‘Büyük Özgürlük Yürüyüşü’ start aldı 2024-02-01 10:27:03     WAN - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ve Kürt sorununun siyasi çözümü için başlatılan “Büyük Özgürlük Yürüyüşü” Wan’da yapılan açıklama ile start aldı.   İmralı Adası’nda tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün sağlanması talebiyle demokratik kitle örgütleri ve çok sayıda kurumun 1-15 Şubat tarihleri arasında düzenleyeceği "Büyük Özgürlük Yürüyüşü”nün Wan kolu Urartu Oteli’nde yapılan açıklama ile start aldı.    Wan’da yapılan açıklamaya Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, milletvekilleri, kentte bulunan sivil toplum örgütleri ve kurum temsilcileri katıldı. Toplantının gerçekleştiği salona “Özgürlük için yürüyoruz. Dem Dema Azadiyê ye” pankartı açıldı.   Yürüyüşe katılanlar üzerinde “Özgürlük Yürüyüşü/Meşa Azadiyê ye” yazılı önlükler giyildi.   İmralı tecridi tüm coğrafyaya yayıldı   İlk olarak DEM Parti Şirnex Milletvekili Zeki İrmez, ortak açıklamayı okudu. Zeki, "İmralı Ada hapishanesinde Sayın Abdullah Öcalan üzerinde hukuksuzca yürütülen mutlak tecrit ve iletişimsizlik politikaları Kürt halkının demokrasi, özgürlük, Türkiye halklarının barış, Ortadoğu halklarının bir arada eşit yaşam hakkını hedef almaktadır" diye kaydetti.  İmralı'daki tecridin tüm coğrafyayı kuşattığını ve "halkların ortak geleceğini sabote ettiğini vurgulayan Zeki, şunları kaydetti: "Adalet de, hak arayışları da, demokratik talepler de topyekün tecrit altındadır. Tüm kamuoyu bilmelidir ki, İmralı sistemi tüm ülkeye yayılan hukuksuzluk rejiminin başlangıç noktasıdır. Toplumu ve ülkeyi esareti altına alan tecrit İmralı’dan başlayarak yayıldıysa, Türkiye’nin özgür, demokratik, barışçıl, adaletli, yaşanabilir bir ortam ve gelecekle buluşturulmasının yolu da İmralı tecridinin kırılarak, büyük özgürlük yolunun açılmasından geçer.    Demokratik mücadeleyi büyütmekte kararlıyız   Bu nedenle yaşamın tümünü hedef alan bütün saldırılara karşı demokratik mücadelemizi ve demokratik direnişimizi büyütmekte sonuna kadar kararlıyız ve iradeliyiz. Özgürlüğü İmralı’dan başlatarak tüm ülkeye kazandırma hedefinde kararlı adımlarla sonuna kadar ilerleyeceğiz. Bu amaçla bugün Büyük Özgürlük Yürüyüşünü başlatıyoruz. Halklara dayatılan tecrit karanlığına karşı en güçlü cevabı Özgürlük Yürüyüşümüzle vereceğiz. Çünkü ne Kürt halkı, ne de Türkiye halkları olarak tecrit karanlığı altında dayatılan bir yaşamı asla kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz.     Bizi nefessiz bırakmak istiyorlar   Herkes şunu iyi görmelidir ki, ülkeyi yönetme rejimine dönüştürülen tecritle, bizleri, emekçi halklarımızı, kadınları, gençleri, tüm toplumsal kesimleri nefessiz bırakmak, teslim almak istiyorlar. Öyle ki, artık Türkiye İmralılaşmıştır; Kürdistan İmralılaşmıştır! İmralı’nın kapısındaki kilit tüm Türkiye’ye vurulmuştur.  Demokratik geleceğe kilit vurulmuştur. Tüm ülke kilitlenmiş durumdadır.  Bunun sonucu ise ülke olarak yaşanan can kayıpları ve acılardır. Hukuksuzluk karanlığıdır, OHAL, kayyım, KHK darbesidir. Yoksulluktur, açlıktır. Mafyalaşma ve çeteleşmedir.    Kürt sorununu tecrit politikasıyla İmralı’da hapsedeceğini, unutturacağını sanan çözümsüzlük aklı, Türkiye’yi büyük krizlerin, çöküşün ve çürümenin içerisine sürüklemiştir. Sorun ise büyüyerek orta yerde durmaktadır. Çözüm kendini her gün dayatmaktadır.    Yirmi beş yıl boyunca İmralı’da sistematik tecrit politikalarına maruz kalan Sayın Abdullah Öcalan’dan üç yıldır hiçbir şekilde haber alınamamaktadır.  'Çatışmalı süreci bir haftada sonlandırabilirim' diyen Sayın Öcalan’a karşı uygulanan mutlak tecrit ve iletişimsizliğin çatışmalı sürecin devamından yana bir akıl tutulması olduğunu herkes görmeli ve bilmelidir. Bizler tüm bu alacakaranlığa karşı ilk mumu İmralı’dan yakmak ve ülkeyi aydınlık günlere ulaştırmak için Büyük Özgürlük Yürüyüşümüze başlıyoruz.    Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü   Biliyoruz ki, Kürt sorununun demokratik çözümü ve kalıcı, onurlu bir barışın sağlanmasının yolu, Türkiye’nin demokratikleşmesinin, gerçek bir adalet ve hukuk sistemiyle buluşmasının yolu İmralı sisteminin sona erdirilmesinden geçer. Bu ülkede barışı, adalet, demokrasiyi ve özgürlüğü gerçekleştirmek, Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlük koşullarının sağlanmasıyla ve Kürt halkının statüsünün kabulüyle mümkündür. Mutlak tecride son vermek; egemenlerin Ortadoğu’da amacı halklar ile inançlar arasında düşmanlıkları derinleştirme politikalarını geriletmenin, demokratik ve özgür bir Ortadoğu’yu var etmenin en önemli adımlarından biridir.   Mutlak tecridi sonlandırarak ülkeye ve bölgeye barışı getirecek olan bizleriz. Kürt halkı, Türkiye’nin devrimci, demokrat kesimleri; Aleviler, gençler, kadınlar, emekçiler ortak mücadele ile mutlak tecrit ve iletişimsizlik politikalarını boşa çıkarabiliriz. Mutlak tecriti kırmanın yolu ortak mücadeledir. Bu kapsamda, Büyük Özgürlük Yürüyüşü ile mutlak tecrit politikalarının iflasını ilan edeceğiz.    Kent kent, mahalle mahalle, meydan meydan yürüyecek ve bu yürüyüşü tarihi bir sonuca ulaştıracağız. Bu yürüyüş, aynı zamanda hepimizin özgürlüğü içindir.   Türkiye’nin temel ihtiyacı olan onurlu barış içindir. Eşit birlikte yaşam içindir. Demokratik bir ülkeyi hep birlikte oluşturmak içindir. Adalet içindir. İmralı tecrit sistemini sona erdirene ve Sayın Öcalan’ın özgürlüğü sağlanana kadar demokratik mücadelemize her koşulda devam edeceğiz. Buradan, Kürt halkı ve bölge halkları olmak üzere tüm demokratik kamuoyunu, barıştan yana olan, adalet, hak, hukuk değerlerine bağlı herkesi Büyük Özgürlük Yürüyüşüne katılarak destek vermeye çağırıyoruz.    Kürdistan’ı, Türkiye’yi ve Ortadoğu’yu sömürü ve baskı düzeninden kurtarmak, halkların bir arada eşit ve özgür yaşamını inşa etmek için Büyük Özgürlük Yürüyüşüyle büyük kazanacağız. 67 günü bulan zindanlardaki açlık grevi direnişiyle mücadele ortaklığı sağlayarak mutlaka başaracağız. Hiç kuşku yok ki, Büyük Özgürlük Yürüyüşünün başarısı Türkiye ve Ortadoğu halklarının zaferine kapı aralayacaktır."   Kürt meselesi cumhuriyet ile aynı yaşta   Ardından DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan “Özgürlük Yürüyüşü”ne dair açıklamalarda bulundu. Kürt sorunu çözülmediği müddetçe bir kaos ortamı olduğunu dile getiren Tuncer, “Türkiye’de ekonomik sorunlar başta olmak üzere ekmeğimizden soframızdan çayımızdan eksilmesinin sebebi de bu çürümüş sistemin devam etmesinin sebebi de Kürt meselesinin çözümsüzlüğüdür. Kürt meselesi neredeyse Cumhuriyet ile aynı yaştadır maalesef 1. yüzyılda Kürt meselesi red, inkar ve baskı ile çözülmeye çalışıldı, cumhuriyetin neredeyse ilk 40 yılı isyanlarla geçti, yüzyılın son çeyreği de tecrit politikaları ile geçti. Şimdi dönüp sormak lazım Kürt sorunun çözümsüzlüğü acaba Türkiye halklarına emekçilere, yoksullara, Kürtlere Türkiye’nin bütününe ne kazandırıyor ne yararı oldu” dedi.   ‘Kürtler asli unsur’   “Hep beraber izliyoruz içeride de dışarıda itibarını yitirmiş, içeride ciddi ekonomik kriz yaşayan demokrasi ve özgürlüklerin askıya alındığı gittikçe anti demokratik, kadının olmadığı, Kürdün olmadığı, Alevinin, emekçinin dikkate alınmadığı bir yönetim şekliyle karşı karşıyayız” diyen Tuncer, şunları söyledi: “Bugün cezaevlerinde tecrit gibi açlık grevleri gibi yoksulluktan dolayı intihar eden umutsuzluğa kapılan artık bu ülkenin geleceğinden beklentisi olmayan milyonlarca insanın yaşadığı bir ülkede yaşamaya devam edeceğiz o zaman şunu soruyoruz: Kürt meselesinin çözülmemesinin kime ne zararı var. Hiç kimseye bir zararı yok. Kürtler ayrı bir halktır, farklı bir dilleri var. Bin yıllardır bu coğrafyada yaşıyor. Cumhuriyetin asli kurucularından biridir. Cumhuriyet kurulurken canıyla kanıyla bu cumhuriyetin kurulmasına destek vermiş, katkı sunmuştur. Sürekli kendi kaderini geleceğini Türkiye halklarıyla beraber gören, ama farklılığını da yaşamak isteyen bu halkın taleplerinin bir yüzyıl daha kabul edilmemesi bize de Türkiye’ye de bir şey kalmayacaktır.   ‘Kürt meselesi masaya yatırılmalı’   İkinci yüzyıl birinci yüzyıl gibi olmamalıdır. Kürt meselesi artık ciddi bir şekilde masaya yatırılarak, diyalogla müzakereyle hal yoluna girmesi gerekiyor. Şimdi bu sorunun çözümü nasıl olur diye sorabilirsiniz. Evet, bu sorunun çözümü çok kolaydır. Kürt halkı artık endi yönetimlerindeki kendi muhataplarını yaratmıştır. Kürt meselesinin çözümünde, Kürt tarafının muhatapları açık net bir şekilde orta yerde duruyor. Geçen çözüm sürecinde de Kürt meselesinin çözülmesi için ciddi bir irade ortaya konulmuştur. Sayın Öcalan başta olmak üzere bu meselenin artık çatışmalarla gerginliklerle ölümlerle, yitimlerle bu ülkenin kaosa sürüklenerek, olmayacağını ortaya koymuştur. Güçlü bir irade ortaya konulmuştur, güçlü çözüm önerileri sunulmuştu.   Sayın Öcalan baş müzakereci   Ne oldu bu ülkeyi geçen yüzyıl gibi milliyetçilikle, tekçilikle, ırkçılıkla, yönetenler çözümü buzdolabına kaldırmıştır masayı dağıtmıştır. İstemişlerdir ki Kürtler bir yüzyıl daha dilsiz statüsüz yaşasın. Ama geldiğimiz noktada bu artık gerçekçi değildir bunun bir karşılığı yoktur. Bugün burada olduğu gibi Kürtler yaşadığı her yerde hakkını dilini kimliğini özgürce yaşama taleplerini büyüterek devam ediyor. Bu meseleyi gerçekten ciddi anlamda çözmek istiyorsanız Ortadoğu’da bu kaosun çatışmaların, bu şiddet ortamında demokratik bir model olarak çıkmak istiyorsanız, buyurun sorunun çözümünü kolaylaştıralım bu konuda elimizden geleni yapmaya hazırız. Sayın Öcalan’ın çözüm sürecinde ortaya koyduğu irade doğru bir iradedir, biz onu dün de destekledik, bugün de destekliyoruz. Şimdi devlet yetkilileri bu ülkeyi yönetenler daha demokratik bir Türkiye için daha eşitlikçi, daha adil Kürtlerin, Alevilerin insanca eşit halklara sahip olduğu bir Türkiye’de yaşamaları için masaya müzakereye davet ediyoruz. Sayın Öcalan bu konuda Kürtlerin baş müzakereci olarak gördükleri, gösterdikleri, yetkili etkili ve irade sahibi olduğu defalarca söylendi. Bu yürüyüş aynı zamanda bir fırsattır, bu kriz kaoslardan Ortadoğu’daki çatışmalarından çıkmanın fırsatıdır. Kürt meselesi uluslararası bir konuma gelmiştir ama sorun Türkiye’de Amed’te Ankara’da çözülmeye müsait bir noktadadır.   Bu sorunun çözülmesi gerekiyor     Devlet aklına iktidara bir kez daha söylüyoruz bu sorunun uluslararası arenada bir koz olarak kullanılmaması için bu sorunun burada çözülmesi gerekiyor. Muhatapları bellidir, muhataplarının en önemlisi Sayın Öcalan’dır. Dolayısıyla Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılarak, özgürlük olanakları sağlanarak, Kürt meselesinin diyalog ve müzakere ile çözülmesini istiyoruz. Bu Özgürlük Yürüyüşü’nün buna katkı sunacağı çok değerli bir çalışmadır. Umarız yüzyıldır kulağını, gözünü kapatan bu iktidar ve devlet artık bir doğruya ikinci yüzyılda daha demokratik bir Türkiye ulaşmayı bir perspektif olarak önüne koyar ve bu işin muhatabıyla çözüm için çaba içerisinde olur. Yürüyüşü selamlıyorum yürüyüşe katılan arkadaşlara başarılar diliyorum. Yüzyıldır ötelenen çözümün biraz daha Türkiye halklarının gündeminde olur.”   ‘Özgürlük Yürüyüşü’ne başlıyoruz’   Ardından söz alan DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, “Bugün ‘Özgürlük Yürüyüşü’ne başlıyoruz. Kurdistan’ın il, ilçelerinde 15 Şubat’a kadar gezeceğiz. Yürüyüşümüzün amacını halkımıza ulaştıracağız. Buradan bu yürüyüşe katılan 37-38 kişiyiz ancak gücümüz büyüktür. Ancak onurlu bir barış isteyen binlerin, milyonların gönlü bizimledir. Biz özgürlüğün ve barışın öncülüğünü yapıyoruz. Bu yürüyüş amacına ulaşacak. Bu yürüyüşün amacı sadece Kürt halkının talepleri için değildir. Ezilen halklar, demokratik ve özgürlük isteyenler ve Ortadoğu halkları içindir. Biz bugün bir kibrit yaktık, umarım bu kibrit Kurdistan ve Ortadoğu’yu aydınlatacaktır. Özgür günleri getirecektir. Dostlarımız ve halkımız yürüyüşümüzü takip etmesini ve desteklemesini istiyoruz. Kurdistan’ın dört parçası ve Avrupa’da bizim yürüyüşümüzü halkımızın takip edeceğini biliyoruz. Halkımız bu sıcaklığı her tarafa yayacaktır. Umut ediyoruz ki yürüyüşümüzün amacı olan ağır tecridi kıracağız. Bu yürüyüş ile Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü sağlayacağız. Biz irade sahibiyiz, irademiz olduğu müddetçe kazanacağız” şeklinde konuştu.   ‘Barışın anahtarı İmralı’da’   Ardından Wan MEBYA-DER Eşbaşkanı Hanım Kaya, şunları söyledi: “Özgürlük Yürüyüşü’ne ilk adımı Wan’da attığımız için gerçekten çok değerli arkadaşlarla başladığımız için çok mutluyuz. Tecridin sadece Sayın Abdullah Öcalan’ın üzerinde olan bir tecrit ele almamak lazım. Tecrit gençliğin kadının üzerinde ve bütün halk sirayet eden bir tecrit olduğunun bilincindeyiz. Tecridin kırılması için önce Sayın Abdullah Öcalan’dan başlanılması ve barışın anahtarının İmralı’da olduğunu hepimiz bilincindeyiz. İmralı'da başlayıp özelinde Kürt halkına, gençliğe, kadına, bütün ezilen halklar üzerinde olan tecridin bir an önce kırılması için bizler de özgürlük yürüyüşüne dahil olduk. Bu Özgürlük Yürüyüşü’nün gerçekten özgürlüğe ulaşacağına hedefimizi ve umudumuzun büyük olduğunu bu tecridi kıracağımıza inanıyorum. Bu tecride son verilmesinde gençlik ve kadınların desteğiyle büyüteceğimize inancımız tamdır”   MED TUHAD-FED Eşbaşkanı Emine Kaya da, “Tecrit kırıldığı zaman halkın üzerindeki zulümde yıkılacaktır. Bugün birçok hasta tutuklu cezaevindedir. Türkiye’de adalet kalmadı. Kaybedeceğimiz hiçbir şey kalmadı. Tecridin en kısa zamanda kırılmasını istiyoruz. Bu yürüyüş bizim için bir fırsattır” açıklamasında bulundu.   ‘Tecrit siyasetine son verin’   DEM Parti Wan Milletvekili Sinan Çift Yürek de açıklamada söz aldı. Sinan, “Ekonomik krizin sebebi nedir? 100 yıldır savaş yürütülüyor. Kurdistan sınırının ismini ‘teröristan’ yaptılar. Sayın Öcalan üzerinde tecrit uygulanıyor. Tecridin sebebi nedir? Hikaye, bir şey yok. Kürt halkının siyasetini engellemek için siyaseti derinleştiriyor. Devlete sesleniyoruz. Açlık grevine başlanmış. Açlık grevine girenler bunun ne kadar zor olduğunu biliyor. Kendi bedenlerine işkence ediyorlar. Adalet Nöbeti başlatıldı. Bugün eğer bu meseleler ortaya dökülmeseydi biz kendi işimize bakardık, kendi kentlerimize bakıyorduk. Niye buradayız. Çünkü kanunsuz bir tecrit var. Devlet, kanunsa sesleniyoruz: Kendi kanunlarınızı uygulayın. Sayın Öcalan avukatları ve aileleriyle görüşmüyor. Bu tecrit siyasetine son verin. Halkların önünü açın” ifadelerini kullandı.   ‘Birleşik mücadele vurgusu   Son olarak söz alan DEM Parti Milletvekili Çiçek Otlu da tecride dikkat çekti. Çiçek, şöyle konuştu: “Bu bakımdan da bu özgürlük yürüyüşümüz ilk başta sayın Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecridin üzerindeki politik ölüm koridorunu açmak ve aynı zamanda siyasi tutuklular üzerindeki kapıları açmaktır. Buradan da açlık grevindeki arkadaşlarımızın direnişini selamlamak istiyorum. Türk halkın bir evladı olarak Türkiye halklarına seslenmek istiyorum. Eğer Türk halkı kendi onurunu ve özgürlüğünü kazanmak istiyorsa bu Kürt sorunundaki çözüme ortak olmak bu kardeşliğin ve eşitliğin yanında olması gerekiyor. Eğer Türk halkı evlerindeki kerpiç evlerindeki cenazelerin gelmesini istemiyorsa, çadırlarda yaşayan halkımız asker cenazelerinin gelmesini istemiyorsa, kardeş olmaya eşit bir şekilde yaşamanın yollarını ortak bir mücadeleyle yürüteceğimizi bir kez daha seslenmek istiyorum. Yaşasın halkların kardeşliği sloganı 1-15 şubat arasında bütün sokaklarda yankılanmalı sadece Kürt halkını sorunu olmadığını Türkiye halklarının da bir sorunu olduğunu işçileri ve emekçiler kendi özgürlüğünü kazanmak istiyorsa kadınlar kendi özgürlüğünü kazanmak istiyorsa, Kürt özgürlük hareketi ile birlikte hareket etmesi gerektiğini birleşik mücadelenin sesi olması gerektiğini belirtmek istiyorum.”   Açıklama ardından Musa Anter Parkı’na yürüyüş için harekete geçildi.