Tetwan festivalinde 'Kültürel Soykırım' paneli

  • 18:01 5 Temmuz 2025
  • Kültür Sanat
BEDLİS - Tetwan Kültür ve Sanat Festivali kapsamında  gerçekleştirilen “Kültürel Soykırım” konulu panelde, "“Kürt ve Kürtlük yok edilmek isteniyor, bu da hızla yok oluşa doğru gidiyor” denilerek, Kürt dili ve kültürüne sahip çıkılması, bunun için mutlaka mücadele verilmesi gerektiğini vurgulandı.
 
Halkların Eşitlik ve Demokratik Partisi (DEM Parti) yönetimindeki Bedlîs’in Tetwan Belediyesi'nin “Barışın yolunu özgür sanatla örüyoruz” şiarıyla düzenlediği Tetwan Kültür ve Sanat Festivali 9'uncu gününde. Festival kapsamında bugün, “Kültürel Soykırım” konulu panel düzenlemdi. Tatvan Belediyesi Konservatuvarı’nda gerçekleşen panelin moderatörlüğünü yazar Elif Gemicioğlu Yaviç üstlenirken, panelist olarak 32 yıllık tutsaklığın ardından özgüne kavuşan Jînda Ceylan ve sanatçı Kasım Taşdoğan yer aldı. Panele, Tetwan Belediye Eşbaşkanı Belkiza Beştaş Epözdemir, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve birçok yurttaş katıldı.
 
‘Kendimizi tanıtmalı ve egemen kültürlerin etkisi altına girmemeliyiz’
 
Panelde ilk olarak konuşan Kasım Taşdoğan, kültürel soykırım alanın da bir Kürt akademisinin olmayışının eksikliğinden bahsederek, "Bir halkı yok etmek için her zaman silaha gerek yoktur, kültürel yok edilişle de bir halk ortadan kaldırılabilir. Kürtlere birçok soykırım uygulandı: Zîlan Deresi, Maraş ve benzeri. Aynı şekilde ormanların yakılması da bir soykırımdır çünkü biz köklerimizden koparıldık. Üretimimiz azaldı. Hasankeyf yalnızca bir ceylanın adı olmadı, aynı zamanda büyük bir kültürel yıkımın adıdır. Kapitalizm kültürümüzü körelttiği ve bizi köklerimizden uzaklaştırdığı için üzerimizde büyük etkiler yarattı. Türkiye bir ulus-devlettir ve bu ulus-devletin kültürü Kürt halkına dayatılıyor. Bugüne dek yazamadığımız, kültürümüzü tanıtamadığımız için Arapça, Farsça ve Türkçe üzerinden tanınıyoruz. Biz üretmeli, konuşmalı, kendimizi tanıtmalı ve egemen kültürlerin etkisi altına girmemeliyiz” dedi.
 
‘Köklerimize dönmek için çaba göstermeliyiz’
 
Sonrasında söz alan Jînda Ceylan, şöyle konuştu: “Kültürün temeli ekmektir ve yaratım gücünden doğar. İnsanlar ekmeye başladığı zaman toplum, topluluk ve paylaşım da başlamıştır. Bu durum yalnızca doğa ile ilişkili kalmamış, aynı zamanda insanlığın değeri hâline gelmiştir. Ekme ve üretme hem maddi hem de manevi öğeleri beraberinde getirir. Kültür, insanın var oluşudur ve onun temelinde dil yatar. Bugünün çocukları Kürtçe konuşamıyor ve bu da pek çok yönden özellikle kadınları ilgilendiriyor. Unutuluş büyük bir uçuruma dönüşmüştür ve bu unutuluşu engellemek için kendi okullarımızı kurmamız gerekir. En büyük talebimiz Kürtçenin resmî bir statü kazanması olmalıdır. Eğer biz bugün dilimize ve kültürümüze sahip çıkmazsak, binlerce yıllık mirasımızı kaybedeceğiz. Köklerimizden uzaklaştığımızda geriye çorak bir toprak kalır. Kadınlar yaratmıştır ve ‘ya siz ya da hislerim beni doğurdu’ sözü kültürel soykırımı çok iyi tanımlar. Artık hislerimizin parçalanmasına izin vermemeli, kendimizi korumalıyız. Biz neolitik kültürden uzaklaştırıldık ve şu anda kapitalist zihniyetin kalıplarına göre yaşıyoruz. Köklerimize dönmek için çaba göstermeliyiz.”
 
Panelin sonunda moderatör Elif Gemicioğlu Yaviç, artık anadilleri olan Kürtçenin unutulduğunu ve neredeyse sadece dedelerin dili hâline geldiğini belirtti. “Kürt ve Kürtlük yok edilmek isteniyor, bu da hızla yok oluşa doğru gidiyor” diyerek, Kürt dili ve kültürüne sahip çıkılması, bunun için mutlaka mücadele verilmesi gerektiğini vurguladı.
 
Panel soru cevapla son buldu.