Aleviler eşit yurttaşlık istiyor 2022-06-23 09:04:11   Marta Sömek-Safiye Alağaş    İSTANBUL - Alevi aktivist ve yazar Gülfer Akkaya, eşit yurttaşlık taleplerini açarak, “Aleviler zaten var, Alevilerin görülmesi, kabul edilmesi lazım. HDP nefrete karşı gerçekten mücadele ediyor. Gerçekten birlikte, çoğulcu, birbirini gözeten, farklı ama eşit, bir arada bir dünyayı da örebiliriz” dedi.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Halklar ve İnançlar Komisyonu’nun 5 Mayıs’ta startını verdiği "Alevilere Eşit Yurttaşlık Hakkı Buluşması" kapsamında 18 Haziran günü İstanbul’da Eş Genel Başkan Pervin Buldan'ın katılımıyla çok sayıda Alevi örgütü temsilcisi ve siyasetçi bir araya geldi. Alevi toplumunun ülkede yaşadığı sorunlar ve eşit yurttaşlık hakkının tartışıldığı buluşmada, sorunların çözümü için HDP olarak birlikte yürüyeceklerinin mesajı da verildi.   Buluşmaya katılan isimlerden olan Alevi aktivist ve yazar Gülfer Akkaya, Alevilik (Rea Haq), yaşadıkları sorunlar, eşit yurttaşlık talepleri ve çözüme dair değerlendirmelerde bulundu.   ‘İkinci vatandaş olarak görülüyoruz’   Alevi toplumunun sık sık ötekileştirildiğine işaret eden Gülfer, “Aleviler, Türkiye’de başka bir inanca ait bir topluluk olduğu ve devletin de resmi dini İslam olduğu için eğitim hayatından günlük hayatına kadar toplumda sürekli dışlanıyorlar” dedi. Gülfer, Alevilerin komşuluk ilişkisinde, okulda, iş yerinde, herhangi bir devlet kurumunda dahi daima “ikinci  vatandaş” olarak görüldüğünü söyledi. Alevilerin aynı zamanda nefret söylemlerine de çok fazla maruz kaldığını dile getiren Gülfer, “İkinci vatandaş lafı bile lüks kaçıyor. Çünkü bir nefret objesi olarak bakıyorlar size. Alevilere ilişkin bu toplumda hem ahlak, hem cinsellik açısından, hem de Alevi toplumunun kendisini kötülemek, karalamak açısından çok fazla karalamalar var. Bunlara çok sayıda insan da inanıyor. Dolayısıyla hem kurumsal, hem hukuki olarak, hem de günlük hayatın içinde Alevilere ilişkin büyük baskılar var” değerlendirmesini yaptı.   Alevilerin Türkiye’de yaşadıkları…   Alevilerin maruz kaldıkları baskılar nedeniyle mahallelerinde “kendileri gibi” olan yerlerden gidip alışveriş etmeyi tercih ettiğini aktaran Gülfer, “O da bizden’ derler. Alevilerin ‘bizden’ diye bir ifade kullanmasına neden olan şey, Alevilerin Türkiye’de ne yaşadığının ciddi olarak göstergesidir. Yazın çocukların Kur’an kursuna gönderilmiyor olması, mahalledeki evlerin bir Alevi evi olarak biliniyor olması, hem de Türkiye’deki militarist ve şiddetle iç içe olmuş bir toplum düşünürsek Alevilerin sürekli bir yaşam, güvence kaygısı içinde de var olduklarını biliyoruz. Erkek olan Alevilerin askerlik gibi yerlerde sürekli bir kaygıları var. Bunu Kürtler de Ermeniler de bilir ama Aleviler de bilir. Hayatınızın her adımında, her aşamasında, her türlü bilincinizle örgütlü veya örgütsüz durumunuzda sürekli bir kaygı, korku içerisinde yaşatılmaya çalışılıyorsunuz. ‘Bana ne olacak, başıma bir şey gelecek mi’ gibi” diye anlattı.   Eşit yurttaşlık talebi   “En güzeli eşit yurttaşlık ama Aleviler eşit bile olmayan bir durumda yaşıyorlar” diyen Gülfer, Türk-İslamcı bir iktidarın yıllardır yönetimde olmasının Alevilere ilişkin genel olarak kanılarının, yargılarının olması, bunu çok güçlü bir şekilde topluma yeniden aktarıyor olmasının Alevilerin sürekli tedirgin ve gergin yaşamalarına neden olduğunu vurguladı. Anayasanın uygulanması ile birlikte Alevilerin eşit yurttaşlık ve güvenlik sorununun çözülebileceğini söyleyen Gülfer, ülkede yasaların uygulanmadığını belirterek, “Kendi anayasasını bile uygulamayan, anayasayı bırakın kendi yasalarını bile uygulamayan bir ülkede, bir yönetimin altında yaşıyoruz. O yüzden Aleviler de ötekileştirilen her kimlik ve inanç gibi yoğun baskılar altında” sözlerini kullandı.   ‘Siyasetçilere de sorumluluk düşüyor’   Alevilerin asimilasyon ve yok etme politikalarına karşı bugünlere kadar gelebildiğini kaydeden Gülfer, “Bunun için de en büyük çözüm Alevilerin örgütlü olması, kendilerini ifade etmekten korkmaması ve kaçmaması. Açık, ortada, görünür, talepkar olması lazım” dedi. Bir topluluğa ilişkin gerçekleştirilen örgütsel bir saldırının yalnızca o topluluğu ilgilendiren bir konu olmadığını ifade eden Gülfer, şöyle devam etti:  “Bu sadece Alevilerin yapmasıyla çözülebilecek bir şey değil. Nasıl Kürt meselesi, Ermeni meselesi sadece Kürtlerin, Ermenilerin bir araya gelerek olamayacağı bir meseleyse, bu da aynı. Zaten bu meselelerin hepsinin aynı zamanda demokrasi, çoğulculuk ve birlikte yaşama meselesiyle ilgili olduğu için sorunların hepsiyle her kesimden insanların ve özellikle de siyasi partilerin ilgilenmesi lazım. Programlarına, tüzüklerine almaları lazım. Siyasi partilerin kendi içlerindeki topluluklara ilişkin nefreti, ön yargıları, karalamaları çözmeleri lazım.”   ‘HDP nefrete karşı mücadele ediyor’   “Bu ülkede Aleviler niye daha az devlet kurumlarında yer alıyor? Niye Türkiye Cumhuriyeti Meclisi’nde Aleviler daha az? Bunun nefretle, ötekileştirmeyle ilişkisi yok mu ve bunu kimler böyle yapıyor? Kimler o meclislerde daha çok yer alıyor, kimler daha az yer alıyor” diye soran Gülfer, “‘Bizim kimsenin kimliğiyle, meşrebiyle alakamız yoktur’ derken de aba altından sopa gösteriliyor. Ben Alevi olarak bugün Türkiye’de mevcut demokrasi istiyorum, insanlar birlikte olsun istiyorum, yeni bir hayat istiyorum diyen herkesin üzerine bu konuda görev düştüğünü düşünüyorum. CHP’sinin de İYİ Partisi’nin de üzerine bu görev düşüyor. Ama Türkiye’de birlikte yaşamı kim savunuyor, kim nefrete karşı gerçekten mücadele ediyor derseniz oradan da zaten politik olarak bunu kimin yaptığını görüyoruz. HDP yapıyor bunu, HDP’nin çağrısına da bu yüzden geldik” dedi.   ‘Alevilerin görülmesi, kabul edilmesi lazım’   Kurulacak olan bir ittifakta Alevilerin her zaman olacağını vurgulayan Gülfer, “Çünkü Aleviler zaten bu siyasi partilerin de içinde. HDP’nin beraber ittifak olduğu partilere, platformlarda çok sayıda Alevi var. Yine CHP içerisinde de var. Aleviler zaten var, Alevilerin görülmesi, kabul edilmesi lazım. Alevilere söz hakkı, yönetme hakkının verilmesi lazım. En büyük ittifakı Alevilerle yapar bu partiler. Eğer bu partiler Alevilerle ittifak yaparlarsa Türkiye’nin çok önemli bir sorununa ilişkin önemli bir adım atmış oluruz. Umarım birlikte çoğulcu, farklı, demokrat, özgür bir yeni dönem kurabiliriz. Bugüne kadar ötelenmiş mevzuların çözülmesi gerekiyor” yorumunu yaptı.   ‘Farklı ama eşit bir dünyayı örebiliriz’   Alevilerin eşit yurttaşlık taleplerinin görülmesi gerektiğinin altını çizen Gülfer, “Böyle gitmez. Çoğuz, bir aradayız ve bir arada olan bu kesimlerin birlikte nasıl yol alacağına ilişkin düşünmemiz, yeni bir politik ağ, yeni bir toplumsal doku örmemiz lazım. 2015’ten bu yana, bu toplum siyasi partilere nasıl durması, neler yapması gerektiğini gösterdi. Aynı şekilde yine bu toplumun siyasi partilere Aleviler dahil ne yapması, nerede durması gerektiği konusunda güzel bir yol öğreteceğini düşünüyorum. Bu hiyerarşi, bu tepeden bakan, ‘Ben senin sorununu çözeceğim’ perspektifini de yıkacağız. Gerçekten birlikte, gerçekten çoğulcu, gerçekten birbirini gözeten, farklı ama eşit, bir arada bir dünyayı da örebiliriz. Bunun için hem Türkiye, hem dünya kadın feminist hareketi önemli de bir deneyim sunuyor” mesajını verdi.