Medyanın tarihi adımlara ‘bak(amay)ışı’ 2025-11-02 09:08:08   Nazlıcan Nujin Yıldız   HABER MERKEZİ - Özgürlük Hareketi’nin tarihi adımları, sürece olan inancı beslerken yandaş medya barış dilinden ve hakikatten gün geçtikçe uzaklaşıyor. Süreci kazanan-kaybeden anlayışına hapsetmeye çalışan yandaş medyanın elinde, “terörsüz Türkiye” söylemi, nefret ve ayrıştırıcı dilden başka hiçbir şey kalmıyor.   Kürdistan, Türkiye ve Orta Doğu’yu derinden etkileyen Kürt sorunu, 52 yıllık mücadele tarihiyle birlikte çözümün derhal sağlanması gerektiğini gözler önüne sererken Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın, geçmişten bugüne, bu soruna dair ürettiği çözüm perspektifi, bütün dünyaya örnek olacak bir nitelik taşıyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tarafından 27 Şubat tarihinde yapılan Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı, Kürt sorununa ve bu sorunun yol açtığı toplumsal krizlere bir çözüm olarak geliştirildi. Bu çağrının yankıları sürerken toplumun bütün kesimleri sürece destek vererek sorunun ne denli hayati olduğunu bir kez daha gösterdi. Bir yıldır yaşanan süreç içerisinde halkların en önemli talepleri sokaklarda, alanlarda yeniden dile getirildi. Bunlar yaşanırken diğer taraftan halklar, devletin adım atması gerektiğini pek çok kez belirterek çağrılarda bulundu. Geldiğimiz aşamada, neredeyse her gün çeşitli alanlarda dile getirilen talepler, henüz karşılık bulmadı. Ancak Kürt halkı, barışa olan inancını ve Barış ve Demokratik Toplum çağrısını sahiplenmeyi bırakmadı.    Süreç içerisinde birçok tarihi adım atıldı. Abdullah Öcalan’ın tarihi çağrısına karşılık veren PKK, tarihi bir tören gerçekleştirdi. Törenin ardından halkların gözü yeniden devletin atacağı adımlara çevrildi. Akabinde Kürt Özgürlük Hareketi yönetimi, 26 Ekim tarihinde Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne dair Qendîl’de tarihi bir açıklama yaptı. Açıklamada, PKK 12’nci Kongre kararları kapsamında ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın onayıyla Hêzên Parastina Gel (HPG) ve Yekîneyên Jinên Azad-Star (YJA-Star) gerillalarının geri çekilmeye başladığı aktarıldı. Geri çekilen 25 HPG ve YJA-Star gerillası da yapılan açıklamaya katıldı.   Bu açıklama halklar üzerinde büyük bir etki yarattı. Demokratik çözümün sağlanması umudunun büyüdüğü bu yeni tarihi adımla birlikte halklar, Kürt Özgürlük Hareketi’nin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirdiğini, devletin artık somut adım atmasının elzem olduğunu yeniden vurguladı. Süreç içerisinde atılan adımlar ve çeşitli temasları elbette çok önemli ancak barışın sağlanması yalnızca iki tarafa indirgenen temaslardan ibaret değil. Türkiye ve Kürdistan halklarının, demokratik inşa sürecine birlikte katkı sunması, barışın sağlanması için oldukça önemli. Bunun için de özellikle süreçte önemli bir konumda yer alan medyanın, konuya hassas ve toplumsal bir yönden bakması gerekir. Fakat yandaş medyanın bakış açısının ne bu süreç içerisinde ne de geçmişte toplumun yararına çalıştığı söylenemez.   Medyanın ‘kazananı’ kim?   Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tarafından yapılan tarihi çağrının ardından bu yana, konuya dair haberlerinde barış dilinden uzak söylemlerine devam eden yandaş medya, süreci “terörsüz Türkiye hedefine” sıkıştırdı. Toplumsal kazanımlardan ziyade, iktidarın “biz kazandık” gibi gerçeklikten uzak söylemlerine odaklanan yandaş medya, Kürt Halk Önderi’nin, Kürt Özgürlük Hareketi’nin ve Kürt halkının büyük katkısını görmezden gelerek veya çarpıtarak barış umudunu, kazanan-kaybeden anlayışıyla yok etmeye çalıştı. Son olarak Kürt Özgürlük Hareketi’nin tarihi adımını, ucuz anlatımlarının malzemesi haline getirmeye çalışan yandaş medya, yine toplumun değil, iktidarın çıkarlarına hizmet etti. Halkların büyük bir heyecanla karşıladığı tarihi açıklama ile ilgili yapılan haberler, yine düşmanlık, nefret ve manipülasyonla yapıldı.   Medyanın devam eden ayrıştırıcı dili   Yandaş medyanın konuya dair yaptığı bütün haberlerde, nefret dili hâkim oldu. Sürece rağmen ayrıştırmaya devam eden dilinden vazgeçmeyen yandaş medya, sürece büyük katkı sağlayan adımları basitleştirmeye çalıştı. Anadolu Ajansı, tarihi açıklamaya dair yapılan haberi şu başlıkla servis etti: Terör örgütü PKK'dan "Türkiye’den çekilme" kararı. Haber içeriğinde ayrıştırıcı dil terk edilmedi ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin yaptığı açıklamaya yer verilmedi. Milliyet’te yer alan haberde ise atılan adım, “terörsüz Türkiye sürecinde tarihi adım” olarak yer aldı. Devletin somut adım atmadığı süreçte, Kürt Özgürlük Hareketi’nin attığı somut adımlar, devlete mal edildi. Haberde yine yapılan önemli açıklamalara yer verilmedi.   Yandaş medyanın odağı   Yeni Şafak ise konuya dair yapılan iki farklı haberi şu başlıklarla servis etti: “PKK: Türkiye’den çıktık”, “Terörsüz Türkiye sürecinde yeni adım: Terör örgütü PKK'dan 'çekilme' açıklaması”. Yandaş medyanın bütün haberlerinde yalnızca PKK’nin geri çekilmesine vurgu yapıldı. Hareket tarafından yapılan açıklamada dikkat çekilen noktalar, görmezden gelindi. Bu dilin tercih edilmesinin elbette yandaş medya için bir anlamı var. İktidarın çıkarları doğrultusunda hareket eden yandaş medya, tercih ettiği dil ile odağı Kürt sorunun çözümüne değil, iktidarın “kazanan taraf” olmasına çevirmeye çalıştı.   Söylemde çıkar, düşüncede çelişki hedefi   Yine Yeni Şafak tarafından konuyla alakalı yapılan haber başlığında şu ifadeler yer aldı: “PKK’nın Türkiye’den çekildiği açıklamada dikkat çeken detay: Ne denilmek istendi?”. Kürt Özgürlük Hareketi’nin, sürecin başladığı andan bu yana yaptığı bütün açıklamalar, en şeffaf haliyle anlatılmak isteneni aktardı. Ancak yandaş medya tarafından yapılan haberlerde “ne denilmek istendi” gibi ifadeler, toplumun konuya dair fikir ve düşüncelerinde çelişki yaratmayı hedefliyor. Haber içeriğinde, diğer haberlerde olduğu gibi yalnızca “çekilme kararına” vurgu yapılırken açıklamada yer alan, “12. Kongre kararları temelinde, Öcalan'ın onayıyla Türkiye'deki tüm güçleri geri çekme işlemini başlattık. Bu güçlerden bazıları şu anda burada ve bu açıklamaya bizzat katılıyor. Sınır hattında olası provokasyonlara açık alanlarda da benzer önlemler alıyoruz" ifadelerinin “dikkat çekici” olduğu belirtildi.   Yandaş medyanın, iktidarın çıkarı uğruna toplumsal kazanımları hedef alan haberlerine karşılık, barış dilini ören ve tüm saldırılara rağmen hakikatin izini süren özgür basın, sürecin gerçek anlamıyla demokratik topluma evirilmesi yönünde mücadelesine devam ediyor.