İHD'den İçişleri Bakanlığı'na kayyım mektubu 2025-03-26 13:10:37     İSTANBUL- İHD İstanbul Şubesi İçişleri Bakanlığı’na kayyım kararlarının geri alınması talebiyle mektup gönderdi. “Kent Uzlaşısı”’nın kayyum atamasına gerekçe yapılması da kabul edilemez” denildi.   İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, kayyım atamalarına karşı şube binası önünde açıklama gerçekleştirdi. Açıklamanın ardından İçişleri Bakanlığı’na kayyım kararlarının geri alınması talebiyle mektup gönderildi. Açıklamaya İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin ve çok sayıda kişi katıldı.   Açıklamada “Kayyumlara hayır halkın iradesine saygı gösterin” pankartı açıldı. İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, İçişleri Bakanlığı’na gönderecekleri mektubu okudu.   ‘Kürt karşıtlığıyla kayyım atamanın anlaşılır bir tarafı yoktur’   Açıklamada ilk olarak konuşan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, “Şişli Belediyesi'ne kayyım atamasının nedeni 15 Temmuz darbe girişiminin ardından çıkarılan yasanın dayanak yapılmasıdır. Tamamen masumiyet karinesine, hukuka aykırı olarak insanlar gözaltına alınıyorlar ve belediyelere kayyım atanıyor. Aynı bölge belediyelerde olduğu gibi Kürt seçmenin kendi iradesini ortaya koymasına engel konmaktadır. Bir taraftan süreçten söz edip bir taraftan da Kürt karşıtlığını neden yaparak belediyelere kayyım atamanın anlaşılır bir tarafı yoktur” dedi.   Bakanlığa gönderilen mektup   Ardından Gülseren Yoleri İçişleri Bakanlığına gönderilecek olan mektubu okudu. Mektupta şu ifadelere yer verildi: Sayın Bakan Ali Yerlikaya, 31 Mart 2024 tarihli mahalli idareler seçimleri sonrasında Hakkari, Esenyurt, Mardin, Batman, Halfeti, Tunceli, Van Bahçesaray, Mersin Akdeniz, Siirt, Van, Kars Kağızman ve son olarak Şişli Belediye Başkanı Resul Şahan hakkında ‘yerel seçimlerde oluşturulan ‘kent uzlaşısı’ çalışmaları nedeniyle açılan soruşturma gerekçe gösterilerek görevden alınmış ve Şişli Belediyesi’ne de kayyım atanmıştır. Bilindiği üzere, kayyum atama işleminin dayanağı olarak gösterilen Anayasa’nın Mahalli İdareler başlıklı 127. Maddesinin 4. Fıkrası; “Mahalli idarelerin seçilmiş organlarının, organlık sıfatını kazanmalarına ilişkin itirazların çözümü ve kaybetmeleri, konusundaki denetim yargı yolu ile olur. Ancak, görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan mahalli idare organları veya bu organların üyelerini, İçişleri Bakanı, geçici bir tedbir olarak, kesin hükme kadar uzaklaştırabilir’ demektedir.  Nitekim 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 47. Maddesinde de paralel bir düzenleme yer almaktadır.   KHK ile devletin yönetilmesi demokrasi ilkeleriyle bütünüyle çelişmektedir   Yasal düzenleme bu olmasına ve 15 Temmuz 2016’da gerçekleşen darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL sürecinde çıkarılan 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen kayyım düzenlemesi 1988'de Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olmasına rağmen, 6758 Sayılı Kanun MADDE 36; ‘ 5393 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. ‘GEÇİCİ MADDE 9- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları kapsamında haklarında yürütülen soruşturma veya kovuşturma nedeniyle görevden uzaklaştırılan belediye başkanı, başkan vekili ve meclis üyelerinin yerine 45 inci maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre işlem yapılmış olsa bile onbeş gün içerisinde 46 ncı maddedeki yetkili makamlarca 45 inci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen usule göre görevlendirme yapılır.’ Denilmiş ve 45. Maddenin 2. Fıkrası ile Bakanlığınıza ‘terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları sebebiyle görevden uzaklaştırma’ yetkisi verilmiştir. Masumiyet karinesini ihlal eden, anayasayı ve yargının yetkilerini boşa düşüren söz konusu düzenlemenin demokratik hukuk devleti ilkeleriyle çeliştiği ortadadır. Kaldı ki Kanun Hükmünde Kararnamelerle bir devletin yönetilmesi de hukuk ve demokrasi ilkeleriyle bütünüyle çelişmektedir.   Kayyum kararlarından vazgeçin çağrısı   Görevden uzaklaştırılan tüm belediye başkanları bakımından, masumiyet karinesinden yararlanma ilkesi bu uygulama ile zedelenmiştir. Hiçbir belediye başkanı hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmamasına rağmen halkın iradesiyle seçilmiş söz konusu belediye başkanlarının görevden alınarak, belediyelere kayyum atanması anti demokratik bir uygulamadır. Türkiye Cumhuriyet Devleti’nin gerek Anayasası ve iç hukuk düzenlemeleri gerekse altına imza attığı uluslararası sözleşmelerle bütünüyle çelişen bu uygulamanın kabul edilebilir bir yanı olmadığı gibi, Şişli Belediye Başkanı hakkında açılan soruşturmada olduğu üzere, yerel seçimlerde o kentte yaşayanların seçim ittifakı anlamına gelen ‘Kent Uzlaşısı’nın terörle ilişkilendirilmesi ve kayyım atamasına gerekçe yapılması da kabul edilemez. Bu durum ayrıca 1 Ekim 2024’te başlayan uzlaşı “sürecinde toplumsal ilişkilerin gerginleşmesine de neden olmaktadır. Bu nedenlerle, İnsan Hakları Derneği olarak; demokratik değerler, insan hakları, Anayasa ve bağlayıcı uluslararası hukuk kuralları ışığında Hakkari, Esenyurt, Mardin, Batman, Halfeti, Tunceli, Van Bahçesaray, Mersin Akdeniz, Siirt, Van, Kars Kağızman ve son olarak Şişli Belediyesi’ne kayyum atanması işlemlerini bir kez daha değerlendirmenizi istiyor, sizi, kararınızı bir kez daha sorgulayarak verdiğiniz karardan geri dönmeye davet ediyoruz.”   Mektubun okunmasının ardından kitle PTT’ye giderek İçişleri Bakanlığı’na mektubu gönderdi.