Tecavüz edilen çocuk devlet korumasında da şiddet gördü!

  • 10:17 20 Ekim 2023
  • Güncel
 
Rojda Aydın
 
WAN -  Îdir’da tecavüze uğrayan, fuhşa zorlanan ardından koruma altına alındığı yurtta da şiddete uğrayan çocuğun annesi M.A., “Kızım Iğdır’da yurtta koruma altındayken şiddete maruz kalmış daha sonra da başka bir kente götürmüşler. Devlet kızımı nasıl koruyor” diye sordu. M., tüm kadınlardan destek istedi.
 
Îdir’da (Iğdır) bir çocuğun tecavüz edilerek fuhşa sürüklendiği ortaya çıkan, tehdit ve şantajdan dolayı ailesine yaşadıklarına anlatamayan çocuk 27 Eylül’de Iğdır Emniyeti’ne giderek yaşadıklarını dile getirdi. Çocuğun ifadeleriyle Ferhat Angay, Onur Begeç, Vedat Giden, Cebrail Yıldız, Murat Altun ve Alican Begeç isimli 6 erkeğin yaklaşık 4-5 ay boyunca çocuğa tecavüz ettikleri ve şantajla fuhuş yaptırdıkları ortaya çıktı. 6 erkekten 4’ü “çocuğu cinsel saldırıdan” tutuklandı, biri adli kontrol ile bırakıldı, biri ise hala yakalanmış değil.  
 
Çocuğun annesi anlattı
 
Tecavüze uğrayan çocuğun ailesinin hikayesi ise oldukça eski. Bundan 12 yıl önce kışın polisler çocuğun ailesinin evine baskın yapar. Baskında polisin yaklaşımlarından dolayı çocuklar çok korkar. Kışın soğuk ve ayazında polisler, ailenin küçük oğlunu dışarı çıkararak karın içine sokar ve çocuk ondan sonra hastalanır. Gözaltına alınan çocuğun babası ise tutuklanır, siyasi faaliyetlerinden dolayı 5 yıl tutuklu kalır. Ailenin hastalanan ve 12 yıl boyunca yatalak olarak tedavi gören çocuğu ise 3 ay önce yaşamını yitirir. 
 
Oğlu hastalanır
 
O dönemi anlatan anne M., eşinden dolayı polislerin evlerine baskın düzenlediğini söyleyerek şunları dile getiriyor: “Eşim kimseyi öldürmedi, zarar vermedi. Eve baskın düzenlediklerinde oğlumu dışarı çıkarıp karın içine koyduklarını gördüm. Eşimin hiçbir suçu yoktu. Oğlumdan ne istediler? Onların bu yaptıklarından 7 gün sonra oğlumun titrediğini ve anlamsız sözler ettiğini gördüm. Onlardan korktuğu için böyle oldu. Çocuğumun korkudan böyle olduğunu söyledi Kürt doktorlar. Oğlumun psikolojisi bozuldu. Erzurum’da hastaneye götürdüm ancak kabul etmediler. Doktorlar orada teşhis koyamadı. Daha sonra Ankara’ya götürdük, burada epilepsi teşhisi konuldu. Bana beynindeki hücrelerin öleceğini söylediler. Oğlum yatakta günden güne eridi. Oğlumun böyle bir hastalığı yoktu, ne yapacağımı bilmiyordum ve 3 ay önce de yaşamını yitirdi.”
 
Şantaj ve ölüm tehdidi
 
Çocuğunun tecavüze uğramasına ilişkin de M., eşi ile birlikte hastanede çocukları ile ilgilendiklerini, o dönemde bu olayın yaşandığını söylüyor.  Faillerin bunu çok planlı yaptıklarını belirten M., şöyle diyor: “Ben işteydim. Oğlum da eve gelmişti ve evde birilerinin olduğunu görmüş. Eve hırsız girdiğini sanmış. O eve girdiğinde bu kişiler pencereden kaçıp gidiyorlar.  Oğlum içlerinden birini arkadan görüyor. Kızım da çok korktuğu için evden kaçıp emniyete gitmek istemiş. Kızım ardından bunları bana telefonda anlattı. Emniyete gitmek istediğinde ona tecavüz edenler tehdit ediyorlar.  Kızıma gel seninle konuşalım demişler. Kızım eğer gitseydim beni öldürebilirlerdi diyor. O kişiler yaklaşık bir saat mahallede kalıyor. Tecavüz edenlerden Vedat isimli kişi kızımın peşine düşüyor, emniyette isimlerini vermemesi için. Kızım bu yüzden onlardan saklanıyor ve bir şekilde emniyete gidiyor. Yaklaşık bir saat kızımı aradık ancak bulamadık. Kızım evimize girenleri şikayet etti. Ailelerinin de bu durumdan haberi olabilir. Bu kişiler oğlumu kandırıp çarşıya çağırıyorlar ve kendileri de gelip kızıma tecavüz ediyorlar, tehdit ediyorlar. Kızımın görüntülerini çekip onunla tehdit ediyorlar. Kızım bu yüzden bize söyleyemiyor. Yine evimizdeki paraları da çalmışlar. Bu kişiler sürekli evimizi gözetlemişler.” 
 
‘Bizi sürekli izlemişler’
 
Çocuğuna hem tecavüz edildiğini hem de fuhuş yaptırıldığını söyleyen M., kızının buna karşı çıkmasından dolayı da sürekli tehdit edildiğini kaydediyor. M., “Kızım aileye zarar verirler diye korkuyor. ‘Eğer söylediklerimizi yapmazsan küçük kardeşine uyuşturucu veririz’ demişler. Ancak bunu emniyette söylememişler. Sürekli bizi izlemişler. Ben oğlum için hastaneye gittiğimde beni takip ediyorlar. Kızım korkudan kapıları kilitliyor, ancak onlar bir şekilde odaların pencerelerinden içeri giriyor. Tehditle kızımı başka yere götürüyorlar ve zorla fuhuş yaptırmışlar. Onur ve Vedat isimli kişiler beni her gördüklerinde nereye gidiyorsun diye soruyorlardı. Ancak ben bunu yaptıklarını bilmiyordum. Kızıma uyuşturucu da vermiş olabilirler. Kızım hiçbir şey içmiyordu, psikolojisi bozulmuştu. Sürekli olarak Esra Erol’un programını izliyordu, bir çare arıyordu sanki. Oğlum hasta olduğu için hiç fark edemedim ben. Kızımı zorla 3 büyük kişinin yanına götürmüşler. Kızım onları tanımıyor ama” sözlerine yer veriyor. 
 
Başkalarına da tecavüz edilmiş iddiası
 
Faillerin mahallede aynı zamanda uyuşturucu da kullandıklarını ifade eden M., “Bu kişiler sürekli mahalleye baskı yapıyorlardı. İnsanların evine girip hırsızlık yapıyorlardı. Onur ve Alican sürekli uyuşturucu kullanıyordu. Duyumlarımıza göre bu kişiler başka çocuklara da tecavüz etmişler. Ancak üzeri örtüldü. Mahalledeki herkes bunlardan korkuyordu ve seslerini çıkaramıyordu. Aileleri bunlara sahip çıkmadığı için benim çocuğunum başına bunları getirdiler. Onlar her olayın içinde. Bir aydır bu olayı öğrenmiş bulunuyoruz. Baktığımızda birçok kişi var ve bize göre çok uzun süredir yaşanmış” diye ekliyor. 
 
Koruma altındaki çocuğa şiddet
 
Olayın açığa çıkmasından sonra çocuğun koruma altına alındığını söyleyen M., daha sonra görmediğini söyleyerek, şöyle devam ediyor: “Devlet çocuğu koruyacağız dedi. Kızımı görmemize, konuşmamıza izin vermediler. Kızım yurtta iken, Murat’ın kardeşi yurdun etrafında dolaşmış. Bazı insanları yurda sokmuşlar. Kızım yurtta şiddet görmüş. Kızım arayıp o insanların sürekli yurdun etrafında olduğunu söyledi. Yurtta da kızımı tehdit edip ifadesini geri çekmesini istemişler. Ailenle oturup konuşalım demişler. Ancak kızım bunu kabul etmiyor. Kızımı yurda götürdükleri akşam 4 kişi ona saldırmış ve şiddet uygulamış. Kızım beni aradığında her yanının morardığını ve darp raporu aldığını söyledi. Bunu yurt yetkililerinden birine söyledim, bildiğini söyledi. Bu olaydan sonra kızımı başka bir kentteki yurda götürüyorlar. Bana telefon ettiğinde tüm bunları anlattı. Bundan dolayı biz buradaki yurdu şikayet ettik. Devlet kızımızı görmemize izin vermedi. Ama onlar nasıl yurda ulaşabiliyor? Devlet kızımı nasıl korudu? Yurdun adı kötüye çıkmasın diye olayın üzerini örtüyorlar. Ben devlete mi kızıma mı inanayım? Kaç kez kızımı aradım konuşmak için ama izin vermediler.”
 
‘Tüm kadınlar ayağa kalksın’
 
Olayın takipçisi olacaklarını ve peşini bırakmayacaklarını kaydeden M., “Onlardan bir kişi şu an kayıp, kaçmış. Kimileri onun Bakü’ye kaçtığını, kimileri de İstanbul’a kaçtığını söylüyor. Bir kişiyi de bıraktılar. Neden bunları tutuklamıyorlar? Herkesin bu tür olaylara karşı ses çıkarmalarını istiyorum. Bize destek versinler. Iğdır’da böyle olaylar yaşanıyor. Herkesin bize destek vermesini istiyorum. Tüm kadınlar ayağa kalksın ve bana destek versin” çağrısı yapıyor. 
 

Etiketler:

Okumadan geçme!