Sozdar Avesta: Önder Apo’nun özgürlüğü sürecin ilerlemesinin anahtarıdır 2025-11-08 13:03:02   HABER MERKEZİ - KCK Genel Başkanlık Konseyi Üyesi Sozdar Avesta, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü sağlanmadan barış sürecinin ilerlemeyeceğini belirterek, “Hiç kimse bize demokrasi ve barışı tepside sunmayacak; bunu mücadeleyle kazanacağız” dedi.    KCK Genel Başkanlık Konseyi Üyesi Sozdar Avesta gündeme ilişkin Stêrk TV’ye değerlendirmelerde bulundu.    “Bu süreç, gerçekten de Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü fırsatını bize çok yaklaştırmıştır” diyerek sözlerine başlayan Sozdar Avesta,  “Önder Apo’nun, şehitlerin ve halkımızın desteğiyle bugün artık Önder Apo’nun fiziki özgürlüğüne çok yakınız. Bunu bilmeliyiz. Hiç kimse bize demokrasi, barış ve Önder Apo’nun özgürlüğünü bir tepside sunmayacak; bu ancak mücadeleyle, direnişle; yorulmak nedir bilmeyen bir direnişle kazanılacaktır” dedi.   ‘Onlarca sivil yaşamını yitirdi’   Kürt Özgürlük Hareketi yönetiminin, 26 Ekim’deki geri çekilme açıklamasını anımsatan Sozdar Avesta, “HPG ve YJA Star’dan 25 değerli Kürdistan Özgürlük Gerillası, Kuzey Kürdistan alanlarındandı. Sizlerin de bildiği gibi, bu sürecin ilerlemesini istemeyen, önceleri ‘derin devlet’ denilen çevrelerin çatışma ihtimali olan yerlerden çekilerek bu çevrelerin niyetini boşa çıkardı. Geçmişte de bu tür provokasyonlarla karşılaşıldı. Örneğin, önceki ateşkes dönemlerinde dış çevrelerce yapılan birçok provokasyon yaşandı. Bunu iyi biliyoruz. Oslo süreci sırasında Colemêrg’in Peyanis bölgesine bu dış güçlerce mayın döşenmişti ve patlama sonucu onlarca sivil yaşamını yitirmişti. Yine 2013 yılında Paris’te, Kürdistan Özgürlük Hareketi PKK’nin kurucularından Sakine Cansız’ın yanı sıra Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez, ‘norm dışı devlet’ dediğimiz, sürecin ilerlemesini istemeyen güçler tarafından katledildiler. Bu tür süreçler her zaman provokasyonlarla karşı karşıya kalmıştır. Önder Apo ve Özgürlük Hareketi ise kararlı biçimde hedefe ve başarıya ulaşmak istemektedir. Bu nedenle Önder Apo’nun onayı ile böyle bir adım atıldı” diye konuştu.   ‘Önemli bir adım’   Sozdar Avesta devamında,  “Ayrıca biz de 12. kongremizde bu süreci kapsamlı biçimde değerlendirdik. Özgürlük Hareketi olarak üzerimize düşen görevleri, Önder Apo’nun elini nasıl güçlendirebileceğimizi ve sürecin provokasyonlara kurban gitmemesi için neler yapmamız gerektiğini tartıştık ve ortaklaştık. Bu çabalar sonucunda tehlike altındaki bazı bölgelerdeki gerillalarımızı uygun ve sağlıklı biçimde geri çektik. Bu önemli bir adımdı. Açıklamada da belirtildiği gibi sınır hatlarında da benzer riskli durumlar var ve oralarda da gerekli tedbirler alınıyor. Bu adım, kuşkusuz kamuoyunda ve süreçte olumlu bir etki yarattı. Yani bu adım, 11 Temmuz’da KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığının öncülüğünde atılan adımın devamıdır. Besê Hozat yoldaşın, Özgürlük Hareketi yöneticilerinin ve 30 gerillanın öncülüğünde yapılan o adım da büyük etki yarattı. Dünyada, bölgede, Türkiye ve Kürdistan’da büyük yankı buldu” ifadelerini kullandı.    ‘Önder Apo’nun görüşleri alınmalı’   Devletin ve iktidarın atması gereken adımlara dikkat çeken Sozdar Avesta, 11 Temmuz sonrası özgürlük yasaları ve demokratik entegrasyon yasalarının çıkarılması gerektiğini kaydetti. Ancak bu adımların atılmadığını ifade eden Sozdar Avesta, bu yüzden sürecin uzadığını ve provokasyon riskinin arttığını söyledi. Sozdar Avesta, “5 Ağustos’ta bir komisyon kuruldu. Bu komisyon bugüne kadar da çalışıyor. Bu komisyon, Hareketimiz, aydınlar ve bu konuda uzman birçok çevre tarafından sert eleştirildi. Biz de sürece dair daha önce belirtmiştik: Komisyon yanlış bir biçimde çalışmaya başladı. Komisyonun ilk gündemi bu yasaların çıkarılmasıydı ve bu yasalara göre de ilk aşamada Önder Apo ile doğrudan görüşmeler yapılmalıydı. Önder Apo’nun görüşü alınmalıydı. Eğer bu yapılabilseydi, o zaman bu yoldaşlarımızın aylarca yürüyüp Qendîl’e gelmeleri gerekmezdi. Doğrudan sürece katılabilirlerdi. Fakat adımlar atılmadığı için süreç uzadı, provokasyon riski doğdu. Sürecin heba olması riski vardı. Bu yüzden Özgürlük Hareketi büyük fedakârlık, kararlılık, akıl, tarihsel sorumluluk ve Önder Apo’ya bağlılık ruhuyla bu dönemde önemli bir duruş sergiledi” dedi.    ‘Hakan Fidan bu süreci kabul etmiyor’   Sozdar Avesta şunları dile getirdi: “Tarihi adımlar atıldı, ancak kullanılan dil çok dikkat çekici. Özgürlük Gerillalarının, sürecin sağlıklı yürütülmesi amacıyla bir savaş ve çatışmaya mahal vermemek için adım attıkları bir dönemde, Hakan Fidan Irak’a gidiyor ve büyük bir provokasyon yapıyor. Öyle görünüyor ki Hakan Fidan bu süreci kabul etmiyor ve bilinçli olarak süreci baltalamak istiyor.   ‘PKK Ortadoğu’dan çıksın’ diyor. ‘Suriye, İran ve Irak’tan çekilsin’ diyor. Sonra ne olacak? PKK değil, Kürtler çıksın! Bu, süreci manipüle etme çabasıdır. ‘Derdi olan gocunur’ diye bir söz var. Onun zoruna gidiyor. Halbuki elinde bir neden kalmadığını, Kuzey ve Doğu Suriye’de işgal ettikleri yerlerden çekilmeleri gerektiğini biliyor. Irak’ta 40-50 kilometre derinliğinde işgal ettikleri alanlardan çekilmeliler.   Meslektaşı ise ‘PKK savaşı durdurdu, silahlarını yaktı, diğer gruplar da senin topraklarından çıktı; sen buralardan çık artık’ diyeceğine, yaptığı şey ortada. ‘En iyi savunma, saldırıdır’ derler ya; biz bu zihniyeti iyi tanıyoruz. Hakan Fidan’ın zihniyeti, üslubu, yaptıkları süreç karşıtlığıdır.   Bir yandan Cumhurbaşkanı diyor, ‘önemli bir süreçtir, üzerlerine düşeni yaptılar’; Devlet Bahçeli, ‘kurucu önder üstüne düşeni yapmıştır’ diyor. Ama siyaseti yürütenler de böyle açıklamalar yapsın. Aynı zamanda Devlet Bahçeli’nin partisinin grup toplantısında söyledikleri de Kürt halkı açısından kabul edilemezdir. Yani bilmem nerede iki bin PKK’linin QSD’ye katılmasıyla ne alakası var? Kaldı ki böyle bir şey söz konusu değildir. Yalandır! Geri çekilen PKK’lilerden Rojava Kürdistanı’na geçip QSD’ye katılan yoktur.   Bunu kendileri de iyi biliyor. ‘Sınırımızda kuş bile uçurtmuyoruz’ diyorlar ki öyledir de. O hâlde bu iki bin kişi nereden gitti? Kuzey ve Doğu Suriye’de bir çözüm gelişmesin diye bu tür şeyler öne sürüyorlar. Bırakın bunları! Özgürlük Hareketi ve Önder Apo, bu süreci ilerletmek için birlik ve doğru bir çıkışla meseleyi bu kadar ciddiyetle, bilinçle, ferasetle, ideolojik olarak ele alıp yürütürken, üzerine düşen her şeyi yapmıştır. Bunu herkes de söylüyor. Bu nedenle doğru olmayan şeylerle karıştırmak yanlıştır. Kuzey ve Doğu Suriye’nin Kuzey Kürdistan’la ne alakası var? Bunu görmeli ve dikkatli olmalıyız.”   ‘Kürt kadınlar mücadeleyi büyütüyor’   Yaklaşan 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne işaret eden Sozdar Avesta şöyle konuştu: “Günün tarihsel anlamına, hareketin örgütlenme ve öz savunma pratiğine, YPJ/YJA Star örneklerine ve kadınların süregelen saldırılara karşı örgütlenme çağrısına vurgu yapmak istiyorum. 25 Kasım, Dominik Cumhuriyeti’nde Mirabel kız kardeşlerin öldürülmesi anısına sembolik bir gün olarak kabul edilmiştir; ancak dünya genelinde kadına yönelik şiddet günlük olarak yüzlerce, binlerce olayda devam ediyor. Kürt kadınları her yıl bu mücadeleyi daha da büyüterek sürdürüyor.   Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi içerisinde, dağlarda 32 yıldır varlığını sürdüren kadın ordusunun benzeri dünyada bulunmuyor. Bu ordu, Önder Apo’nun emekleriyle ‘Jin, Jiyan, Azadî’ devrimini yarattı. Bunun temelinde Önder Apo’nun büyük fikriyatı vardır.   Bu vizyonla gelişen ordu, kastik katil tüm zihniyetlere karşı büyük bir mücadele yürüttü. Kobanê direnişi de kadınların öncülüğüyle gerçekleşti. Arîn Mîrkan bu direnişin simgesi oldu. YPJ bugün Ortadoğu’daki kadınların umut kaynağı haline geldi. Şengal Kadın Birlikleri (YJŞ) ve YJA Star, savunmadaki tarihsel rollerini sürdürdü.   ‘1 Kasım Dünya Kobanê Günü’ olarak ilan edilmiştir. Peki, nasıl Dünya Kobanê Günü oldu? Kim  öncülük etti? Kadınlar öncülük etti. Özgürlük gerillaları öncülük yaptı. Arîn Mîrkan, Kobanê direnişinin sembolü oldu. Hebûn Dêrik, Gulan Batman, Viyan Rojhilat, Destîna Başûr... Kürdistan’ın her parçasından gelip Kobanê’de Gelhatlarla birlikte mücadele ettiler.   Herkes bunu gördü. YPJ bugün tüm kadınların umudu haline geldi. Bu nasıl oldu? Bu gelenek üzerinden kendilerini örgütlediler. Eğer Ortadoğu’daki kadınlar bugün YPJ’yi kendilerinin savunma gücü olarak görüyorsa, bu kadın özgürlük vizyonu sayesindedir. Kastik katil zihniyet aynı şeyi Şengal’de de geliştirdi. Şengal Kadın Birlikleri de bu temelde gelişti. YJA Star aynı zamanda Şengal’in savunulmasında tarihsel bir rol oynadı.   Ben şunu söylemek istiyorum: Biz sadece bir gün bu zihniyete karşı mücadele etmiyoruz; yaşamımız mücadeledir. ‘Hep kavgaydı yaşamım’ diyerek bize yol gösteren de, Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin kurucusu ve mücadele öncümüz Sakine Cansız yoldaştır. O dönemde sınırlı imkânlarla Amed zindanında direniş geliştirdi. Heval Azime, Mihriban Saranlar, 1980’li yıllarda gerillalara öncülük etti. Heval Hozan Mizgîn Avrupa’da kültür, sanat ve her türlü yöntemle kadın hareketinin örgütlenmesini sağladı.   Bu yıl Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi’nin 38. yılı. Bu hareket 38 yıldır kendi öz örgütlülüğüne sahip, 32 yıldır ise kadın ordusu var. Bu çok önemlidir. Biz böyle bir birikime sahibiz. Bugün de Kürdistan ve dünya genelinde bu katliamcı zihniyet hâlâ devrededir. Geçen yıl 9 yaşındaki Narin Güran katledildi. Wan Üniversitesi öğrencisi Rojin Kabaiş’in bedeninde kastik katillerin DNA’sı bulundu; ancak cezalandırılmıyorlar.   Biz kadınlar yalnızca 25 Kasım’da değil, her gün kendimizi örgütlemeliyiz. Tüm günlerimizi bilinçle geçirmeliyiz. Tüm günlerimizi mücadele ve dayanışma ile geçirmeliyiz. Öz savunmamızı inşa etmeliyiz.”    ‘Her kadın haklarına sahip çıkmalı’   QSD’nin Suriye ordusuna entegrasyonu tartışmalarına  ve YPJ’nin bağımsızlığının önemine vurgu yapan Sozdar Avesta şu ifadeleri kullandı: “ ‘QSD entegrasyon içine girerse YPJ ne yapacak?’ şeklinde tartışmalar var. YPJ komutanları cevap verdi: ‘YPJ olmazsa kadınların başına ne geleceğini biliyoruz’ dediler. Bugüne kadar kaç kadın katledildi. Alevi ve Dürzi kadınların başına ne getirildi. Bu zihniyet her yerde aktif. Bu yüzden her kadın, her yerde haklarına ve varlığına sahip çıkmalıdır. Kadına yönelik şiddete, idamlara, tecavüze, fuhuşa, her türden kastik katil zihniyete karşı siyasi, politik, ideolojik ve örgütlü bir mücadele yürütmelidir.   Tüm kadınlara çağrım şudur: Bugünden 25 Kasım’a kadar eylem ve dayanışmanızı, buluşmalarınızı geliştirin; mücadelenizi kalıcılaştırın. Zaman kadınların zamanıdır. Özellikle Kürdistan’da, Önder Apo’nun Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı temelinde, demokratik toplumun özü kadındır. Kendini örgütlemek, toplumu örgütlemek, bilinçlenmek ve mücadeleyi yükseltmek için kadınlara önemli sorumluluklar düşüyor. Mücadelemiz daha yeni başlıyor. Kadına yönelik kastik katil zihniyete karşı mücadelemiz tüm alanlarda, ‘Jin, Jiyan, Azadî’ şiarıyla yürütülecek. Bu temelde tüm kadınlara bu sürece katılmaları çağrısı yapıyorum.”   ‘PKK bir yaşamdır,  felsefedir, önderliktir’   PKK’nin kuruluş yıl dönümü olan 27 Kasım’a işaret eden Sozdar Avesta şu sözleri kullandı: “PKK bir partiden ötedir. PKK, bir masada ve insan haklarının sınırlı olduğu bir ülkede birtakım haklar kazanmak için kurulmuş bir örgüt değildir. PKK, hâlâ kabul görmemiş bir ülkede, kimliği yasaklanmış, dili yasaklanmış, varlığı çeşitli yasaklarla sınırlanmış bir hareket olarak 52 yıldır mücadele yürütüyor. Önder Apo’nun ifadesiyle, herkes ondan kaçıyordu.   PKK’yi her şeyden önce bir yaşam direnişi olarak tarif ediyorum. Bir yaşam yaratana kadar direndi. Karanlık gecelerde bir kıvılcım çaktı. Köleliğe karşı özgür insanı ve insanlığı yarattı. Bazıları PKK’nin yıldönümünde belki üzgün olabilir ve ‘Bu yıldönümü nasıl kutlayacağız, PKK kendini feshetmiş’ diye düşünebilir. Oysa PKK, çözüm üretmek için kendisini feshetmiştir. Esasında PKK bir yaşamdır, bir felsefedir, bir ruhtur, bir paradigmadır ve önderliktir.   52 yıldır Önder Apo ve şehitlerin öncülüğünde bu mücadele sürmektedir. PKK’yi doğru tanımlamalı ve bu yıldönümünü her yılkinden daha fazla coşkuyla kutlamalıyız.”   ‘Mücadele yeni bir aşamaya girdi’   Sozdar Avesta şunları dile getirdi: “PKK yalnızca bir örgüt değil, özgürlük, eşitlik, bilim, kadın ve gençlerin varlığını inşa etme aracıdır. Barış ve Demokratik Toplum çağrısı temelinde mücadele yeni bir aşamaya girmiştir. Önder Apo öncülük ediyor. Halk ve özgürlük şehitleri öncülük ediyor. Zindan direnişçileri öncülük ediyor ve bu mücadeleyi kendi yaşamlarını adadıkları alanlarda yürütüyorlar.   PKK budur. PKK özgürlüktür, eşitliktir, bilimdir; kadın ve gençlerin kendi varlıklarını inşa etmeleridir, bilinçlenme ve kendi kendini gerçekleştirmedir. Bu nedenle bugün bizim için bir kutlama günüdür; halkın kutlamasıdır. PKK kendini feshetmiş olabilir ama yine de bu, Kürt halkının, özgürlüğün, kadınların, gençlerin, direnişin, bilinçlenmenin ve varlığın kutlamasıdır. Tarih boyunca tüm halklar için bu tür günlerin anlamı olmuştur. 15 Ağustos da bir kutlama, 14 Temmuz direnişin bir sembolüdür. Mayıs ayı şehitler ayıdır. 25 Kasım ise Heval Bêrîtan günü olarak anılır.   Bu nedenle, PKK olarak bu günleri birleştiriyoruz. Çok değerli ve anlamlıdır. Halkımız bu süreci, bu kutlamayı, direniş ruhu, mücadele, toplumsal ve komünal örgütlenme ile Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu temelinde yaşayarak karşılasın. Bu bilinç ve ruhla kutlamayı coşku, moral ve motivasyonla selamlamalıyız.   Bu temelde ben şimdiden bu yıldönümünü, Önder Apo’nun yaşam, yaratıcılık ve örgütlenme ruhu üzerinden tüm zindan direnişçilerine, özgürlük militanlarına, özgürlük gerillalarına ve ‘PKK halktır, halk burada’ diyen halkımıza, Kürt dostlarına ve enternasyonal tüm devrimci ve demokrat güçlere kutluyorum.   Halkımıza çağrım şudur: Bu günü özgürlük kutlaması olarak karşılayın ve moral ile motivasyonla selamlayın.”   Köln yürüyüşüne çağrı    Almanya’nın Köln kentinde yapılacak yürüyüşe değinen Sozdar Avesta sözlerine şunları ekledi: “Biz basından takip ediyoruz. 8 Kasım’da Almanya’nın Köln kentinde yapılacak yürüyüş için günlerdir hazırlık yapılıyor. Demokratik örgütler, Kürt halkının dostları, enternasyonal güçler, sol çevreler ve bölgede barış isteyen herkes biliyor ki, Kürt halkının özgürlüğü, Önder Apo’nun özgürlüğüyle bağlantılıdır.   Bu yürüyüş, önceki yıllardaki yürüyüş ve mitinglerden çok daha ötedir. Çünkü gerçekten çok önemlidir. Yüz binlerce kişi katılmalı ve her yere mesaj verebilmelidir. Yani, Önder Apo bir saat bile artık orada tutulmamalı. Avrupa Konseyi ‘umut hakkı’ için bu süreci izlemeli ve hızla harekete geçmelidir.   Bu yürüyüşün etkisi olacaktır. Halkımızın yürüyüş hazırlıkları neredeyse tamamlandı. Bu etkinlik bir starttır. Komplolara karşı Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü kesinleştirmeliyiz. Bu bilinç ve inançla harekete geçmeliyiz.   Bu temelde, başta Almanya, Hollanda ve diğer ülkelerdeki halkımız olmak üzere herkesi, tüm örgütler ve dostlarla birlikte 8 Kasım yürüyüşüne katılmaya çağırıyorum.”