Gazeteciler çaresiz ve çözümsüz değil 2022-05-03 09:04:07   Derya Ren   DİYARBAKIR - Bugün hem Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu’nun kuruluş yıldönümü, hem de Dünya Basın Özgürlüğü Günü. Gazeteci kadınlar, 5 yıl önce kurdukları MKGP çatısı altında örgütlenerek, “Çaresiz ve çözümsüz değiliz” diyor.   Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun 1993 yılında aldığı karar ile tüm dünyada 3 Mayıs, Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak karşılanıyor. Ancak, basın özgürlüğü hala Türkiye’nin de aralarında olduğu çok sayıda ülkede tartışmalı bir gündem. Ülkeleri yönetenler, basının özgür olduğunu savunsa da, gerçek tabloyu, muhalif basına yönelik uygulamalardan görmek mümkün. AKP iktidarı ile yönetilen Türkiye’de de iktidar ve medyası basının özgür olduğunu savunurken, gazetecilere yönelik gözaltılar, tutuklamalar, engellemeler, durumun çok da iktidarın söylediği gibi olmadığını gösteriyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün (RSF) 2021 yılı basın özgürlüğü endeksinde Türkiye, 180 ülke arasında 153'üncü sırada yer alıyor.   55 gazeteciye saldırı   Yine Diyarbakır merkezli Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’nin geçtiğimiz ay açıkladığı “Dört Duvar Arasında Gazetecilik Raporuna göre de, 2021 yılında 55 gazeteci ve 2 yayın organı saldırıya uğradı, 2 gazeteci bu saldırılarda katledilirken, gözaltına alınan 61 gazeteciden 6’sı tutuklandı. İşkence ve kötü muameleye maruz kalan gazetecilerin sayısı ise 23 oldu. 11 gazetecinin tehdit ve ajanlık dayatmasına maruz kaldığına dikkat çekilen raporda, 103 gazetecinin haber takibi sırasında engellendiği, hapishanelerde de gazetecilere yönelik 17 hak ihlali vakası yaşandığı kaydedildi.   Bununla beraber 54 gazeteci hakkında soruşturma açıldığı belirtilen raporda, 51’i hakkında dava açıldığı, yargılanan 47 gazeteciye toplam 133 yıl, 8 ay, 21 gün hapis ve 72 bin 206 TL para cezası kesildiği ifade edildi. Rapora göre yargılaması devam eden gazeteci sayısı 336. Şubat 2022 itibariyle ise hala 65 gazeteci Türkiye ve bölge cezaevlerinde tutuklu. Yıl içerisinde 75 gazetecinin işine son verilirken, 1 kişinin basın kartı iptal edildi. RTÜK tarafından 12 farklı yayına 59 kez ceza kesildi, 4 gazeteye 115 gün süreli ilan-reklam cezası verildi, 112 kez de yayın yasağı getirildi. Kapatılan internet sitesi sayısı 64’ü bulurken, Bin 460 habere ve 160 sosyal medya içeriğine erişim engelleri getirildi.   Basın özgürlüğünün tartışıldığı bu süreçlerden biri olan 2017 yılının 3 Mayıs’ında Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) kuruldu. Özellikle bölgede gazeteci kadınların uğradığı hak ihlallerine karşı örgütlendikleri bir alan olarak kurulan MKGP, mücadelesiyle saldırıların karşısında duruyor.    MKGP’nin kuruluşu ve Dünya Basın Özgürlüğü Günü’ne ilişkin gazeteci Reyhan Hacıoğlu ve Arjin Dilek Öncel ile konuştuk.   ‘MKGP kadın gazetecilerin yalnız olmadıklarını gösterdi’   2015-2016 yılında ülkede baskı, yıkım ve otoriteleşmenin olduğunu söyleyen gazeteci Reyhan Hacıoğlu, bölgede ise bunu yıkım, yasak, katliam ve göç ettirme olarak işlediğini ifade etti. 2016 15 Temmuz’unda gerçekleştirilen darbe girişimini fırsata çeviren iktidarın bu vesile ile tüm muhaliflere saldırdığına değinen Reyhan, çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile muhalif basın kurumlarının da kapatıldığını hatırlattı. Bu süreçte çok sayıda gazetecinin işsiz kaldığını söyleyen Reyhan, “Tam olarak böyle bir süreçte MKGP kuruldu. MKGP işsiz kalan kadın gazetecilerin örgütlenme ve toparlanma ihtiyacına bir cevap oldu ve yalnız olmadıklarını gösterdi” dedi.   ‘Gazetecilik hakikat eşiğidir’   Her özgür basın çalışanın hedefte olduğunu ancak ilk hedefin kadın gazeteciler olduğunu sözlerine ekleyen Reyhan, “Yoksa bunca ölüm, işkence, taciz, tecavüz ve cezasızlık olmazdı. O yüzden biz de kadınlar olarak bir araya geldik. Ne çaresiz ne çözümsüz olduğumuzu gösterdik” mesajı verdi. Reyhan, Türkiye’de muhalif gazetecilere dönük baskı uygulamalarına işaret ederken, “Örneğin arkadaşlarımız sahada çalışırken, heyecanlı diye tutuklanabiliyor. Bu dünyanın başka yerinde karşılaşabileceğiniz bir örnek değildir! Eylemleri takip eden arkadaşlarımız ciddi bir göz hapsine alınıyor. Tabi bu durumda yargının da büyük etkisi var. Hakikat gazeteciliği hiçbir zaman suç olamaz. Basın, iktidarların onay mercileri değil, aksine halkla iktidar arasındaki eğer doğru yapıyorsa hakikat eşiğidir. Ama bugün tek sesli bir iktidar medyası var. İşte buna karşı durmak ciddi bir bedel gerektirdi, gerektiriyor. Her arkadaş ama özelde de kadın arkadaşlarımız bunu çok yaşıyor. Sadece Kürt gazeteciler değil, tüm gazeteciler baskıları yaşıyor” ifadelerini kullandı.   ‘Tüm alanlarda alternatif yaratmak gerekiyor’   Gazeteciliğe yönelik baskılarda yargının rolüne dikkat çeken Reyhan, “Yargı dediğimiz mekanizma iktidarın sopası haline geldi. Dönüp bakın, ülke cehennem gibi” değerlendirmesinde bulundu. Reyhan, her noktada bir adalet arayışı olduğunu vurgularken, “Bunları raporlamak, belgelemek önemli. Çünkü gazetecilik bir anlamıyla tarihe not düşmek, tanıklıktır. Buna karşı her alanda bir direniş ve raporlama çabası var. Hukuk ve insan hakları örgütleri bunun mücadelesini veriyor. MKGP de gazeteciler açısından bu boşluğu doldurmaya çalışıyor. Tüm alanlarda alternatif yaratmak zorundayız. Faşizm böyle bir şeydir, omurgasızdır ve en ufak boşlukta dahi sızabiliyor. O zaman etkin ve etkili bir mücadele lazım” şeklinde konuştu.   ‘Nerede hakikat varsa orada olacağız’   Kadınlar olarak örgütlenmeye ihtiyaçlarının olduğunu söyleyen Reyhan, şu çağrıyı yaptı: “Bize her alanı dar etmeye çalışanlara ancak böyle karşı koyabiliriz. Birlikte ve daha güçlü bir şekilde. Ve elbette karanlıklar da aydınlığa kavuşur. Özgür basına yönelik ilk baskı süreci değil ama nerede dile gelecek bir hakikat varsa orada olacağız.”   ‘Parçalı duruşlar çözüm olmuyor’   Dünya Basın Özgürlüğü Günü ve MKGP’nin kuruluşuna değinen gazeteci Arjin Dilek Öncel, eril dilin sadece basın alanında değil, her yerde olduğunu kaydetti. Kadın gazetecilerin basını eril dilden arındırmak için çaba sarf ettiğini belirten Arjin, “MKGP kadın gazetecilerin çalışma yaşamında yaşadığı sorunları duyurmak adına sorumluluk üstlendi. Çünkü kadınlar işyerlerinde, evde, sokakta birçok hak ihlaline uğruyor. Cinsiyetçi yaklaşımlarla karşı karşıya kalabiliyor. Parçalı duruşlar, sesler kadınların yaşadığı sorunlara çözüm olmuyor. Bundan kaynaklı kadınları bir araya getiren platform ve dernekler, böylesi durumlarda devreye giriyor” sözlerine yer verdi.   ‘Söylemlerin değiştiğine şahit oluyoruz’   “Gazetecilerin gerçekleri halka ulaştırmak gibi bir çabası var” diyen Arjin, konuşmasını şu sözler ile sürdürdü: “Antidemokratik uygulamaların olduğu süreçte gazeteciler iktidarın hedefinde oluyor. Bu durumdan kaynaklı özgür basının mensup olduğu platform ve derneklerin oluşturduğu raporlar çok önemli. DFG’nin yayınladığı son birkaç aylık rapora göre 13 gazeteci hakkında toplamda 32 yıl hapis cezası verilmiş. Bu da ülke gerçekliğini ortaya koyuyor. Bununla beraber ülkede yaşanan en ufak bir hak ihlalinde yandaş medyanın devreye girdiğini ve üzerini örtmeye çalıştığını görüyoruz. Kadınların örgütlenmesi çok önemli. Çünkü bazen çalıştığınız kurumun içerisinde artık erkeklerin söylemlerinin değiştiğine şahit olabiliyorsunuz.”   Örgütlenme çağrısı   AKP iktidarının ülkede yarattığı siyasi, ekonomik, askeri ve toplumsal krizlerin yansımalarının görünür olduğunu söyleyen Arjin, krizlerden etkilenen gazeteciler olarak, buna karşı dayanışmayı büyütmeye devam edeceklerini vurguladı. Arjin, “Ülkedeki krize yönelik tepkilerin yansımasının önüne geçmek adına iktidar gerçeği duyurmaya çalışan gazetecilere baskısını da artıyor, kadın gazeteciler olarak dayanışmayı ve örgütlülüğü artırmaya ihtiyaç var” dedi.