Kamu emekçileri yarın grevde olacak: O masalarda temsil edilmiyoruz
- 11:58 26 Ağustos 2021
- Emek/Ekonomi
ANKARA - İktidar ve ona yakın Memur-Sen’in mütabakata vardığı TİS görüşmelerine karşı yarın bir günlük iş bırakmaya gideceklerini belirten KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kanlan Yeşil, oluşturulan masanın cinsiyetçi ve eril olduğunun altını çizdi. Şükran, “Kadın emekçiler oralarda hiçbir şekilde temsil edilmiyor” dedi.
Memur-Sen ile AKP iktidarı arasında 5,5 milyon kamu çalışanı ve emeklisini ilgilendiren 6’ncı dönem Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde ortak mütabakata varıldı ve 2022 yılı için maaş artışları için aylık dilimler halinde yüzde 5+7; 2023 yılı için yüzde 8+6 zam yapılması kararlaştırıldı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, bu senenin anlaşmasını “Türkiye tarihinde en yüksek oranları içeren sözleşme” olarak savunurken, kamu emekçileri bu durumu kabul etmediklerini kamuoyuna deklere etti. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) 27 Ağustos’ta (yarın) bir günlük iş bırakma eylemine gideceklerini duyurdu.
TİS görüşmelerinin sonuçlarını ve kadın emekçilerin taleplerini değerlendiren KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil, yarın gerçekleştirecekleri iş bırakma eylemine de çağrıda bulundu.
‘Kadın emekçilerin taleplerine kulak kapatıldı’
Hükümetle pazarlık masasına oturan üye sayısı en fazla olan 3 konfederasyona dikkat çeken Şükran, oluşturulan masanın anti demokratik bir yapısı olduğunun altını çizdi. Şükran, “Çünkü kamu emekçilerine grev hakkı tanınmayan bir pazarlık, pazarlık değildir ki ortaya çıkan sonuca baktığımızda hükümet ilk teklifini 11 Ağustos’ta açıklamıştı. 23 Ağustos’ta da Memur- Sen ile birlikte bir mutabakata imza attılar. Biz KESK olarak ne istedik, ne talep ettik? 6 başlıkta taleplerimizi oluşturduk: İnsanca yaşayacak bir ücret, halktan yana bir bütçe, kamusal hizmet, temel gelir güvencesi, güvenceli iş ve güvenceli istihdam, demokratik bir çalışma yaşamı ve tabi ki grevli bir toplu sözleşme talebimiz vardı. Bu taleplerin içerisinde ayrıca kadın emekçiler olarak, ‘Taleplerimiz, yaşamla birlikte mücadele gücümüzdür’ şiarıyla tüm iş yerlerimizden kadın emekçilerin üstün olan sorunlarını topladığımız ayrı bir başlık açtık. Geçmiş 5 dönem Toplu İş Sözleşmesi masada olduğu gibi bu dönem de biz kadın emekçilerin talepleri bir başka ele alınmasını, mutabakat metninde buna yer verilmesini istedik” dedi.
Yetkili sendika olan Memur-Sen’in kadın düşmanı yaklaşımlarına ve İstanbul Sözleşmesi’ne dair açıklamalarına da dikkat çeken Şükran, “İktidarın yanında ve bunca yıldır iktidarın kadın düşmanı politikalarına çanak tutan ve bu konuda başta kamu emekçisi kadınlar olmak üzere ötekileştiren, cinsiyet ayrımcılığını derinleştiren yapısından da ötürü hem hükümet hem de Memur-Sen tarafından bu talebimiz yokmuş gibi davranıldı ve 3 maymun oynandı. Bunların yaşamsal olan sorunu bir kez daha kulak kapatılmış oldu” diye ekledi.
‘Hükümet sendikalaşmanın önünde her turlu engeli yaratı’
Hükümet ile yetkili sendikanın vardığı anlaşmanın sonuçlarına işaret eden Şükran, kamu emekçisine yoksulluk ve daha fazla sefalet, açlık dayattığını vurguladı. Şükran, “Hükümet yandaş sendikayı büyütebilmek ve sendikalaşmanın önünde her türlü engeli yaratabilmek için örgütlenmede yüzde 1 baraj getirdi. KESK olarak başından bu yana karşı çıktığımız olan Toplu İş Sözleşmesinde sendika aidatını işverenimiz ödüyordu. İş verenin bunu ödemesi aslında sendikalı olma, özgür iradeye bir engel teşkil ediyor. Yıllar içerisinde bunu gücünü iktidardan alan ve sırtını iktidara vererek büyüyen Memur-Sen bunu bir şekilde geçmiş yıllarda güvence altına almaya çalıştı” ifadelerini kullandı.
‘Sorunlarımızı birikerek devam ediyor’
KESK’in eşit temsiliyet, erkek kadın eşitliğini var etmek anlamında çok uzun yıllardır mücadele verdiğini kaydeden Şükran, hem şimdi hem de geçmiş dönem TİS masalarının eril ve cinsiyetçi olduğunu vurguladı. Şükran, “Kadın emekçiler oralarda hiçbir şekilde temsil edilmiyor. Kadın emekçilerin orada çok yaşamsal dile getiren taleplerine kulak kapatılıyor. Bu kadar sesimizi yükselttik ama ne yazık ki bu ayrımcılığın, cinsiyetçiliğin önüne geçecek bir tek söz yok. Özellikle görevi yükseltmelerde, mülakatlarda, atamalarda yapılan yer değişikliklerinde biz kadın emekçiler olarak çok ciddi mobinglerle, tacizlerle karşı karşıya kalıyoruz. Bu toplu sözleşme dönemlerinde kadın emekçilerin bu sorunlarına çözüm üretmesi beklerken, maalesef hiçbir söz buna dair söylenmedi, bir girişimde bulunmadı ve bir gelişme de olmadı. Sorunlarımız bu anlamda birikerek devam ediyor” dedi.
‘Kamu emekçileri bu satış sözleşmesine teslim olmayacak’
Kamu emekçilerinin temel sorunlarını çözemeyen ve sorunları beraberinde getiren “satış sözleşmesi”ni kabul etmediklerinin altını çizen Şükran, “Kamu emekçileri bu satış sözleşmesine teslim olmayacak. İnsanca bir yaşam, onurlu ve güvenli bir gelecek, bir istihdam alıncaya, grevli ve gerçek bir pazarlık masası kuruluncaya kadar mücadelemizi yükseltmek için 27 Agustos’ta üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz ve bir günlük iş bırakıyoruz. Bizlere dayatılan bu hukuksuzluğa karşı bütün kamu emekçilerini ve emeklilerini bu eyleme katılmaya çağırıyoruz” ifadeleri ile sözlerini noktaladı.