babat   AMED - “Komploya karşı direniyoruz özgürlük için Amed’de buluşuyoruz” şiarıyla binler Amed’de dün bir araya geldi.Kentin abluka altına alınması ve saldırılara rağmen geri adım atmayan binler bir kez daha devlet aklına, “Abdullah Öcalan’sız olmaz İmralı kapılarını yıkacağız” diyerek net mesajını ve talebini dile getirdi.    10 Ekim 2023 tarihinden bu yana “Abdullah Öcalan’a özgürlük Kürt sorununa çözüm” kampanyası kapsamında binlerce eylem etkinlik yapılarak PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü talep edildi. Kampanya kapsamında Amed’de dün binler, “Komployu karşı direniyoruz, özgürlük için Amed’de buluşuyoruz” şiarıyla Amed’de bir araya gelerek bir kez daha “Abdullah Öcalan’sız bir yaşamın olamayacağını” söyledi. Peki dün Amed’de binler neyin mesajını iktidara ve devlet aklına verdi?    Kendi tuzaklarına düştüler   Günlerdir hummalı bir çalışmanın ardından dün Amed’de büyük bir “özgürlük” mitingi gerçekleşti. Yasaklamalar, baskılar, tehditler ve mitingin yapılacağı alan olan İstasyon Meydan’ına giden tüm yollar kapatılmış olsa da AZC Plaza’nın önünde toplanan binlerle tam da bir miting gerçekleşti. Günler öncesinden alınan izin, devlet aklı tarafından kabul edilirken, halkın tecride karşı öfkesini ve taleplerini gören devlet aklı mitinge iki gün kala “eylem ve etkinlik” yasağı getirdi. Aslında tüm Kürt halkı verilen izinden sonra yeniden bir pürüz çıkacağını biliyordu. Çünkü yıllardır bu devlet aklı ile karşı karşıya. Mitinge önce izin veren akıl sanırım, “Kimse gitmez insanların derdi tecrit değildir, bunlar da ortada kalır” diye düşündü ama tam tersi olunca insanların öncelikli gündeminin tecrit olduğunu gördükçe kendi tuzaklarına düşmüş oldular bir nevi.     Araçların önü kesildi yürüyerek Amed’de ulaşıldı    Tabi bunun öncesinde Kürdistan’ın dört yanında araçları ve otobüslerle yola çıkanlar ya bulundukları kentin girişinde durduruldu ya da Amed kent girişinde tutuldu. İktidarın bir yandan “barış eli” uzatırken bir yandan da bu yasakçı zihniyetine karşı kararlı ve devlet aklını çok iyi bilerek bulundukları her alanı direniş alanına çevirdi kitle. Halk, ya oturma eylemine geçti ya da açıklamalarda bulundu. Hatta bununla da sınırlı kalmayan Mêrdîn ve Şirnex kolu birleşerek izin verilmeyen araçlarından indi ve Amed’de doğru yürüyüşe geçti. Çünkü tek bir amaç vardı ve o amacın sonuca gitmesi gerektiğini çok iyi biliyorlardı. Binlerce kadın, çocuk, genç, yaşlı Ekim ayı olmasına rağmen hala devam eden sıcaklara karşı büyük bir inat ve azimle Amed’e ulaşmayı hedefledi ki keza hedeflerine ulaştılar da. Bağlar, Eski Hal’de birleşen kollar bir kez daha üzerlerindeki üniformaya güvenen polisler tarafından darp edildi. Polisin şiddetine karşı bir adım daha geri atmayan kitlenin dediğimiz gibi bir amacı ve bu amacı sonuca ulaştırmak gibi bir sorumlulukları vardı o da tecridin artık yerle bir olması.    Unutturulmak istenilen isim herkesin ağzında…   Saatler 14.00’ı göstermeye başladıktan sonra ablukayı kıran deyim yerindeyse binlerce yığılan polis barikatını yerle bir eden kitle AZC Plaza’nın önüne toplanan kitle ile buluştu. Her buluşma alkışlarla karşılandı, alanda halk barikatları nasıl yıktıklarını büyük bir heyecan ile birbirine anlattı. Düşünsenize tüm kent bir abluka altında ve siz o ablukayı kıra kıra diğer yoldaşlarınıza ulaşıyorsunuz. Elbette bu anlatılacak hem de büyük bir keyifle … AZC Plaza’nın önüne gelen kitlenin bekleyişi gençlerin, “Bê Serok Jiyan Nabe” sloganları ile her ne kadar polis anonsları tarafından kesilmek istenilse de yeri göğü inleten bu slogan araçtan gelen anonsları da bastırdı. Kitle bir dakika dahi “Bê Serok Jiyan Nabe”, “Bijî Serok Apo”, “Dağlarda arama Apocular her yerde”, “PKK halktır halk burada”, “Selam selam İmralı’ya bin selam”  sloganlarını bırakmadı. Çünkü mesaj net ve tekti. Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması, Kürt sorunun çözüme kavuşturulması. Atılan her bir slogan devletin “Abdullah Öcalan’ı unutturduk” politikasını yerle bir etti. Kürt halkının “Önderim” dediği kişiyi Kürt halkına unutturduğunu düşünen devlet aklı bir kez daha yenildi.     Tecrit varsa barış eli de yok!   Diğer kollardan gelen kitlenin gelip birleşmeyisle coşku arttıkça, siyasi parti temsilcilerin yaptığı açıklamalarla bu coşku zirveye ulaştı. Siyasi parti temsilcilerin, her “Sayın Öcalan” demesiyle konuşmalar anonslarla kesilmeye çalışılırken kitle duruma alkış ve inatla attıkları sloganlarla tepki gösterdi, anonsları etkisizleştirdi. Toplanan binlerce kişi “Nasıl bir yaşamın? sorusuna net bir cevap verdi. Cevap;  Abdullah Öcalan olmadan, yaşamın da, Kürt'ün de, Türk'ün de,  diğer kesimlerin de anlamlı bir yaşamı olmayacağının mesajıydı, İmralı dışında bir çözümün olamayacağının mesajıydı. 4 yıldır ağır tecrit altında olunsa da asla önderliklerinden vazgeçmeyeceğinin mesajıydı, “Jin Jiyan Azadî” mesajıyla tüm dünyaya yayılan felsefenin sahibini artık aralarında görmek istediklerinin mesajıydı. Bu mesaj elbet anlayabilene. Kürt halkı yıllardır tecridin kaldırılması gerektiğini söylerken, bunu görmeyen, duymayan devlet aklına karşı yan yana gelerek tek ses olarak “Tecrit varsa uzattığınız barış elini de kabul etmiyoruz” mesajını verdi.     Çünkü Kürt halkı artık yaşamının ne hale getirildiğini ve nasıl bir mücadele yürütmesi ve nasıl yaşaması gerektiğini önderliklerinin en yalın şekilde dile getirdiği şu sözlere göre inşa ediyor: “Yaşam mı istiyorsunuz? Yaşam sizin hakkınızdır, ama nasıl bir yaşam? Büyük bir sorununuz var sadece size söylemiyorum, bütün Kürt halkına söylüyorum yaşam güzeldir. Değil sadece karnını doyurup hayvan gibi soyunu sürdürme; yaşam, yani bazı şerefli şeyler uğruna ülkeye sahip olan, tarihe sahip olan, bir özgür ruha sahip olan, bir partiye sahip olan yaşam. Hatta maddi olarak da bazı şeylerin elde edilmiş olması gerekir. Bir çalışmaya sahip olmak, bir sağlığa sahip olmak, bir öğrenime sahip olmadır. Yaşam bunlarla güzeldir. Biz Kürtlerin elinde bunlar yok, bunlar daha önce ellerimizden alınmış...”   Ve son söz: Halkların mesajı açık ve netti. Şimdi bu mesajı görmeyenler bir kez daha binlerin toplandığı Amed’e dönüp yeniden bakması şart…