‘Jin jiyan azadî çığlığı doğduğu topraklara geri dönüyor’

  • 09:01 14 Nisan 2024
  • Siyaset
 
Melek Avcı
 
ANKARA -31 Mart seçimlerinin sonuçlarını değerlendiren gazeteci Negin Sheikholislami Vatanî, “jin jiyan azadî” sloganının doğduğu topraklara  geri döndüğünü belirterek, “DEM'in zaferi ulus devletin ataerkil otoritesine karşı kazanılmış bir zaferdir” dedi. 
 
31 Mart yerel seçimlerinde ortaya çıkan sonuçlar tartışılmaya devam ediliyor. Seçimlerde kadınların temsiline ilişkin Halkların Eşitlik ve Demokrasi Parti’nin (DEM Parti) yaklaşımı ve kazandığı tüm belediyelerin eşbaşkanlık ile yönetilecek olması ise seçimlerin en önemli sonuçlarından.  DEM Parti’nin kadın özgürlükçü çizgisi karşısında Elîh’te HÜDA-PAR adayı ile yarışan Gülistan Sönük’ün büyük oy farkı ile elde ettiği başarı dünya basınında da yer alarak Kürt kadın hareketinin geldiği aşamayı gösterdi.  Seçim zaferi “jin jiyan azadî” sloganı ile her yerde kutlanırken, Rojhilat’ta, Rojava’da, Avrupa’da dünyanın dört bir yanında bu felsefenin sahibi PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın paradigması tartışılıyor.
 
 Rojhilat’ta bulunan gazeteci ve aktivist Negin Sheikholislami Vatanî ile Kürt kadın hareketinin mücadelesi ve seçim sonuçlarına etkisini konuştuk. 
 
“Bu, hiçbir erkek otoritenin herhangi bir gerekçeyle kadınları öldüremeyeceği anlamına geliyordu; bu, kadınların yaşam olduğu ve kadın özgürlüğü olmadan yaşamın ve toplumun hiçbir anlamı olmadığını ifade ediyordu.”
 
*Bu yıl tüm dünya 8 Mart'ı ve Newroz’u Kürtçe "jin jiyan azadî" ile kutladı. Kürt kadınların bu sloganının dünyanın her yerinde haykırılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
“Jin jiyan azadî”, Kürt savaşçı kadınların Kandil dağlarının bağrından attıkları bir sloganken, bugün İstanbul sokaklarında öldürülen kadınların tabutunu şerefle taşıyan kadınlar bu sloganı savaşçı yoldaşlarından ödünç almıştır. Kandil'deki savaşçı kadınlar ataerkil ulus-devlet sistemi ve zihniyetinin kurbanı kadınların tabutlarını omuzlarına alıp ebedi hayatlarına yolucularken “jin jiyan azadî” diye haykırdı. Bu, hiçbir erkek otoritenin herhangi bir gerekçeyle kadınları öldüremeyeceği anlamına geliyordu; bu, kadınların yaşam olduğu ve kadın özgürlüğü olmadan yaşamın ve toplumun hiçbir anlamı olmadığını ifade ediyordu. 1995 yılında Kürdistan Bölgesi'nden Suriye'ye Sayın Öcalan'ı ziyarete giden yaşlı bir hikâyeci olan Panjavinli Muhammed Emin Pinjavini'den bahsetmek istiyorum. Sayın Öcalan'ın bulunduğu kampları şöyle anlatıyordu; zaman zaman Sayın Öcalan'ın kadınlardan ve yaşamdan bahsettiğine şahit oldum. Kadın arkadaşlarla sohbetlerinde sık sık Gen Vejian'ın sözüne vurgu yapıyor ve bu sohbetlerin birinde diyor ki, “eğer bu yaşamı taşımak istiyorsan eğer irade sahibi olmak istiyorsan, bunu özgürlüğü elde ederek yapabilirsin.” Bir kadın arkadaş kalktığında şöyle diyor, "Apocu gelenekten gelen erkek demek: kadın, yaşam özgürlük."  Sayın Öcalan tebessüm ediyor ve gülerek diyor ki: "Evet kadın, yaşam, özgürlük." Yani bu slogan PKK'de var olan bir felsefeydi ve Sayın Öcalan bu felsefe ve paradigmadan yola çıkarak özgür kadınlar yetiştirmeye çalıştı, elbette Sayın Öcalan’ın yanında Sakine gibi öncü kadınlar ve “jin jiyan azadî”nin anlamını ortaya koyan birçok kadın vardı.
 
 “Newroz’u yasaklanan, özgürlüğü elinden alınan, sermayenin ve devlet merkezli olanın baskı ve otoritesinin altında gücü ellerinden alınan bir Kürt kadın için bazen kelimelerin bu hareketleri, bu eylemleri anlatmaya yetmediği yer burası.”
 
* Kadınlar bu sloganı dünyanın her yerinde duyurmayı nasıl başardı, nerede başladı?
 
Sayın Öcalan'ın liderliğini yaptığı Kürdistan İşçi Partisi, kadın özgürlük mücadelesinin radikal hareketlerinden biridir. Sayın Öcalan, tarihin ilk tutsak ve köleleştirilenleri olarak kadınları tanımlamış ve ardından 1998 yılında kadın kurtuluş ideolojisini sunarak, "Kadınlar özgürleşmedikçe toplum özgürleşmeyecektir” demiştir. Özgürlük aynı zamanda PKK'nin toplumsal cinsiyet alanındaki önemli anahtar kelimelerinden biridir; aslında kadınların özgürleşmesi, onların siyasi ve silahlı mücadelede seferberliğinin ardındaki temel fikirdi ve PKK'nin düşüncesindeki yeri, kadınların özellikle kapitalizm, devlet ve ataerkillikle ilişkili tahakküm ilişkilerinden kopup özgürleşmesiydi. Bu nedenle Kürtlerin Partisi Halkın Demokrasi Partisi’nin (HADEP) 1997 yılında İstanbul'da düzenlediği ilk kadın konferansında "Özgür kadın, özgür ülke" sloganı büyük önem kazandı. Gerçi bu üç kavram hali hazırda doksanlardan bu yana PKK'nin ideolojisinin merkezi bir parçasıydı. Sayın Öcalan, 2013 yılında yazdığı bir mektupta kadının yani ‘jin’in gücüne vurgu yapmıştı. "Yüce bir yaşam" arayışında olan ve “Kadının özgür olmadığı toplum, özgür olamaz”la özgür bir toplum yaratmayı amaçlayıp, bunu Orta Doğu'daki kadın devrimi için "sihirli bir formül" olarak nitelendiriyor ve ona göre bu felsefenin Rojava'daki, Orta Doğu’daki ve tüm dünyadaki kadın hareketinin ön saflarında yer alması gerekiyor. Bu tarihten itibaren Rojava ve Bakur'da, ardından Kürdistan'ın diğer parçalarında, hatta Latin Amerika, Avrupa ve Amerika'nın birçok şehrinde bu slogan ciddi bir şekilde duyulmaktadır. Sema Yüce gibi bir kadın bedenini ateşe verip "Beynimi, yüreğimi ve bedenimi 8 Mart’tan 21 Mart’a ulaşan ateşten bir köprü yapmak istiyorum bedenimin ateşiyle bu iki günü hem kadınlar hem de biz Kürtler için kutluyorum" dediğinde bunu bir kez daha görmüştük. Açıkça belirteyim, Newroz’u yasaklanan, özgürlüğü elinden alınan, sermayenin ve devlet merkezli olanın baskı ve otoritesinin altında gücü ellerinden alınan bir Kürt kadın için bazen kelimelerin bu hareketleri, bu eylemleri anlatmaya yetmediği yer burası. “Jin jiyan azadî” bu iki özgürlüğe ulaşmanın tek ışığıdır.
 
“Sayın Öcalan’ın felsefesi her yere ulaştı, onun mücadelesi uluslararası anlaşmalara, sözleşmelere hayır diyerek meydan okumak demekti. Tüm sınırlar anlamını yitirdi, sınırın hiçbir anlamı yok.”
 
*PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın felsefesi bugün dört parça Kurdistan'da yankı buluyor. Geçtiğimiz haftalarda Türkiye'de yerel seçimler gerçekleşti ve her ilde kadın adayı olan DEM Parti kadınlarla büyük başarı elde etti? Buna ilişkin ne söylersiniz?
 
Bu zafer biz İran’da yaşayanlar için çok mutluluk verici, çünkü Sayın Öcalan ve onun kurtuluş hareketi artık Türkiye'den ibaret değil, Sayın Öcalan’ın felsefesi her yere ulaştı, onun mücadelesi uluslararası anlaşmalara, sözleşmelere ‘hayır’ diyerek meydan okumak demekti. Doğu Kürdistan'da insanlar sokaklara döküldü. Aynı zamanda İran'da Kürdistan sokaklarında da çok sayıda protesto yapıldı. Bu protestoların neden İran hükümeti tarafından bastırıldığını biliyorsunuz çünkü Kürt düşmanlığında birlik olmaları gerekiyor. Türkiye Kürdistan’ı da bu eylemlere destek verdi ve bu değerliydi çünkü İran'daki Kürt halkının da Türkiye'de tutulan liderleri için yaptıkları protesto, Sykes-Picot Anlaşmasını göz ardı ederek bu uluslararası anlaşmaları ayaklar altına alıyordu. O zamandan bugüne, Rojhilat’ta bulunan benim için, Bakur’da, Rojhilat’ta ve PJAK'ta hayatını kaybeden Delkhawaz gibi biri için tüm sınırlar anlamını yitirdi, sınırın hiçbir anlamı yok. Erdoğan ve AKP’ye karşı kazanılan zafer bizim açımızdan sevindirici olsa da, diğer taraftan her türlü adaletsizliğe, her türlü teokratik ve otoriter sisteme karşı ayakta duruyor ve mücadele ediyoruz. DEM'in zaferi, ulus devletin ataerkil otoritesine karşı kazanılmış bir zaferdir.
 
 “Batman yani Bakur Kürdistan'ında seçim zaferi olarak atılan "Jin jiyan azadi" çığlığı, bu slogan ne mutlu ki Bakur Kurdistan şehirlerine yani doğduğu yere geri dönüyor. Bu Sayın Öcalan'ın kadınlara verdiği sözdü. Yirmi birinci yüzyıl kadınların özgürlük yüzyılıdır. Öyle olacak.”
 
* İktidar ve Hizbullah uzantılarının eşbaşkanlığı sürekliği hedefe koyduğu kentte genç bir kadın olan Gülistan Sönük seçimlerde en fazla oy oranı ile seçilen belediye başkanı oldu. Halkın zafer sloganı ise ‘jin jiyan azadî’ oldu. Buna dair ne düşünüyorsunuz?
 
Öncelikle sizi bu zaferden dolayı hem bir Kürt olarak hem de bir özgürlük direnişçisi olarak tebrik ediyorum; hem Rojhilat’taki kadınları hem kendimizi hem de sizi ve Türkiye'deki tüm özgürlük direnişçilerini tebrik ediyorum. Kürdistan kurtuluş hareketinde kadınların yıllardır farklı siyasi, kültürel, sosyal ve hatta ekonomik alanlarda mücadele ederek elde ettiği bu zafer, Türkiye'deki Kürt ve solda direnen kadınların neredeyse yarım asırlık mücadelesinin sonucudur. Batman yani Bakur Kurdistan'ında seçim zaferi olarak atılan "Jin jiyan azadî" çığlığı, bu slogan ne mutlu ki Bakur Kurdistan şehirlerine yani doğduğu yere geri dönüyor. Ancak Kürt kadınların tarihi mücadelesi ve demokratik toplum çabalarının yanı sıra, Erdoğan'ın son dönemdeki tepkileri, Gazze ve Filistin halkına yönelik soykırıma karşı söylediği yalanlar ve İsrail'le işbirliği de son olayların bir başka yönüydü. Efrin’in işgali ve saldırı, Rojava'nın ekonomik altyapısı ve Rojava halkına yapılan soykırım, Erdoğan ve partisi AKP’nin yaptıklarının bir diğer yüzüydü, tüm bunlar Erdoğan ve partisinin sahteliğini ve diktatörlüğünü gösteriyordu. Tüm bunlara karşı kadınlar çevre ve cinsiyet eşitliği mücadelesi veriyor ve bu Sayın Öcalan'ın kadınlara verdiği sözdü. 21’inci yüz yıl kadınların özgürlük yüzyılıdır. Öyle olacak.
 
“Orta Doğu'yu tüm bu savaşlardan kurtarmak için ideolojik farklılıklara bakılmaksızın el ele verebilme sırası biz kadınlara geldi. Orta Doğu'da barışı gerçekleştirelim diye, Sayın Öcalan'ın tezlerinden biri olan “jin jiyan azadî” ve demokratik konfederalizm felsefesine uymadan bu mümkün olmaz.”
 
* Son olarak jin jiyan azadî felsefesini oluşturan ve topluma sunan Abdullah Öcalan ve bunu yaşamsallaştırmak için mücadele eden kadınlara ne söylersiniz?
 
Sayın Öcalan’ı bir kez daha tebrik etmek gerekir, onu büyük bir düşünür olarak görüyorum, kendi içindeki egemen erkeği öldüren, insanı sermayenin sömürüsünden ve boyun eğmekten kurtarmak için çalışan biri. Avukatlarıyla görüşemiyor ama ona şunu söylemek isterim; liderim sizi tebrik ediyorum, bu zorlu yolda sizinle birlikte yürüyen kadınlara elbette daha gidilecek çok yol var ama ilk çığlığı siz verdiniz, biz de o çığlığı yeniden haykırmaya çalışıyoruz ve tekrar ve tekrar “jin jiyan azadî” diyoruz. Bu slogan sadece bir şarkı değil, yaşamın derin bir yansımasıdır, Sayın Öcalan'ın yoldaşlarıyla birlikte hayata geçirebildiği bir felsefedir. PKK hareketi içindeki ataerkil zihniyete karşı da inatla direnen ve bu noktaya gelene kadınlar, şimdi Orta Doğu'yu tüm bu savaşlardan kurtarmak için ideolojik farklılıklara bakılmaksızın el ele verebilme sırası biz kadınlara geldi. Orta Doğu'da barışı gerçekleştirelim diye, Sayın Öcalan'ın tezlerinden biri olan “jin jiyan azadî” ve demokratik konfederalizm felsefesine uymadan bu mümkün olmaz. Orta Doğu'yu kasıp kavuran bunca savaşla baş etmenin yolu biz kadınların direnişi, istikrarı ve koordinasyonundan geçiyor, sermaye merkezli devlete karşı çıkalım. Ve sonuç olarak bugün kampanyamızı zafere ulaştıran tüm kadınları tebrik ediyorum, Hizbullahı Êlih’de mağlup eden DEM Parti Belediye Eşbaşkanı Gülistan Sönük’ü de tebrik ediyorum.
 

Etiketler:

Okumadan geçme!