Tülay Hatimoğulları: Barış için Sayın Öcalan’ın pozisyonu tanınmalı 2025-12-06 10:38:24 İSTANBUL - Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum konferansı’nda konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Barışın kalıcılaşabilmesi için Sayın Öcalan'ın pozisyonunun öneminin herkes farkına varması son derece önemli. Sayın Öcalan, silahların sustuğu, fikirlerin konuştuğu bir siyaset öneriyor” dedi.     Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), İstanbul’da düzenlediği “Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı başladı. Konferansta, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat'ta başlattığı Barış ve Demokratik Toplum Süreci, dünya deneyimleriyle birlikte tartışılacak. Uluslararası konferansa; Bask’tan Güney Afrika’ya, Sinn Fein’den Birleşik Krallığa,Kazakistan’dan Belçika’ya kadar birçok isim katılımcı ve konuşmacı olarak konferans için geldi.     Konferansın gerçekleştirileceği Cem Karaca Konferans salonunda açılış konuşmasının ilkini DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları yaptı. Tülay Hatimoğulları konuşmasını bir bölümünü Arapça olarak gerçekleştirdi.    ‘Barışa dört elle sarılmalıyız’   Bugün mücadelenin içinden gelen önemli isimlerle birlikte önemli bir konferans gerçekleştirdiklerini belirten Tülay Hatimoğulları, “Bizler bir yüzyılı geride bıraktık; savaşlarla dolu bir yüzyıl. Şimdi yaşadığımız dönemde, adeta geçmiş yüzyılda yaşadığımız 1. ve 2. Dünya Savaşı'nın siyasal, toplumsal ve iktisadi olarak halklar arasında oluşturduğu çatışmaların yansımalarını yaşıyoruz. Yani, 3. Dünya Savaşı'nın arifesindeyiz. Ve ne yazık ki 3. Dünya Savaşı dediğimiz şey, 1. ve 2. Dünya Savaşı'na rahmet okutacak şekilde gerçekleşir. O yüzden engellemek lazım, o yüzden barışa dört elle sarılmak lazım. Bugün, bütün dünyada silahlanmanın arttığı; nükleer, biyolojik ve kimyasal silahları neredeyse her ülkenin edindiği ve geliştirdiği bir dönemde, sadece insanlar değil, bütün canlılar tehdit altındadır. Aynı zamanda dünya, yani yaşadığımız gezegen, büyük bir tehdit altındadır” sözlerini kullandı.   Demokratik bir Suriye'nin inşası   Ulus devletin dar kalıplarını aşmaya çalışan demokratik ulus arayışında büyük bir mücadele söz konusu olduğunu belirten Tülay Hatimoğulları, “Bizler bu ufku, bu mücadeleyi vücut bulmuş haliyle Rojava’da görüyoruz. Ne yazık ki Suriye'de şu an, Kürt halkının diğer halklarla birlikte oluşturmuş olduğu öz yönetimin yürüttüğü çalışmalar, mücadelesi, şu anda Şam hükümeti tarafından bir biçimiyle elimine edilmeye çalışılıyor. Bunu kabul etmek mümkün değil. Aynı şekilde, Şam yönetiminin Dürzilere, Alevilere, Hristiyanlara dönük gerçekleştirmiş olduğu soykırım, katliam, baskı ve işkenceleri de kabul etmek mümkün değildir. Demokratik bir Suriye'nin inşasında Kürt halkının öz yönetiminin orada oynamak istediği rol engellenmemeli, tam tersi önü açılmalıdır. Seküler, kadın özgürlükçü, demokratik karakteriyle sadece bir demokratik Suriye'nin inşası değil; aynı zamanda Ortadoğu'nun en çok ihtiyaç duyduğu demokratikleşme, halkların eşitliği ve özgürlüğü, kadınların eşitliği ve özgürlüğü, farklı halkların ve inançların eşit ve ortak bir yaşamının tesis edilebileceği bir modeli oluşturuyor, oluşturmaktadır. Bu anlamıyla da oranın önü mutlaka açılmalıdır” diye belirtti.     ‘Öcalan’ın çağrısı bölgemizin tamamı açısından son derece önemlidir’   “Sayın Abdullah Öcalan'ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'nı, tam da coğrafyamızın ve dünyanın içinden geçtiği bu kadar savaş ve çatışmanın konuşulduğu, sömürünün arttığı bir dönemde çok tarihi ve çok kıymetli buluyoruz” diyen Tülay Hatimoğulları, “Bu çağrı sadece Türkiye açısından değil; sadece Kürt meselesi Türkiye'nin bir iç meselesi değil, bölgemizin tamamı açısından son derece önemli bir adımdır. 100 yıllık anlayışların, ezberlerin ve zulmün kolay bitmeyeceğinin hepimiz farkındayız. Bu kadar küresel ve bölgesel gelişmenin ve kaotik bir zeminde, buradan bir demokratik toplum inşasının son derece sancılı ve zorlu olduğunun farkındayız. Bizler bu zorlu yolda ve bu sancılı süreçte mücadeleye adayız, mücadele edeceğiz ve bu zorlukları göğüsleyerek mutlaka bu topraklarda barışı hep birlikte inşa edeceğiz” sözlerini kullandı.    ‘Sayın Öcalan fikirlerin konuştuğu bir siyaset öneriyor’   Devamında Tülay Hatimoğulları şunları belirtti: “Barışın inşasının kalıcı olabilmesi için daha cesur, ezberleri bozan ve somut adımların atılması son derece önemlidir. Ve yine barışın kalıcılaşabilmesi için Sayın Öcalan'ın pozisyonunun öneminin herkes tarafından fark edilmesi de son derece önemlidir. Sayın Öcalan, silahların sustuğu, fikirlerin konuştuğu bir siyaset öneriyor. Türkiye'nin demokratikleşmesini, Kürt meselesinin çözümüyle birlikte düşünen bu yaklaşım, bu topraklar için son derece büyük bir şanstır ve bu tarihi an, tarihi şans, herkes tarafından değerlendirilmelidir. Bunu devlet aklı için de, iktidar aklı için de, muhalefet için de ve bütün toplumsal dinamikler için aynı şekilde ifade etmemiz mümkün. Çoğulcu, demokratik bir ulusun inşasının yolu bu referanslardır ve buradan ilerlenmelidir.”   Kadınlar olarak barışın daha fazla öznesi olacağız   Sevgili kadınlar, bizler barışın en temel özneleriyiz. Kadınların olmadığı bir barış masası olmaz. Ve kadınlar sadece izleyici değil; doğrudan bu sürecin öznesi, inşacısı ve koruyucusudur. Bu nedenle, patriyarkal erkek egemen siyaset tarzını dönüştürmeden kalıcı bir barıştan söz etmemiz mümkün değil. Barış mücadelesi; yani savaşa, çatışmalara ve militarizme karşı çıkmak, aynı zamanda erkek egemen anlayışa karşı çıkmaktır. Ve kadın özgürlükçü bir dünyayı hep birlikte inşa etme bilincidir. ‘Jin, Jiyan, Azadî’ felsefesi barışı güçlendiren bir felsefedir. Bugün buradan bütün aktörlere hem Türkiye'deki hem uluslararası şu çağrıyı yapmak istiyoruz: Kadınlar olarak barışın daha fazla öznesi olacağız. Buradan da kadınlara çağrımızdır: Barış için elini uzatan iradeyi hep beraber güçlendirmeliyiz. Halkların insanca ve onurlu bir yaşamını esas almalıyız. Barış ve demokratik toplum sürecinin başarısı için daha çok dayanışmalı, daha çok mücadele etmeliyiz. Kapitalist emperyalist sistemin adaletsiz düzenine karşı enternasyonalist mücadelemizi daha fazla geliştirmeliyiz. Ben bu duygu ve düşüncelerle, bugün yürüteceğimiz tartışmaların hem fikrimizi hem bilincimizi daha da geliştireceğine, hem de daha sistematik anlamda bu süreci ele alma biçimimize katkı sunacağına inanıyorum. Ve en önemlisi, buradan bir uluslararası ortak mücadele iradesini de hep beraber açığa çıkarmaktır.”   Demokratik Ulus ve Demokratik Cumhuriyet geleceğimizin tek yolu    Ardından DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan söz aldı. Tuncer Bakırhan, “Çözüm modelimizi kısaca paylaşmak istiyorum. Ortadoğu’da ulus-devlet krizi derinleşiyor; Türkiye, tercih edeceği demokratik dönüşümle bu krizi aşabilir. Bizce yeni siyasal model, Demokratik Ulus ve onun biçimi olan Demokratik Cumhuriyet’tir: Halklarını zenginlik gören, farklılıkları tehdit değil güç kaynağı sayan; merkeziyetçi değil, yerinden yönetimle güçlenen; tepeden inme değil, tabandan yükselen; tek tipleştirme değil, çoğulculuğu anayasal güvenceye alan bir sistem. İkinci yüzyılda ihtiyacımız olan; tüm kimlik ve inançların eşit yurttaş olduğu, kadınların ve gençlerin özgürleştiği, refahın paylaşıldığı bir düzendir. Bu konferansın bu geleceğe önemli bir tuğla koyacağına inanıyorum ve buradan tüm dünyaya sesleniyorum: Bu süreç, Türkiye ve bölge halklarının kurtuluşunun başlangıcıdır” şeklinde konuştu.