Ateşin sırrına erenler (3) 2025-03-14 09:05:17    Daha büyük ateşler yanacak!   HABER MERKEZİ -  "Biz biliyor ve inanıyoruz ki, yaktığımız özgürlük ateşi, daha büyük ateşlerin yanmasına neden olacaktır” sözleriyle bıraktıkları mektup sonrasında Newrozlaşan kadınlara yeni bir halka ekleyen Ronahi ve Berivan  en iyi “Ateşin sırrına erenler” olarak tanımlandı.     Newroz, Kürt halkının tarihinde dirilişin, özgürlüğün ve isyanın sembolü olmuş, özellikle de kadınların mücadelesiyle farklı bir anlam kazanmıştır.  Bu ateş, zalimin hüküm sürdüğü karanlıkta bir umut meşalesine dönüşmüş, Kürt kadınların özgürlük tutkusu sayesinde sönmez bir inanca evrilmiştir. Artık Newroz sadece bir bahar bayramı değil, bir isyanın, bir başkaldırının ve adanmışlığın adı olmuştur.   İşte bu inançla, Ronahi (Bediye Taş) ve Berivan (Nilgün Yıldırım), Newroz’un ateşiyle kendilerini özgürlüğe adayan kadınlar olarak tarihe geçtiler. 1990’larda Kürdistan’da yükselen serhildan ruhu, Türkiye metropollerine sıçramış, halk uyanmış, mücadele büyümüştü. Ancak Kürt halkının bir de Avrupa sürgünü gerçeği vardı. Avrupa; halkları, kadınları, devrimcileri kendi değerlerinden koparmaya, onları mülteci politikalarıyla eritmeye çalışan bir mekanizmaya dönüşmüştü. İşte Ronahi ve Berivan, 1994 Newroz’unda gerçekleştirdikleri eylemle buna yanıt verirler.    Mültecileştirmeye karşı bir duruş   Onların eylemi, kapitalist modernitenin kimliksizleştirme ve bireyi köksüzleştirme politikalarına karşı bir direnişti. 22 Mart 1994’te, özellikle Almanya başta olmak üzere Avrupa’da Kürt halkının özgürlük mücadelesine karşı yürütülen baskılara bir karşı duruş sergilediler. Avrupa’daki mücadeleyi Kürdistan’daki direnişle buluşturmanın işaret fişeğini yaktılar. Mültecileştirme politikalarına, asimilasyona ve kimliksizleştirmeye karşı nasıl bir duruş sergilenmesi gerektiğini gösterdiler.   Engel tanınmadı   Mannheim kentinde gerçekleştirdikleri eylem, sadece Almanya'da değil, tüm Avrupa’da yankı uyandırdı. Alman yetkililer büyük bir şok yaşadı. Cenaze törenleri engellenmeye çalışılsa da, 50 bini aşkın insan bu vedaya tanıklık etti. Ronahi ve Berivan’ın mesajı, en derin yankısını bulmuştu. Kürdistan, Türkiye ve Avrupa özgürlük mücadelesinin ortak ruhu artık birleşmişti.   Elbistan’dan İsviçre’ye…   Ronahi, 1972’de Maraş’ın Elbistan ilçesinde doğmuş, 1979’da ailesiyle İsviçre’ye göç etmişti. Küçük yaşlardan itibaren müziğe ilgi duyan ve kardeşleriyle bir müzik grubu kuran Ronahi, babasının ölümüyle birlikte müziği bırakmış, ailesinin özgürlük mücadelesine katılımıyla o da mücadeleyle tanışmıştı. Önce basın alanında, sonra kadın hareketinde aktif rol almıştı.   İsyan kadını   Berivan ise Dêrsimliydi. Bir isyan coğrafyasının kadınıydı. Annesinin feodal namus anlayışı yüzünden evden atılmasıyla, daha altı aylıkken halasına verilmiş, 12 yaşına geldiğinde ise gerçekleri öğrenmişti. Küçük yaşta evlendirilip Almanya’ya gönderilen Berivan, gördüğü şiddet nedeniyle evi terk ederek bir sığınma evine yerleşti. Ardından abisinin yanına geçen Berivan, evliliğini sonlandırdı ve arayışları onu özgürlük mücadelesiyle buluşturdu. O artık kendini mücadeleye, kimliğine ve özgürlüğe adayan bir kadındı.   Bir mektup değil halka adanan bir manifesto   Ronahi ve Berivan, eylemlerinden önce arkalarında bir mektup bıraktılar. Bu mektup, onların yalnızca bedenlerini değil, düşüncelerini de Kürt halkına ve insanlığa adadıklarının bir manifestosuydu.    Kürt halkına, insanlığa armağan   Berivan ve Ronahi’nin "Alman devleti son aylarda düşmanlığını açık açık ilan etmiştir. Derneklerimiz kapatılmış, ulusal renklerimiz, ulusal bayraklarımız gasp edilmiş, onlarca yurtseverimiz tutuklanmış, gözaltına alınmıştır. Almanya, Türk ırkçılarının peşinden gitmektedir. (…) Biz biliyor ve inanıyoruz ki, yaktığımız özgürlük ateşi, daha büyük ateşlerin yanmasına neden olacaktır. Bedenlerimiz, düşüncelerimiz Kürt halkına ve bütün insanlığa armağan olsun” arkalarında bıraktıkları bu sözler adanmışlığın zirvesi oldu.  Bu mektup, sadece onların vasiyeti değil, bir halkın iradesinin ateşe yazılmış nişanıydı.   ‘Ateşin sırrına erenler’ tanımlaması     Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Ronahi ve Berivan’ın eylemini değerlendirdiğinde onları "Ateşin sırrına erenler" olarak tanımlıyordu. Onların bıraktığı mektupların değerine dikkat çeken Kürt Halk Önderi, Ronahi ve Berivan’ın, kararlı ve planlı bir eylem gerçekleştirdiklerini şu sözlerde ifade ediyordu: "Eğer özgürlük bu kadar kolay olsaydı, Ronahi ve Berivan kendilerini yakmazlardı. Eylemlerini öyle planlıyorlar ki, başarısızlığa yol açmayacak kadar güçlü, kendini yitirmeyen, kesin sonucu önceden planlayan bir eylem… Yaşayacaksan, onlar gibi yaşayacaksın."   Ateşin kül değil direniş olduğu an   Ronahi ve Berivan, yalnızca bir eylemin değil, bir fikrin, bir direnişin ve bir inancın sembolü oldular. Yaktıkları ateş, onların bedeniyle sınırlı kalmadı; Newroz’un isyan ruhuna, Kürt kadınların özgürlük arayışına ve halklarının mücadelesine karıştı. Bugün onların eylemi, sönmeyen bir ateş gibi hâlâ yanıyor. Çünkü bazı ateşler küle dönüşmez; bir halkın yüreğinde direnişe, özgürlüğe ve umuda evrilir.   Yarın: Ateşten bir köprü