Rojin Kabaiş için Adalet Bakanlığı önünde eylem 2025-10-20 14:46:36   ANKARA - Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümünün aydınlatılması için Adalet Bakanlığı önünde bir araya gelen kadınlar, “Olayın ilk gününden itibaren Van Üniversitesi rektörlüğü ve emniyet eliyle ‘intihar’ olarak gösterilmeye çalışılması, konuya dair verilen soru önergesinin AKP ve MHP oylarıyla reddedilmesi, kadınların yaşam hakkını yok sayan erkek egemen adalet düzeninin bir başka örneği olarak karşımıza çıkıyor” dedi.   Ankara Kadın Platformu, Van Yüzüncü Yıl (YYÜ) Üniversitesi öğrencisi Rojin Kabaiş’in şüpheli şekilde yaşamını yitirmesinin aydınlatılması için Adalet Bakanlığı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Çok sayıda kadının katıldığı açıklamada, “Erkek adalet değil, gerçek adalet”, “ATK DNA’yı açıkla”, “Kadın cinayetleri politiktir”, “Koruma, aklama, katilleri yargıla” sloganları atıldı. Açıklamada “Koruma, aklama, yargıla, Rojin için adalet” pankartı açılırken, “Rojin’e ne oldu?”, “Rojin isyanımızdır”, “Rojin intihar etmedi” dövizleri taşındı. Ankara Kadın Platformu adına basın açıklamasını Yağmur Alaz Gülveren okudu.   ‘Adalet hâlâ yerini bulmadı’   Rojin Kabaiş’in, 27 Eylül 2024’te kaldığı yurttan çıktıktan sonra şüpheli bir şekilde kaybolduktan 18 gün sonra, 15 Ekim 2024’te Mollakasım köyü sahilinde cenazesinin bulunduğunu hatırlatan Yağmur Alaz Gülveren, “Adli Tıp Kurumu’nun ilk raporunda bilgiler eksik verilmiş, ölümüne dair kritik sorular yanıtsız bırakılmıştı. Ek raporda yalnızca suyun kalma süresine ilişkin birkaç teknik bilgiyle yetinilmiş, dosyada DNA örneklerinin sahipleri hâlâ tespit edilmemişti. Üstelik bu kadar temel deliller ortadayken dosyaya getirilen kısıtlama, olayın aydınlatılmasının istenmediğinin göstergesiydi. Van Barosu’nun başvuruları sonucunda ikinci bir savcı görevlendirilmiş olsa da adalet hâlâ yerini bulmadı” diye konuştu.   ‘Rektörlük ve emniyet eliyle intihar olarak gösterilmeye çalışıldı’   Olayın ilk gününden itibaren Van Üniversitesi rektörlüğü ve emniyet eliyle ‘intihar’ olarak gösterilmeye çalışılmasına dikkat çeken Yağmur Alaz Gülveren, konuya dair verilen soru önergelerinin AKP-MHP oylarıyla reddedilmesinin, kadınların yaşam hakkını yok sayan erkek egemen adalet düzeninin bir başka örneği olduğunu vurguladı. Yağmur Alaz Gülveren, “Bu ülkede her gün ortalama üç kadın öldürülüyor. Failler korunuyor, iyi hâl ve haksız tahrik indirimleriyle ödüllendiriliyor. İstanbul Sözleşmesi bir gece yarısı kararnamesiyle feshedildi; zaten uygulanmayan yasalar iktidar tarafından daha da tırpanlanmaya, kadınların hakları daha fazla gasp edilmeye çalışılıyor. 6284 sayılı yasa etkin biçimde uygulanmıyor” şeklinde konuştu.   ‘Adalet Bakanlığı ne işe yarıyor, adalet nerede?’   2025 yılının iktidar tarafından “Aile Yılı” ilan edildiğini ve yılın ilk dokuz ayında 290 kadının katledildiğini söyleyen Yağmur Alaz Gülveren, “Öldürülen kadınların büyük çoğunluğu en yakınlarındaki erkekler tarafından, yani boşanmaya çalıştıkları erkekler, eşleri, abileri, babaları ve erkek akrabaları tarafından öldürüldü. Aileyi koruyacağı vaadini veren AKP-MHP iktidarının koruduğu tek şey katillerin düzenidir. Kadın katilleri, çocuk istismarcıları sokaklarda elini kolunu sallayarak gezerken Rojin’in, Gülistan’ın, Rabia Naz’ın cinayetleri aydınlatılmazken, hakkını savunan emekçiler ve öğrenciler tutuklanıyor. Şu an önünde bulunduğumuz bakanlık ne işe yarıyor? Adalet nerede? Bu ülkede kadınlar, çantalarında koruma tedbir kararları varken öldürülüyor. Kadınlar, çocuklar, LGBTİ+’lar artık hiçbir yerde güvende değil” dedi.   Açıklama, sloganlarla son buldu.