Katliam dosyasına ‘gizlilik’ kararı: Savcıya göre tek 'şüpheli' Sêvê, Pakize ve Fatma! 2018-01-06 09:14:01   Safiye Alagaş    DİYARBAKIR - Silopi'de katledilen Kürt kadın siyasetçiler Sêvê Demir, Fatma Uyar ve Pakize Nayır, katliamla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan dosyada "şüpheli" sıfatıyla yer aldı. Soruşturmayı yürüten Şırnak Cumhuriyet Başsavcısı dosyaya "gizlilik" ve "kısıtlılık" kararı getirdi.    Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı, Silopi’deki  “sokağa çıkma yasağı” sırasında 4 Ocak 2016 günü zırhlı araçtan açılan ateşle katledilen Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Meclis Üyesi Sêvê Demir, Kongreya Jinên Azad (KJA) Aktivisti Fatma Uyar ve Silopi Halk Meclisi Eşbaşkanı Pakize Nayır’ın dosyasına “gizlilik” ve “kısıtlılık” kararı  getirildi. Katledilen kadın siyasetçiler Sêvê, Fatma ve Pakize katliamla ilgili savcılık tarafından yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan dosyada "şüpheli" sıfatıyla yer aldı.Soruşturma dosyasında yer verilen polis tutanağına göre ise üç kadın siyasetçinin geçiş güzergahlarının güvenlik kameralarından tespit edildiği ve katliamın bu şekilde gerçekleştirildiği belirtildi.    'Suçu nasıl ele aldıklarını gösteriyor'   İki yıldır yürütülen soruşturma kapsamında  bir arpa boyu yol alınamazken, “kısıtlılık” ve “gizlilik” kararının katliamın ikinci yıldönümü olan 4 Ocak günü getirildiği öğrenildi. Savcılık “kısıtlılık” kararını,  “Şüpheliler adına yürütülen bir soruşturma dosyasında avukatlarının gizliliği ihlal etme ya da soruşturmanın sağlıklı bir şekilde yürütülemeyeceği, zarar verebileceği gerekçesiyle kısıtlama kararı getirildi”  şeklinde gerekçelendirdi. Katledilen 3 Kürt kadın siyasetçinin “mağdur” yerine “şüpheli” sıfatıyla yer aldığı dosyaya getirilen “gizlilik” kararına ilişkin değerlendirmede bulunan avukat Gülşen Özbek, “Bu karar yasaklar döneminde işlenen suçların nasıl ele alındığını gösteriyor” dedi.    'Karar hukuka aykırı'   Katledilen kadınlar hakkında “şüpheli” sıfatıyla soruşturma yürütüldüğünü söyleyen Gülşen, “Bu hukukla bir bağı olmadığı gibi akla zarar bir durum. İki yıl öncesinde meydana gelen bir olayla ilgili gerçeğin açığa çıkması için bazı taleplerde bulunduk. Taleplerimize gelen yazılı cevaplardan sonra dosyaya kısıtlılık ve gizlilik kararı verildiğini öğrendik. Bu hukuka aykırı bir karardır” diye konuştu.    ‘Dosyanın şüphelisi kolluk güçleridir’   Kararın hukukla hiçbir ilgisinin olmadığını söyleyen Gülşen,  “Kişiler öldükten sonra haklarında böyle bir soruşturma yürütülüyor. Bu şunu gösteriyor. Dosyada şüpheli diye tanımlanabilecek birilerinin olması gerekiyor. Ama bu soruşturma dosyasının şüphelisi şüphesiz ki kolluk güçleridir. Kolluk güçleridir denilmesinin önünü alabilmek için katledilenler dosyada şüpheli diye gösteriliyor. İnsanlar öldürmekle yetinmeyip bir de öldürdükten sonra suçun şüphelisi diye haklarında soruşturma yürüten bir akılla karşı karşıyayız” dedi.    'HSYK'ya başvuracağız'   “Bir savcının ölen kişinin şüpheli ya da örgüt üyesi olup olmadığı noktasında soruşturma yürütülemeyeceğini biliyor olması gerekiyor” diyen Gülşen,  “Soruşturmanın bu şekilde yürütülmüş olması aslında meslek ilkesinin ihlalini doğruyor. Görevini kötüye kullanan bir iddia makamı bulunuyor. Buna ilişkin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna başvurmayı düşünüyoruz” diye konuştu.   '1990'ları bile geride bıraktılar'   Dosyanın üstünün örtünmeye çalışıldığının altını çizen Gülşen, soruşturmanın adil bir şekilde yürütülmesi için gerekli itirazları yapacaklarının belirtti.  1990’lı yıllarda kaybedilenlerin soruşturma dosyalarına “faili meçhul” olarak geçtiğini ancak “sokağa çıkma yasakları” sırasında yaşamını yitirenlerle ilgili yürütülen soruşturmaların 1990’lı yılların dahi çok gerisinde bir mantıkla yürütüldüğünü söyleyen Gülşen, şöyle devam etti: “Kısıtlılık kararının kendisi zaten itiraz sürecidir. İtirazdan herhangi bir sonuç çıkmaması adil yargılama ilkesine doğrudan aykırı olduğu için Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunacağız. Çünkü kısıtlılık kararı dosyanın soğutularak avukatların, mağdurların yakınlarının dosyaya dahil olmasının önü alınarak soruşturmanın tek yanlı yürütülmesi demektir.”