Tutsaklara para yatıran aileler yargılanıyor: Boyun eğmeyiz!
- 09:03 28 Ağustos 2023
- Güncel
Elfazi Toral
İSTANBUL - Tutsaklara para yatıran ailelerin yargılanmasını tecrit ve işkence yöntemi olarak yorumlayan tutsak yakını ve siyasetçiler, “Biz buna boyun eğmeyiz. Devlet elimizi kelepçeleyebilir ama düşüncelerimize, dilimize ve hafızamıza kelepçe vuramaz. Biz varız, var olacağız ve devam edeceğiz. Tek bir Kürt dahi kalsak mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz” sözleriyle herkese tutsaklara sahip çıkma çağrısında bulundu.
15 Şubat 1999 tarihinden bu yana İmralı Adası’nda tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik uygulanan ağırlaştırılmış tecrit politikası ve mutlak iletişimsizlik yani “incommunicado” her geçen gün daha da ağırlaşıyor. İmralı’da PKK Lideri’ne uygulanan tecrit, Kurdistan ve Türkiye cezaevlerine de sirayet ediyor. Cezaevlerindeki hak ihlalleri ile tutsaklara dönük işkence politikalarını da beraberinde getiren tecrit, tutsak ailelerini de derinden etkileyen “özel” politikalardan biri. Tutsaklara, kantin alışverişi dayatılırken, fahiş fiyatlarda faturalar kesilip, kantinden aldıkları ürünlere de koğuş baskınlarında el konuluyor. Ekonomik krizin derinleşmesiyle, kantinden temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan tutsaklara para yatırmaları nedeniyle, ailelerine devlet tarafından “yardım ve yataklık” iddiasıyla soruşturmalar açılıyor. Bu “iddialarla” yargılanan aileler, aynı zamanda yaşadıkları ekonomik zorluklar nedeniyle tutsak olan yakınlarını görmeye dahi gidemiyor.
Özellikle son yıllarda para yatırdıkları için yargılanan tutsak yakınlarının sayısı artarken, bu “özel” konseptle tecrit de derinleştiriliyor. Konuya ilişkin bir yıl boyunca Adalet Nöbeti tutan tutsak yakını Fince Akman ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) Esenler İlçe Eş Başkanı Emine Arslan ajansımıza konuştu.
‘Devletin amacını biliyoruz’
8 Aralık 2021’de tutsak ailelerinin, “Hapishanelerde Ölüm İstemiyoruz, Yaşamı Savunuyoruz” başlığıyla başlattığı ve 18 Aralık 2022’de kitlesel yürüyüşle sonlandırdığı mücadele ve işkence ile dolu bir yıl boyunca süren Adalet Nöbeti tutan annelerden Fince Akman, “Biz devletin amacının ne olduğunu gayet iyi biliyoruz” diyerek sözlerine başladı. Ailelerin tutsak yakınlarına para göndermek zorunda kalmasının dahi bir işkence yöntemi olduğuna işaret eden Fince, “Madem para göndermelerini istemiyorlar o zaman çocuklarımızı cezaevlerinde tutmasınlar. Çocuklarımızı bırakın, biz de kimseye para göndermeyelim. Çocuklarımız oradayken para göndermeye mecburuz” şeklinde konuştu.
‘Suçları’ Kürt olmak!
Devletten hiçbir şey istemediklerini belirten Fince, “Aileler çocuklarına para gönderdiğinde neden soruşturma açılıyor? Devletin amacı bizleri öldürmek” yorumunu yaptı. Devletin Kürt olan herkesi tutsak etmek istediğini söyleyen Fince, devlet eliyle binlerce kişinin sırf Kürt olması nedeniyle cezaevinde tutulduğunu ifade ederek, “Cezaevlerinde ısrarla tecrit politikaları uygulanıyor. Çocuklarımızın bize bir şeyler anlatmasına gerek yok ki. Zaten biz biliyoruz cezaevlerinde neler yaşandığını. Ne hukuksuzluk yaşandığını gayet iyi biliyoruz” dedi.
Ne zulüm ne de zindanlar yıldıramıyor…
Bir yıl boyunca Adalet Nöbeti tuttuklarını belirten Fince, “Uzun süren bir Adalet Nöbeti eylemimiz oldu. Bunu ne için yaptık, adaleti ve barışı istedik. Biz adalet dedikçe devlet zindan dedi. Biz ne onların zindanlarından korkarız, ne de onların bu saldırılarından korkarız. Biz korkmadık, korkmayacağız. Bu ülkeye barış gelmediği sürece ne Kürtlerin ne de Türklerin bir şansı yoktur. Biz gözyaşı istemiyoruz. Bizim sesimiz ve taleplerimizi görmüyorlar. Mademki devletsin, devlete düşen görevi yerine getir. Biz hak, hukuk ve çocuklarımızı istiyoruz. Her gün Kürt gençlerini ve Kürt çocuklarını gözlerini kırpmadan öldürüyorlar. Bizler ölmekten korkmuyoruz. Bizi her öldürdüğünde biz yeniden doğuyoruz. Bizler bir ölürüz bin doğarız. Devletin gücü bize yetmez. Biz bir söz verdik, sözümüzle sonuna kadar mücadele edeceğiz” vurgusunu yaptı.
Tutsak yakınlarına para gönderemiyorlar
Devletin hem tutsaklar hem de aileler üzerinde giderek derinleşen bir politika uyguladığını dile getiren Fince, ailelerin çocuklarına gönderdiği ihtiyaçları kabul etmediğini, yaşanan ekonomik kriz ile birlikte hem tutsaklara hem de ailelere dayattığı sindirme politikalarının bir parçası olduğunu ifade etti. Devletin kanunu hiçbir şekilde uygulamadığını paylaşan Fince, “Sadece kendi istediklerini uyguluyor. Çocuklarımıza dışarıdan iç çamaşırı aldığımızda kabul etmiyor. İstiyor ki kantinden alsınlar. Zaten ekonomik boyutta tüm aileler zorlanıyor. Bunu daha da körüklemeye çalışıyorlar. Her gün yeni politikalar uygulayarak yeni yasaklar ve gerekçeler çıkararak bizleri tamamen susturmaya çalışıyor. Bizler buna boyun eğmeyiz. Devlet bunu çok iyi bilsin ki biz yılmayız. Göz korkutmaya çalışıyorlar. Yemek göndermemize izin vermediler. İç çamaşırlarının cezaevine gönderilmesini engellediler. Şimdi de bu para meselesi çıktı ortaya. Bunu da engellemeye çalışıyorlar” şeklinde konuştu.
‘Tek bir Kürt dahi kalsak vazgeçmeyeceğiz’
Öte yandan hasta tutsakların derhal bırakılması çağrısında bulunan Fince, haksız bir şekilde tutsak edildiklerini, bunun bir ‘zulüm’ ve insanlık suçu olduğunu ve bunu kabul etmediklerini dile getirdi. Saldırılara karşı mücadeleyi büyütmek gerektiğinin altını çizen Fince, “Binlerce çocuğumuz cezaevinde. Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak, Leyla Güven ve binlerce tutsağımız var. Bizim gönlümüz onlarla. Devlet elimizi kelepçeleyebilir ama düşüncelerimize, dilimize ve hafızamıza kelepçe vuramaz. Biz varız, var olacağız ve devam edeceğiz. Tek bir Kürt dahi kalsak mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz” mesajını verdi.
Tecrit ve işkence uygulaması
Ailelerinin para yatırmasının tutsakların en doğal hakkı olduğunu söyleyen Halkların Demokratik Partisi (HDP) Esenler ilçe Eş Başkanı Emine Arslan da, “Tabii ki de çocuğuna para gönderecek. Mecbur göndermesi gerekiyor. Aile göndermese kim gönderecek” sözleriyle tepki gösterdi. Tutsakların cezaevlerinde her gün hak ihlallerine maruz kaldığını paylaşan Emine, tecridin tüm cezaevlerinde baş gösterdiğini kaydetti. Devletin tutsaklar ve aileler üzerinde farklı politikalar yürüttüğünü aktaran Emine, “Devlet tecrit politikalarını her geçen gün arttırarak devam ettiriyor. Cezaevlerine gönderilen paraları gerekçe göstererek soruşturmalar açıyor. Hukuka aykırıdır bu. Zaten tutsaklar tecrit altında, daha da ağır tecrit politikası uygulayarak devam ettirmeye çalışıyor. Ailelere işkence etmeye çalışıyorlar. Örneğin benim çocuğum cezaevinde diyelim, ben ona para göndermezsem kim gönderecek? O cezaevinde kendi ihtiyaçlarını nasıl karşılayacak. Dışarıdan bir şey götürmemiz zaten yasak, mecburen ona para göndermem gerekiyor. Yoksa ihtiyaçlarını nasıl temin edecek” ifadelerini kullandı.
Tutsaklara sahip çıkma çağrısı
Bu politikayı tecridin başka bir versiyonu olarak değerlendiren Emine, “Devlet cezaevinde tutsaklara, dışarıda da ailelere işkence ediyor. Yapmak istedikleri tek şey bu. Ben bunu bir işkence yöntemi olarak algılıyorum. Ve dört duvar arasında aileleriyle bile zor görüştürülüyor. Zaten dışarıdan hiçbir şey götürülmesine izin verilmiyor. Bu sefer de cezaevine gönderilen paralara engel oluyorlar. Bu da bir tür cezalandırma yöntemedir. Bu hem dışarıda aileye ayrı bir işkence, hem de içeride tutsaklara ayrı bir işkence oluyor. Daha çok ailelere uygulanan sindirme politikasıdır. Ben bunu kabul etmiyorum ve yanlış görüyorum. Bu hukuken de kabul edilmiyor. Devlet bununla psikolojik bir savaş yürütüyor. Bu adaletsizliktir, zalimliktir, insanlık dışı bir durumdur. Soruşturma başlatılarak ‘yardım ve yataklık’ gerekçeleriyle tüm bağları koparmaya çalışıyorlar. Devlet bireyleri suçlu gösterip almak istiyor” diyerek, herkese cezaevlerindeki tutsaklara sahip çıkma çağrısında bulundu.