Rahatsız ettikleri erkek egemen sistemin hedef aldığı kadınlar (4)
- 09:12 4 Mart 2019
- Dosya
Failleri 10 yıl sonra açığa çıkan suikast
Dilan Babat
ANKARA - Pakistan'daki erkek egemen tahakküme karşı ülkenin ilk kadın başbakanı seçilen Benazir Butto, dünyaya gözlerini açtığı Pakistan'ın bütün çocukları için göze aldığı mücadelesinden hiç vazgeçmedi.
Kadın mücadelesi tarihi, kendilerini bekleyen belirsiz geleceğe cesaretle yürüyen kadınların tarihidir. Yaşamın tüm alanını bir baştan bir başa saran erkek egemen tahakkümü kırmak için tarihin farklı zaman aralıklarında yola çıkan kadınlar geleceğe hep bir iz bırakır. Tarihte bu mücadele karşısında çoğu kez çaresiz kalan derin devletlerin başvurduğu suikastlarla çok sayıda kadın hedef alındı. Yaşanılan suikastlar tarihin karanlık yüzünü gösterirken, çok sayıda kadın direnişçi ve aktivist dünyanın birçok yerinde farklı şekillerle suikasta uğradı. Suikast sonucu yaşamanı yitiren kadınlardan biri de Pakistan’ın ilk kadın başbakanı Benazir Butto. Pakistan’da iki kez başbakanlık yapan Benazir Butto, sürgünde geçirdiği 8 yıldan sonra döndüğü ülkesinde uğradığı suikast sonucu yaşamını yitirdi. Benazir’in ölümünde erkek devletin katliamcı yüzü bir kez daha kendini gösterdi. Suikast 10 yıl sonra aydınlanırken, arkasında ise Pakistan Taliban’ı çıktı.
Benazir Butto kimdir?
Pakistan Başbakanı Zülfikar Ali Butto’nun en büyük çocuğu olan Benazir, 21 Haziran 1953 tarihinde Pakistan’ın Sind eyaletinin merkezi olan Karaçi de dünyaya geldi. İlköğrenimini Karaçi’de gören Benazir, üniversite eğitimi için Amerika Birleşik Devletlerine gitti. Benazir, Harvard ve Oxford üniversitelerinde eğitim gördü. Benazir, Harvard üniversitesini Hindistan'ın Doğu Pakistan'a asker gönderdiği ve babasının Batı Pakistan Savunma Bakanı olarak Birleşmiş Milletlerde temaslar kurmak üzere New York'a gitmek zorunda kaldığı 1971 yılında bıraktı. Ardından New York'ta babasının yardımcılığını yaptı.
Pakistan’ın ilk kadın başbakanı
Oxford Üniversitesi’ni bitirdikten sonra Pakistan’a geri döndü. Babasının tutuklanıp idam edilmesinden sonra ev hapsine mahkum edildi. 1984 yılında yurt dışına çıkmasına izin verilmesiyle, Büyük Britanya’ya taşındı ve orada sürgünde babasının parti liderliğini yaptı. Askeri cuntanın şefi Ziya Ül Hak’ın 1988’de ölümünden sonra Pakistan’da 1977 yılından beri ilk kez serbest seçimler yapıldı. 19 Kasım 1988 tarihinde Ulusal Parlamento’da büyük bir oranda oy alarak, seçimleri kazanan Benazir, ilk kez bir Müslüman ülkenin kadın başbakanı oldu. 2 Aralık’ta başbakan olarak göreve başladı. İlk kadın başbakan olan Benazir, hükümet tarafından sürekli görevden devrilmesi için üzerine birçok oyun oynatıldı. Bunlardan bir tanesi de yoğun yolsuzluk suçlamaları altında kalan hükümet 20 ay kadar sonra askeri güçlerin desteğindeki devlet başkanı Gulam İshak Han tarafından yeni seçimlere gidileceği gerekçesiyle devrildi. Seçimlerden sonra yeni kurulan hükümet, yeniden seçime gitti ve 1993 yılında yapılan seçimde Benazir yeniden seçildi.
Ardı ardına kesilmeyen askeri darbeler
Benazir’i bir türlü kabul etmeyen hükümet, sürekli eleştirilerin olduğunu belirtti. Eleştirilerin başlıca kaynağı Benazir’in ulusal reformlar sonucu politik güçlerini yitirmeye başlayan Pencap bölgesindeki zengin toprak sahipleri ve bu bölgenin seçkinleriydi. Benazir, eski feodal yapıya karşı mücadele ederek, bu yapının Pakistan’ın stabilizasyonu önündeki engel olarak gördüğünü belirtti. Halk tarafından en önemlisi de kadınlardan tarafından benimsenen Benazir’in önünde tek engel ise erkek devletti. Başbakan olduğu sıralarda Benazir’i kabul etmeyen devlet, 1999 yılında Pervez Müşerref’in liderliğinde askeri darbe gerçekleştirdi.
Taliban suikastı sonucu Benazir öldürüldü
Askeri darbeden sonra Pakistan’ı terk etmek zorunda kalan Benazir, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai kentine yerleşti. Benazir’i kabul etmeyen ve askeri darbeyi gerçekleştiren Pervaz Müşerref, Benazir’i hedef olarak başbakanların en fazla iki dönem görev yapabilecekleri yolunda bir anayasa değişikliğine gitti. Bir süre Dubai’de kalan Benazir için 2007 yılında yeniden başbakan olma olasılığı doğdu. Seçim çalışmaları için kendi topraklarına yani Pakistan’a dönüş kararı alan Benazir’e karşı El Kaide örgütü sürekli tehditlerde bulunmaya başladı. Bunun üzerine dönüşünü ertelemesini isteyen Pervaz Müşerref, Benazir’in yüksek mahkemesinin kendisine ilişkin af istemi kararını beklemesini istedi. Mahkeme kararını beklemeyen Benazir, 18 Ekim 2007 gecesi, 8 yıllık sürgünden sonra Pakistan’a geri döndü. Ülkesine geri dönen Benazir, Pakistan’da büyük bir coşkuyla karşılandı. Karşılama törenin de Benazir, bombalı bir suikast sonucu öldürüldü. Saldırıda ayrıca 130 kişi de yaşamını yitirdi.
Suikastın arkasında Pakistan Talibanı ve El Kaide
Benazir’in ölümü üçüncü kez başbakan olmaya niyetlendiği sırada gerçekleşti. Suikast Pakistan’da geniş bir sivil ayaklanmaya yol açtı. Benazir’in destekçileri sokaklara çıkarak, yolları kapattı. Ayaklanmanın en büyük sebeplerinden biri de suikastı gerçekleştirenlerin bir an önce yargı önüne çıkarılmasıydı. Benazir’in öldürülmesinden sorumlu olarak siyaset hayatında en çok eleştirdiği ve karşısında durduğu İslam Taliban örgütü ve askeri darbe sonucu hükümete gelen Pervaz Müşerref görüldü.
Davada ismi geçen teker teker öldürüldü
Benazir’in suikastının arka perdesi karanlık yüzünü korurken, olayda adı geçen birçok kişi ise bilinmeyen nedenlerden kaynaklı ölü bulunuyordu. Benazir’in korumaları ise 22 Temmuz 2008’de evinde ölü bulundu. Benazir’in dosyasını inceleyen savcı Chaudhry Zülfikar Ali de 2013 yılında islamabad’daki evinin önünde motosikletli saldırganların açtığı ateş sonucu öldü. Benazir dosyasında herhangi bir ilerleme kaydedilmezken, dosyadan sadece iki polis delileri karartmadan ceza aldı. Diğer Taliban yöneticileri ise farklı yerlerde üst düzey görevler alırken, derin devlettin nasıl işlendiği Benazir suikastıyla bir kez daha kendini gösterdi. 10 yıl sonra Pakistan Talibanı ilk kez suikastın sorumluluğunu üstlendi.
İnsan hakları ödülü
Benazir’in ölümünden sonra devlet başkanı Pervez Müşerref, ülkede 3 günlük yas ilan etti. Benazir Butto’ya ölümünden bir yıl sonra Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 5 yılda bir verilen İnsan Hakları Ödülü verildi.
Benazir’in kaleme aldığı son yazısı
Benazir’in Pakistan’a dönmeden önce kaleme aldığı yazıda kendisine yönelik tehditleri ve öldürüleceğini yazmıştı. Benazir’in tüm tehditlere rağmen ülkesine dönerken kaleme aldığı son yazısında kararlığını şöyle anlatıyordu: “2007’de beni Pakistan’da bekleyen belirsiz bir geleceğe dönmeye hazırlanıyorum. Sadece kendim ve memleketim için değil bütün dünya için söz konusu olan tehlikeleri çok iyi biliyorum. Tutuklanabileceğimi düşünüyorum. Ülkeme indiğimde hava alanının pistinde beni vurabileceklerini biliyorum. Her şeyin ötesinde El- Kaide beni kaç defa öldürmeye kalktı. Bu kez, öylesine nefret ettikleri demokratik seçimler için mücadele etmek üzere sürgünden döndüğümde neden gene buna kalkışmasınlar. Fakat yapmak zorunda olduğum şeyleri yapacağım ve Pakistan halkına, demokrasiye duydukları hasreti paylaşmak için yanlarında olma konusunda verdiğim sözü yerine getirmek için ülkeme dönmeye kararlıyım. Pakistan’ın bütün çocukları için bu riski göze alıyorum.”
YARIN: Ekim Devrimi'nin ismi Rosa Luxemburg