ÖHD: Tutsakların yaşam hakkı ihlal ediliyor 2025-12-01 16:31:22   HABER MERKEZİ - ÖHD Kadın Komisyonu, tutsakların tahliyelerinin engellenmesi ve hak ihlalerine dair açıkladığı raporda, "Siyasi kadın tutsaklar 'devlet düşmanı' ya da 'tehlikeli' yaftasıyla daha ağır hak kısıtlamalarına maruz bırakılıyor" diyerek, yaşam hakkının ihlal edildiğine dikkat çekti.    Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Kadın Komisyonu, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilen ve şartlı tahliyeleri engellenen kadınlara dair rapor açıkladı.    “Umut Hakkı Bağlamında Ağırlaştırılmış Müebbet Hükümlüsü ve Şartlı Tahliyesi Engellenen Kadın Mahpuslar Raporu" başlığıyla yapılan açıklamada, cezaevlerinde kadınların yaşadığı hak ihlalerine dikkat çekildi.    Raporda, kadınların Bakırköy, Sincan, Gebze, Diyarbakır, Elazığ ve Tarsus başta olmak üzere çok sayıda cezaevinde ağır tecrit koşullarında tutulduğuna yer verildi.    Tahliyelere keyfi engel   Raporda, özellikle siyasi kadın tutsakların “iyi hâl” değerlendirmelerinde keyfi ve ayrımcı uygulamalara maruz bırakıldığını, bu nedenle şartlı tahliyeden yararlanamadıkları vurgulandı. Bakırköy ve Sincan kadın cezaevlerinde bulunan çok sayıda tutsağın tahliye tarihleri gelmelerine rağmen idare ve gözlem kurulları tarafından “iyi hâlli sayılmadıkları” gerekçesiyle tahliye edilmediğine dikkat çekti.    Politik baskı mekanizması   Bu uygulamaların tutsaklara pişmanlık dayatan politik bir baskı mekanizmasına dönüştüğüne dikkat çekilerek, kadınların cezaevinde sürdürdükleri siyasi kimlikleri, kültürel kimlikleri ve hak arama faaliyetleri nedeniyle “iyi hâlsiz” sayıldığına yer verildi.    Raporda, ağırlaştırılmış müebbet cezasının tutsak kadınlar için infaz rejimi, “ölünceye dek cezaevinde kalma” anlamı taşıyarak, bunun da hukuken ve fiilen “umut hakkının” yok sayılması anlamına geldiğine işaret edilerek, tek kişilik hücrelerde uzun yıllar tutulmanın, görüş ve sosyal faaliyet kısıtlamalarının, disiplin cezaları tehdidinin kadınlar üzerinde ağır psikolojik ve fiziksel sonuçlar yarattığı kaydedildi.    Kadınları devlet için tehlikeli!   Raporda, kadınların sadece ağırlaştırılmış müebbet rejiminin değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılığın da hedefi olduğuna işaret edildi. Kadınların cezaevinde hijyen, sağlık, üreme sağlığı, çocuklarıyla iletişim ve bakım yükü gibi konularda erkek tutsaklardan çok daha fazla zorluk yaşadığı; siyasi kadın tutsakların ise “devlet düşmanı” ya da “tehlikeli” yaftasıyla daha ağır hak kısıtlamalarına maruz bırakıldığı aktarıldı.    Çocuklu ve hamile kadınların yaşadığı zorluklar   Raporda, çocuklarıyla birlikte cezaevinde kalmak zorunda bırakılan ve hamile olan kadınların ihtiyaçlarının yeterince karşılanmamasına ve cezaevi personelinin toplumsal cinsiyete duyarlı yaklaşımının yetersizliğine de dikkat çekildi.    Raporda, Türkiye’nin hem Anayasa’dan hem de taraf olduğu uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülükleri hatırlatılarak, ağırlaştırılmış müebbet rejiminin acilen gözden geçirilmesi çağrısı yapıldı.    Raporda öne çıkan taleplerden bazıları şöyle sıralandı:    "*Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının kaldırılması veya belirli bir süre sonunda gerçek bir şartlı tahliye olanağı tanıyacak şekilde yeniden düzenlenmesi,   *Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlara yönelik ayrımcı infaz hükümlerinin ve fiili koşullu salıverme engellerinin kaldırılması,   *İdare ve Gözlem Kurulları ile infaz hakimliklerinin kararlarının AİHM içtihadı ve “umut hakkı” ilkesi gözetilerek denetlenmesi,   *Cezaevlerinde siyasi kadın mahpuslara yönelik keyfi disiplin cezaları ve tecrit uygulamalarına son verilmesi,   *Kadın mahpusların sağlık, hijyen, eğitim, iletişim ve çocuklarla bağ hakkı konusunda cinsiyet eşitliğine dayalı standartların hayata geçirilmesi,   *Bağımsız izleme mekanizmalarının cezaevlerine erişiminin sağlanması, kadın mahpusların başvurularının etkin biçimde soruşturulması."   'Umut hakkı'   Raporda, “umut hakkı”nın sadece hukuki bir terim değil, aynı zamanda cezaevinde hayatta kalmanın en temel dayanağı olduğu vurgulandı. Tutsakların hem siyasi kimlikleri hem de cinsiyetleri nedeniyle “çifte görünmezlik” yaşadıkları ifade edilerek, kamuoyuna ve kadın hareketine dayanışma çağrısı yapıldı.    'Yaşam hakkı ihlal ediliyor'   Raporda son olarak “Ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü kadınlar, infaz rejimindeki ayrımcı uygulamalar nedeniyle fiilen ömür boyu hapis tehdidi altında tutulmaktadır. Bu durum, insanlık dışı muamele yasağını, özgürlük ve güvenlik hakkını, eşitlik ilkesini ve umut hakkını ağır biçimde ihlal etmektedir" ifadelerine yer verildi.