İstanbul’da Jineolojî atölyeleri başlıyor: Birlikte xwebûn olabiliriz 2021-09-28 09:04:00   Habibe Eren   İSTANBUL - İstanbul’da 3 Ekim’de başlayacak jineolojî atölyelerine ilişkin bilgi veren Birimi’nden Sevcan Kadiroğlu kadının elinden alınan bilgiyi tekrar kadına ve topluma verme mücadelesi yürüttüklerine dikkat çekerek, “kimliğimiz, varlığımız ve özgür yaşamımızı birlikte örerek ‘xwebûn’ olabiliriz” sözleriyle atölyeye katılma çağrısında bulundu.   Kadın etrafında gelişen sosyal bilim olarak tariflenen Jineolojî kavramı ilk defa 2008 yılında "Özgürlük Sosyolojisi" kitabı ile gündeme girdi. Jineolojî; jin  (kadın) loji  (bilim) kelimelerinin birleşiminden oluşan kadın bilimi anlamına gelen Kürtçe bir kavram. Jineolojî öz olarak kadın bilimi anlamına gelmekle beraber kadın ve bilim sözcükleri ‘Demokratik, Ekolojik ve Kadın Özgürlüğüne Dayalı Paradigma’ temelinde yeniden tanımlanıyor.   Jineolojî Dergisi’nin ilk sayısı 8 Mart 2016’da çıktı. Aradan geçen 5 yılda sosyal bilimin kadın özgürlükçü olması gerektiği iddiasıyla yola çıkan kadınlar, Dünya’nın birçok yerinde atölye çalışmaları ile jineolojîyi duyurmaya ve ataerkil bilimin anlayışını ters yüz etmeye devam ediyor. Yeni dönemde İstanbul’da 15 Eylül’de başlayan atölye kayıtları, 1 Ekim tarihinde sona erecek. Aksaray ve Kadıköy ilçelerinde başlayacak olan atölyelere şimdiden ilgi yoğun.   Jineolojî Birimi’nden Sevcan Kadiroğlu yeni dönem kayıtlarına ilişkin bilgi vererek tüm kadınları atölyelerine çağırdı.   ‘Kendi tarihini bilmek isteyen kadınlarla bir araya geliyoruz’   2016 yılından bu yana her dönem atölye çalışması yürüttüklerini aktaran Sevcan, Jineolojî Dergisi’nin hem kuram, hem teori hem de pratiğinden güç alarak bu çalışmayı yürüttüklerini belirtti. Atölyelerin kadınlara özgün olduğunu ancak ihtiyaca göre erkekler için kimi zaman atölyeler düzenlediklerini söyleyen Sevcan, atölyelerin herkese açık olduğunu ve her kesimden kadınların geldiğini aktardı. Ev emekçisinden, sağlıkçısına, üniversiteli gençlere ve farklı kurumdan kadınlarla bir araya gelmeye çalıştıklarını dile getiren Sevcan “Özellikle hitap ettiğimiz bir kitle ve belirlediğimiz bir ölçü yok” diyerek kendi tarihini bilmek isteyen ve bunun arayışında olan kadınlarla bir araya gelmeye çalıştıklarını sözlerine ekledi.   Jineoloji neden önemli?   Sevcan, “Jineolojî neden önemli sorusunu”, “Jineolojî kadına korku duyulan, öteki olarak tanımlanan yerden alıp kadın bakış açısıyla tanımlıyor. Bunu yaparken önüne koyduğu adımlardan biri, kadını yanlış tanımlayan bilim, din, mitoloji ve felsefe anlayışını incelemek. İkinci bir adım ise yine kadını yanlış tanımlayan iktidarcı anlayışla hesaplaşarak kendi tanımlarını geliştirmek” sözleriyle değerlendirdi.   ‘Saklanan, bastırılan, yazılmamış kadın tarihini gün yüzüne çıkarıyoruz’   Erk zihniyetin yarattığı tarih anlayışını reddettiklerini söyleyen Sevcan, “Bizler 9 bin yılda 9 katmanla kadın tarihini, kadının tarihteki düşürülüşünü inceliyoruz. Çünkü biliyoruz kozmos da (evren) hiçbir şey kaybolmaz. Saklanan, bastırılan ve hatta yazılmamış kadın tarihini gün yüzüne çıkarma mücadelesi yürütüyoruz. Erkek egemen sistem en çok da kadın nezdinde alternatifsiz bırakma çabasına girmekte. Kendi kalemi ile yazdığı tarihi tek tarih anlayışında mevcut sistemin dışında başka bir topluluk sistemi olmadığını, yineliyor ve geçmişi karanlık bilinmeyen olarak empoze etmeye çalışıyor. Bunu yaparken bizlerin hakikat arayışını engellemeye çalışıyor. Bu anlamıyla jineolojî atölyeleri çok önemli” ifadelerini kullandı.   ‘Kadınlardan çalınanı tekrar kadına ve topluma verme çabası’   Atölyelerde bir araya geldikleri zaman kadınların kişisel ve toplumsal tarihini incelediklerini kaydeden Sevcan, öğrendikçe yeni yol ve yöntem arayışına girdiklerini ifade etti. Kapitalist modernitenin esas aldığı pozitivizmin, bilimi toplumdan kopardığını belli sınıflara ve zihniyete hapsettiğini altını çizen Sevcan, “Bizler bilimin bütün topluma ait olduğunu söylüyoruz. Atölyelerde bunun mücadelesini veriyoruz. 'Cadı avları' ile beraber milyonlarca kadının elinden aldığı bilgiyi tekrar kadına ve topluma verme mücadelesi yürütüyoruz. Bunu tarihimizi bilerek yapmaya çalışıyoruz” diye konuştu.   ‘Başlıkları belirlerken birbiri ile bağlantılı olmasına özen gösteriyoruz’   Atölyede ilk olarak  “Neden jineolojî” konusunu işlediklerini ifade eden Sevcan, bu başlık altında jineolojînin sosyal bilimlerle olan ilişkisini irdelediklerini belirtti. “Jineolojî bir sosyal bilim mi?, "iddiası nedir” sorusunu cevaplamaya çalıştıklarına işaret eden Sevcan, sözlerine şöyle devam etti:  “Jineolojînin diğer alanlarla bağlantısını anlayabilmek için başlıkları belirlerken birbiri ile ilişkili, bağlantılı ve birbirini besleyen noktalar olmasına özellikle önem gösteriyoruz. Jineoloji nedir diye sorduğumuz zaman bütün bir dönem jineolojînin ne olduğunu da başlıklarla tartışıyoruz. Ya da kadının doğasına değindiğimiz zaman gerçekten ‘kadının bir doğası var mıdır’ diye sorguluyoruz. Ardından ‘yöntem ve hakikate’ geçiyoruz. Bunu tartışırken kendimize yöntemler oluşturuyoruz.”   Atölyede tartışılan konu başlıkları   Atölyede söz konusu başlıkların yanı sıra “Feminizm politikaları”, “feminist epistemoloji”, “ontolojik olarak cinsiyete bakış açısı”, “özgür eş yaşam”, “etik estetik” “özgürlük”  ve “özgür eş yaşam” başlıkları ile devam edildiğini aktaran Sevcan,  “Özgür eş yaşamı tartışmadan etik, estetik ve özgürlüğe geçemezsiniz. Bu çok havada kalmış oluyor. Önce eş yaşamı tanımlıyoruz. Devamında etik, estetik ile bağlantısını kuruyoruz. Bunun bizdeki anlamını anlamaya çalışıyoruz. Onun dışında ‘Ortadoğu kadın kimliği’ ve ‘toplumsal sorunların kadın eksenli perspektifi ve çözüm yöntemleri’ diye başlıklarımız var” diye kaydetti.     ‘Atölyeye gelen kadınların arayış içine girdiğini farkediyoruz’   Atölyelerde, çelişkileri ve zorlukları olan, eve hapsedilen, her yerde tahakküme maruz kalan yaşamın her yerinde “bir şeylere sıkıştırılan” kadınların kendilerine yöntem geliştirdiklerini farkettiklerini aktaran Sevcan, “Jineolojî atölyelerinin öncesi ve sonrasında kadın arkadaşlarla konuştuğumuzda dayatılan sistemin alternatifini gördüklerini ve buna göre bir arayış içerişine girdiklerini çözüm üretebildiklerini görüyoruz” diye ekledi.   Mahallelerde de atölyeler olacak   Kayıtların 1 Ekim'e kadar devam edeceğini 3 Ekim’de ise atölyelerin başlayacağı bilgisini paylaşan Sevcan, atölyelere çok fazla ilgi olduğunu ve yoğun bir şekilde başvuru aldıklarını kaydetti. Özellikle genç kadınların ilgisinin çok fazla olduğunu paylaşan Sevcan, “Sosyal medyadan bize çok mesaj geliyor. Bu bizi motive ediyor” dedi. Yeni dönemde İstanbul’da Aksaray ve Kadıköy'ün dışında mahallelerde atölyelerin olacağını söyleyen Sevcan,  “Yeni dönem için üç bölgede yürüteceğimiz atölye çalışması var. Özellikle mahalle çalışmalarını çok önemsiyoruz. Oradaki genç arkadaşlarla annelerle yapılan atölye çalışmaları çok çok güzel geçiyor" şeklinde konuştu.     ‘Birlikte xwebûn olalım, örülmek istenen duvarları kanıksamayalım’   Kadınlara “kimliğimiz, varlığımız ve özgür yaşamımızı birlikte ‘xwebûn’ olabiliriz” diye seslenen Sevcan, “Örgütlenmekten korkmayalım, bir araya gelip xwebûn yolculuğumuzla mücadele edelim. Bizim etrafımıza örülmek istenen duvar, kanıksanmaya çalışılmışsa dahi biz bunun mücadelesini verip bunun üstesinden gelebiliriz. İçi boşaltılmış kavramları tekrar doldurup, kendimizi daha doğru tanımlayarak bir yolculuğa başlayabilmek için bir arada olmayı önemsiyoruz” dedi.