‘Nerede erkek egemen sistem varsa orada şiddet vardır’

  • 09:06 9 Kasım 2024
  • Güncel
Pelşin Çetinkaya
 
AMED - Kadına yönelik şiddetin artmasında cezasızlık politikalarına dikkat çeken Avukat Zeynep Can, bunun kaynağının da sistem olduğunu vurgulayarak,  “Bir yerde erkek egemen sistem varsa orada kadın şiddet görür ve katledilir” dedi.
 
 AKP-MHP iktidarının uyguladığı politikalar sonucu kadına yönelik şiddet giderek artıyor. Ekim ayında ajansımızın derlediği verilere göre 43 kadın katledildi, 22 kadın ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin artışına karşı mücadele eden kadınlar, en çok da cezasızlık politikaları ve yargı sisteminin failleri cesaretlendirdiğini belirtiyor.
 
Avukat Zeynep Can, kadına yönelik şiddet ve cezasızlık politikalarını değerlendirdi. 
 
'Bir yerde erkek egemen sistem varsa, kadın şiddete maruz kalır'
Zeynep Can, kadın katliamlarının ve kadına yönelik şiddetin cezasızlık politikasından kaynaklandığını belirtti ve şu ifadeleri kullandı: "Bir kadın şiddete maruz kaldığında, ısrarlı bir şekilde takip edildiğinde hatta tacize uğradığında ilk sığındığı yer olan adaletten sonuç alamıyor. Bu durum da bizi bu noktaya getirdi. Suçu işleyen erkek, şikayet edilmesine rağmen ceza almayınca, çok kolay bir şekilde suçunu tekrarlıyor. Cezasızlık bizi bu hale getirdi. Cezasızlıkla cesaretlenen erkekler her geçen gün cinayeti, şiddeti ve tacizi artırdı. Erkeğin gücünü gösterme şekli kadındır. Erkekler, kadın üzerinde hakimiyet kurarak aslında herkes üzerinde hakimiyet kurabileceğini biliyor. Toplum veya topluluk ne olursa olsun, bir yerde erkek egemen bir sistem varsa, kadın her zaman şiddete ve katliama maruz kalır."
 
'Fail değil, kendini koruyan kadın cezalandırılıyor'
 
Kadın katliamlarının her geçen gün arttığını ve yeni düzenlemeler getirilmediği sürece bu durumun devam edeceğini dile getiren Zeynep Can, şunları söyledi: "Yeni bir düzenleme yapılmadığı ve aynı politikalar sürdüğü sürece, her yeni güne yüzlerce, binlerce kadın cinayetiyle uyanmak zorunda kalacağız. Herkesin bildiği, medyada büyük etki uyandıran hemcinsimiz Çilem Doğan vardı. Kendisini fuhşa zorlayan ve şiddet uygulayan eşini şikayet etmesine rağmen sonuç alamadığı için kendi adaletini kendi sağlamak zorunda kalmış ve eşini öldürmüştü. Çilem, bu davada müebbet hapis cezası ile yargılandı ve nihayetinde 15 yıl ceza aldı. Burada, 'cezasız kalan erkeğin karşısında kendi cezasını uygulayan ve cezalandırılan kadını' görebiliyoruz."
 
'İstanbul Sözleşmesi'nden sonra şiddet arttı'
 
Zeynep Can, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinden sonra kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin arttığını ifade ederek şöyle konuştu: "Türkiye’de kadını korumak dendiğinde her hukukçunun ilk aklına gelen İstanbul Sözleşmesi’dir. Asıl adıyla Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, İstanbul’da imzaya açıldığı için İstanbul Sözleşmesi olarak biliniyor. İlk imzalayan ülke olmamıza rağmen, kimi gerekçelerle haksız bir şekilde feshedilen bu sözleşme, feshedildikten sonra kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetin ülke genelinde vahim bir şekilde arttığını görüyoruz. Bu sözleşmenin feshedilmesi, acı bir şekilde erkekleri cesaretlendirmiştir. 6284 sayılı Aileyi Koruma ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine dair yasa bu boşluğu kapatmaya çalışsa da, başlangıç itibarıyla aileyi korumaktadır. Ayrıca, 6284 sayılı yasayı kadınlara anlatmaya ve haklarını bilinçlendirmeye çalışsak da erkeklerin de bu yasayı kullanarak çoğu yerde kadına şiddete devam ettiğini görebiliyoruz. Şiddet uygulayan erkeğin bile uzaklaştırma kararı alabildiğini görüyoruz. Bu çok acı bir durum; Türkiye'deki kanunların hiçbir zaman kadını korumadığına dair ortak bir düşünceye sahibiz."
 
'Önce erkek durdurulmalı!'
 
Şiddetin son bulması için ilk olarak kadının korunmasından ziyade erkeğin durdurulması gerektiğini belirten Zeynep Can, "Kadını korumak için geliştirilmesi gereken yeni düzenlemeler var. Ancak bu işe başlanmadan önce ilk idrak edilmesi gereken şey, kadının korunması değil, erkeğin durdurulmasıdır. Erkeği durdurabilirsek kadını koruyabiliriz. Kadını korumak istiyorsak ilk yapmamız gereken, erkeğe verdiğimiz cezaların caydırıcılığını artırmaktır. Erkek, 'Ben 3-5 yıl yatar çıkarım' dememeli. Çünkü görüyoruz, bir erkek bir kadına taciz uyguladığında veya öldürme tehdidinde bulunduğunda, bunlar sistematik bir şekilde ilerliyor. Önce ısrarlı bir takip, daha sonra şantajlar, mesajlar ve tehditlerle takıntı haline geliyor ve süreç içerisinde erkek cezalandırılmayacağını bildiği için suç işlemeye devam ediyor. Şiddetin önünün kesilmesi için ilk yapılması gereken erkeği durdurabilmektir. Yeni düzenlemeler ve çalışmalar yapılmalı ve cezasızlık politikası bir an önce ortadan kaldırılmalıdır" dedi.
 
Uygulanan şiddete karşı öz savunmanın önemine de değinen Zeynep Can, ancak bunun tek başına kadına bırakılmaması gerektiğinin altını çizdi.