Stranlarıyla mücadelesini veren dengbêj: Ayşe Şan 2024-12-18 09:05:31   Memihan Zeydan   WAN - Ayşe Şan’ın bıraktığı mirası devralan dengbêj Mukaddes “Ayşe Şan’ı dinlerken, açsan karnın doyar gibi olurdu. Onlar yaşamını yitirdi ama birilerinin onların bıraktığı geleneği sürdürmesi gerekiyor” dedi.   Kürt kültürünün ve sanatının vazgeçilmezi denbêj sanatı, tarihten bu yana önemini koruyor. Dengbêjlikte akıllara ilk gelen isimlerin başında ise Ayşe Şan geliyor. Dengbêj bir babanın kızı olarak 1938 yılında Amed’de dünyaya gelen Ayşe Şan, hayatı boyunca maruz bırakıldığı baskılar sebebiyle Dîlok (Antep), İstanbul, Almanya, Bağdat ve İzmir gibi farklı kentlere göçe zorlanır.   Kürtçenin yasak olmasıyla Türkçe şarkıya söyler   Eyşena Eli, Eyşana Kurd, Eyşe Xan olarak da bilinen Ayşe Şan, dengbêj babasının etkisiyle çocuk yaşlarda müzikle tanışır. Müzik hayatına Amed’de kadın cemaatlerinde ilahiler söyleyerek başlayan Ayşe Şan, babasını 9 yaşında iken kaybetmesinin ardından ailesinin müzikle ilgilenmesine karşı çıkması üzerine Dîlok’a giderek müzik hayatına ilk adımı atar. Ayşe Şan, Kürtçenin yasak olması sebebiyle radyolarda iki sene boyunca Türkçe şarkı söylemek zorunda bırakılır.   Namı duyuldukça baskılar da artar   Ekonomik sıkıntılar nedeniyle 1963 yılında Dîlok’tan “sanatın merkezi” dediği İstanbul’a giden Ayşe Şan, İstanbul’da Türkçe ve Kürtçe şarkılarla konser vermeye başlar. Seslendirdiği “Ez xezalim” şarkısıyla ün kazanan Ayşe Şan, ardından çıkardığı Türkçe-Kürtçe kasetle daha da tanınmaya başlar. Namı duyuldukça üzerindeki baskılar da artar Ayşe Şan’ın.   Kürtçe müziğin yasak olduğu yıllarda üzerindeki baskılara daha fazla dayanamayan Ayşe Şan, Almanya’ya göç etmek zorunda kalır. Almanya’da sanat mücadelesi verdiği yıllarda 18 aylık kızı Şehnaz’ı kaybeder. Bir süre daha Almanya’da yaşadıktan sonra tekrar İstanbul’a döner. Üç çocuğuyla dönen Ayşe Şan, ailesi tarafından da baskı gördüğü gibi söylediği şarkılar sebebiyle tehditlere maruz kalır. Baskı tehditlerin yoğunlaştığı süreçte  çocukları tarafından bile yalnız bırakılan Ayşe Şan, Bunun üzerine 1979’da Bağdat’a gider.   Dengbêjlere ilham kaynağı oldu   Bağdat’ın sesi radyosunda çalışmaya başlayan Ayşe Şan, Bağdat’ta Eyşana Eli ismiyle tanınır. O dönemde Musul, Duhok ve Hewlêr’de birçok konserler verir ve birçok sanatçıyla tanışma fırsatı yakalar. Aynı zamanda birçok dengbêje de ilham kaynağı olur.   Vasiyeti yerine getirilmedi   Ayşe Şan, çok sevmesine rağmen memleketi Amed’e bir daha dönemez. Baskı ve tehditlerle sürdürdüğü hayatında yaşadığı acılara bir de kanser eklenir. Hastalık sürecinde kızını çok görmek istemesine rağmen akrabalarının engellemesiyle kızını göremeden hastalığa yenik düşer. 18 Aralık 1996 yılında yaşamını yitiren Ayşe Şan, memleketi Amed’e gömülmeyi vasiyet etmiş olsa da vasiyeti yerine getirilmeyerek İzmir’de defnedilir.   ‘Ayşe Şan büyük bir kahramandır’   Ayşe Şan, birçok kadına ışık tutarak dengbêjliğe öncülük eder. Ayşe Şan’ın bıraktığı mirası devralanlardan biri de Wan’da dengbêjlik yapan Mukaddes. Ayşe Şan’ın bıraktığı mirasın sürdürücüsü olduğunu belirten Dengbêj Mukaddes, Ayşe Şan’dan “büyük bir kahraman” diye bahsetti. Dengbêj Mukaddes, Ayşe Şan’ın dengbêj kültürüne ve kadın dengbêjlere öncülük ettiğinden söz ederek, Ayşen Şan’a ve dengbêj kültürüne ilişkin duygularını paylaştı.   ‘Kürtçe dengbêji söylemeye başlayınca baskı artıyor’   Yaşamını yitiren kadın dengbêjleri anan Dengbej Mukaddes, Ayşe Şan’ın sanatını icra ettiği dönem karşılaştığı baskıların üstüne bir de aile baskısına maruz kaldığını hatırlattı. Dengbej Mukaddes, “Dengbêj babasından feyz alıyor. Başlarda ilahi ve türkü söyleyerek başlıyor sanatına, ilahi ve türkü söylerken bir sorun yaşamıyor ama Kürtçe dengbêji söylemeye başlayınca baskı artıyor. Muhafazakar bir ailesi olan Ayşe Şan, Kürtçe dengbêji söylediği için ailesiyle yaşadığı sorunlara dayanamayarak aile evinden çıkıp gidiyor” dedi.   ‘Onların sesi doğal, berrak, kadife, güzel seslerdi’   Kürtçe sanata ve kadınlara yönelik baskının bir miktar kırıldığına dikkat çeken Dengbej Mukaddes, “Biz belli bir seviyeye getirdik, bu baskıları biraz olsun kırdık ama ne Ayşe Şan ne de Şakiro bugünleri göremedi. Dengbêj kültürü çok kıymetli ancak biz ona gereken değeri veremiyoruz. Bugün dengbêjlerin büyük bir kısmı çıkarları için birçok şeye göz yumarak sesini çıkarmıyor. Şimdiki sanatçılar ses eğitimi alabiliyorlar ama biz Ayşe Şan, Meryem Xan gibi söyleyemiyoruz. Onların sesi doğal, berrak, kadife, güzel seslerdi biz onlar gibi söyleyemiyoruz” şeklinde konuştu.   ‘Sanatı ve mücadelesini bize miras bırakmıştır’   Dengbej Mukaddes, Ayşe Şan’ın hem kadın hem de erkek dengbêjlere büyük bir miras bıraktığına vurgu yaparak, “Ayşe Şan’ın kendi döneminde yaptığı dengbêj çalışmaları altın, yakut, zümrüt değerindedir. Ailenin, devletin baskısı altında yaptığı bir şarkı bugün yapılan 20 şarkıya bedeldir. İlk baskıyla aile evinde karşılaştı şayet ailesi destek olsaydı sanat hayatı daha kolay ilerleyebilirdi. Hem aile hem devlet baskısı yüzünden defalarca şehir değiştirmiş, hatta yıllarca yurtdışında kalmış. Ama gittiği her yerde yine yasak ve baskılarla karşılaşmış. Ayşe Şan sanatı ve mücadelesini bize miras bıraktı” diye konuştu.   ‘Tank, top ve ölümün arasında söyledi şarkılarını’   Ayşe Şan’ın kadın dengbêjliğinin öncülerinden biri olduğuna işaret eden Dengbej Mukaddes, “Kadın mücadelesinde de öncülerden biridir. Sanatını rahat bir ortamda icra edemedi. Elinde mikrofonla sahnelere rahat rahat çıkamadı tank, top ve ölümün arasında söyledi şarkılarını. Hayatının her alanında bir yasakla karşılaşmış, baskı görmüş ama boyun eğmemiş. Önünde saygıyla eğiliyorum” ifadelerini kullandı.   ‘Erkekler dengbêj, kadınlar dertbêjdir’   Dengbêj Mukaddes, dengbêj kültürünü yaratan kadınlar olduğunu erkeklerin ise dengbêj kültürüne farklı bir renk kattığını ifade etti. “Kürt kadınından dengbêj olmaz dertbêj olur” diyen Dengbêj Mukaddes, sözlerine şöyle devam etti: “Erkeklerden dengbêj olur kadınlar dertbêjdir. Erkek dengbêjlerin söylediği stranların büyük bir kısmı kadın yaratımının izlerini taşır. Kadınlar olarak dengbêjliği biz yarattık ama erkekler de işleyerek daha güçlenmesine katkı sundular. Bu yönden birbirimizi tamamlıyoruz.”   ‘Büyük bir kahraman’   Ayşe Şan’ın önemine ve bıraktığı mirasa işaret eden Dengbêj Mukaddes, “Büyük bir kahraman, bir öncüdür. Ayşe Şan’ın o stranları söylediği döneme bakalım başka kim vardı? Ayşe Şan’ı dinlerken, açsan karnın doyar gibi olurdu. Bize büyük bir miras bırakmıştı. Ben Ayşe Şan ve Meryem Xan’ı bilirdim onları dinlerdim. Onlar yaşamını yitirdi ama birilerinin onların bıraktığı geleneği sürdürmesi gerekiyor. Onların stranlarını söyleyerek değil yeni üretimlerle daha zengin bir hale getirmek gerekiyor. Bir gülle bahar gelmez, bütün bir dağ rengarenk çiçeklerle süslenmeli ancak o zaman baharın kokusunu alabilir insan. Evet Ayşe Şan’ın ve diğer dengbêjlerin de stranları söylenmeli ama kendi stranlarımızı da üretmeliyiz” dedi.   ‘Bir milletin kültürünün sürdürücüleri kadınlardır’   Dengbêj Mukaddes, gençlerin tarihlerine, sanatlarına ve kültürlerine sahip çıkmaları gerektiğini vurgulayarak, “Kültürünüzün ölmesine izin vermeyin, yeşertin, gürleştirin. Kürtler bugüne kadar gelebilmişse dengbêjler ve annelerin stranları sayesindedir. Bir milletin kültürünün sürdürücüleri kadınlardır” şeklinde konuştu.   Röportajın ardından kendi bestesi olan ezgiyi seslendiren Dengbêj Mukaddes, dengbêj kültürünün devamcısı olmayı sürdürüyor.