Tişrîn: Halk ve savaşçılar direnişin adı oldu

  • 09:07 11 Mayıs 2025
  • Güncel
 Derya Ren
 
RIHA – 118'inci  gününde başarı ile sonuçlanan Tişrîn direnişini takip eden Gazeteci Leyle Ebdî, verilen direnişin tarihi önemde olduğunu belirterek, “Bizler verilen direnişin nereye varacağını bilemiyorduk, ancak dünyada örneği görülmemiş bir şekilde halk ve savaşçılar birlikte direniş oldu ve Tişrîn’i bize armağan ettiler” dedi.
 
Tişrîn’e yönelik hem havadan hem karadan gerçekleşen saldırıların son bulması talebiyle Kuzey ve Doğu Suriye halkları 8 Ocak’ta Tişrîn’de nöbet eylemine başladı. Başlatılan nöbet eylemi devam ederken, birçok kesimden oluşan gruplar Tişrîn’de nöbet eylemine dahil oldu. 19 Nisan’da Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) Genel Komutanı Rohilat Efrîn, Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Ebdî ve Uluslararası Koalisyon Güçleri’nin içerisinde yer aldığı heyet Tişrîn direnişinde bulunan halkla toplantı gerçekleştirdi.
 
118 gün devam eden nöbet eylemi Özerk Yönetim tarafından yapılan açıklamayla 5 Mayıs’ta sonlandırıldı.
 
Konuya dair Tişrîn nöbeti başlamadan önce de bölgede olan ve daha sonrasında direnişi yakından takip eden Gazeteci Leyla Ebdî, JINNEWS’e değerlendirmelerde bulundu.
 
Halkın iradesi
 
Tişrîn direnişinin başlama tarihine değinen Leyla Ebdî, “Çetelerin saldırısına karşı YPJ-QSD savaşçıları büyük bir direnişin içerisinde oldular. Saldırıların yanında bir de Türkiye’ye ait SİHA’ların saldırıları oluyordu. Ancak tüm saldırılara rağmen savaşçılar büyük bir direniş içerisinde oldu. Çetelerin tek bir adım dahi ileriye gelmelerine izin vermediler. Savaşçıların direnişi devam ederken, halk da direnişe destek vermek amacıyla nöbet eylemine başladı. Halkın nöbet eylemine baktığımız zaman 7’den 70’e herkesin katılımı söz konusu oldu. Birkaç yıl önce DAİŞ çetelerine karşı yine bu barajın savunması yapılmıştı. Yine aynı şekilde savunması yapıldı. Halkın baraja ulaşmaya çalışması bile işgali boşa çıkarıyordu” ifadelerini kullandı.
 
 ‘Em ji mirinê natirsin (Biz ölümden korkmuyoruz)’
 
Halkın savaşçıların yanına ulaşmak için göstermiş olduğu çabayı hatırlatan Leyla Ebdî, “Dünyada örneği görülmemiş bir şekilde halk ve savaşçılar birlikte direniş oldu. Örneğin bir yerde çatışma varsa oraya halk gitmez ama Tişrîn’de halk, savaşçıların yanında olmak için kendilerini siper ettiler. Halkın direnişini anlatan en iyi şey şuydu: Em ji mirinê natirsin. (Biz ölümden korkmuyoruz). İlk defa halk Kobanê ve civar yerlerden yönünü Tişrîn Barajı'na verdiğinde, bende savaşçıların haberini yapmak için onların bulunduğu tünellerdeydim. O ilk halkın gelişi saldırılar sonucunda her ne kadar şehit ve yaralı vermiş olsa da, baraja ulaştılar ve bu kadar zaman orada nöbet tutular” dedi.
 
119 günlük direniş nöbeti
 
Leyla Ebdî, halkın baraja ulaşmak için göstermiş olduğu iradenin çok büyük olduğuna dikkat çekerek, nöbet esnasında yaşanan olaylara örnekler verdi. Leyla Ebdî, “119 gün devam eden nöbette, birçok şey yaşandı. Yurtseverlik, umut ve direnişin birçok örneği ile karşı karşıya kaldık. Öyle şeyler yaşandı ki üzerine romanlar, filmler çekilecek nitelikte ve özgünlükteydi. Halk yaşanan saldırılara halayları ve zılgıtları ile cevap veriyordu. Orada yaşanan tecrübede şunu gördük, savaşçılar ve halkın birbirlerine kenetlenmesi soncunda çok şey ortaya çıkıyor. Her ne kadar halk ve savaşçılar bir araya gelemezse de birbirilerinin varlığını aynı direniş için de olduklarını bilmek bile büyük bir güç ve moral veriyordu her iki tarafa.”
 
'Tişrîn’i armağan ettiler’
 
“Tişrîn barajı direnişinin başarıya ulaşması, orada şehit düşenler sayesindedir” diyen Leyla Ebdî, “Gösterilen irade işgalcilere en büyük cevaptı. Halk şunu gösterdi ne olursa olsun, topraklarından, sularından vazgeçmeyeceklerinin mesajını verdi. Bizimle bu direnişin sonuçlandığını görmesi gereken nice şehitler oldu. Basın şehitleri bunlardan. Halkın direnişi başlamadan önce Nazım Daştan ve Cihan Bilgin ordaydı. Eğer bizlerde onlardan sonra oraya haber takip etmeye gittiysek, onlardan aldığımız cesaretle bunu yaptık. Saldırılar başladığı ilk anda onlar oradaydı ve yaptıkları haberler ve dosyalar ile hakikati göstermiş oldular. Yine aynı şekilde Egîd Roj arkadaş ve yaşamını yitiren bütün arkadaşlar bize hakikatin yolunu gösterdi. Bizler verilen direnişin nereye varacağını bilemiyorduk, ancak şehitler bize hayali gerçeğe dönüştürmeyi gösterdiler ve Tişrîn’i bize armağan ettiler” diye kaydetti.
 
Tişrîn barajının coğrafik öneminin altını çizen Leyla Ebdî, “Kuzey ve Doğu Suriye halklarının elektrik ve su  ihtiyacını karşıladığı için değil aynı zamanda bu barajın manevi olarak da önemi vardı. Çünkü DAİŞ saldırıları olduğu zamanda burada şehitler verildi. Barajın yıkılması olasılığı bile bölgeye çok büyük bir tehditti” diye konuştu.
 
Tişrîn başarısı şehitlere armağan edildi
 
2014-2015 yılında yaşanan Kobanê direnişini anımsatan Leyla Ebdî, son olarak şunları söyledi: “Kobanê küçük bir kent olmasına rağmen büyük bir direniş gösterdi. Direnişi o denli büyüktü ki onun için özel bir gün ilan edildi (Dünya Kobanê Günü) Kobanê direnişine katılanlar, o ruhun Tişrîn barajında kendisini yeniden gösterdiğini dile getiriyorlar. Bizim için büyük bir şanstı ki o direnişe tanıklık ettik. Kobanê ve Tişrîn bize şunu gösterdi her ne olsun direniş sonucunda her şey kazanılır. Nöbette kadınlar ve gençlerin vermiş olduğu mücadele çok önemli bir konuma sahip. Orada sadece Kürt kadınları değil, aynı zamanda Süryani, Arap, Ermeni kadınları da vardı. Örneğin Arap bir anne vardı daha önceki yıllarda eşi şehit olmuştu ancak o iki çocuğu ile birlikte nöbete dahil olmuştu.
 
Nasıl ki kadınlar öncülüğünde Rojava’da kadın devrimi gerçekleştiyse; yine aynı şekilde kadınlar öncülüğünde Tişrîn’de direniş başarıya ulaştı. Yaşanan bombalamaya karşı halkın cevabı: Bijî berxwedana YPJ-QSD oldu. Yine aynı şekilde hamile olan Ermenî bir kadın, 80 yaşından büyük bir anne nöbete gelmişti. Tişrîn başarısını başta gazeteci arkadaşlarımız Cihan Bilgin, Nazım Daştan ve Egîd Roj olmak üzere tüm şehitlerimize kutlu olsun diyorum.”