KCDP üyeleri fişlenmiş!

  • 09:04 2 Mayıs 2022
  • Hukuk
Rozerin Gültekin
 
İSTANBUL - Erkek-yargı-iktidar işbirliği sonucu derneklerine açılan fesih davasını değerlendiren KCDP avukatlarından Rukiye Leyla Süren, dernek üyelerinin fişlendiğini paylaşarak, bu süreçte yalnız yürümeyeceklerini belirtti.
 
Katledilen kadınların aileleriyle birlikte 2010 yılında kurulan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ne, kendilerine “Nafaka Mağduru” diyen erkeklerin şikayeti ve Dernekler Masası ile İstanbul Valiliği’nin talebiyle İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından "Kanuna ve ahlaka aykırı faaliyet yürütmek" suçlamasıyla kapatma davası açıldı. Davanın gerekçesinde ise, “Kadın haklarını savunmak kisvesi altında aile mevhumunu yok sayarak aile yapısını parçaladığı” ve derneğin siyasetçiler Sebahat Tuncel, Figen Yüksekdağ ve Gültan Kışanak’a ilişkin paylaşımı “Bu kadınları savunarak toplumu parçalıyorlar” iddiaları yer aldı.
 
Derneğe kapatma davası açılmasına ilişkin konuşan dernek avukatı Rukiye Leyla Süren, davanın sadece derneğe yönelik değil, tüm kadın mücadelesine olduğunu söyledi.
 
Dernek 2018’den bu yana soruşturuluyor
 
Haklarında açılan davayı derneğin kapısına bırakılan tebligattan öğrendiklerini söyleyen Leyla, 2021 yılının Aralık ayında açılan davanın kendilerine 8 Mart’tan sonra tebliğ edilmesinin tesadüf olmadığını söyledi. Leyla, “Bir önceki 8 Mart da çok coşkulu geçmişti ve İstanbul Sözleşmesi’ni tek bir imzayla feshetmişlerdi. Kadınların Türkiye’de etkili bir muhalefet etmeleri, yaşam haklarını, sosyal haklarını ve siyasal haklarını talep etmeleri üzerine bu davalar gelişiyor. 2018 yılında derneğe dava açılması için İstanbul Valiliği, savcılığa evrak göndermiş ve yaklaşık iki yıl boyunca savcılık Valilikten somut delil talep etmiş. Savcılık somut delil sunamadığı için 2020 yılında dosya kapatılma talebiyle iade ediyor. Bir sene sonra aynı Valilik tekrardan talepte bulunuyor. Savcılık artık dosyayı iade etmiyor ve davayı açıyor. Yani 3 yıldır süre giden bir işlem var ama biz maalesef dava açıldıktan sonra haberdar oluyoruz. Kadın hakları derneğine açılan bu dava tamamen bir taciz, rahatsız etme amaçlıdır” diyerek derneğe açılan davanın amacına dikkat çekti.
 
Dernek üyeleri fişlendi
 
“Nafaka Mağduru” denilen erkekler tarafından şikayet edilmeleri sonucu kendilerine dava açıldığına dikkat çeken Leyla, gerçek nafaka mağdurlarının kadınlar olduğunu söyledi. Leyla, devamında yürütülen hukuksuz sürece dair şunları paylaştı: “Polis tarafından hukuka aykırı bir biçimde dernek yöneticilerimizin ve arkadaşlarımızın adli sicil kayıtları ve katıldıkları bazı yasal etkinliklerin kayıtları dosyaya eklenmiş. Dosya hazırlanılırken arkadaşlarımızın kişilik haklarını ihlal edecek şekilde bir nevi fişleme yapılmış. Bizden hiçbir açıklama, dernekten hiçbir açıklama istenmiyor. Savunma hakkımız, adil yargılanma hakkımız engelleniyor. Kadınların mağdur olduğu dosyalar bu kadar hızlı ilerlemiyor. Ama bizim derneğimizin kapatılmasıyla ilgili dosya çabuk ve bizim savunmamız alınmadan ilerliyor. Kadınlar 16 kere, 43 kere başvurdukları halde hiçbir sonuç almadan öldürülüyorlar. Ayşe Tuğba Arslan, Emine Bulut bunun en büyük örnekleri.”
 
‘Ölmek istemiyorum’ çığlığını unutmayan kadınların derneği
 
Kadın katliamlarının politik olması gibi derneğe açılan kapatma davasının da politik olduğunu vurgulayan Leyla, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ve ataerkil düzenin yarattığı şiddetle karşı karşıya bırakılmaya çalışıldıklarını dile getirdi. “Derneğin kurucuları arasında öldürülen kadınların aileleri, şiddete uğrayan kadınlar, iş yerinde, fabrikada mobbinge uğrayan kadınlar, nafaka alamayan kadınlar yani her yönden ekonomik, psikolojik şiddete uğrayan kadınlar var” diyen Leyla, KCDP ve benzeri kadın derneklerinin “ölmek istemiyorum” çığlığını unutmayan insanların kurduğu dernekler olduğunun altını çizdi. “Ölmek istemiyorum” diyen kadınların yaşaması için mücadele ettiklerini vurgulayan Leyla, “Bu sesi hiç kimse kısamaz. Kadına yönelik şiddet politiktir diyen bir derneğin şiddet uygulayanlar ve kadınların haklarını ihlal edenlerin hedefi olmasında şaşırılacak bir şey yok. Biz uzun zamandır hedefteyiz. Gönderilen şikayetlerde yapılan kelime hataları da aynı yani tek elden düğmeye basılmış gibi” diye belirtti.
 
Rapor tutan ilk dernek
 
AİHM’in 2009’da Nahide Opuz dosyasında Türkiye’ye ayrımcılık yasağına aykırı davrandığına dolayı para cezası verdiğini hatırlatan Leyla, 2009 yılından 2022 yılına kadar devletin bu eksiklikleri düzeltmek için bir adım atmadığını belirtti. Leyla,  devamla şöyle konuştu: “Geri dönüp baktığımız da Anayasaya aykırı şekilde kaldırılan bir İstanbul Sözleşmesi ve tam yıl dönümünde de kapatılmak istenen bir kadın mücadelesi derneğinin olduğunu görüyoruz. Bundan da hedefin sadece biz olmadığı sonucunu çıkartıyoruz. Bu dava kadın dayanışmasının, kadın mücadelesinin, kadın haklarının ve kendi hayatıyla ilgili bir karar almak istediği için öldürülen tüm kadınların aleyhine açılmış bir davadır. KCDP Türkiye’de kadınların uğradığı şiddetin sayılarını ilk rapor tutan dernek. Devlet bile tutmuyor. Her şeyin araştırması varken, devlet neden sayı tutmaz? Çünkü bir şeyin raporunu tutup istatistiğini, rakamını belirlerseniz o sorunu kabul etmemiz gerekir. Devlet bunu kabul etmek istemiyor. Devlet bu davalarla sorunun varlığını da duymak istemiyor.”
 
Siyasetçilerin paylaşımında hukuka aykırı bir şey yok
 
Platform olarak “intihar” diye kaydedilen yaklaşık 11 tane kadının dosyasının “cinayet” olduğunu kanıtladıklarını paylaşan Leyla, kendilerine suçlama olarak yöneltilen Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak ve Figen Yüksekdağ paylaşımına dair de şunları ifade etti: “Paylaşımda yargılanması devam eden kişilerin dokunulmazlıklarıyla ilgili gönüllülerimiz mesaj paylaşmıştır. Burada hukuka aykırı hiçbir şey yok. Yani ifade özgürlüğü 18’nci yüzyılda kabul edilmiş bir şey ama 2022’deyiz ve hala bunu konuşuyoruz. İfade, lekelenmeme, dernek kurma ve üye olma özgürlüğü hiçe sayılıyor. Bu sebeple ben bu davanın hukuki dayanağının olmadığını, siyasi bir dava olduğunu düşünüyorum. Bu davada kullanılan bazı delillerin hukuka aykırı delil olduğundan dosyadan çıkartılması gerektiğini düşünüyorum.”
 
‘Asla yalnız yürümeyeceğimizi biliyoruz’
 
Kadın hareketinin çok güçlü bir muhalefet olduğunu belirten Leyla, etkin bir mücadele yürütmelerinden dolayı kendilerinin de hedef olarak seçildiğini söyleyerek, “Yaşamdan ötesi var mı? O kadınlar ölmeyi göze alıp sokağa çıkmışken biz bu davadan çekilebilir miyiz? Mümkün değil. Dünyanın her yerindeki kadınlardan ‘sizinle birlikteyiz’, ‘bu sefer siz asla yalnız yürümeyeceksiniz’ mesajları alıyoruz. Bu mesajlarla bir kez daha ne kadar doğru yolda olduğumuzu gördük. Biz asla yalnız yürümeyeceğimizi biliyoruz. Çağlayan Adliyesinde 1 Haziran günü yapılacak duruşmamız için tüm kadınları dayanışmaya çağırıyorum” dedi.