Dêrsim’de öğrenciye taciz, sorgu, tehdit!

  • 09:04 13 Mayıs 2025
  • Güncel
DÊRSIM - Xozat’ta öğrenim gören kadın öğrenciler, askerler ve yerel esnaf tarafından tacize uğradıklarını, tehdit edildiklerini ve barınma–ulaşım sorunları nedeniyle hem ekonomik hem de fiziksel güvensizlik yaşadıklarını belirtti. "Başınızın çaresine bakın" denilerek yalnız bırakıldıklarını söyleyen öğrenciler, acil çözüm çağrısında bulundu.
 
Özel savaş politikalarının etkisiyle Dêrsim’de yaşanan taciz vakaları her geçen gün artıyor. Son yıllarda Munzur Üniversitesi, öğrencilerin maruz kaldığı taciz iddialarıyla sık sık gündeme geliyor. Neredeyse her gün yeni bir vakayla karşılaşılırken, öğrenciler yaşadıkları mağduriyetleri çoğunlukla ailelerinin okuldan almalarından korktukları için dile getirmiyor. Üniversitede görev yapan bazı eğitimciler, kentte bulunan uzman çavuş ve askerler ile yerli esnaf tarafından tacize uğradığı öne sürülen öğrencilerin sessizliği dikkat çekiyor. Son olarak bu vakalardan birinin Dêrsim’in Xozat ilçesinde yaşandığı bilgisine ulaşıldı.
 
Munzur Üniversitesi’nde sınıf eksikliği nedeniyle bazı öğrenciler öğrenimlerini Xozat ilçesinde sürdürüyor. Bu durum, özellikle kadın öğrenciler için hem barınma hem de güvenlik açısından ciddi sorunlara yol açıyor. Güvenlik gerekçesiyle ismi verilmeyen bir öğrenci ve birçok kadın öğrencinin, öğrenim gördükleri süre boyunca hem Xozat’taki bazı esnaf hem de askerler tarafından tacize uğradıkları öğrenildi. Ayrıca öğrencilerin, daha önce yasaklanmış ve depreme dayanıksız olduğu bilinen bir binada barındırıldıkları da iddialar arasında yer alıyor.
 
Öğrencilerin bir bölümü, asker ve uzman çavuşların kaldığı otellerde kalmak zorunda bırakılırken, diğerleri Dêrsim merkezdeki yurt ya da evlerde barınmaya çalışıyor. Ancak bu da beraberinde hem ulaşım sorununu hem de ekonomik zorlukları getiriyor. Tacize uğrayan bir öğrenci, yaşadığı süreci ve sonrasında karşılaştığı tehditleri anlattı.
 
‘Sorunları dile getirdik, dönüş alamadık’
 
İlk olarak, hem ekonomik hem de güvenlik bakımından yaşadıkları sorunları aktaran öğrenci, “Orada birçok sıkıntı yaşıyoruz. Bu sıkıntıları çoğu kez dile getirdik ama hiçbir şekilde geri dönüş alamadık. Kimse bizi umursamıyor, çıkarlarını düşünüyorlar. Oraya minibüsle, servis araçlarıyla gidip geliyoruz. Orada bir yurdumuz yok, pansiyonumuz vardı; kaçak olduğu, depreme dayanıklı olmadığı için orayı kapattılar. Bizi merkeze aldılar ama okulumuz orada. Sürekli git gel yapıyoruz. Böyle yapmalarının sebebi ticari amaçları. Orası küçük bir yer olduğu için bizim oradan bir meyve suyu almamız bile onların kârına oluyor” ifadelerine yer verdi.
 
Askerler tarafından tehdit edildiler
 
Söz konusu öğrenci, yaşadıkları bölgede askerlerle ortak kullanmak zorunda kaldıkları bir kantin olduğunu ve orada çoğu kez askerlerin sözlü tacizine uğradıklarını belirtti. Yaşanan taciz vakaları üzerine şikâyette bulunduklarını ifade eden öğrenci, okula gelen askerler tarafından bir odaya götürülüp tehdit edildiklerini belirterek, “Orada sürekli tehditlere ve hakaretlere maruz kalıyoruz. Çoğu kez sözsel tacize de maruz kalıyoruz. Çoğu kez birçok arkadaşım bunu dile getirdi, buna dair haberler yapıldı ancak hiçbir karşılığını alamadık. Askeriye kantinine kızlar gidip geldiğinden, kızlar için ‘Kızlar oraya gidiyor, askerler de peşlerine takılıyor’ dediler. Bunun üzerine biri şikâyette bulundu ve bunun üzerine askerler sırf göz korkutmak için geldiler. Askerlere durumu anlattık, kendilerini durumdan sıyırmak için bize imza attırıp tutanak tutturdular. Sonra bize, ‘Bütün bu suçlamalar kalksın çünkü bütün askeriye suçlama altında kalıyor. Böyle bir şey olduğu zaman gelip sadece şikâyetçi olun’ dediler. Biz olayı anlattığımızda da hiçbir çözüm bulmadılar. Öğrenciler oradaki kantini kullandığı için hem askerler hem de oradaki halk, öğrencilerin peşine düşüyorlar” dedi.
 
‘Başınızın çaresine bakın’ dediler
 
Daha sonra yapılan haberler sonucunda kendilerine Munzur Üniversitesi’nde bir sınıf açılacağı, ancak açılmadığını belirten öğrenci, “Biz rektörün yanına gidip şikâyetlerimizi dile getirdiğimizde, ‘İsimleri ne?’ diyor. Biz isimlerini bilmediğimizi söyleyince, ‘İsimlerini nasıl bilmezsiniz, bilmek zorundasınız. Bilmiyorsanız suretlerini bilmek zorundasınız’ diyor. Birkaçımızın isimlerini aldı fakat sonuç olarak yine bir şey yapılmadı. Bu olaylardan sonra, haberlerin patlaması sonucunda, ‘Sizi bir süreliğine merkeze alacağız’ dediler. Rektörün yanına gittik, rektör yoktu; eşiyle konuştuk, bize ‘Sınıflarınızı hazırlıyoruz, sizi buraya alacağız’ dediler. Ertesi gün yine araya birileri girdi, ‘Okulunuzu almıyoruz, servisle gidip gelin’ dediler ve bizim servisimiz yok, devamsızlık hakkımız ise sınırda. Biz de buna karşı, ‘Nasıl gidip geleceğiz?’ dediğimizde, ‘Bizi ilgilendirmez, kendi başınızın çaresine bakın’ diyorlar” diye konuştu.
 
‘Bize yardımcı olsunlar’
 
Kendilerini güvende hissetmediklerini ifade eden öğrenci, son olarak ilgili yerlere şu şekilde seslendi: “Artık bize yardımcı olsunlar. Birimizin başına bir şey gelince mi bir şey yapacaklar? 1 saatlik yol gidiyoruz ve bu yol virajlı, tehlikeli. Haftanın 5 günü hepimizin dersleri yok, pazartesi günü sadece bir kız arkadaşımız tek başına gidip geliyor. Artık bize bir yol bulsunlar. En basitinden kaldığımız yer depreme dayanıklı değil ve oranın halkı, ‘6 Şubat depreminde bir şey olmadı, şimdi hiçbir şey olmaz. Gidin o yurtta kalın’ diyorlar. Aynı şekilde arkadaşlarımız üniversiteden birkaç profesör ile konuştu. Başta, ‘Böyle bir şey kabul edilemez, okula gitmeyin, gelin yanımızda konuşun’ dedi. Orada doğup büyüyen bir adam var, o da orada akademisyenlik yapıyor. Ertesi gün, onunla konuştular, ‘Siz gidip orada kalacaksınız, öğrenci olarak değil, sivil bireyler olarak o yurtta kalacaksınız’ dedi. Orası yurt bile değil, pansiyon. Birkaç arkadaşımız otelde kalıyor ama otelde de subaylar, askerler var. Onlarla aynı ortamda kalıyorlar. Onların da çoluk çocuğu yok mu, bizler de birilerinin evladıyız.”