Cumartesi Anneleri: 31 yıllık hukuksuzluğa son verin 2025-05-24 12:33:27                      İSTANBUL – Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 1052’ncisini gerçekleştirerek, “Kaç yıl geçerse geçsin; Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi.   Gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları, eylemlerinin 1052’ncisini gerçekleştirdi. Ellerinde karanfiller ve gözaltında kaybettirilen yakınlarının fotoğraflarıyla gerçekleştirilen eyleme çok sayıda insan hakları savunucusu katıldı. Eylemde, 31 yıl önce gözaltında kaybedilen Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın akıbeti soruldu. Açıklamada basın metnini kayıp yakını Besna Tosun okudu.   ‘Sessizlik suça ortaklıktır’   Zorla kaybetmelerin, toplumu itaat ettirmek için kullanılan bir yöntem olduğunu belirten Besna Tosun, zorla kaybetmelerin toplumda travma yarattığını ifade etti. Besna Tosun, “Geçmişte yaşanan insan hakları ihlallerinin üzerindeki sis perdesi kaldırılmalı, gerçekler gün yüzüne çıkarılmalı ve sorumlular etkin yargı süreçleriyle cezalandırılmalıdır. Ancak bu şekilde benzer suçların tekrarı önlenebilir. Tüm engellemelere rağmen, her yıl Kayıplar Haftası kapsamında düzenlenen etkinliklerle gözaltında kaybedilenleri anıyor; hakikate, adalete ve barışa ulaşma talebimizi daha yüksek sesle dile getiriyoruz. Hakikati bilme, adalete erişim ve barış içinde yaşama hakkını savunmak, hem kaybedilenlerin hatırasına hem de toplumun geleceğine olan borcumuzdur” dedi.   ‘Dosya zamanaşımı gerekçe gösterilerek kapatıldı’   Bolu Komando Tugayı’na bağlı birliklerden askerlerin, “Yolda bize rehberlik edecekler, sonra bırakacağız, merak etmeyin” diyerek Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ı köyden aldığını; ancak ertesi gün akıbetlerini soran aileye Kulp Jandarma Komutanı Ali Ergülmez’in bilgisi olmadığını söylediğini aktaran Besna Tosun şöyle devam etti: “Bölgedeki karakollardan cevap alamayan aile, Kulp Başsavcılığı’na, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı’na, OHAL Valiliği’ne, Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığı’na ve Adalet ile İçişleri Bakanlıklarına resmî başvurular yaptı.   Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın gözaltına alındığına; önce Serik Karakolu’na, ardından Lice Jandarma Karakolu’na, son olarak da bir kısmı işkencehaneye çevrilen Lice Yatılı Okulu’na götürüldüğüne tanıklık edenler vardı. Ancak Kulp Başsavcılığı’nın 8 Haziran 1994’te başlattığı soruşturmada, gözaltı kayıtlarında Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın adlarının yer almadığı gerekçesiyle soruşturmaya yer olmadığı kararı verildi. Sonrasında da dosya zamanaşımı gerekçe gösterilerek kapatıldı.”   ‘31 yıldır devam eden hukuksuzluğa son verin’   AİHM’in, “Örhan kardeşlerin gözaltına alınmasından devlet sorumlu tutulmalıdır” tespitinde bulunduğunu hatırlatan Besna Tosun, ailenin ve İHD’nin çabaları sonucunda 2003’te Mehmet Selim ve Hasan Örhan’ın kemiklerinin, Kulp’a bağlı Bağcılar köyü yakınlarındaki toplu mezarda bulunduğunu; ancak Cezayir Örhan’ın akıbetinin hâlâ bilinmediğini dile getirdi. Besna Tosun, “Yargı makamlarına sesleniyoruz: 31 yıldır devam eden hukuksuzluğa son verin. AİHM’in verdiği ihlal kararını esas alarak, Örhanlar dosyasında zamanaşımı engelini öne sürmeden yeniden yargılama yolunu açın. Kaç yıl geçerse geçsin; Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi.   ‘Yetkililer kayıp ailelerini göz ardı etmemeli’   Ardından, Örhan ailesinin eyleme gönderdiği mektubu Gamze Elvan okudu. Mektupta şu ifadelere yer verildi: “Barıştan, kardeşlikten bahsediyorken yetkililer kayıp ailelerini göz ardı etmemeli ve faili meçhullerin akıbeti ortaya çıkartılmalı. Ayrım yapılmaksızın toplumun tüm kesimlerinin haklarının anayasal güvenceye alınması talebimiz.”   Eylem, abluka altında olan alana karanfillerin bırakılmasıyla son buldu.