Tülay Hatimoğulları: Süreç devletle yürütülen bir barış sürecidir 2025-11-23 15:52:05     HATAY - CHP'nin İmralı'ya gitmeme kararına işaret eden DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Süreç devletle yürütülen bir barış ve çözüm sürecidir. Tüm muhalefetin masada olmasını son derece önemli buluyoruz" dedi.     Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), Emek Partisi (EMEP) ve Sosyalist Demokrasi Platformu (SODAP) Hatay'ın Defne ilçesinde düzenlediği "Demokrasi barış ve bölgemizin geleceği" panelinde katıldı. Harbiye Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'nde (HASYAD) düzenlenen panelin ilk oturumunda Türkiye'nin demokratikleşme süreci, bölgesel barış dinamikleri ve Ortadoğu'daki siyasal atmosfer tartışıldı.    DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları panelde düzenlediği sunumda, Meclis'te kurulan komisyonun Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'la görüşme kararına işaret etti. Komisyona CHP ve Yeni Yol'un üye vermemesini eleştiren Tülay Hatimoğulları, "Komisyonun oybirliğiyle karar almasını isterdik. CHP'nin gitmemesini eksiklik olarak görüyoruz. Hala fikir değişikliğini umuyoruz" dedi.Sürecin toplumsal mutabakatla yürütülmesi gerektiğini ifade eden Tülay Hatimoğulları, "Bu süreçte başta CHP olmak üzere tüm muhalefetin masada olmasını son derece önemli buluyoruz" ifadelerini kullandı.    ‘Bu süreç siyasi ittifak meselesi değil’   Sürecin seçim hesaplarına indirgenemeyeceğini söyleyen Tülay Hatimoğulları, kamuoyundaki "AKP yeniden seçilmek için bu süreci kullanıyor" yönündeki kaygılara da yanıt vererek, "Ne Kürt halkı ne de DEM Parti otoriter bir yönetimi güçlendirecek bir tercihte bulunmaz. Bu süreç bir siyasi ittifak meselesi değildir; devletle yürütülen bir barış ve çözüm sürecidir. Muhatap devlettir; ama icra makamı hükümettir. Görüşmeler bu nedenle hükümet üzerinden ilerlemektedir" diye konuştu.   ‘Dayanışmamız ilkeseldir’   Sürecin seçimden ve günlük siyasi hesaplardan bağımsız, tarihi nitelik taşıdığını belirten Tülay Hatimoğulları, hem sol ve sosyalist çevrelerde hem de Alevi toplumunda dile getirilen kaygıların somut olduğunu; ancak bu kaygıların barış karşıtı bir pozisyona savrulmaya yol açmaması gerektiğini söyledi. Partisinin geçmişte yaşadığı baskılara dikkat çeken Tülay Hatimoğulları, benzer baskıların bugün CHP'ye yöneltilmesini asla kabul etmeyeceklerini belirterek, "Biz HDP'ye, DEM Parti'ye yönelik baskıların çok daha ağırını yaşadık. Bugün aynı yöntemler CHP'ye uygulanıyorsa buna en yüksek sesle karşı çıkarız. Dayanışmamız ilkeseldir. Kayyıma, seçilmişlerin yerine atanmışların gelmesine, yurttaşın seçme-seçilme hakkının gasp edilmesine her koşulda itiraz ederiz" ifadelerini kullandı.    'Bu süreç seçimden üstündür'   Sürecin seçim hesaplarına alet edilmemesi gerektiğini vurgulayan Tülay Hatimoğulları, "Bu süreç seçimden üstündür. 100 yıllık Kürt sorununun demokratik zeminde çözülmesi, sendikal mücadelenin, emek mücadelesinin, yurttaşın en temel haklarını kullanmasının önünü açar. Bugün öğretmen hakkını istediğinde terörist ilan ediliyor. Öcalan'ın da söylediği gibi, terör parantezinin devletin elinden alınması gerekiyor. Bu süreç seçim hesaplarına kurban edilemeyecek kadar tarihi; tüm partiler masada olmalı, dayanışmayı ilkesel görüyoruz" diye belirtti.     ‘Süreci istemeyenler var’    Sürece karşı, barış karşıtların ve dış müdahalelerin farkında olduklarını söyleyen Tülay Hatimoğulları, "Bu süreci istemeyen devletler, örgütler, siyasi aktörler var. Provokasyonlar olabilir. Bu nedenle herkesin daha net bir şekilde çözümden yana konum alması gerekiyor" dedi.    Alevilere yönelik katliamlar    Alevilerin, Suriye'de yaşayan Arap Aleviler açısından taşıdığı duygusal ve siyasal bağa vurgu yapan Tülay Hatimoğulları, Suriye'de Arap Alevilerin maruz kaldığı katliamı "son yüzyılın en büyük acılarından biri" olarak nitelendirdi. Tülay Hatimoğulları, "Orada yitirdiğimiz tüm Alevi canlarımızı saygı ve minnetle anıyorum. Bu katliamı kabul etmek mümkün değildir" ifadesini kullandı.    Suriye vurgusu    Suriye'nin yeniden şekillendiği bir süreçten geçildiğini belirten Tülay Hatimoğulları, özellikle Şam hükümeti ile QSD arasında yürütülen görüşmelerin demokratik entegrasyon açısından kritik olduğunu söyledi. Bir tarafın demokratik bir yapıdan yana olduğunu, diğer tarafın buna karşı tutum aldığını belirten Tülay Hatimoğulları, Kürt halkının siyasi temsilcileriyle, Aleviler ve Dürzilerin Suriye'deki demokratik yaşama katılımı üzerine kapsamlı görüşmeler yaptıklarını söyledi. Söz konusu görüşmelerin, geçmişte yaşanan katliamların tekrarlanmaması için önem taşıdığını vurgulayan Tülay Hatimoğulları, "Baskılar hala ciddi bir biçimde sürüyor. Bu nedenle taleplerimizi ve mesajlarımızı muhataplarına bizzat ilettik. O dönemde yürütülen görüşmelerin tarafı olduğumuzu tüm kamuoyunun bilmesini isterim" diye konuştu.  Suriye'de oluşturulmak istenen yeni sistemin, Şam yönetiminin merkeziyetçi ve şeriat temelli yaklaşımı ile demokratik bir yönetim talep eden taraf arasında şekillendiğini söyleyen Tülay Hatimoğulları, "Sadece yönetim modeli değil, toplumların geleceği açısından da belirleyici bir süreç yaşanıyor" dedi.    'Kürt'ün talepleri yok sayıldı'   EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan, Aslan, Kürt sorununun kaynağının Kürt halkı değil, Cumhuriyet boyunca sürdürülen inkarcı ve tekçi politikalar olduğunu vurgulayarak, "Milyonlarca Kürt'ün taleplerinin yok sayılması, bugüne kadar biriken sorunların temelidir" dedi.    ‘Elimizi taşın altına koymak zorundayız’    SODAP Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Kezban Konukçu, bölgesel gelişmelere işaret ederek, sürecin başlamasında devlet açısından bir zorlanmayı gösterdiğini söyledi. Kezban Konukçu, devletin sorunu "beka" temelli ele aldığını, iktidarın ise barışa daha çok kendi siyasal geleceği açısından baktığını belirtti. Kezban Konukçu, Erdoğan'ın seçim atmosferi yaratmak için muhalefete ve demokratik kesimlere yönelik operasyonları sürdürürken barış ihtimalinin tartışmalı hale geldiğini ifade etti. "Bu saray rejimi faşizm inşasında ısrarcıyken barış süreci nasıl ilerleyecek?" sorusunun hem Kürt hareketinin hem sosyalistlerin çözmesi gereken bir mesele olduğunu kaydeden Kezban Konukçu, sosyalist çevrelerin süreci dışarıdan izleme lüksü olmadığını, sürecin merkezinde durarak katkı sunması gerektiğini dile getirdi. Kezban Konukçu, "Barış süreci başlamışken biz de elimizi taşın altına koymak zorundayız" diye belirtti.   Panel, aranın ardından soru cevap bölümü ile sona erdi.