Wan’da Rojin için meşaleli yürüyüş 2024-10-16 19:03:26   WAN - Rojin Kabaiş’in kaybolmasının üzerinden 18 gün geçtikten sonra cenazesi ansız bedenine ulaşılmansa ilişkin Wanda yapılan eylemde kadınlar,ü “Bu düzen, kadınları korumamakta ısrarcıdır çünkü kadınların hayatları üzerinden inşa edilen erkek egemen sistem ayakta tutulmak isteniyor” dedi.   Kadın Platformu ve  Emek ve Demokrasi Platformu, kaybolduktan 18 gün sonra cenazesine ulaşılan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş için meşaleli yürüyüş düzenlendi. Aydın Perihan AVM önünden kent meydanına kadar meşaleli yürüyüş yapıldı. Yürüyüşün ardından basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya katılan onlarca kadın, yürüyüşe izin vermeyen ve kadınları ablukaya alan polise karşı tepki gösterdi. Kadınlar, “Aç aç barikatı aç”, “Jin jîyan azadî” sloganları ile barikatları yıkıp geçti.   Barikatları aşıp yürüyüşe geçen kadınlar yürüyüş boyunca “Jin jîyan azadî”, “Kadınlara değil katillere barikat”, “Jin na tirsin hesap dipirsin”, “Bijî berxwedana jinan” ve “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” sloganları attı.   Ardından kent meydanına ulaşan kadınlar basın açıklamasını gerçekleştirdi. Açıklamayı Star Kadın Derneği üyesi Zeynep Tağtekin okudu.   ‘Sistem kadınları korumak söz konusu olduğunda bütün ikiyüzlülüğüyle karşımızda’   Zeynep, ülkenin kadın ve çocuk mezarlığı olarak anılmaya, kadınların bu ülkede her gün güvencesiz bir yaşamın içine itilmeye devam edildiğini vurguladı. Zeynep, “Rojin Kabaiş 27 Eylül günü daha iyi bir yaşamın kapılarını aralamak için geldiği bu kentin üniversitesinde kayboldu. Bize yıllardır ‘güvenli’ diye sunulan, kolluk kuvvetlerinin elini kolunu sallayarak gezdiği bir kampüsün sahilinde kayboldu Rojin. Kaybolduğu günün ertesinde STK'ların ve kadınların ısrarıyla başlayan arama çalışmaları Rojin'in kaybolması kadar soru işaretiyle doluydu ve biz kadınlar Rojin aranırken en fazla ‘Etkin soruşturma yürütülüyor mu?’ sorusunu sorduk. Çünkü önümüzde izlerinin kaybolmasına izin verilen Gülistan Doku, Narin gibi örnekler vardı. Ve bu ülkede kadınların ve çocukların kaybolması ne kadar kolaysa bulunması o kadar zordu. Bugün, burada bir kez daha kadın cinayetlerinin gölgesinde, bu karanlık tabloyu konuşmak zorunda kalıyoruz. Türkiye’de ve Kürdistan’da her gün bir kadın daha devletin, yargının, kolluk kuvvetlerinin ve ataerkil düzenin ihmalleri ve iş birliğiyle katlediliyor. Kadına yönelik şiddet münferit olaylar değil, sistematik ve politik bir sorundur. Bu düzen, kadınları korumamakta ısrarcıdır çünkü kadınların hayatları üzerinden inşa edilen erkek egemen sistem ayakta tutulmak isteniyor. Kürdistan’da olağanüstü güvenlik önlemleriyle karşımıza dikilen sistem kadınları korumak söz konusu olduğunda bütün ikiyüzlülüğüyle karşımızda duruyor. Bu yüzden bugün buradayız ve çürüttüğünüz yasalardan ve yalnızca sisteminizi koruyan güvenlik güçlerinizden çok birbirimize güveniyoruz” dedi.   ‘Kadınları korumak, kolluğun keyfine bırakılacak bir mesele değildir’   Kadınların katledilmesine, şiddet görmesine göz yumanların sistemin en büyük ortağı olduğunu vurgulayan Zeynep, “Kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin önlenememesinin nedeni; devletin, failleri koruyan cezasızlık politikalarıdır. Failler, mahkemelerde iyi hâl indirimleriyle ödüllendirilirken, İstanbul Sözleşmesi gibi uluslararası anlaşmalar yok sayılarak kadınların yaşam hakları hiçe sayılmaktadır. Kadınları koruyan yasaların etkin bir şekilde uygulanmaması, her bir kadın cinayetinin faili olarak bu sistemi göstermektedir. Kadınların yaşam haklarına kasteden bu ataerkil düzene karşı sesimizi yükseltiyoruz. Bu mücadele sadece kadınların değil, özgürlüğü ve eşitliği savunan herkesin mücadelesidir. En başta yerel yönetimler kadınları hedef alan her türlü şiddete karşı sıfır tolerans politikası uygulamalıdır. Kadınları korumak, kolluk güçlerinin keyfine bırakılacak bir mesele değildir. Bu şehirde bir kadının canı tehdit altındaysa, bunun sorumlusu tüm sistemdir. Bu yüzden ilçelerinden, büyükşehire kadar belediyelerimiz şiddete uğrayan, tehdit edilen her kadının yanında olacak. Şiddet gören kadınlar için sığınma evleri, hukuki destek ve psikolojik danışmanlık hizmetleri artırılırken, kadınların ekonomik olarak bağımsız olabilmeleri için iş imkanları yaratılacak” ifadelerini kullandı.   ‘Kadına yönelik şiddet, bu coğrafyanın kaderi olamaz’   Zeynep, son olarak şu ifadeleri kaydetti: “Kadınların yaşam hakkı, politik bir mesele olarak kabul edilmelidir. Devletin ve yerel yönetimlerin görevi, kadınları koruyacak gerçekçi politikalar üretmek ve bu politikaları hayata geçirmektir. Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet, bu coğrafyanın kaderi olamaz ve olmayacaktır. Yaşamın her alanında eşit, özgür ve onurlu bir şekilde var olabilmemiz için mücadele etmeye, meydanlarda ‘Gülistan Doku nerede?’, ‘RojinKabaiş’e ne oldu?’ demeye devam edeceğiz. Kadın mücadelesi yaşatır!”   Açıklamanın ardından kadınlar beş dakikalık oturma eylemi gerçekleşti. Eylem sloganlarla sona erdi.