Akdeniz ve Ege’de ekolojik yıkım ve rant ile geçen 10 yıl

  • 11:35 3 Haziran 2021
  • Ekoloji
 
Melike Aydın 
 
HABER MERKEZİ - Akdeniz ve Ege Bölgesi’nde erkek egemenliğinin doğa talanının şahitliğiyle geçen son 10 yılda yükselen ekoloji mücadelesinde öncülüğünü özgürlük mücadelesiyle birleştiren kadınlar yapıyor.
 
Doğada var olan her varlığı eşyaya dönüştürmek isteyen ataerkil kapitalist sistem canlılığı yok etmeye devam ediyor. Modern çağın sisteminin bir parçası olan Türkiye de sürekli genişlemeyi hedefleyen neoliberal politikalar doğrultusunda sermayedarların çıkarlarına yönelik yasal düzenlemeler yapıyor, enerji şirketlerine teşvikler, imtiyazlar tanıyor, mega projelerle yaşam alanlarını kısa süreli kâr alanlarına çeviriyor. Fakat buna karşı yurttaşlar da havasına suyuna toprağına sahip çıkmak için direniyor. Bu direnişlerin en önünde doğal yaşam kültürünün taşıyıcısı kadınlar yer alıyor. 
 
5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla Ege ve Akdeniz Bölgesi’nde iktidarın son 10 yıllık politikalarına ve her iki bölgede yaşanan ekolojik yıkıma dikkat çekiyoruz. 
 
Akdeniz ve Ege Bölgesi’nde en can yakıcı sorunlardan biri olan termik santraller ile ilgili çalışma yürüten İkizköy Çevre Komitesi gönüllüsü Deniz Gümüşel ile konuştuk. 
 
Santralin kârı için 25 yıl daha çalışması öngörülüyor
 
Avrupa İklim Eylem Ağı çalışmasına göre 1979’da Muğla’nın Milas ilçesinde Yeniköy ve Kemerköy ile Yatağan Termik Santralleri’nin AB standartlarında çalıştırılsa da 25 yıl sonra 5 bin 300 kişi erken yaşta hayatını kaybedecek. İklim Eylem Ağı’nın yaptığı modellemeye göre santrallerin 35 yıl çalışması halinde, astım, KOAH, kanser gibi hastalıklar nedeniyle insan ömrü kısalacak.  Deniz, 2014 yılında 2,6 milyar dolara devletin YK Enerji’ye sattığı santrallerin kar etmesi için en az 25 yıl çalışması gerektiğini ifade ediyor. Deniz, “Sözleşmelerinde, santrallerin teknolojilerinin yenilenmesi ve çevre yatırımlarının yapılması şartı kondu. Ama hükümet Elektrik Piyasası Kanunu’na eklediği düzenlemeyle çevre yatırımlarının yapılmasını sürekli erteledi 2019 yılı sonuna kadar. Yasal süre doldu 2019’da baca gazı artıma tesisleri, atık depolama alanları yenilenmesine rağmen kalıcı çevre izni verildi” diyor.
 
Yatağan ve Milas’ta kanser hastası olmayan hane yok gibi
 
İşletmenin Milas’taki İkizköy’e ulaşarak bir mahallesini aldığını dile getiren Deniz, köylülerin zeytinliklerini ve Akbelen Ormanı için 2 yıldır yoğun bir mücadele içerisinde olduğuna işaret ediyor. Santrallerin 1970’lerin eski teknolojileri ile kurulduğunu hatırlatan Deniz, “Özellikle madenler su rezervlerini yok ediyor, kalan su kaynaklarını da kirletiyorlar. Köylüler tarım ve hayvancılık yapamıyor. Termik santrallerden kalan küller ormanlık alanda çevresel önlem alınmadan depolanıyor. 3 bin hektar alanda kömür külleri var. Ağır metaller, kalıcı organik kirleticiler, radyoaktif iyonlar var. Canlı varlığını tehdit ediyor. Yatağan ve Milas köylerinde kanser hastası olmayan hane yok gibi” ifadelerini kullanıyor. 
 
Kadınlar için özgürlük mücadelesi
 
Kadınların ekolojik yıkıma karşı en önde olmasının nedenini ise toprakla olan bağının devam etmesiyle açıklayan Deniz, erkeklerin tarım politikalarının getirdiği yıkım nedeniyle zamanla ek işler yaptığını söylüyor. Tarım ve besicilik ile uğraşan kadınların ürünlerini pazarda satarak gelir elde ettiğine dikkat çeken Deniz, “Orman Genel Müdürlüğü tarafından satılan Akbelen Ormanları İkizköy’ün önemli beslenme alanları. Çıntar mantarı var, dağ çileği var, hayvancılıkla uğraşan kadınlar var. Kadınların ekonomik özgürlüğünün bir parçası. Ama termik santralin kirliliği devam ederse verimler düşer ve maden ellerinden topraklarını alırsa tarım arazileri kalmayacak. Aile içinde ekonomik olarak üretken olan pozisyondaki kadın Milas Merkez’e taşınırsa ekonomik üretim içinde olmayacak ve eşine bağımlı aile içinde söz hakkını kaybeden insanlar olacak. Kadınlar için bir özgürlük mücadelesi. Bunun çok da bilincindeler” diye belirtiyor.
 
Hava kirliliğinin yüzde 30’u kömürden kaynaklanıyor
 
Dünya çapında karbondioksit üretimin yüzde 30’undan termik santrallerin sorumlu olduğunun altını çizen Deniz TÜİK verileri net olmasa da Türkiye’deki hava kirliliğinin yüzde 20’ye yakınının kömürden kaynaklandığına işaret ediyor. İklim değişikliklerine neden olan kirliliğin kuraklık, ani sel baskını, hortum ve fırtınaya yol açtığını dile getiren Deniz, “Bu da ürün kaybı demek. İkizköylüler bunun da çok farkında. Doğanın talanına yol açmayan enerji üretim modeli öneriyorlar. Önceden 15 kilometrelik orman olan devasa açık ocak maden işletmeciliği yapılmış alanda güneş enerjisi önerileri var. Yenilenebilir enerji konusunda uzman arkadaşlarımız anlamlı buldu. Burada aynı zamanda termik santrallerin iletim ağı da var” sözlerine yer veriyor.
 
Sermaye için değil yerelin gerçek ihtiyacı için sınırlı üretim
 
Tüm ülkeye elektrik sunmaya hevesli nükleer santrallerin dev termik santrallerden çıkıp kendi yerelinde enerji üreteceği bir enerji politikası üretilmesi gerekliliği üzerinde duran Deniz, yenilenebilir enerji santrallerine yönelmek gerektiğinin altını çiziyor. Sermayenin beklentilerini gözeten şekilde değil ekosistemlerin kaldırma kapasitelerinin sınırına gelindiğinin farkına vararak sermayenin zorlamasına sınır koyup gerçek ihtiyaçlar için kısıtlı miktarda üretilmesinin önemine dikkat çeken Deniz şöyle devam ediyor: “Bunu da enerji demokrasisine göre yani herkes kendi yerelinde ihtiyacının ne olduğunu tespit ederek büyük yatırımlar girmeden elektrik üretmenin yolu araştırılmalı ve yerel yönetimlerce halkın katılımdaki proseslerle belirtilmeli. Ne kadar ve nasıl üreteceğiz sorusunu doğanın ve onun üzerindeki haklarımızın sınırlılığını göz önünde bulundurarak kamucu ekolojik perspektiften karar vermeliyiz.”
 
Sermayeye verilen teşvikler temiz enerji için kullanılabilirdi
 
Santrallere verilen milyonlarca liralık teşviklerin enerji altyapısının iyileştirilmesi, enerji verimliliğine veya yenilenebilir enerjilere yatırılmasıyla çok fazla enerji tasarruf edilebileceğini kaydeden Deniz, “Teşvikler sadece parayla sınırlı değil. İkizköy’de Akbelen Ormanları’nı ve tarım alanlarını yutmaya çalışan maden sahası planın 1993 öncesi ÇED yönetmeliği henüz yayınlanma önce planlandığı için ÇED’den muaf. Her seferinde yeni bir saha açıyorlar. Santralin ömrü uzatılıyor. 2040’tan sonraya kadar. Baca gazının arıtması denetlenmiyor çünkü bu tesislerin işlemesi için yüzde 12 ile 16’sı kullanılıyor” diye belirtiliyor. 
 
Termik santrallerin ömrü uzatılıyor
 
Deniz, son olarak şu çağrıda bulunuyor: “40 yılda engellenmeden köylüler yerinden ediliyorlardı. Öğrenilmiş bir çaresizlik vardı. ikizköy 2019 yılında bir araya geldi. 15 tane eski ama ömrü uzatılmaya çalışılan termik santraller var. 30’un üzerinde termik santral var. OGM Akbelen için onay verdi. Ormanın sınırında nöbette yurttaşlar. change.org/ikizkoydireniyor adresinden bize destek verebilirsiniz.” 
 
AKP iktidarının son 10 yılında Ege ve Akdeniz Bölgesi’nde doğayı hedef alan gelişmelerden bazılarını derledik. 
 
2010 yılında yaşananlar: 
 
*Meclis’te 6094 Sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” kabul edildi. Kanunun 5. Maddesiyle koruma altındaki doğa alanlarına santral yapımının önü açılmış oldu. Ayrıca doğal sit ve koruma alanı ilan etme yetkisi Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan alınıp Çevre Bakanlığı’na verilmesini öngören Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısını Meclis’e gönderdi. 29 Aralık’ta da rüzgâr, güneş ve jeotermal enerji gibi ‘temiz enerji’ kaynaklarının teşvik edilmesini içeren kanun değişikliği TBMM’den geçip yasalaştı.
 
*İzmir Bergama’daki antik Allianoi kenti için Yortanlı Barajı’nın suları altında bırakılması kararını verildi.
 
*Akkuyu’ da 35 yıldır Nükleer atom santrali kurulacak korkusuyla bir yıl içinde 700 köylü göç ederken nükleer karşıtlarının eylem ve kampanyalarına rağmen Mersin’de, Rusya ile imzalanan nükleer santral anlaşması 6 Temmuz’da onaylandı.
 
2011 yılında yaşananlar: 
 
*‘Alım garantisi’ rakamlarının birçok kez revize edilmesi nedeniyle yasalaşamayan ‘Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Hemen ardından Ayvalık Adaları Tabiat Parkı içinde Rüzgâr Enerjisi Santrali (RES) kurulması girişimleri sürerken Çanakkale’nin Ezine’ye bağlı Mahmudiye beldesinde, EnerjiSA Çanakkale Rüzgâr Enerji Santrali açıldı.
 
*EPDK’nın hazırladığı “Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelik” 21 Temmuz’da Resmî Gazetede yayımlandı. Yönetmeliğe göre, mikro kojenerasyon ya da kurulu gücü azami 500 kilovat olan yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesislerinde üretim yapacak gerçek veya tüzel kişiler lisans alma ve şirk kurma yükümlülüğünden muaf tutuldu. Kamuoyunda ‘2B Yasası’ olarak bilinen yönetmeliğe ormanların hedef alındığı belirterek karşı çıkıldı.  
 
*Muğla’nın Fethiye ilçesinde yapılacak HES kapsamında asırlık çam ve günlük ağaçları kesildi.
 
*Akkuyu Nükleer Santrali’ne karşı çıkan yaşam savunucularının kimliği belirsiz kişilerce tehdit edilirken Çevre ve Orman Bakanlığı’nın 14 Nisan’da ÇED Yönetmeliği’nde yaptığı değişiklikle ‘1993 tarihinden önce onaylanmış, yatırım kararı alınmış projeler’ ÇED uygulamasından muaf tutuldu. Bu projelerin başında Akkuyu Nükleer Santrali de bulunuyor.
 
2012 yılında yaşananlar: 
 
*Antalya Alakır Vadisi’nde yapılmak istenen HES projesi mahkemenin durdurma kararına rağmen çalışmalarına devam etti.
 
*Danıştay, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ne de yer veren 1/100.000 ölçekli Mersin-Karaman Çevre Düzeni Planı’yla ilgili 4 Mayıs'ta yürütmeyi durdurma kararı verdi.
 
*İzmir’de Aliağa Belediye Başkanı Turgut Oğuz’un bir demir çelik fabrikası tarafından kurulmak istenen ithal kömüre dayalı termik santral inşaatı için yapı ruhsatı vermesi tepkilere yol açtı.
 
*İzmir 4.İdare Mahkemesi, Bergama’da bulunan ‘Koza Altın İşletmeleri A.Ş.nin “Yerlitahtacı Altın Madeni Açık Ocak İşletmeciliği Projesi” için yürütmeyi durdurma kararı verdi.
 
2013 yılında yaşananlar:
 
*Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmeliğe göre 23 Haziran 1997 tarihinden önce yatırım programına alınmış olup 5 Nisan 2013 tarihi itibarıyla planlama aşaması geçmiş, ihalesi yapılmış ya da üretim veya işletmeye başlamış olan projeler ile bunların gerçekleştirilmesi için zorunlu olan yapı ve tesisler için yönetmelik hükümlerinin uygulanmayacağı belirtildi. Yani Akkuyu Nükleer Santrali gibi kapsama giren projeler için, ÇED raporu aranmaksızın ilgili bakanlıklardan izin alınmasının yeterli olacağı vurgulandı.
 
*Çanakkale’nin Karabiga beldesinde planlanan termik santralin küllerinin depolanacağı tesisin ÇED bilgilendirme toplantısını engelledi.
 
*Manisa’nın Çal Dağı’nda ‘Sülfürik Asit Liç Yöntemi’ kullanılarak faaliyete geçecek maden işletmesi için ağaç kesimine başladı. Bölgede 10 bin ağacın kesilmesi öngörülüyor.
 
*Antalya’da bulunan Alakır Vadisi’nde Dedegöl Enerji şirketi tarafından inşa edilen ancak mahkeme tarafından ÇED olumlu kararının yürütmesi durdurularak mühürlenen Kürce HES, mahkemenin bu kararı iptal etmesiyle yeniden üretime başladı. Alakır Vadisi ile Kemer ilçesinde Milli Park sınırı içerisinde yer alan Ağva Deresi’nde iki ayrı HES projesinin ÇED Raporu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından uygun bulundu. Bakanlık Manavgat ve Serik ilçelerinde Köprüçay üzerinde yapımı planlanan Zincirli HES’le ilgili ÇED raporuna da onay verdi.  
 
2014 yılında yaşananlar: 
 
*İzmir Ovacık köyü Karlıktepe mevkiinde yapım çalışmalarına başlanan rüzgâr enerjisi santrali çalışmaları yaşam savunucuları tarafından engellendi. İzmir’in 3 ilçesindeki 9 köyü içerisine alacak 126 türbin direkli en büyük RES projesine yürütmeyi durdurma kararı verdi.
 
*Manisa’nın Soma İlçesi Yırca köyüne Kolin Şirketler Grubu tarafından yapılması planlanan üçüncü termik santral için hukuki süreç henüz sonuçlanmadan zeytinliklerde gece yarısı ağaç kesimi yapıldı. Toplamda bine yakın zeytin ağacını kesilirken zeytinlikte nöbet tutanlar şiddete maruz kaldı.
 
*Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs’ta bir kömür ocağında meydana gelen kaza sonucu 301 işçi hayatını kaybetti.
 
*Belirlenemeyen nedenlerle çıkan yangınlarda Manisa’da 5 hektarlık, Muğla’da 10 hektarlık, Antakya’da 5 hektarlık alan yandı. Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından ‘Endüstriyel Ağaçlandırma Eylem Planı’ çerçevesinde, Çanakkale Radar Tepesi’nde 64,5 hektara yayılan kızılçam ağaçları kesildi.
 
*Cengiz Holding’in Karabiga’daki termik santral projesinde yönetmeliklere uyulmayarak, dev termik santral projesinin 4 küçük proje olarak gösterilip denetimden kaçırıldığı açığa çıktı. Santralin kömür depolama alanı için yapılacak 190 bin metrekare deniz dolgusunun inşaatına başlandı.
 
*Çanakkale’nin Çan ilçesi sınırlarındaki Ağı Dağı’nda yedi ayrı altın madeni sahası bulunan Kanadalı Alamos Gold şirketine, kapasite artırımı ve zenginleştirme için ÇED olumlu izninin verildiği açıklandı.
 
*Mersin Barosu Başkanlığı, Akkuyu Nükleer Santrali ile ilgili ÇED süreci tamamlanmadan inşaat çalışmalarına başlandığı gerekçesiyle Gülnar Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
 
*Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Mayıs 2013- Ocak 2014 tarihleri arasında yedi şirkete kömür teşviki verildiğini söyledi. Teşvik verilen şirketlerin Baltacı Petrol (Tekirdağ), Anadolu Madencilik (Uşak), Duraksan Sanayi (Denizli), SFH Enerji (Zonguldak), Hattat Enerji (Bartın), EnerjiSA (Adana), Galata Enerji (Şırnak) olduğu öğrenildi.
 
2015 yılında yaşananlar: 
 
*İzmir’in temiz tek su havzası Tahtalı sınırındaki Efemçukuru’nda Kanadalı Tüprag Firması’nca 2011 itibariyle faaliyet gösteren altın madeninin ‘kapasite artışı için verilen ÇED olumlu belgesi’ iptal edildi. İzmir’in Karaburun ilçesi Yaylaköy Mahallesi’ndeki RES projesinin 47 türbini için ‘lisans iptali’ kararı verildi.
 
*Manisa’nın Yırca köyünde termik santral uğruna yapılan zeytin katliamına seyirci kalan vali, kaymakam, ilçe tarım müdürü ve jandarma komutanı hakkında suç duyurusunda bulunuldu.
 
*Bir jeotermal firmasının açtığı kuyudan çaya özel hat döşeyip Menderes nehrini kirletmesi üzerine Aydın’ın Germencik ilçesinde geniş katılımlı bir protesto yürüyüşü düzenlendi.
 
*Çanakkale Ovacık köyünde Yıldızlar Holding’e bağlı 3S Madencilik, 638 hektar orman alanında nikel madenciliği için ruhsat aldı. Kaz Dağları’ndaki altın madenleri ile ilgili olarak Çanakkale İdare Mahkemesi tarafından verilen ‘ÇED olumlu kararının iptali’ kararı Danıştay tarafından bozdu. Kaz Dağları’nın yok edilmesinin önünü açıldı. Dört termik santralin faaliyet gösterdiği Çanakkale’de biri Kaz Dağları Milli Parkı sınırları içinde olmak üzere iki santral için ÇED olumlu kararı verildi.
 
*Ekizce’de 800 yıllık sedir ağaçlarıyla kaplı 100 dönümlük ormanlık alanın mermer ocağına tahsis edilmesine karşılık açılan dava Antalya 2. İdare Mahkemesinin yürütmeyi durma kararıyla sonuçlandı.  Antalya Büyükşehir Belediyesi Meclisi, Manavgat’a bağlı Değirmönü köyü yerleşim alanı sınırlarında HES yapılmasını uygun gören rapor AKP grubunun oylarıyla kabul edildi.
 
*Akkuyu Nükleer Güç Santrali ÇED Raporunu hazırladığı öne sürülen mühendislerin raporun tesliminden önce işten çıktığı üstelik bilirkişilere göre rapordaki imzaların da sahte olduğu iddia edildi. İmzaların gerçekliğini kontrol etmeyen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED Olumlu Kararı vererek nükleer enerji santrali yatırımını onayladı.
 
*Hükümetin “devletin güvenliğini” gerekçe göstererek mahkemeden bile gizlediği, Akkuyu nükleer santraline ilişkin Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın hazırladığı rapora ulaşıldı. Raporda öne çıkanlar özetle şöyle: Akkuyu tesisinin nükleer güvenliği hususunda TAEK’in vereceği zorlayıcı talimatlarla ilgili de bir ilerleme bulunmuyor. Türkiye nükleer hasar için sivil sorumluluk yasasını çıkarmadığı için herhangi bir kaza sorunluluk devlete ait olacak. Proje ÇED raporunda entegre tesis olarak değerlendirilmiyor. Atıkların kontrolü, iletim hatları, taş ocakları ÇED raporunda değerlendirilmedi. Belediyelerin proje ile ilgili görüşleri değerlendirmeye alınmadı. Türkiye hükümetinin, nükleer enerjide harcanmış yakıt ve atıklar ile tesisin işletmeden çıkarılması meselelerini de ele alan bir ulusal politika ve stratejiyi tamamlamadı.
 
2016 yılında yaşananlar: 
 
*Orman Bakanlığı’nın, Resmi Gazete’de yayımladığı yönetmelik değişikliğine göre, özel ormanlara yüzde 6’lık imar izni verilmesinin yanı sıra “kamu yararı” gerekçesiyle ormanların imara açılabileceği belirtildi.
 
*İzmir Karaburun’da çıkan yangında 15 hektar makilik ve zeytinlik alan kül oldu. Muğla’nın Bodrum ilçesinde çıkan yangında yaklaşık 30 hektarlık, Milas ilçesine bağlı Boğaziçi köyü mevkii ve Bodrum’un Turgut Reis Mahallesi İslamhaneleri mevkiinde çıkan yangında en az 1 hektarlık alan kül oldu. Hatay’ın Habib-i Neccar Dağı eteklerinde çıkan yangında 5 hektar kızılçam ormanının yandı. Mersin’in Silifke ilçesinde 300’ün üzerinde kuş türü ve çok sayıda bitki türünün bulunduğu Göksu Deltası’nda çıkan yangında en az 100 dönüm sazlık arazi yandı. Antalya’daki Beydağları’nın en yüksek zirvelerinden Saklıkent Kayak Merkezi’ne ulaşan 38 kilometrelik yol boyunca uzanan çam ormanları otomobillerin geçebilmesi için yok edildi.
 
*Yaşam savunucuları Gaziemir`de radyoaktif kirlenmeye neden olan eski kurşun fabrikasının temizlenmediğine ve bölgede düzenli sağlık taraması yapılmadığına dair basın açıklaması düzenledi.
 
*Kütahya Gümüşköy’de, Eti Gümüş A.Ş.’nin işlettiği gümüş madeninde siyanür havuzlarına dayanak oluşturan setler Mayıs 2011’de çökmüş, havuzlarda tutulan siyanürün bir kısmı doğaya karışmıştı. Gümüşköy İzleme Platformunun suç duyurusu sonrasında açılan davada, işletmeci Eti Gümüş A.Ş.’nin 4 yetkilisine 1 yıl 10 ay hapis cezası verildi, sanıklardan biriyse beraat etti. Tüm cezalar ertelendi.
 
*Manavgat’ta bulunan Köprüçay Kanyon Milli Parkı’nda inşaatı devam eden HES’ten atılan kimyasal maddelerin nehirdeki binlerce Sıraz balığının ölümüne yol açtığı iddia edildi.
 
*Rusya’nın başkenti Moskova’da düzenlenen, Atomexpo 2016 Fuarı’nda konuşan Akkuyu Nükleer AS’nin Hukuki ve Kurumsal İlişkiler Direktörü İlya Smirnov Mersin Akkuyu’da yapılacak Nükleer Güç Santrali inşaatına 2018’de başlayacağını tahmin ettiğini belirtti. Santralin inşaat lisansı için gerekli izinleri 2018’e kadar almayı beklediklerini ifade eden direktör ilk ünitenin 2023’te devreye alınmasının planlandığını, tüm santralin ise 2026’da hazır hale geleceğini ve santralin 2083’e kadar devrede kalacağının öngörüldüğünü aktardı.
 
2017 yılında yaşananlar: 
 
*Çevre ve Şehircilik Bakanlığı körfezi güney-kuzey yönünde geçmesi planlanan ve ekolojik tahribata ve yarımadada nüfus yoğunluğu yaratacak İzmir Körfez Geçiş Projesi'nin ÇED raporunu onayladı.
 
*İzmir’in çeşitli ilçelerinde en az 843 hektar olmak üzere Muğla, Aydın, Manisa, Hatay, Antalya ve Çanakkale’de çıkan yangınlarda toplamda en az 873 hektar arazi zarar gördü.
 
*İzmir’in içme suyunu tehlikeye sokan Efemçukuru’ndaki altın madeni projesinde kapasite arttırıldı, üçüncü atık baraj gölü için ÇED olumlu kararı verildi.
 
*Aydın’ın Efeler ilçesine bağlı Umurlu ve Musluca mahalleleri arasına köylülerden habersiz yapılan ölçümün ardından var olan jeotermal enerji santraline (JES) bir yenisi ekleniyor.
 
*Antalya’da mermer ocaklarına karşı yürüttükleri mücadele ile tanınan Aysin Büyüknohutçu ve Ali Ulvi Büyüknohutçu katledildi.
 
*Türkiye’deki zeytinlerin yüzde 70’ini sanayiye açarak tehlikeye sokacak olan 3573 Sayılı ‘Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun tasarısında yurttaşların mücadelesi sonrasında değişiklik yapıldı.
 
*Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), Akkuyu Nükleer A.Ş.’ye 49 yıl süreyle üretim lisansı verildiğini açıkladı.
 
*Muğla’nın Bodrum ilçesinde antik kalıntıların bulunduğu Geriş Mevkii’nde RES Şirketi tarafından dikilen rüzgar tribünleri, mahkeme kararlarına rağmen işletilmeye başlandı.
 
*Hatay Samandağ’da Favvar Çayı’na yakın bir noktada kurulan çöp aktarma istasyonu protesto edildi.
 
2018 yılında yaşananlar: 
 
*Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) için EPDK tarafından Akkuyu Nükleer AŞ'ye verilen ön lisansının iptal edilmesi talebiyle açılan dava ‘incelenmeksizin ret’ kararının Bölge İdare Mahkemesi’nce bozulması üzerine yeniden görülecek.
 
*İzmir Uzundere’de JES kuyularına karşı verilen mücadele sonucu ‘yürütmeyi durdurma’ kararı verildi.
 
*Gaziemir’de nükleer atıkların gömülü olduğu ortaya çıkan kurşun fabrikasındaki atıklara yıllardır duruyor.
 
*Aydın, İzmir ve Isparta’da orman yangınları devam ederken, onlarca hektarlık alan küle döndü. 80 dönüm Torbalı'da 45 hektarlık ormanlık alan küle döndü İzmir 25 hektar Manisa Balıkesir 8 hektar Hatay Antalya 40 hektar
 
*Aydın Efeler'e bağlı Kızılcaköy'de kurulmak istenen JES kuyularına yurttaşların mücadelesi sonucu ÇED raporu çıkıncaya kadar firma satın aldığı arazide herhangi bir çalışma yürütemeyecek. İzmir’in Tire ilçesine bağlı Başköy mahallesinde jeotermal kaynak arayan Pozitif Enerji Mühendislik Şirketi ÇED için Valiliğe başvuruda bulundu.
 
*İzmir İdare Mahkemesi, 11 akademisyenden oluşan bilirkişi heyetinin resmi raporuna istinaden İzmir Körfez Geçiş Projesi hakkında yürütmeyi durdurma kararı verildi.
 
2019 yılında yaşananlar: 
 
*Manisa Salihli'de Hacıbektaşlı Mahallesinde SANKO şirketi tarafından yapılmak istenen JES’e ilişkin yurttaşlar nöbet eylemi gerçekleştirdi.
 
*İzmir Karaburun’da LODOS Enerji Üretim A.Ş RES şirketinin kapasite artırımı talebine verilen "ÇED olumlu" kararı iptal edildi. Foça ilçesi Geren ve Bağarası mahallelerinde tarım arazilerine su aktaran kanallarda balık ölümleri yaşandı
 
*İzmir, Manisa, Muğla, Adana, Hatay, Balıkesir’de çıkan yangınlarda yüzlerce arazi küle döndü.
 
*Adana’da avukatlar, hava kirliliğine dikkat çekmek amacıyla maskeli eylem yaptı.
 
*Aydın’ın Efeler İlçesi Kızılcaköy'de Gürmat Elektrik A.Ş.’nin yapmaya çalıştığı JES'e karşı aylardır direnen kadınlar jandarmadan şiddet gördü. Aydın’da 64 jeotermal arama, 7 jeotermal kaynak işletme ve 39 doğal mineralli su ruhsat sahası ihalesine ilişkin iptal davası açıldı.
 
*Kaz Dağları’nda yapılmak istenen siyanürlü altın madenine ve ağaç kıyımlarına tepki gösteren yurttaşların başlatmış olduğu ‘Su ve Vicdan Nöbeti’ nöbet eylemi 2 ay aktif olarak sürdü.  Yaşam savunucularının çadırlı nöbet eylemi ise devam etti.
 
*Akkuyu Nükleer Santral inşaatı çevresinde de orman katliamı yapıldığı ortaya çıktı.
 
2020 yılında yaşananlar: 
 
*Cumhurbaşkanlığı, İzmir’in Çeşme ilçesinin Alaçatı Mahallesi ile Urla ilçesinin Zeytineli Mahallesi’nde yer alan “Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi” kapsamındaki 511 parsel araziyi kamulaştırdı.
 
*İzmir'in Çernobil’i olarak bilinen Gaziemir'de atıl halde bulunan ve radyasyon saçmaya devam eden fabrika meclise taşındı. Efemçukuru Madenin kapasite artışına ilişkin “ÇED olumlu” kararına Danıştay 6'ncı Dairesi yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verdi.
 
*Aydın’da Efeler’e bağlı Yılmazköy Mahallesi’nde jeotermal kuyusunda yaşanan patlama ardından ağır metaller havaya karıştı, sıcaklığı 200 dereceye ulaşan sular tarım arazilerine yayıldı.
 
*Kaz Dağları'nda altın madeni projesine karşı nöbet tutan doğa savunucularına para ceza kesil binlerce lira Kaz Dağları’nda altın madenine karşı “Su ve yaşam nöbeti” başlatan yaşam savunucuları gözaltına alındı. Yaşam savunucularının serbest bırakılmasının ardından nöbet alanı jandarma tarafından boşaltılıyor.
 
*Akkuyu Nükleer Santrali’nin hukuken bir ÇED raporu ve inşaat lisansı olmamasıyla ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na dava açıldı. Akkuyu Nükleer Santrali'nin iptal davasında avukatlar, ÇED raporu ve üretim lisansının hükümsüz olduğunu belirterek santralin iptalini istedi.