Suyun ekolojik kullanımı nasıl olmalı?
- 09:03 20 Haziran 2024
- Ekoloji
Pelşin Çetinkaya
AMED - Ekolojik Yaşam Dergisi’nin “Su” konulu çıkardığı 5’inci sayısına dair konuşan ekolojist Çilem Aydın, “Kapitalizmin ve ulus devletlerin her varlığı ticari bir nesneye dönüştürme anlayışını deşifre ederken özgür doğa, özgür toplum anlayışını doğa ile bütünleşik ve dengeli yaşamın nasıl olması gerektiğini duyarlı çevrelerle paylaşmayı esas aldık” dedi.
Ekolojik Yaşam Dergisi, 5’inci sayısını “Su” konusuyla çıkardı. Toplumsal ekoloji perspektifiyle çıkarılan bu sayıda, “Suyun gaspı ve metalaştırılması, “Ekonomik, ekolojik ve Demokratik su yönetimi nasıl olmalı?” konuları yer alıyor.
Ekolojik Yaşam Dergisi’nin çıkan 5’inci sayısına dair ekolojist Çilem Aydın değerlendirme yaptı.
Ekolojik Yaşam Dergisi’nin yani “Kovara Jiyana Ekolojik” Türkiye ve Kurdistan’da ekoloji mücadelesi yürüten tüm aktivistlerin kendini ifade edebileceği ve başta toplumsal ekoloji perspektifi olmak üzere politik ekoloji bakış açısıyla yayın yapan kolektif bir emeğin ürünü olduğunu ifade eden Çilem, “Dergide ilk sayı toplumsal ekoloji, ikinci sayıda yaşanan korkunç depremden ötürü duyarsız kalmamak adına deprem özel sayısı, endüstriyel tarımın getirdiği yıkımı ve ekolojik tarım ve gıda meselesini açtığımız üçüncü sayıda tarım ve gıda krizi dosya konusunu okurla buluşturduk. Dördüncü sayıda enerji meselesini tüm yönleriyle ele aldığımız ve demokratik ekolojik enerji yöntemlerini tartıştık. Bu sayıda ise başta Dicle ve Fırat olmak üzere özellikle Mezopotamya havzasındaki suya müdahale suyun gaspı ve ticarileştirilmesi, suyun başta enerji ve 'güvenlik' bahanesiyle bir sömürgecilik politikasına kurban edilmesi sürecini suya erişemeyen topluluklarda etki yaratmasını, nehir havzalarındaki ekolojik, toplumsal, tarihsel ve kültürel yıkıma dikkat çekmek istedik” sözlerine yer verdi.
‘Yaşamsal varlık olan su ‘kar’ amacı haline geldi’
Çilem, bunların yanı sıra suyun ekolojik, demokratik ve toplumcu bir perspektifle “yönetimi” nasıl olmalı üzerinde yoğunlaştıklarını ifade ederek, “Suyun barajlarla, sayaçlarla ve borulara hapsedilmesi karşısındaki tutumu öne çıkarmaya çalışıyoruz. Bu açıdan suyun özgürleştirilmesi önündeki engelleri, başta ulus-devlet, endüstriyalizm ve liberal düzenden canlı ve cansız ekosistemin temel yaşamsal hakkı olduğuna olan inançla bir perspektif öne çıkardığımıza inanıyoruz. Bu yaşamsal varlığın nasıl bir kâr aracı haline geldiğini sorgulamaya çalıştık. Okurun aklında bir bütünen bunları açığa çıkarmaya çalışırken yine mücadele deneyimleri yol ve yöntemleri üzerine de çeşitli zengin yazılara yer verdik” dedi.
‘Doğayla barışık toplumsal yaşamın mümkün olduğunu göstermeye çalıştık’
Doğaya ve yaşam alanlarına müdahaleyi kendine meziyet sanan iktidar zihniyetine karşı doğayla barışık toplumsal yaşamın mümkün olduğunu ortaya koymaya çalıştıklarını söyleyen Çilem, şunları dile getirdi: “Kapitalizmin ve ulus devletlerin her varlığı ticari bir nesneye dönüştürme anlayışını deşifre ederken özgür doğa özgür toplum anlayışını doğa ile bütünleşik ve dengeli yaşamın nasıl olması gerektiğini duyarlı çevrelerle paylaşmayı esas aldık. Demokrasi olmadan ekolojik olunmayacağı ekolojik olunmadan da demokratik olunmayacağı gerçeğiyle demokratik ekolojik ve kadın özgürlükçü anlayışı yine tüm ekoloji aktivistleriyle örmeyi politika ediniyoruz. Tüm yaşam savunucularını dergimize katkı sunmaya davet ediyoruz. Doğaya ve yaşam alanlarına müdahaleyi kendine meziyet sanan iktidar zihnine karşı bütünlükle doğayla barışık toplumsal yaşamın mümkün olduğunu ortaya koymaya çalışıyoruz.”
Barajların haritaları
Son olarak Çilem, derginin sonunda Mezopotamya havzasındaki su varlıkları üzerine kurulan irili ufaklı barajların haritalarına da yer verdiklerini aktarırken, “Okurlar buna bakarak bölgedeki barajların nerelerde olduğunu tespit edebilirler” dedi.