Eti Bakır’ın yaptıkları gizleniyor!
- 12:12 3 Eylül 2022
- Ekoloji
Rojda Aydın
MARDİN - Cengiz Holding’in Eti Bakır A.Ş. Mazıdağı Metal Geri Kazanım ve Entegre Gübre Tesisleri’nin Mazıdağı ve çevresine verdiği zararlara ilişkin konuşan ekolojist Derya Akyol, hava, su ve toprağın zarar gördüğünü ancak bölgede girişlere izin verilmemesinden kaynaklı araştırma yapılmasına izin verilmediğini belirtti. Derya, ayrıca bölgede yapılanların gizlendiğini, engellemenin de bunu doğruladığını söyledi.
Mardin’in Derik ilçesinde 20 Ağustos günü Eti Bakır’a ait TIR’ların sebep olduğu kaza bir kez daha bölgede doğa talanını sürdüren Cengiz Holding’i gündeme getirdi. Hükümete yakın olan Cengiz Holding 2011 yılından bu yana Mardin’in Mazıdağı ilçesine bağlı Şemika köyünde faaliyet yürütüyor. Eti Bakır A.Ş. Mazıdağı Metal Geri Kazanım ve Entegre Gübre Tesisleri’nde fosfat gübre üretimi yapıyor. Şirket burada çalışmalarını rahat yürütebilmek için köylülerin evlerinden çıkmasını istiyor. Buna karşı Şemika köylüleri de Eti Bakır A.Ş.’ye karşı mücadelesini sürdürüyor.
Şirketin yürüttüğü faaliyetten dolayı 11 köy olumsuz etkileniyor. Şemika köyünde hayvancılık ve tarımla uğraşan köylülerin meraları, toprakları giderek küçülüyor. Aynı zamanda çevreye yayılan tozlar da hastalıklara neden oluyor. Buna karşı köylülerin açtığı dava ise sonuçlanmış değil. Konuya ilişkin Mardin Ekoloji Derneği’nden ekolojist Derya Akyol değerlendirme yaptı.
‘Göçertme ve asimilasyon politikasıdır’
Bu tür projelerin dünyanın her yerinde ekolojik sorunlar ortaya çıkardığını belirten Derya, “Projelerin başlatılma gerekçeleri şu anda çok farklı. Kürdistan’daki nedenler ve yıkım çok farklı. Eğer barajlardan söz edecek olursak bu köylerin göç ettirilmesinden başlıyor. Bu yıkım daha çok tasfiye etme ve asimilasyonu esas alıyor. En son Şırnak’taki ağaç kesimi ile doğasız bırakarak rant alanına dönüştürmek istediler. Elbette savaş politikaları ekseninde ağaç kesimi ve ormanlar yakılıyor. Aynı yöntemle Kürdistan’da projeler yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Asimilasyon ve göçertme amaçlı politikalardır” diye konuştu.
‘Cengiz Holding alanını genişletiyor’
“1974 yılında Eti Bank bünyesinde kurulan bu yapı 1980 yılında çalışmalarına başladı” diyen Derya, şöyle konuştu: “Bu bir devlet şirketiydi 1994’teki ekonomik krizden kaynaklı kapatıldı. Daha sonra 2006 ve 2007’de özelleştirildi. O dönemde ihaleler yapılıyor. Ancak alan çok geniş değildi. Daha sonra Cengiz Holding satın aldı. Bilindiği gibi Cengiz Holding AKP’ye yakın ve Türkiye’yi talan eden çetelerden biri. Geldiği ilk günden bu yana sürekli olarak bulunduğu alanı genişletmeye çalışıyor.”
‘Burada büyük bir rant var’
Mazıdağı alanındaki tesisin Eti Bakır A.Ş. Mazıdağı Metal Geri Kazanım ve Entegre Gübre Tesisleri olarak geçtiğini belirten Derya, “ÇED raporu bu şekilde alındı. Maden Teknik Arama (MTA) ise fosfatın ekonomik olarak bir gelirinin olmadığını belirtiyor. Burada uranyum rezervi de olduğunu söylüyorlar. Bölgede büyük bir uranyum kaynağı olduğunu söylüyorlar. Bu gerçekten de Cengiz Holding için büyük bir rant alanı. Tesis 1 milyon 580 bin metrekarelik bir alan üzerine inşa edilmiş. Yani bir kent kadar alan. Gerçekten de sadece fosfat, gübre üretimi için değil bu. Buralarda çok zengin ocaklar var ve çok kazanç elde ediliyor. AKP burayı doğrudan Cengiz Holding’e satıyor ve birçok imkan sağlanmış. Resmi Gazete’de de KDV, vergi vb. indirimi yayınlandı. Bu şekilde birçok imkan sağlanmış durumda. Yine ÇED raporunda belirtilmese de farklı iddialar da var” değerlendirmesi yaptı.
‘Tesis bütün bölgeyi etkiliyor’
Mazıdağı’nda inşa edilen bu tesise ilişkin farklı iddialar da olduğunu söyleyen Derya, söz konusu iddiaları şöyle dile getirdi: “Bu iddialardan biri, buranın çöp tesisine dönüştürüleceği. Sadece Mazıdağı’nda değil, 4-5 yerde Eti Bakır tesisi onların elinde. Bölgede toplanan çöpler, Mazıdağı’na yani Eti Bakır’a gömülüyor. Bu şekilde çöpleri dönüştürüyorlar. Yani burada birçok iddia var. Aynı şekilde Kastamonu Küre’de de pirit bakır, kobalt, altın ve gümüş gibi madenler Eti Bakır tesislerinde ayrıştırılıyor. Siyanür havuzları yapılıyor iddiaları da söz konusu iddiaları güçlendiriyor. Eti Bakır özelleştirildiğinden bu yana bölgede çok farklı yıkım gerçekleşti. Hem tesisin yapılış sürecinde hem de üretime geçtiğinde toprağa, suya, havaya ve canlılara çok zarar verdi. Bölge halkından çok şikayet var, hastalıklar çok arttı, çocuk ölümleri arttı, hava kirlendi ve birçok hayvan ölümü yaşanıyor. Tabi bu sadece Mazıdağı’nı etkilemiyor. Mardin’e Çınar’a kadar olan alana kirlilik yayılıyor.”
İnceleme yapılmasına izin verilmiyor
İnşa edilen tesisten dolayı bölgede güvenlik gerekçesi ile yasak da ilan edildiğini kaydeden Derya, “Etrafa karakollar yapıldı ve burada araştırma ve inceleme yapılmasına izin verilmiyor. Askeri alan var diye izin verilmiyor. Önceleri buradan su ve toprak numunesi alıp araştırma yapmak istedik. Ne kadar kirlilik yaşandığını tespit etmek istedik. Ancak buranı ‘güvenlik bölgesi’ ilan edilip yasaklandığı için izin vermediler, engellediler. Buraya ilişkin birçok iddia var. Yine bu iddiaları ispatlayan birçok delil var. Diyarbakır ya da farklı yerlerden çöp dolu TIR’lar gelip her zaman buradan geçiyor. Kuşkusuz bunların bazıları gübre ancak çöplerin de geldiği biliniyor” ifadelerini kullandı.
Havaya, suya, toprağa zarar veriyor
Tesisin doğa talanı ve birçok hastalığa neden olduğuna dikkat çeken Derya, şu bilgileri paylaştı: “Son 20 yılda betonlaşmanın artmasından dolayı hava kirliliği ve buna bağlı hastalıklar arttı. Nefes darlığı, akciğer hastalıkları ve kanser vakaları arttı. Yine doğa yıkımına karşı hiçbir proje yapılmadı. Küçük ve büyük doğa tahribatı yaşanıyor. Metal çıkarılan yerlerde ise doğa eskisi gibi kalmıyor. Toprağın bütünlüğünü koruyan metaller çıkarılıyor. Özellikle de böylesi büyük bir yerde bunun geri dönüşümü de olmuyor. Burada toprak kirletilmiş. Su ve toprağın temizlenmesi için çok uzun bir zamana ihtiyaç var. Özellikle de toprağa verilen zararın geri dönüşü yok. Yine, maden ve gübreler kamyonlarla götürülüyor aynı zamanda santral için ağaç kesimi de yapılıyor. Baştan sona büyük bir kıyım var. Tesis çalıştıkça talan da o kadar büyüyor. Bu da rant için yapılıyor.”
‘Fosfatın dökülmesi kazalara yol açıyor’
Mardin’in Derik ilçesinin Üçyol bölgesinde 20 Ağustos’ta meydana gelen kazalarda 21 kişinin yaşamını yitirmesini hatırlatan Derya, “Eti Bakır’a ait gübre taşıyan TIR’lar Derik’te kazaya yol açtı. Cengiz Holding açıklamasında, TIR’ların kontrolünün gübre taşıyan şirketinde olduğunu bu yüzden kontrol etmediklerini belirtti. Sevkiyattan tonaja kadar TIR’ların kontrolü yok. Çünkü bir çarkın dönmesine ihtiyaç var. Bu yüzden he hükümet ne de devlet güçleri bu çarkın önünü almak istemiyor. Elbet, taşıma esnasında fosfat dökülüyor bu da yolun ıslanmasına ve kazaların olmasına neden oluyor. Bu aynı zamanda hava ve toprağa da zarar veriyor. Bu suç sadece şoförlerin değil, aynı zamanda bu felakete sebep olan kurumlarındır da. Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) Mardin Şubesi de kaza raporunu açıkladı. İhmal ve sorumsuzlukların ortadan kaldırılması ve bir daha kazaların olmaması için bu raporunu açıkladı” diye belirtti.
‘Bazı şeyler gizlendi’
Bölgedeki insanlarla temas halinde olduklarını söyleyen Derya son olarak şöyle dedi: “Farklı bir durum olduğunda bizi bilgilendiriyorlar. Bizler toprak, su, hava numuneleri alamıyoruz çok zor. İmkanımız olsa alıp kirlilik oranını ölçeceğiz. Bunun için çalışmamız sürüyor. Mazıdağı bölgesinde bazı şeylerin gizlendiğini düşünüyoruz. Çünkü burada birçok karakol yapıldı. Halk bu yüzden hayvanlarını götürüp otlatamıyor ve bağ, bahçesini biçemiyor. Bir şeylerin gizlendiği iddiası günden güne güçleniyor. Bir yandan da Cengiz Holding korunuyor. Cengiz Holding bir şey yaptığında, yıkım olduğunda tüm devlet güçleri onları koruyor. Halka saldırıyorlar. Bölge halkı korunacağına, şirket korunuyor. Hem Cengiz Holding’in etkisi var hem de Mazıdağı’nda bir şeylerin gizlendiğini düşünüyoruz.”