Nassera Dutour: Kaybetmelere karşı ortak mücadele büyütülmelı 2025-12-03 09:02:43   Elfazi Toral    İSTANBUL - FEM-MED kurucusu ve Başkanı Nassera Dutour, zorla kaybetmelerde cezasızlığın sürmesinin hakikat arayışını engellediğini belirterek, uluslararası dayanışmanın büyütülmesi çağrısında bulundu. Nassera Dutour, “Devletler baskıdan ve zorla kaybetmelerden vazgeçmeli, failler derhal yargılanmalıdır” dedi.   Gözaltı ve zorla kaybetme uygulamaları, iktidarlar tarafından toplumsal mücadeleleri bastırma amacıyla sürdürülen sistematik politikaların bir parçası haline gelmeyi sürdürüyor. Bu uygulamaların cezasız kalmasına karşı hakikatin ortaya çıkarılması, kalıcı toplumsal barışın tesisinde önemli bir rol oynarken, bu doğrultuda, TJA, FEM-MED, İHD, Hafıza Merkezi, Kadın Zamanı Derneği, ANYAKAY-DER ve MEBYA-DER’in öncülüğünde “Yükselen Sesler Direniş, Ortaklaşan Mücadeleler” temalı bir panel 29-30 Kasım tarihlerinde Harbiye’de gerçekleştirildi. Etkinliğe çok sayıda kadın hakları savunucusu, kayıp yakını, Barış Anneleri ve kadın örgütü temsilcileri ile birlikte, çeşitli ülkelerden akademisyen ve aktivistler katıldı.    Zorla Kaybetmelere Karşı Avrupa-Akdeniz Federasyonu FEMED'in kurucusu ve Başkanı Fransız-Cezayirli İnsan Hakları Aktivisti Nassera Dutour, zorla kaybedilmelere karşı nasıl bir ortak mücadele verilmesi gerektiğini konuştuk.     ‘Türkiye’de hakikat için mücadele var’   Cumartesi Anneleri gibi direniş örneklerinin önemli ve mücadele açısından geliştirici olduğunun altını çizen Nassera Dutour, gözaltında kaybetme ve katledilmelerde hakikate erişmenin zor olduğunu belirtti. Katliamlar karşısında hakikat arayışının ve sorununun birçok ülkede de yaşandığını ifade eden Nassera Dutour, “Türkiye’de dikkatimi çeken güçlü bir dayanışma var. Kadın hareketi, kayıp aileleri ve sivil toplum kuruluşları bu konuda bir çaba sarf ediyor,” diyerek Türkiye’de farklı mücadelelerin hakikat için bir araya geldiğine dikkat çekti. Cezayir’de böyle bir örgütlü mücadelenin olmadığını aktaran Nassera Dutour, “Maalesef kayıp yakınları çok yalnız bırakılıyor, şüpheyle bakılıyor ve sivil toplumun geri kalan kısmı bir dayanışma, ortak mücadele sergilemiyor. Tabii çok farklı sebepler olabilir; bunlar, ‘terörist’ yanlısı olarak algılanmaları, devlet baskısından korkmaları olabilir. Ama keşke bu dayanışma büyütülse ve Cezayir’de de bir tür ortak mücadele yürütülebilse” diye belirtti.   Baskıya ve gözaltına rağmen direniş   Oğlunun 1997 yılında zorla kaybedildiğini söyleyen Nassera Dutour, “1998’de Türkiye’ye geldim Uluslararası Af Örgütü davetiyle ve orada Cumartesi Anneleriyle tanıştım. Türkiye’de o zaman çok baskı vardı. Bu kadar baskıya ve gözaltına alınmalarına rağmen annelerin verdiği mücadele beni çok etkiledi. O annelerle aynı dili konuşmuyorduk ama onların da fotoğrafları vardı. Cezayir’de de aynı şekilde kayıp fotoğraflarını tutuyorlardı. O günden beri uluslararası dayanışmanın önemini ve biçimlerini düşünüp önemsemeye başladım” şeklinde konuştu.   ‘Kendi ülkemden sınır dışı edildim’   Nassera Dutour, Cezayir’de 2019 yılından itibaren sosyal hareketlerden kaynaklı gözaltı, tutuklama, kötü muamele, işkence ve baskılara rağmen toplumsal hareketliliğin zayıf olduğunu ifade etti. Nassera Dutour, “İlginç şekilde Cezayir’de eylemlerini tek devam ettiren neredeyse kayıp anneleridir. Her Çarşamba, her şeye rağmen o kararlılığı gösteriyorlar” dedi. Temmuz’da Fransa’dan Cezayir’e gitmeye çalışırken gözaltına alınarak sınır dışı edildiğini söyleyen Nassera Dutour, “Şu an kendi ülkeme gidemiyorum, dolayısıyla bu tür durumlarda uzaktan da olsa mücadele etmek gerekiyor. Uluslararası dayanışma mücadele için etkilidir. Devletlerin, zorla kaybetmeden ve insanlık dışı uygulamalardan vazgeçmesi gerekiyor. Devam eden cezasızlığa karşı bir an önce failler yargılanmalıdır. Hakikatler açığa çıkmalıdır” sözlerini kullandı.